28 Şubat'ın 'İzlerini' Vücudunda Taşıyor

İnönü Üniversitesi'nde son sınıf öğrencisiyken, 28 Şubat döneminde başörtülü öğrencilerle onlara destek verenlere yönelik güvenlik güçlerince yapılan baskıyı kendini ateşe vererek durdurmaya çalışan Yusuf Aslan, yüreklerde yaşanan acının izlerini az da olsa vücudunda taşıyor Aslan: 'Tamamen bilinçli olarak, daha büyük olaylar olmasın diye o an aklıma gelen çözüm buydu, bunu yaptım. O gün onu yaptığımdan hiçbir zaman pişman olmadım'

TUBA KARAHAN - Yaşamın hemen her alanında ve toplumun pek çok kesiminde olduğu gibi üniversitelerin üzerinde de yoğun baskıların yaşandığı 28 Şubat sürecine tepki amacıyla kendini ateşe veren Yusuf Aslan, o dönemin izlerini az da olsa vücudunda taşıyor.

Kilis'ten 1996 yılında okumak için Malatya'ya gelen, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretimi Bölümü'nde 4. sınıf öğrencisiyken 28 Şubat dönemini yaşayan, şimdi de kentteki bir lisede rehber öğretmenliği yapan Aslan, 28 Şubat'ta başörtülü öğrencilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek amacıyla yaptığı eylemi 17 yıl sonra AA muhabiriyle paylaştı.

28 Şubat sürecinden önce insanların üniversitelere özgür bir şekilde gittiğini aktaran Aslan, o dönemde İnönü Üniversitesine atanan asker kökenli rektörün başörtülü kızların üniversiteye giremeyeceği, derslere alınmayacağını söylediğini savundu.

Bu dönemde ilk etapta üniversitelerinde ikna toplantıları yapıldığını iddia eden Aslan, buralarda, üniversiteye başörtülü girmenin yasal zemini olmadığı yönünde söylemlerde bulunulduğunu dile getirdi.

Bu toplantıların öğrenciler ve akademisyenler arasında kabul görmediğini belirten Aslan, ardından yönetim tarafından disiplin sürecinin işletildiğini söyledi. Bu süreçte başörtülü derslere giren öğrencilerin savunmalarının alındığını, haklarında uzaklaştırma ve disiplin cezaları uygulandığını ifade eden Aslan, bu girişimlerden sonuç alınamaması üzerine yönetimin, kolluk kuvvetlerini üniversite kampüsüne soktuğunu ve başörtülü öğrencilerinin eğitimini engellediğini anlattı.

- 'Askerlerin ağladığını gördüm'

Üniversitede bahar şenlikleri yapılmaya hazırlanıldığı dönemde, 1999 yılının nisan ayı sonlarına doğru üniversitede baskıların da arttığını ifade eden Aslan, başörtülü öğrencilere birtakım müdahaleler olsa da ciddi bir tepkide bulunulmadığını ancak erkeklerle güvenlik güçleri arasında gergin bir ortamın oluştuğunu söyledi.

Yine böyle bir ortamda üniversiteye pek çok güvenlik görevlisinin geldiğini belirten Aslan, ani bir kararla baskılara tepki gösterdiği o günü şu sözlerle anlattı:

'Dışarıda başörtülü öğrenciler protestolarını yapıyorlar, erkekler de onlara destek sloganları atıyor. Ben de o arada koridordan dışarıyı gözlüyordum. Özel donanımlı komandolar gibi asker takviyesi yaptılar. Askerler kasklı bir şekilde geldiler öğrenci kitlesini tamamen kuşattılar. Öğrencilerin dağılmasına yönelik bir uyarı yapılmadan sürekli takviye ekipler geliyordu. Birçok insanın canını yakacaklardı. Sanki sivil bir eyleme müdahale değil de silahlı bir gruba, çeteye müdahale şeklinde bir ortam vardı. O anda çok fazla düşünmeden öğrenci temsilciliği odasındaki kolonyayı alarak, 'böyle bir girişimde bulunursam, dağılınır' diye düşünerek eylemi yaptım. Askerlerin önünde, 'bırakın artık' dedim ve o an çok hızlı gelişti, kendimi yaktım. Tam müdahale olmadan o esnada kendimi yakınca düşündüğüm gibi de oldu. Oraya gelen askerler de insan evladı, duyguları vardı. Ben o eylemi yaptıktan sonra kendimdeydim. Birçok askerin silahını yere dayayıp oturup ağladığını gördüm.'

Aslan, eyleminin ardından özel bir hastaneye kaldırıldığını, tedavisi sürerken gözaltına alındığını ve 7 gün boyunca İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde çoğu zaman gözü bantlı bir şekilde sorgulandıklarını belirtti.

- 'Öğrencilere zulmü önlemek için'

Sorgusu boyunca her gün hastaneye götürülerek pansuman yapıldığını, vücudunda yanık izleri kalmaması için doktorunun çok çaba sarfettiğini dile getiren Aslan, yanan kıyafetinin bileklerine yapışması sonucu çok iz kalmasa da derisinde hassasiyetleri hala yaşadığını söyledi.

Çene ve boyun kısmında da yanık izlerinin olduğunu anlatan Aslan, sakal tıraşı olurken ya da duş alırken bunun acılarını yaşadığını ifade ederek, şöyle konuştu:

'Ama önemli değil. Bunlar unutulup gitti. Dışarıda çok farklı şeyler söylendi, yani intihar etmek istedi gibi. Tamamen bilinçli olarak, daha büyük olaylar olmasın diye o an aklıma gelen çözüm buydu, bunu yaptım. O gün onu yaptığımdan hiçbir zaman pişman olmadım. Çünkü şunu biliyorum; kesinlikle intihar ya da başka bir girişim değildi. Tamamen bilinçli. Kolonya ile çok büyük mahiyette bir yanık olmayacağını biliyorum. Tamamen o öğrencilere yapılacak zulmü önlemek için. Çok insanın canının yanacağını gördüm. O tabloyu ancak görmek gerekiyor.'

Aslan, olayın ardından 3 ay cezaevinde kaldığını, burada da tedavisinin sürdüğünü aktardı.

Cezaevindeyken üniversite okuyan tutuklulara tanınan sınava girme hakkının kendisine tanınmadığını söyleyen Aslan, final sınavlarına giremediği ve bir yıl okuldan uzaklaştırma cezası aldığı için eğitiminin uzadığını, çalışma hayatına da ancak 2002 yılında başlayabildiğini ifade etti.

Aslan, 3 duruşmadan sonra tutuksuz yargılandığını ve daha sonra da hakkında açılan tüm davalardan beraat ettiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA