2016 Yılı Bütçesi Plan Ve Bütçe Komisyonu'nda

AB Bakanı Bozkır: (1) “Kıbrıs’ta sorunun çözülmesi halinde birkaç önemli faslın serbest kalması mümkün hale gelecektir. Kıbrıs sorunu çözülemezse konsey kararı olmadan sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin bloke ettiği 5 faslın açılması AB’nin taahhüdündedir” “Biz 10 senedir bütün bu çalışmalar sonrasında çok önemli bir noktaya getirdik Türkiye’yi. 15 fasıl açtık, 1 fasıl kapatabildik ama bugün gerçek durum 28 faslı açtık, 15 faslı kapattık” “AB bugün dışarıya yatırım yapmak mecburiyetinde. Dışarıda katma değer yaratacak, bunu Avrupa’ya getirecek, o katma değerle istihdam ve ekonomik büyüme elde edecek. Yatırım yapılabilecek ülke sayısı da çok fazla değil. En kolay yatırım yapılabilecek ülkelerin başında da Türkiye geliyor”

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Kıbrıs’ta sorunun çözülmesi halinde birkaç önemli faslın serbest kalmasının mümkün hale geleceğini belirterek, “Kıbrıs sorunu çözülemezse konsey kararı olmadan sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin bloke ettiği 5 faslın açılması AB’nin taahhüdündedir” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bozkır, Türkiye’nin, AB sürecinde daha önce Yunanistan ile aynı sepette üye olmaya giderken, yanlış kararı nedeniyle kendini bu sepetten çıkardığı için sonrasında kendisiyle hiç ilgisi olmayan ülkelerle müzakerelere yaklaşmak mecburiyetinde kaldığını anlattı. Bu ülkelerden Malta ve Kıbrıs haricindekilerin tamamının eski komünist sistemden geldiğini ve bu ülkelerde ne pahasına olursa olsun AB veya NATO üyeliği saiki olduğunu ifade eden Bozkır, Türkiye bu ülkelerle aynı sepette olunca da “AB’de itiraz olmamalı, Avrupa ruhuna uygun davranılmalı” şeklinde bir psikoloji oluştuğunu söyledi. Türkiye’nin önüne konan kağıtlarda kendisinin de söz hakkı olduğunu düşündüğü için bu ülkelerle aynı yöntem içinde olmadığını dile getiren Bozkır, şöyle devam etti:

“İlerleme raporu da bu yeni sepetin başlangıcıyla çıktı ve diğer ülkeler bakımından ‘alın bunu yapın, sonra da gelin, üye olun’ şeklinde bir psikolojiyle yazılmaya başlandı. Türkiye için şimdiye kadar yazılmış en kötü rapor olan 2000 yılı raporu, böyle bir rapordur. Ben bu raporu yazan kişiyi Brüksel’de buldum ve kendisine hiç Türkiye’ye gelip gelmediğini sordum. Gelmediğini söyledi. Bu nedenle yeni bir sistem kurduk. İlerleme raporu, komisyonun raporu olamaz. Ortak ve birlikte değerlendirilmesi gereken bir rapor olması lazım ki bu ilişkinin ileriye gitmesine katkı sağlayacak bir belge olsun. Son zamanlarda da bunu gerçekleştirmeye başladık. Raporun içinde tenkitler, öneriler ya da takdir ifadeleri olacak ancak hak etmediğimiz, yanlış bilgiler üzerine yazılmış tenkitler varsa bunu basın önünde tartışmadan, yazılı olarak bildiriyoruz. 15 yıl zarfında bu tenkitlerden yararlandık ama yeter ki bu tenkitlerin doğru olduğuna inanalım. Ama orada yazıldığı gibi, talimat gibi almayalım.”

- “Kabul etmeme hakkımız saklı”

Bakan Bozkır, bu yılki raporda 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen bir parlamentonun yanlış kararına atıf olduğu için o raporu iade ettiklerini belirterek, “Bu yıl şayet yine ilerleme raporunda buna benzer bir ifade yer alırsa da aynı şekilde davranma hakkımızı mahfuz tuttuğumuzu ifade ettik. Bunun, onurlu bir ülkenin yapması gereken ama demokratik ülkenin de kale alması gereken belgeler olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

- “Türkiye’nin üyeliğinde en büyük sıkıntı nitelikli oy”

Türkiye-AB ilişkilerinde gelinen canlandırma sürecini de doğru değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Bozkır, AB içinde “nitelikli oy” olarak ifade edilen ve coğrafi büyüklük gibi kriterler nedeniyle bazı ülkelerin daha çok, bazılarının da daha az oy hakkı bulunan bir sistem olduğuna işaret etti. Bozkır, Türkiye’nin üyeliğindeki sıkıntının arkasında da bu sistemin yattığını kaydetti. “Türkiye bugün üye olsa 29 oyu olacaktır. Parlamentoda 100 parlamenteri olacaktır ve öngörülen sistemde de o günün şartlarında siyasi şartları yerine getiremeyeceği düşündüğü için Türkiye yoktur” diyen Bozkır, ancak Türkiye’nin 2 bin yasayı değiştirerek müzakereleri başlattığını dile getirdi.

Müzakerelerin tarzının Türkiye için değiştirildiğini ve açılış-kapanış kriterlerinin Türkiye için konulduğunu hatırlatan Volkan Bozkır, Türkiye’nin bu fasılları açıp kapayacağı anlaşılınca da siyasi blokajın başladığını vurguladı. Bozkır, bunun üzerine Türkiye’nin teknik olarak mümkün olan bütün fasılları açma kararı aldığını ifade ederek, “Tarama süreci yapılıyor. Türkiye’nin müktesebatı ile AB’ninki mukayese ediliyor ve aslında müzakere de o eksikliğin tamamlanmasından ibaret hale geliyor. Biz 10 senedir bütün bu çalışmalar sonrasında çok önemli bir noktaya getirdik Türkiye’yi. 15 fasıl açtık, 1 fasıl kapatabildik ama bugün gerçek durum 28 faslı açtık, 15 faslı kapattık” değerlendirmesinde bulundu.

Bozkır, Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde 2 ay sonra 13 faslı açabilecek durumda olduğunu söyledi.

AB Bakanı Bozkır, birliğin girdiği ekonomik krize de değinerek, “AB bugün dışarıya yatırım yapmak mecburiyetinde. Dışarıda katma değer yaratacak, bunu Avrupa’ya getirecek, o katma değerle istihdam ve ekonomik büyüme elde edecek. Yatırım yapılabilecek ülke sayısı da çok fazla değil. En kolay yatırım yapılabilecek ülkelerin başında da Türkiye geliyor” yorumunu yaptı.

- 'Kıbrıs sorununun AB sürecine aktarılmasına karşı çıktık'

Bozkır, Kıbrıs’taki müzakere sürecine ilişkin ise şunları söyledi:

Kıbrıs sorununu çözümü için gerekli olan unsurların AB sürecine aktarılmasına her zaman karşı çıktık. Çünkü eğer o unsurlardan bazıları buraya aktarılsaydı, sorun hiçbir zaman çözülemeyecek halde kalacaktı. Belki biz o zaman fasıllar açabilecektik, üyeliğe daha yaklaşabilecektik ama bu sorunun çözümüne her hükümetin verdiği önem çerçevesinde biz bunu kabul etmedik. 10 yıldır da 13 fasıl bloke edilmiş vaziyette ama bugün bu sayededir ki o unsurlar Ada’da kaldı ve görüşmelerin temel unsurunu teşkil ettiği için de Kıbrıs sorunu çözülebilir bir hale geldi. En kısa zamanda çözülebileceğini ümit ediyoruz. 50 yıllık bir sorun çözüleceği için bütün diğer sorunlara da bir bakıma örnek teşkil edecektir.Burada şartımız iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon, Türkiye’nin ve diğer garantör ülkelerin garantörlüğünün devam etmesi. Bu şartlarla birlikte Kıbrıs’ta sorunun çözülmesi halinde birkaç önemli faslın serbest kalması mümkün hale gelecektir. Kıbrıs sorunu çözülemezse Konsey kararı olmadan sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin bloke ettiği 5 faslın açılması AB’nin taahhüdündedir.”

Bu 5 faslın içinde 23 ve 24. gibi çok önemli fasıllar olduğunu dile getiren Bozkır, özellikle illegal göçle mücadele, sınır güvenliğinin artırılması gibi açılış kriterleri içeren 24. faslın Geri Kabul Anlaşması yürürlüğe konmadan önce açılmamış olmasının AB’nin bir ayıbı olduğunu kaydetti.

(Sürecek)
Kaynak: AA