Kurtulmuş'tan Bursa'daki Terör Saldırısı Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Hepimizin gördüğü son derece hain birtakım tuzaklar var. Bunlardan birisini de bugün maalesef Bursa’da yaşadık. Çok şükür vatandaşlarımız bu meseleyi hafif yaralarla atlattılar” dedi.
Beyoğlu Belediyesi tarafından coğrafyamızın sahne olduğu insanlık tarihinin acı olaylarını değerlendirmek ve barışı yeniden hakim kılabilmek amacıyla ’Beyoğlu Sohbetleri’ isimli program düzenlendi.
Pera Palace Hotel’de gerçekleştirilen programa Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, eşi Ferda Demircan, İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahit Ören, eşi Aslıhan Ören, İstanbul İl Müftüsü Rahmi Yaran, Fotoğraf Sanatçısı Ara Güler, Sanatçı Selami Şahin, Futbolcu Rüştü Reçber ve çok sayıda davetli katıldı.
"ÇOK ŞÜKÜR VATANDAŞLARIMIZ BU MESELEYİ HAFİF ŞEKİLDE ATLATTILAR"
Programda konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Maalesef bugün İslam adına ortaya çıkıp, çok açık bir şekilde İslam’ı son derece kötü temsil eden, insanları öldüren, canlı bombalar kullanan, şehirleri işgal eden, insanlara hayatı dar eden ve bütün bunları yaparken de İslam’ın yüce adını kullanarak haksız bir şekilde bütün İslam dünyasını, 1,5 milyar Müslümanı idram eden bir anlayış var. Bu anlayışın elinde silahları var, bombaları var, hepimizin gördüğü son derece hain birtakım tuzaklar var. Ve, bunlardan birisini de bugün maalesef Bursa’da yaşadık. Çok şükür vatandaşlarımız bu meseleyi hafif yaralarla atlattılar. Ama şu ortaya çıkıyor ki, daha evvelki İstanbul saldırısı, Ankara saldırısı, birçok saldırılarla gördük ki çok rahatlıkla Allah’ın yüce adını kullanarak İslam’ın barışçıl değerlerini ayaklar altına atan birtakım organizasyonlar var” diye konuştu.
"ÜZERİMİZE DÜŞEN SORUMLULUKLAR OLDUĞUNUN BİLİNCİNDE OLMAMIZ GEREKİYOR"
"Bu organizasyonları ortaya çıkaran siyasi sebepleri tartışabiliriz" diyerek sözlerine devam eden Kurtulmuş, “Örneğin, Afganistan’ın uzun yıllar süren işgali olmasaydı, önce Ruslar ve arkasından Amerikalılar tarafından işgal edilmiş olmasaydı, belki önce Taliban, arkasından El-Kaide dediğimiz uluslararası bir terör networku bugün ortaya çıkmayacaktı. Yine aynı şekilde Suriye’de 5 yıldır devam eden, halka karşı vahşice sürdürülen devlet terörü olmasaydı, Suriye’nin siyaseten yönetilemez duruma gelmesi mevzu bahis olmasaydı, bugün Suriye ve Irak topraklarında herhangi bir devlet otoritesi olmuş olsaydı belki bugün adına DAEŞ dediğimiz, IŞİD dediğimiz, başka şekilde de adlandırılan bu terör örgütü uluslararası bir network haline gelmeyecekti. Bu konunun başka bir kısmıdır. Ama esas itibari ile İslam’ın adını kullanarak bu gruplar ortaya çıkıyorlarsa sorumluluğun büyük bir kısmı da Müslüman dünyasının kendisine düşüyor. Tek tek Müslümanlara düşüyor ve bu anlamda da üzerimize düşen bazı sorumluluklar olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ARKASINDAKİ GÜÇLER ÇEKİLSİNLER, BU ÖRGÜTLERİN TAMAMI TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLİRLER”
Terör örgütlerinin arkasında siyasi desteklerin olduğunu belirten Kurtulmuş, “Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir terör örgütü arkasında bir siyasi destek yoksa, bir lojistik destek yoksa, bir istihbarat desteği yoksa, hatta silah ve ekonomik desteği yoksa bir gün bile kendi işini yapamaz. Şuanda terör örgütlerinin arkasındaki güçler çekilsinler bu örgütlerin tamamı bir haftada, 10 günde ne kadar gücü varsa onu yapar, ondan sonra tarih sahnesinden çekilirler. Geçmişte olduğu gibi. ASALA örgütünü hatırlatırım. Şimdi hanginiz ASALA’nın adını hatırlıyorsunuz. El-Kaide’nin işte bugünlerde adı çok az duyuluyor. Ya da Taliban’ın adı çok fazla duyuluyordu, şimdi adı az duyuluyor. Bütün bu örgütlerin siyasal anlamda bir kullanım tarihi var. O dolduğu zaman çöp tenekesine atıyorlar. Ama büyük bir medeniyetin torunları, çocukları, evladı ve bu fikre sahip olan, birlikte barış içerisinde yaşama kültürüne sahip olan özellikle Türkiye’nin insanlarına düşen, bizim bunları yeniden üreterek nasıl birbirimizi tolerans içerisinde, saygı ve sevgi içerisinde nasıl birbirimizi, tahammül değil, insan olarak herkesin bu dünyada var olma hakkı var. Ve bizimle aynı gökkubbe altında insanca ve barış içinde yaşama hakkı var. Bunu nasıl geliştireceğiz, bu kültürü, ben yeniden üretebileceğimiz çok sayıda imkana, Türkiye pratiğinde, Anadolu, Trakya, Rumeli pratiğinde, Osmanlı, Selçuklu pratiğinde ve geniş olarak İslam dünyasının pratiğinde buna hakim olduğumuzu, buna sahip olduğumuzu düşünüyorum. Her kim nerede hangi imkana sahipse bunları yeniden üreterek, ortaya kayabilecek gücümüz olduğuna inanıyorum. Böylece sesi çok çıkanların, bombalarıyla, silahlarıyla konuşanların üstünde bir ses çıkararak bu birlikte barış içerisinde yaşama kültürünü inşallah geliştireceğimizi, daha da ileriye götüreceğimize inanıyorum” dedi.
Kaynak: İHA
Pera Palace Hotel’de gerçekleştirilen programa Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, eşi Ferda Demircan, İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahit Ören, eşi Aslıhan Ören, İstanbul İl Müftüsü Rahmi Yaran, Fotoğraf Sanatçısı Ara Güler, Sanatçı Selami Şahin, Futbolcu Rüştü Reçber ve çok sayıda davetli katıldı.
"ÇOK ŞÜKÜR VATANDAŞLARIMIZ BU MESELEYİ HAFİF ŞEKİLDE ATLATTILAR"
Programda konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Maalesef bugün İslam adına ortaya çıkıp, çok açık bir şekilde İslam’ı son derece kötü temsil eden, insanları öldüren, canlı bombalar kullanan, şehirleri işgal eden, insanlara hayatı dar eden ve bütün bunları yaparken de İslam’ın yüce adını kullanarak haksız bir şekilde bütün İslam dünyasını, 1,5 milyar Müslümanı idram eden bir anlayış var. Bu anlayışın elinde silahları var, bombaları var, hepimizin gördüğü son derece hain birtakım tuzaklar var. Ve, bunlardan birisini de bugün maalesef Bursa’da yaşadık. Çok şükür vatandaşlarımız bu meseleyi hafif yaralarla atlattılar. Ama şu ortaya çıkıyor ki, daha evvelki İstanbul saldırısı, Ankara saldırısı, birçok saldırılarla gördük ki çok rahatlıkla Allah’ın yüce adını kullanarak İslam’ın barışçıl değerlerini ayaklar altına atan birtakım organizasyonlar var” diye konuştu.
"ÜZERİMİZE DÜŞEN SORUMLULUKLAR OLDUĞUNUN BİLİNCİNDE OLMAMIZ GEREKİYOR"
"Bu organizasyonları ortaya çıkaran siyasi sebepleri tartışabiliriz" diyerek sözlerine devam eden Kurtulmuş, “Örneğin, Afganistan’ın uzun yıllar süren işgali olmasaydı, önce Ruslar ve arkasından Amerikalılar tarafından işgal edilmiş olmasaydı, belki önce Taliban, arkasından El-Kaide dediğimiz uluslararası bir terör networku bugün ortaya çıkmayacaktı. Yine aynı şekilde Suriye’de 5 yıldır devam eden, halka karşı vahşice sürdürülen devlet terörü olmasaydı, Suriye’nin siyaseten yönetilemez duruma gelmesi mevzu bahis olmasaydı, bugün Suriye ve Irak topraklarında herhangi bir devlet otoritesi olmuş olsaydı belki bugün adına DAEŞ dediğimiz, IŞİD dediğimiz, başka şekilde de adlandırılan bu terör örgütü uluslararası bir network haline gelmeyecekti. Bu konunun başka bir kısmıdır. Ama esas itibari ile İslam’ın adını kullanarak bu gruplar ortaya çıkıyorlarsa sorumluluğun büyük bir kısmı da Müslüman dünyasının kendisine düşüyor. Tek tek Müslümanlara düşüyor ve bu anlamda da üzerimize düşen bazı sorumluluklar olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ARKASINDAKİ GÜÇLER ÇEKİLSİNLER, BU ÖRGÜTLERİN TAMAMI TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLİRLER”
Terör örgütlerinin arkasında siyasi desteklerin olduğunu belirten Kurtulmuş, “Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir terör örgütü arkasında bir siyasi destek yoksa, bir lojistik destek yoksa, bir istihbarat desteği yoksa, hatta silah ve ekonomik desteği yoksa bir gün bile kendi işini yapamaz. Şuanda terör örgütlerinin arkasındaki güçler çekilsinler bu örgütlerin tamamı bir haftada, 10 günde ne kadar gücü varsa onu yapar, ondan sonra tarih sahnesinden çekilirler. Geçmişte olduğu gibi. ASALA örgütünü hatırlatırım. Şimdi hanginiz ASALA’nın adını hatırlıyorsunuz. El-Kaide’nin işte bugünlerde adı çok az duyuluyor. Ya da Taliban’ın adı çok fazla duyuluyordu, şimdi adı az duyuluyor. Bütün bu örgütlerin siyasal anlamda bir kullanım tarihi var. O dolduğu zaman çöp tenekesine atıyorlar. Ama büyük bir medeniyetin torunları, çocukları, evladı ve bu fikre sahip olan, birlikte barış içerisinde yaşama kültürüne sahip olan özellikle Türkiye’nin insanlarına düşen, bizim bunları yeniden üreterek nasıl birbirimizi tolerans içerisinde, saygı ve sevgi içerisinde nasıl birbirimizi, tahammül değil, insan olarak herkesin bu dünyada var olma hakkı var. Ve bizimle aynı gökkubbe altında insanca ve barış içinde yaşama hakkı var. Bunu nasıl geliştireceğiz, bu kültürü, ben yeniden üretebileceğimiz çok sayıda imkana, Türkiye pratiğinde, Anadolu, Trakya, Rumeli pratiğinde, Osmanlı, Selçuklu pratiğinde ve geniş olarak İslam dünyasının pratiğinde buna hakim olduğumuzu, buna sahip olduğumuzu düşünüyorum. Her kim nerede hangi imkana sahipse bunları yeniden üreterek, ortaya kayabilecek gücümüz olduğuna inanıyorum. Böylece sesi çok çıkanların, bombalarıyla, silahlarıyla konuşanların üstünde bir ses çıkararak bu birlikte barış içerisinde yaşama kültürünü inşallah geliştireceğimizi, daha da ileriye götüreceğimize inanıyorum” dedi.