Devlet Bahçeli'den Davutoğlu için ilk yorum!
MHP'nin lideri Devlet Bahçeli, AK Parti'nin 22 Mayıs'ta aldığı kongre kararını değerlendirdi.
MHP lideri Bahçeli, Başabakan Ahmet Davutoğlu'nun görevi bırakacağını açıklamasının ardından ilk kez konuştu.
ÜLKEMİZİN KADERİ AK PARTİ'NİN ELİNDEDİR
Bahçeli: 'Türkiye'de çok tuhaf gelişmeler, hepimizi yakından ilgilendiren sarsıcı olaylar cereyan etmektedir. Konfüçyüs'ün; 'Senin iktidarın saygı görmüyorsa, başka bir iktidar yoldadır' sözü adeta ete kemiğe bürünmektedir. Ülkemiz kansız ve silahsız bir hükümet tasfiyesini yaşamaktadır. Sandıktan çıkan bir Başbakan'ın, 1 Kasım'dan itibaren geçen 6 aylık sürenin sonunda teslim bayrağını çekmesini ibretle izliyoruz. Elbette AK Parti'nin içişlerine karışma gibi bir yanlışın tarafı olmayız. 22 Mayıs'ta yapılacak AK Parti'nin Olağanüstü Kongresi'nde ne olup biteceğiyle ilgili ahkam kesmemiz de doğru olmayacaktır. Ancak AK Parti'deki gelişmeler yalnızca bir partinin meselesi de görülmeyecektir. Zira ülkemizin kaderi hali hazırda AK Parti'nin elindedir. Bu kapsamda ağırlaşan siyasi gündemi görmezden gelemeyiz. Çünkü Türkiye hepimizindir. Bu ülke Türk milletine aittir. Bıçak sırtında sosyal ve ekonomik dengeler varken, iç ve dış politik gelişmeler alarm verirken, Sayın Davutoğlu'nun hangi zaruri nedenlerle görevini bırakma kararı aldığını pek tabii merak eder, peşine düşeriz. Dere geçilirken at değiştirilmesinin mahsurlu olduğunu da çekinmeden söyleriz. AK Parti'deki kaynamaların, Genel Başkan ve Başbakan değişiminin oldubittiye getirilmesi, millete rağmen gerçekleştirilmesi tartışmalı bir konudur. Sayın Davutoğlu, Başbakanlığı bir çırpıda bırakmasını millete ve tarihe nasıl anlatacaktır? Davutoğlu'nun üzerini bir kalemde çizenler bu vebalin altından nasıl kalkacaklardır? Merhum Demirel'in şapkamı alır giderim sözüyle, tercihim değildi, zaruretten doğdu diyen Davutoğlu'nun ne farkı vardır? 64. Cumhuriyet Hükümetini fiilen sonlandıran dinamiklerin geri planında neler ve hangi arayışlar hakimdir? Bu soruların cevaplarını aziz milletimiz merak etmektedir. Cumhurbaşkanı'nın AK Parti üzerindeki yüksek tesiri malumumuzdur.Hatta Sayın Davutoğlu'nun partinin başına getirilmesinde ve Başbakan olmasında belirleyici vasfı ve yönlendirmesi de bilinmektedir. Ne var ki Davutoğlu emanetçi olmayacağını söylemişti .Fakat Erdoğan'ın gölgesinden çıkamadı, rüştünü ispat edemedi.Bu nedenle de sürekli vesayet altında kaldı. Kendi duruşunu, kendi siyasetçi kimliğini canlı bir şekilde savunamadı, çok istese de inşa edemedi'
DÜŞÜK PROFİLLİ BAŞBAKAN'LA KAYBEDECEK BİR SANİYE YOK
'İkazen ve altını çizerek ifade ediyorum ki, milli güvenliğimiz kriz geçirmektedir. Kahraman Mehmetçik ve Polislerimiz terörle korkusuzca mücadele etmektedir.Siyasi iradedeki muhtemel bir gevşeme, iktidardaki çok boyutlu bir bunalım acı verici sonuçlara davetiye çıkaracaktır. Türkiye'nin düşük profilli bir Başbakan'la kaybedeceği bir saniyesi bile yoktur. Türkiye'nin zaafa düşmüş bir hükümete tahammülü artık imkânsızdır. Çünkü yüksek risk ve tehlikeler ülkemizin üzerinden silindir gibi geçebilecektir. Biz asla bir vatan kaybetmek istemiyoruz.Bu itibarla güçlü bir iktidarın varlığını milli bir ödev olarak değerlendiriyoruz. AKP'nin 22 Mayıs Kongresinden sonra, terörle mücadele yavaşlayacak, Türkiye'nin zayıflaması ve boşluğa düşme ihtimali doğacaksa, Milliyetçi Hareket Partisi'nin bunu seyretmesi şimdiden söylüyorum akla ve milliyetçi şuura tamamen aykırıdır. Eğer ihtiyaç hasıl olursa, eğer gerek duyulursa, Türkiye'nin milli ve tarihi çıkarlarını savunmak için, düne kadar hükümete verdiğimiz fiili destek hukuki bir boyut alabilecek ve Milliyetçi Hareket Partisi yalnızca ülke ve milleti için her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğunu kanıtlayacaktır.'
Kaynak: AA
ÜLKEMİZİN KADERİ AK PARTİ'NİN ELİNDEDİR
Bahçeli: 'Türkiye'de çok tuhaf gelişmeler, hepimizi yakından ilgilendiren sarsıcı olaylar cereyan etmektedir. Konfüçyüs'ün; 'Senin iktidarın saygı görmüyorsa, başka bir iktidar yoldadır' sözü adeta ete kemiğe bürünmektedir. Ülkemiz kansız ve silahsız bir hükümet tasfiyesini yaşamaktadır. Sandıktan çıkan bir Başbakan'ın, 1 Kasım'dan itibaren geçen 6 aylık sürenin sonunda teslim bayrağını çekmesini ibretle izliyoruz. Elbette AK Parti'nin içişlerine karışma gibi bir yanlışın tarafı olmayız. 22 Mayıs'ta yapılacak AK Parti'nin Olağanüstü Kongresi'nde ne olup biteceğiyle ilgili ahkam kesmemiz de doğru olmayacaktır. Ancak AK Parti'deki gelişmeler yalnızca bir partinin meselesi de görülmeyecektir. Zira ülkemizin kaderi hali hazırda AK Parti'nin elindedir. Bu kapsamda ağırlaşan siyasi gündemi görmezden gelemeyiz. Çünkü Türkiye hepimizindir. Bu ülke Türk milletine aittir. Bıçak sırtında sosyal ve ekonomik dengeler varken, iç ve dış politik gelişmeler alarm verirken, Sayın Davutoğlu'nun hangi zaruri nedenlerle görevini bırakma kararı aldığını pek tabii merak eder, peşine düşeriz. Dere geçilirken at değiştirilmesinin mahsurlu olduğunu da çekinmeden söyleriz. AK Parti'deki kaynamaların, Genel Başkan ve Başbakan değişiminin oldubittiye getirilmesi, millete rağmen gerçekleştirilmesi tartışmalı bir konudur. Sayın Davutoğlu, Başbakanlığı bir çırpıda bırakmasını millete ve tarihe nasıl anlatacaktır? Davutoğlu'nun üzerini bir kalemde çizenler bu vebalin altından nasıl kalkacaklardır? Merhum Demirel'in şapkamı alır giderim sözüyle, tercihim değildi, zaruretten doğdu diyen Davutoğlu'nun ne farkı vardır? 64. Cumhuriyet Hükümetini fiilen sonlandıran dinamiklerin geri planında neler ve hangi arayışlar hakimdir? Bu soruların cevaplarını aziz milletimiz merak etmektedir. Cumhurbaşkanı'nın AK Parti üzerindeki yüksek tesiri malumumuzdur.Hatta Sayın Davutoğlu'nun partinin başına getirilmesinde ve Başbakan olmasında belirleyici vasfı ve yönlendirmesi de bilinmektedir. Ne var ki Davutoğlu emanetçi olmayacağını söylemişti .Fakat Erdoğan'ın gölgesinden çıkamadı, rüştünü ispat edemedi.Bu nedenle de sürekli vesayet altında kaldı. Kendi duruşunu, kendi siyasetçi kimliğini canlı bir şekilde savunamadı, çok istese de inşa edemedi'
DÜŞÜK PROFİLLİ BAŞBAKAN'LA KAYBEDECEK BİR SANİYE YOK
'İkazen ve altını çizerek ifade ediyorum ki, milli güvenliğimiz kriz geçirmektedir. Kahraman Mehmetçik ve Polislerimiz terörle korkusuzca mücadele etmektedir.Siyasi iradedeki muhtemel bir gevşeme, iktidardaki çok boyutlu bir bunalım acı verici sonuçlara davetiye çıkaracaktır. Türkiye'nin düşük profilli bir Başbakan'la kaybedeceği bir saniyesi bile yoktur. Türkiye'nin zaafa düşmüş bir hükümete tahammülü artık imkânsızdır. Çünkü yüksek risk ve tehlikeler ülkemizin üzerinden silindir gibi geçebilecektir. Biz asla bir vatan kaybetmek istemiyoruz.Bu itibarla güçlü bir iktidarın varlığını milli bir ödev olarak değerlendiriyoruz. AKP'nin 22 Mayıs Kongresinden sonra, terörle mücadele yavaşlayacak, Türkiye'nin zayıflaması ve boşluğa düşme ihtimali doğacaksa, Milliyetçi Hareket Partisi'nin bunu seyretmesi şimdiden söylüyorum akla ve milliyetçi şuura tamamen aykırıdır. Eğer ihtiyaç hasıl olursa, eğer gerek duyulursa, Türkiye'nin milli ve tarihi çıkarlarını savunmak için, düne kadar hükümete verdiğimiz fiili destek hukuki bir boyut alabilecek ve Milliyetçi Hareket Partisi yalnızca ülke ve milleti için her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğunu kanıtlayacaktır.'