Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Açıklaması
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "28 Şubat darbesinin senaristleri ve sponsorlarından hesap sorulsun" dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, "Ülke tarihinin sosyo-ekonomik bakımdan en acımasız sonuçlar doğuran darbelerinden biri olan ‘28 Şubat Postmodern Darbe’sini 19. Yıldönümünde bir kez daha kınıyor ve lanetliyoruz" ifadesini kullandı.
28 Şubat darbesinin, “Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” vizyonuyla işbaşına gelen iktidarın icraatlarından rahatsız olan küresel güçlerin ve yerli kuklalarının ortaklaşa yaptığı bir darbe olduğunu vurgulayan Yalçın şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti’nin 54. Hükümeti’nin uygulamaya koyduğu şeffaf yönetim anlayışı ve havuz sistemi, içerde faiz-rant düzeninden beslenenleri rahatsız etmişti. Yine gelişmiş İslam ülkelerinin ortaklığına dayanan D-8 modeli de küresel sömürgecileri korkutmuştu. Ahlaksız ve adil olmayan, düzenlerinin bozulacağından ve yıkılacağından endişe duyan küresel darbeciler ve işbirlikçileri, demokrasi, hukuk ve insan haklarını hiçe sayarak millet iradesine ipotek koydular, meşru iktidarı antidemokratik baskılarla iktidardan uzaklaştırarak post modern bir darbeyi gerçekleştirdiler.
Darbeye karşı çıkanları ve tanımayanları sindirmek için on binlerce kamu görevlisini sürgün ettiler, binlerce memuru görevlerinden attılar. Başta başörtüsü olmak üzere kılık kıyafet yasaklarıyla bireysel ve toplumsal özgürlüklerinin önüne set çektiler.
Kamu görevlilerinden öğrencilere hatta sermayeye kadar herkesi renklere ayırarak fişlediler. Faili meçhul cinayetlerle kaos oluşturarak topluma gözdağı verdiler ve korkuttular. Türkiye’nin her yerini modern mahpushaneye çeviren ve korku imparatorluğu kuran darbeciler, bu kaos ve korku ortamından yararlanarak ülkenin kaynaklarını hortumladılar, bankaların içini boşalttılar. Milletin hazinesinden 55 milyar doları çaldılar.
Ancak, Allah’a hamd olsun. Darbecilerin ‘bin yıl sürecek’ dediği 28 Şubat Post Modern darbe süreci, millet iradesiyle kısa sürede sonlandırıldı. 28 Şubat darbesinin etkisiyle ortaya çıkan demokrasi ve insan hakları açığı demokratikleşme paketleriyle kapatıldı. Özellikle 12 Eylül 2010 Anayasa Değişikliği Paketiyle, demokrasi, hukuk ve insan hakları alanlarında açılan yaralar sarıldı."
28 Şubat sürecinde ülkenin insan kaynaklarının kesintiye uğratıldığını, ötekileştirildiği vurgulayan Yalçın şunları kaydetti:
"Konfederasyonumuzun teklif ve önerileriyle, bu süreçte mağdur edilen kamu görevlilerinin işe iadeleri, sosyal güvenlik hakları başta olmak üzere mali, sosyal ve özlük haklarına yönelik mağduriyetler büyük ölçüde telafi edildi, ancak tamamen bitirilmelidir.
28 Şubat darbesinin mağduriyetleri giderilmeye çalışılıyor, mağdurların hakları tamamen iade edilmeli, ancak söz konusu mağduriyetleri oluşturanlar, zulümleri pervasızca yapanlar, sürgünleri gerçekleştirenler, kamu görevlilerini işten atanlar, insanları tek tek fişleyenler cezalandırılmadı. Türkiye’nin her alanda geri kalmasını engelleyenlerden, milletin geleceğini ipotek altına alanlardan, Yeniden Büyük Türkiye’nin önünü kesenlerden hesap sorulmadı.
Bu kapsamda, 28 Şubat darbesini gerçekleştiren ve katkı veren asker ve sivil bürokratlardan hesap sorulmalı. Bu sürece doğrudan ve dolaylı destek veren medya ve sözde sivil toplum kuruluşları millet huzurunda hesap vermeli. Milletçe biliyoruz ki, 28 Şubat darbesinin senaristleri ve sponsorları küresel güçlerdi. Bu güçler, tek tek tespit edilerek deşifre edilmelidir. Yerli işbirlikçilerinin tamamından millet adına, hukuk önünde hesap sorulmalıdır.
Memur-Sen olarak, 28 Şubat darbesinin artçıları olan karanlık darbe girişimlerinin yanında Gezi kalkışması, 17-25 Aralık küresel darbe girişimi ve 6-7-8 Ekim Kobani provokasyonları başta olmak üzere her türlü darbe girişimleriyle mücadele ettik, etmeye devam edeceğiz.
Bu anlayışla, milletimizin önündeki en büyük engellerden birisi olan terörün sona ermesi, vesayet ve terör çukurlarının tamamen kapatılması, ülkemizin ekonomik, toplumsal, sosyal, kültürel ve siyasal yapısını sarsmak için yapılan saldırıların son bulması, Türkiye’nin, vatandaşlarını savunma görevini ve insanlık ailesine karşı sorumluluğunu yerine getirerek ortaya koyduğu teröre karşı kararlı mücadeleyi destekliyoruz.
Ve artık yüksek sesle haykırıyoruz, ’Darbe anayasası ile yönetilmek istemiyoruz.’ Ülkemizin yeni anayasasına kavuşmasını istiyoruz. Sürdürülmekte olan demokratikleşme hamlesinin tamamlanmasını, kamu görevlilerinin elde ettikleri toplu sözleşme hakkının siyaset ve grev hakkıyla taçlandırılmasını, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Bu noktada temel hedefimiz, Yeniden Büyük Türkiye ve kadim medeniyetimizi inşa ve ihya etmektir. Bu yolda kamu görevlileri ve milletimizle el ele çalışmaya, üretmeye gayret edeceğiz. Artıkdemokratik, sivil ve özgürlükçü yeni anayasa yapım sürecinin uzamasının hem ülkemiz hem de milletimiz açısından ekonomik, siyasi ve toplumsal ağır sonuçları olacaktır. Çerçevesini temel insan hak ve özgürlüklerinin çizdiği, ideolojik ön kabullerden arındırılmış, en geniş toplumsal uzlaşıyı temsil edecek ve bireyin devlete karşı özgürlüklerinin genişletilmesini sağlayacak yeni bir anayasa yazılmalıdır.
Bu düşüncelerle milletimizin ve ülkemizin gelişmesini ve kalkınmasını geciktiren, her alanda mağduriyetler ve travmalar oluşturan 28 Şubat darbesini 19. Yıl dönümünde bir kez daha esefle kınıyor ve lanetliyoruz."
Kaynak: İHA
28 Şubat darbesinin, “Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” vizyonuyla işbaşına gelen iktidarın icraatlarından rahatsız olan küresel güçlerin ve yerli kuklalarının ortaklaşa yaptığı bir darbe olduğunu vurgulayan Yalçın şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti’nin 54. Hükümeti’nin uygulamaya koyduğu şeffaf yönetim anlayışı ve havuz sistemi, içerde faiz-rant düzeninden beslenenleri rahatsız etmişti. Yine gelişmiş İslam ülkelerinin ortaklığına dayanan D-8 modeli de küresel sömürgecileri korkutmuştu. Ahlaksız ve adil olmayan, düzenlerinin bozulacağından ve yıkılacağından endişe duyan küresel darbeciler ve işbirlikçileri, demokrasi, hukuk ve insan haklarını hiçe sayarak millet iradesine ipotek koydular, meşru iktidarı antidemokratik baskılarla iktidardan uzaklaştırarak post modern bir darbeyi gerçekleştirdiler.
Darbeye karşı çıkanları ve tanımayanları sindirmek için on binlerce kamu görevlisini sürgün ettiler, binlerce memuru görevlerinden attılar. Başta başörtüsü olmak üzere kılık kıyafet yasaklarıyla bireysel ve toplumsal özgürlüklerinin önüne set çektiler.
Kamu görevlilerinden öğrencilere hatta sermayeye kadar herkesi renklere ayırarak fişlediler. Faili meçhul cinayetlerle kaos oluşturarak topluma gözdağı verdiler ve korkuttular. Türkiye’nin her yerini modern mahpushaneye çeviren ve korku imparatorluğu kuran darbeciler, bu kaos ve korku ortamından yararlanarak ülkenin kaynaklarını hortumladılar, bankaların içini boşalttılar. Milletin hazinesinden 55 milyar doları çaldılar.
Ancak, Allah’a hamd olsun. Darbecilerin ‘bin yıl sürecek’ dediği 28 Şubat Post Modern darbe süreci, millet iradesiyle kısa sürede sonlandırıldı. 28 Şubat darbesinin etkisiyle ortaya çıkan demokrasi ve insan hakları açığı demokratikleşme paketleriyle kapatıldı. Özellikle 12 Eylül 2010 Anayasa Değişikliği Paketiyle, demokrasi, hukuk ve insan hakları alanlarında açılan yaralar sarıldı."
28 Şubat sürecinde ülkenin insan kaynaklarının kesintiye uğratıldığını, ötekileştirildiği vurgulayan Yalçın şunları kaydetti:
"Konfederasyonumuzun teklif ve önerileriyle, bu süreçte mağdur edilen kamu görevlilerinin işe iadeleri, sosyal güvenlik hakları başta olmak üzere mali, sosyal ve özlük haklarına yönelik mağduriyetler büyük ölçüde telafi edildi, ancak tamamen bitirilmelidir.
28 Şubat darbesinin mağduriyetleri giderilmeye çalışılıyor, mağdurların hakları tamamen iade edilmeli, ancak söz konusu mağduriyetleri oluşturanlar, zulümleri pervasızca yapanlar, sürgünleri gerçekleştirenler, kamu görevlilerini işten atanlar, insanları tek tek fişleyenler cezalandırılmadı. Türkiye’nin her alanda geri kalmasını engelleyenlerden, milletin geleceğini ipotek altına alanlardan, Yeniden Büyük Türkiye’nin önünü kesenlerden hesap sorulmadı.
Bu kapsamda, 28 Şubat darbesini gerçekleştiren ve katkı veren asker ve sivil bürokratlardan hesap sorulmalı. Bu sürece doğrudan ve dolaylı destek veren medya ve sözde sivil toplum kuruluşları millet huzurunda hesap vermeli. Milletçe biliyoruz ki, 28 Şubat darbesinin senaristleri ve sponsorları küresel güçlerdi. Bu güçler, tek tek tespit edilerek deşifre edilmelidir. Yerli işbirlikçilerinin tamamından millet adına, hukuk önünde hesap sorulmalıdır.
Memur-Sen olarak, 28 Şubat darbesinin artçıları olan karanlık darbe girişimlerinin yanında Gezi kalkışması, 17-25 Aralık küresel darbe girişimi ve 6-7-8 Ekim Kobani provokasyonları başta olmak üzere her türlü darbe girişimleriyle mücadele ettik, etmeye devam edeceğiz.
Bu anlayışla, milletimizin önündeki en büyük engellerden birisi olan terörün sona ermesi, vesayet ve terör çukurlarının tamamen kapatılması, ülkemizin ekonomik, toplumsal, sosyal, kültürel ve siyasal yapısını sarsmak için yapılan saldırıların son bulması, Türkiye’nin, vatandaşlarını savunma görevini ve insanlık ailesine karşı sorumluluğunu yerine getirerek ortaya koyduğu teröre karşı kararlı mücadeleyi destekliyoruz.
Ve artık yüksek sesle haykırıyoruz, ’Darbe anayasası ile yönetilmek istemiyoruz.’ Ülkemizin yeni anayasasına kavuşmasını istiyoruz. Sürdürülmekte olan demokratikleşme hamlesinin tamamlanmasını, kamu görevlilerinin elde ettikleri toplu sözleşme hakkının siyaset ve grev hakkıyla taçlandırılmasını, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Bu noktada temel hedefimiz, Yeniden Büyük Türkiye ve kadim medeniyetimizi inşa ve ihya etmektir. Bu yolda kamu görevlileri ve milletimizle el ele çalışmaya, üretmeye gayret edeceğiz. Artıkdemokratik, sivil ve özgürlükçü yeni anayasa yapım sürecinin uzamasının hem ülkemiz hem de milletimiz açısından ekonomik, siyasi ve toplumsal ağır sonuçları olacaktır. Çerçevesini temel insan hak ve özgürlüklerinin çizdiği, ideolojik ön kabullerden arındırılmış, en geniş toplumsal uzlaşıyı temsil edecek ve bireyin devlete karşı özgürlüklerinin genişletilmesini sağlayacak yeni bir anayasa yazılmalıdır.
Bu düşüncelerle milletimizin ve ülkemizin gelişmesini ve kalkınmasını geciktiren, her alanda mağduriyetler ve travmalar oluşturan 28 Şubat darbesini 19. Yıl dönümünde bir kez daha esefle kınıyor ve lanetliyoruz."