Adana'da 2 Polis Memurunun Şehit Edilmesine İlişkin Dava
Saldırıyla ilgili terör örgütü PKK mensubu olduğu öne sürülen 4 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Adana'da 2 polis memurunu şehit ettikleri iddiasıyla tutuklanan ve terör örgütü PKK mensubu olduğu ileri sürülen 4 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanıklar Bedri Kavak, Vedat Bayram, Serhat Güzel ile sanık avukatları hazır bulundu.
Geçen aylarda soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Y.B. ise tutuklu bulunduğu Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Duruşmada, 2 polis memurunu şehit edenleri tanıdığını öne süren ve başka bir suçtan cezaevinde olan tanık M.B'nin SEGBİS aracılığıyla ifadesi alındı.
Antalya’da hurda toplayarak geçimini sağladığını belirten M.B, şöyle konuştu:
'2015 yılı eylül ayı içinde ağabeyim S.B. telefonla beni aradı. Oğlu A. ile H.T'nin Adana’dan geleceğini ve kendileri ile ilgilenmemi istedi. Kendilerini sebze halinin orada bekledim. A.B. ile H.T'yi sebze halinin kapısının önünden aldım. Hale yakın yerdeki gecekonduma götürdüm. Yemek yapmak için bakkala gidecektim. Onlara, niye buraya geldiklerini sorunca Adana'da eylem yaptıklarını, 2 polis memurunu vurduklarını söylediler. Bakkala gidip geldiğimde kimse yoktu, gitmişlerdi. Abim S.B. 5-6 gün sonra Antalya’ya geldi. Kendisine anlattım. A.B'nin tekrar Adana'ya dönüp sonra Silopi’ye gittiğini söyledi. Ortalık sakinleşince tekrar Adana’ya döndüğünü belirtti. H.T'nin de Kobani'ye gittiğini söyledi. Ben bu şahısların nerede olduğunu bilmiyorum. Ben Adana’da mahkemeye Bedri Kavak ile çıkmıştım. Bedri suçlanınca benim de vicdanım kabul etmedi ben de bunları anlattım.'
Sanık Kavak’ın avukatının sorusu üzerine M.B, 2 kişinin yanlarında valiz ile şeker çuvalı bulunduğunu, kalaşnikof silahın da çuvalın içinde olduğunu belirtti.
Kürtçe tercüman aracılığıyla savunma yapan Serhat Güzel, suçlamayı kabul etmediğini, Ankara'da YDG-H sorumluluğu yapmadığını, Yakacık Mahallesi'nde de eylem gerçekleştirmediğini söyledi.
Vedat Bayram ise emniyetteki ifadesinde 'Bu işi yapsa yapsa Y.B. yapmıştır' diye bir şey söylemediğini belirtti.
Bedri Kavak ise önceki savunmalarını tekrarladığını ifade ederek, 'Olayla ilgim yoktur. Tek kabahatim ifadem sırasında motosikletteki kişinin ben olduğumu söylememdir. Bu olayı lanetliyorum, çocuklarım var, mağdurum.' diyerek tahliyesini istedi.
Y.B. de suçsuz olduğunu iddia etti.
Duruşma, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek eksikliklerin tamamlanması için ertelendi.
Şehit Mehmet Ali Arslan Polis Merkezinde görevli polis memurları Süleyman Çakır (39), Bircan İlhanlı (48) ve İsa Doğan (53), geçen yıl 28 Eylül'de Özel Güney Hastanesinin oto parkından ana yola çıktıkları sırada silahlı saldırıya uğramış, Çakır ve İlhanlı şehit olmuş, Doğan ise saldırıdan yara almadan kurtulmuştu.
Olay sonrası tutuklanan sanıkların, 'Kişiyi, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, mala zarar vermek, terör örgütünün propagandasını yapmak, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet etmek' suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 48'er yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istemiyle dava açılmıştı.
Kaynak: AA
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanıklar Bedri Kavak, Vedat Bayram, Serhat Güzel ile sanık avukatları hazır bulundu.
Geçen aylarda soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Y.B. ise tutuklu bulunduğu Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Duruşmada, 2 polis memurunu şehit edenleri tanıdığını öne süren ve başka bir suçtan cezaevinde olan tanık M.B'nin SEGBİS aracılığıyla ifadesi alındı.
Antalya’da hurda toplayarak geçimini sağladığını belirten M.B, şöyle konuştu:
'2015 yılı eylül ayı içinde ağabeyim S.B. telefonla beni aradı. Oğlu A. ile H.T'nin Adana’dan geleceğini ve kendileri ile ilgilenmemi istedi. Kendilerini sebze halinin orada bekledim. A.B. ile H.T'yi sebze halinin kapısının önünden aldım. Hale yakın yerdeki gecekonduma götürdüm. Yemek yapmak için bakkala gidecektim. Onlara, niye buraya geldiklerini sorunca Adana'da eylem yaptıklarını, 2 polis memurunu vurduklarını söylediler. Bakkala gidip geldiğimde kimse yoktu, gitmişlerdi. Abim S.B. 5-6 gün sonra Antalya’ya geldi. Kendisine anlattım. A.B'nin tekrar Adana'ya dönüp sonra Silopi’ye gittiğini söyledi. Ortalık sakinleşince tekrar Adana’ya döndüğünü belirtti. H.T'nin de Kobani'ye gittiğini söyledi. Ben bu şahısların nerede olduğunu bilmiyorum. Ben Adana’da mahkemeye Bedri Kavak ile çıkmıştım. Bedri suçlanınca benim de vicdanım kabul etmedi ben de bunları anlattım.'
Sanık Kavak’ın avukatının sorusu üzerine M.B, 2 kişinin yanlarında valiz ile şeker çuvalı bulunduğunu, kalaşnikof silahın da çuvalın içinde olduğunu belirtti.
Kürtçe tercüman aracılığıyla savunma yapan Serhat Güzel, suçlamayı kabul etmediğini, Ankara'da YDG-H sorumluluğu yapmadığını, Yakacık Mahallesi'nde de eylem gerçekleştirmediğini söyledi.
Vedat Bayram ise emniyetteki ifadesinde 'Bu işi yapsa yapsa Y.B. yapmıştır' diye bir şey söylemediğini belirtti.
Bedri Kavak ise önceki savunmalarını tekrarladığını ifade ederek, 'Olayla ilgim yoktur. Tek kabahatim ifadem sırasında motosikletteki kişinin ben olduğumu söylememdir. Bu olayı lanetliyorum, çocuklarım var, mağdurum.' diyerek tahliyesini istedi.
Y.B. de suçsuz olduğunu iddia etti.
Duruşma, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek eksikliklerin tamamlanması için ertelendi.
Şehit Mehmet Ali Arslan Polis Merkezinde görevli polis memurları Süleyman Çakır (39), Bircan İlhanlı (48) ve İsa Doğan (53), geçen yıl 28 Eylül'de Özel Güney Hastanesinin oto parkından ana yola çıktıkları sırada silahlı saldırıya uğramış, Çakır ve İlhanlı şehit olmuş, Doğan ise saldırıdan yara almadan kurtulmuştu.
Olay sonrası tutuklanan sanıkların, 'Kişiyi, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, mala zarar vermek, terör örgütünün propagandasını yapmak, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet etmek' suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 48'er yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istemiyle dava açılmıştı.