Doç. Dr. Oğuz Özyaral Açıklaması 'Kanser Olmak İstemiyorsanız Obez Olmayın'
Kansere karşı korunmanın yollarını anlatan Doç. Dr. Oğuz Özyaral, “Obezite pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserde de risk faktörüdür. Kanser olmak istemiyorsanız obez olmayın, kabız olmayın hayatınızdaki kanser riskini azaltın” dedi.
Doç. Dr. Oğuz Özyaral kansere karşı beslenme diye bir şey olmadığını, ama beslenme konusunda dikkatli olunarak kanserden korunulabileceğini söyledi.
Herkesin kanser olduktan sonra ne yemesi ya da yememesi gerektiğini sorduğunu halbuki asıl sorunun kanserden korunmak için ne yapmak gerektiği olduğunu ifade etti.
Özyaral, “Tehlikeyi kapıya getirmemek, kapıya kadar gelmiş, hatta kapıyı kırıp içeri girmiş tehlikeyi uzaklaştırmaktan daha kolay ve ucuzdur. Ne yemek ya da yememek gerektiği kanser olmadan önce önem taşır. Kanser olmamak için bağışıklık sisteminiz güçlü olmalıdır. Bağışıklık sistemi çöktüyse, tehlike yani kanser gelir. Eğer kişi teşhis aldıysa artık bundan sonra doktorunun ona söylediklerine harfiyen uymalıdır” dedi.
“Obezite pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserde de risk faktörüdür”
Doç. Dr. Oğuz Özyaral şişmanlıktan korunmanın hastalıklardan korunmada da doğru bir adım olduğunu söyledi.
Özyaral, “Dünyadaki büyük tehlikelerden biri obezitedir. Obezite pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserde de risk faktörüdür. Fazla kilonuz varsa, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanarak bundan kurtulun. Sadece kilo vermek yetmez. Eğer beslenmenizdeki sağlıksız yönleri değiştirmiyorsanız, şok diyetlerle kilo verip sonra yine alıyorsanız, hareketli değilseniz riskiniz artıyor demektir. Porsiyonlarınızı büyütmeyin. Kızartma yöntemiyle pişirilmiş yemeklerden, fazla yağ, şeker ve beyaz undan uzak durun. Tütün ürünlerine maruz kalmayın. Katkı maddeli ve GDO’lu yiyecekleri almayın. Lifli gıda tüketin. Çiğ sebze ve meyveleri gün içine serpiştirin. Salatalarınıza limon sıkın. Yemeklerinize sumak ekleyin. Kavrulmamış kabak çekirdeği, fındık, ceviz, badem yiyin” dedi.
“Sofranıza mutlaka yoğurt getirin”
Bağırsak hareketleriniz yavaşladığında yani kabızlık başladığında da kanser riski artıyor. Vücuda alınanların emildikten sonra posa olarak atılması gerektiğini söyleyen Özyaral, “Atılması gerekenler vücutta ne kadar uzun kalırsa bağırsaklardaki zararlı bakteriler de o kadar artar. Kabız olmamak için mutlaka günde bir dilim çavdar ya da tam buğday ekmeği yiyin, en az 1,5 litre su için. Sabah ılık bir bardak suya limon ekleyin ve güne böyle başlayın. Sofranıza mutlaka yoğurt getirin. Öğle ve akşam yemeklerinde, gece yatmadan önce yoğurt yiyin. Yoğurt bağırsakların sistemik hareketlerini düzenler, kabızlığı önler. Bağırsakların içindeki yararlı bakterileri arttırır. Yoğurt ve yeşil salataları birlikte yiyebilirsiniz. Lahana, havuç bağırsak doygunluğu için önemlidir” şeklinde konuştu.
“Hareketli olmak kanser riskini büyük bir oranda azaltır”
“Hareket arttıkça sağlık ve zindelik gelir” diyen Doç. Dr. Özyaral “Hareketli olmak kanser riskini büyük bir oranda azaltır. Mutlaka yürüyün. Hareket ettikçe insan enerjisinin de arttığını görecektir. Artan enerji aslında artan yaşam enerjisidir. Bu insana mutluluk verir ve mutluluk ya da esenlik hali kanserle mücadelede bir numaralı güçtür. Hareketlilik hem fazla kiloyu, hem de kabızlığı önler. İnsan yürüdükçe bağırsak hareketleri de düzenli olur” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Herkesin kanser olduktan sonra ne yemesi ya da yememesi gerektiğini sorduğunu halbuki asıl sorunun kanserden korunmak için ne yapmak gerektiği olduğunu ifade etti.
Özyaral, “Tehlikeyi kapıya getirmemek, kapıya kadar gelmiş, hatta kapıyı kırıp içeri girmiş tehlikeyi uzaklaştırmaktan daha kolay ve ucuzdur. Ne yemek ya da yememek gerektiği kanser olmadan önce önem taşır. Kanser olmamak için bağışıklık sisteminiz güçlü olmalıdır. Bağışıklık sistemi çöktüyse, tehlike yani kanser gelir. Eğer kişi teşhis aldıysa artık bundan sonra doktorunun ona söylediklerine harfiyen uymalıdır” dedi.
“Obezite pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserde de risk faktörüdür”
Doç. Dr. Oğuz Özyaral şişmanlıktan korunmanın hastalıklardan korunmada da doğru bir adım olduğunu söyledi.
Özyaral, “Dünyadaki büyük tehlikelerden biri obezitedir. Obezite pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserde de risk faktörüdür. Fazla kilonuz varsa, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanarak bundan kurtulun. Sadece kilo vermek yetmez. Eğer beslenmenizdeki sağlıksız yönleri değiştirmiyorsanız, şok diyetlerle kilo verip sonra yine alıyorsanız, hareketli değilseniz riskiniz artıyor demektir. Porsiyonlarınızı büyütmeyin. Kızartma yöntemiyle pişirilmiş yemeklerden, fazla yağ, şeker ve beyaz undan uzak durun. Tütün ürünlerine maruz kalmayın. Katkı maddeli ve GDO’lu yiyecekleri almayın. Lifli gıda tüketin. Çiğ sebze ve meyveleri gün içine serpiştirin. Salatalarınıza limon sıkın. Yemeklerinize sumak ekleyin. Kavrulmamış kabak çekirdeği, fındık, ceviz, badem yiyin” dedi.
“Sofranıza mutlaka yoğurt getirin”
Bağırsak hareketleriniz yavaşladığında yani kabızlık başladığında da kanser riski artıyor. Vücuda alınanların emildikten sonra posa olarak atılması gerektiğini söyleyen Özyaral, “Atılması gerekenler vücutta ne kadar uzun kalırsa bağırsaklardaki zararlı bakteriler de o kadar artar. Kabız olmamak için mutlaka günde bir dilim çavdar ya da tam buğday ekmeği yiyin, en az 1,5 litre su için. Sabah ılık bir bardak suya limon ekleyin ve güne böyle başlayın. Sofranıza mutlaka yoğurt getirin. Öğle ve akşam yemeklerinde, gece yatmadan önce yoğurt yiyin. Yoğurt bağırsakların sistemik hareketlerini düzenler, kabızlığı önler. Bağırsakların içindeki yararlı bakterileri arttırır. Yoğurt ve yeşil salataları birlikte yiyebilirsiniz. Lahana, havuç bağırsak doygunluğu için önemlidir” şeklinde konuştu.
“Hareketli olmak kanser riskini büyük bir oranda azaltır”
“Hareket arttıkça sağlık ve zindelik gelir” diyen Doç. Dr. Özyaral “Hareketli olmak kanser riskini büyük bir oranda azaltır. Mutlaka yürüyün. Hareket ettikçe insan enerjisinin de arttığını görecektir. Artan enerji aslında artan yaşam enerjisidir. Bu insana mutluluk verir ve mutluluk ya da esenlik hali kanserle mücadelede bir numaralı güçtür. Hareketlilik hem fazla kiloyu, hem de kabızlığı önler. İnsan yürüdükçe bağırsak hareketleri de düzenli olur” diye konuştu.