Soylu'dan Kaymakam Adaylarına İlk Ders
İçişleri Bakanı Soylu: 'Bilmenizi istiyorum ki burada bırakmamız gereken en önemli unsur bir hoş sedadır. O hoş seda bu millete hizmettir, o hoş seda bu devlete hizmettir, o hoş seda bu topraklara hizmettir, o hoş seda insanlığa hizmettir, o hoş seda yaratılış gayemize hizmettir' 'Bu ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı her gece, şahit olduğum için çok rahat bir şekilde ifade ediyorum, üçlere dörtlere kadar çalışıyorsa ey kaymakam kardeşlerim 95 mesaisini şimdiden unutun. Devletin bu önemli katında, eğer 95 mesaisiyle 'acaba beşten sonra ben ne yapabileceğim' denilen bir anlayış içinde bulunuyorsanız bilin ki kayıptayız' 'Onlarca, yüzlerce, binlerce kilometre öteden, ülkeler üzerinden mühendislik yapmaya çalışanların gücü Suriye'ye yetebilir, gücü Irak'a yetebilir, gücü başka ülkelere, Bosna'ya yetebilir ama bilinmelidir ki Anadolu coğrafyasına ve onun asil evlatlarına yetmeyecektir'
Soylu, '102. Dönem Kaymakamlık Kursu Açılışı ve 15 Temmuz Şehitlerini Anma Programı'na katıldı.
İçişleri Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı Konferans Salonunda gerçekleştirilen program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Kur'an-ı Kerim tilaveti ve 15 Temmuz şehitleri için dua edilmesi sonrası, darbe girişiminin yaşandığı geceye ait görüntüler izlendi.
Bakan Soylu, daha sonra kaymakam adaylarına 'Demokrasi ve milli irade' konulu ilk dersi verdi. Soylu, kaymakam adayı 55 kişi için toplam 42,5 aylık bir eğitim sürecinin son 2 aylık periyoduna girildiğini söyledi.
Bu görevin ağırlığını, gidecekleri yerlerde insanların ilgisini, temsil ettikleri makama verilen önemi görünce anlayacaklarını belirten Soylu, vatandaşın kaymakamı 'devlet' bildiğini ifade etti.
Soylu, kaymakamlığın çok ince ve hassas bir çizgiye sahip olduğuna dikkati çekerek, 'Belediye başkanı gibi seçimle göreve gelmiyorsunuz. Ancak yine de vatandaşın hizmetkarı olmakla sorumlusunuz ve mükellefsiniz. 'Bu millet büyük bir millettir' derken bunu sadece kitaplara konu olsun, yazılarda güzel ifade edilsin diye söylüyor değiliz. Bunun altı o kadar doludur, o kadar anlamlıdır ki, bunda kültürümüz var, bunda değerimiz var, bunda inancımız var, bunda bayrağımız var, bunda ta Kutadgu Bilig'den bugüne akan bir büyük medeniyet ve bir büyük anlayış var.' dedi.
Kaymakamın, milletin karşısında ayağa kalkmak, sözüne, diline dikkat etmek zorunda olduğunu vurgulayan Soylu, 'Devleti temsil ettiğinizi elbette bileceksiniz ama kendinizi vatandaşın üzerinde bir devlet gibi asla görmeyeceksiniz.' ifadesini kullandı.
Soylu, kaymakamların türkülere konu olan efsaneler arasında olmak, dualarda, dillerde anılmak istiyorlarsa milletin derdiyle dertlenmek, mutluluğuyla sevinmek zorunda olduklarını belirterek, bu milletin, kendilerinden olanı asla yalnız bırakmayacağını bildirdi.
Devletin ne olduğunun anlaşılacağı yerin de kaymakamlık olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:
'Kadrolar gelip geçicidir, fani şeylerdir. Benden önce de içişleri bakanımız vardı, benden sonra da içişleri bakanımız olacak. Benden çok sonra da içişleri bakanımız olacak. Sizden önce de kaymakamlar vardı, sizden sonra da kaymakamlar olacak. Bilmenizi istiyorum ki burada bırakmamız gereken en önemli unsur bir hoş sedadır. O hoş seda bu millete hizmettir, o hoş seda bu devlete hizmettir, o hoş seda bu topraklara hizmettir, o hoş seda insanlığa hizmettir, o hoş seda yaratılış gayemize hizmettir. Aslında düsturumuz bellidir, açıktır ve nettir. Sağa sola savrulmamızın, acaba ne diye bir şekilde sağda solda koşturmamızın anlamı da yoktur. Yolumuz bellidir ve yolumuz nitelendirilirken 'sıratı müstakim' diye nitelendirilir. Elbetteki şunu ifade etmek istiyorum; öldükten sonra hiç kimse sizi kadronuzla ek göstergenizle hatırlamaz. Hiç kimse memuriyet dereceniz için Fatiha okumaz.'
- 'Olayların sebebi insana hürmetsizlik'
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyadaki olayların sebebinin 'insana hürmetsizlik' olduğuna işaret eden Soylu, Irak'ta, Suriye'de, Bosna'da ve çevredeki coğrafyada yaşanan olumsuzlukların nedeninin bu olduğunu belirtti. Soylu, 'İşte, bizim medeniyetimizin dünyaya en önemli şekilde nakşedeceği mesele tam olarak budur.' dedi.
Kaymakamlık yapmak için sadece yaşanılan yeri ve ülkeyi değil, dünyayı da bilmek gerektiğini anlatan Soylu, Türkiye'nin 1699'da gerileme dönemine başladığını ve her gün, bu gerileme döneminden kurtulmanın çabası içinde olunduğuna değindi.
Soylu, Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye'yi mağlup edemeyenlerin ülkeye fitne ve fesat sokmaya çalışsa da Cumhuriyet ile anlamlı bir başlangıç yapıldığını dile getirerek, büyük bir kardeşlik ve birliktelik oluştuğunun altını çizdi. Bugün de ülke insanlarının birbirine düşürülmeye çalışıldığını belirten Soylu, yeniden yükselme döneminde Türkiye'nin yarınlarına ulaşmasının engellenmeye çalışıldığını söyledi.
Soylu, şöyle devam etti:
'Hala bizler onların ortaya koymuş olduğu ve bizi birbirimize düşürmeye çalışan anlayışı tamir etmeye ve onarmaya çalışıyoruz. Dersim mağaralarında bombalananlar orada kalmadılar. O travma bugüne yansıdı. Şeyh Sait meselesinden sonra olanlar bugüne yansıdı. İskilipli Atıf'ın idam edilmesi bir milletin tarihinin neredeyse her gün peşinden geldi. Bugün hangi fay hattını yaşıyorsak, hepsi o dönemde bu milletin yeniden dirilmek istemesini engellemek için bizim zenginlik olarak nitelendirdiğimiz, Alevi'siyle Sünni'siyle Kürt'üyle... Bütün bu anlayışın tamamıyla oluşan süreci bertaraf etmek için ortaya çıktı.'
Bir ülkede hizmet etmek isteyenlerin 'ipim cebimde geziyorum', 'iki gömleğim var, biri bayramlık, biri idamlık' diyorsa, bu coğrafyanın üzerine biçilmeye çalışılan role itirazdan olduğunu vurgulayan Soylu, bugün de aynı şeyin söz konusu olduğunu dile getirdi.
- 'O devir sona erdi'
Soylu, Avrupa'nın hemen hemen her noktada 400 yıl dünyaya egemen olduğuna işaret ederek, şimdi o devrin sona erdiğini belirtti. Artık dünyanın güç merkezinin Orta Asya'ya, Uzakdoğuya hızlı bir şekilde kaydığını anlatan Soylu, Türkiye'nin de bunu gördüğüne dikkati çekti.
Üçüncü havalimanı, Marmaray, Avrasya tüneli, Osmangazi Köprüsü, bölünmüş yollar, kuzey-güney, doğu-batı koridorları inşaatlarının Türkiye'yi 'Modern İpek Yolu' haline dönüştürmeyi amaçladığını vurgulayan Soylu, Türkiye'nin insan kaynağının da önemine değindi. Soylu, 'Doğumuzdan nitelik, batımızdan da nicelik olarak üstünüz. Bunu yönetmek zorundayız. 81 ilde üniversite açmamızın ve ülkemizi ilimle ve bilimle buluşturmamızın temel sebeplerinden bir tanesi de tam da budur.' diye konuştu.
Türkiye'den başka çevrede daha güvenli bir enerji koridoru bulunmadığının altını çizen Soylu, şu görüşlere yer verdi:
'Başımıza Gezi olayları gelmişse başımıza 17-25 Aralık darbesi gelmişse başımıza daha önceleri meseleler gelmişse başımıza 15 Temmuz gelmişse bilin ki bu avantajlarımızı, bu toprakların evlatlarına kullandırmak istemediklerindendir. Milli duruşu olan, bu ülkenin değerleriyle bütünleşmiş duruşu olan, maneviyatın ne olduğunu bilen, kendi ürettiğinin ne olduğunun kadrini kıymetini bilenlerden değil, dışarıdan sokma akıllarla bu ülkeyi yönetmek isteyenlerin ortaya koyduğu sürecin adıdır bu. Başarabilirler mi? Bilin ki başaramazlar. Ne dünya eski dünya, ne de benim güzel Türkiyem eski Türkiye'dir. Bilin ki başaramayacaklardır. Onlarca, yüzlerce, binlerce kilometre öteden, ülkeler üzerinden mühendislik yapmaya çalışanların gücü, Suriye'ye yetebilir, gücü Irak'a yetebilir, gücü başka ülkelere, Bosna'ya yetebilir ama bilinmelidir ki Anadolu coğrafyasına ve onun asil evlatlarına yetmeyecektir. Hiçbir şekilde.'
- 'İslamofobi'nin hedefi Türkiye'
İslamofobi'nin de İslam ülkeleri için geliştirilmediğini, tek hedefinin Türkiye olduğunu anlatan Soylu, Batı ile Avrupa ile entegre olabilme kabiliyeti bulunan tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade etti. Soylu, bunun için İslamofobi'nin fırsat olarak değerlendirilebileceğini, Müslümanlığı, İslamı çok daha iyi anlatabileceklerini belirtti.
Soylu, Şii ve Sünni meselesinin yüz yıllardır bu coğrafyanın üzerine getirilmeye çalışıldığını vurgulayarak, bu süreci de en iyi yönetecek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Soylu, 'Şii ve Sünni meselesini kaşıyanlar ve aşağı coğrafyamızda bunu, bu coğrafyanın geleceğine ait bir karamsar tablo olarak ortaya koymaya çalışanlarla İslamofobia'yı üretmeye çalışanlar, Gezi olaylarını üretmeye çalışanlar aynı mantığın, 15 Temmuz'un arkasındaki esas güçler aynı mantığın temsilcileridir.' değerlendirmesinde bulundu.
15 Temmuz'un bir sebep değil, sonuç olduğunu belirten Soylu, '14-15 yıldır ve ondan önce gelen birikimlerin tamamıyla kalkınma büyüme ve sıçrama hamlesinin ve bu milletin kendine öz güveninin net bir sonucudur. Bilin ki belki bu coğrafyada şu anda cesametimiz ve gücümüz, tüm oyunu kendi kurmamıza sebebiyet teşkil edemeyebilir. Ama bizim dışımızda oyun kuranların oyununu bozabilme kabiliyetine Allah'a çok şükürler olsun ki sahibiz. Bizi hesaba katmayanlara verebileceğimiz her noktada güzel cevaplar bilin ki söz konusudur. 15 Temmuz da bunun öneli bir ispatı, rüştüdür.' diye konuştu.
- '9-5 mesaisini unutun'
Soylu, 'Bu ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı her gece, şahit olduğum için çok rahat bir şekilde ifade ediyorum, üçlere dörtlere kadar çalışıyorsa, ey kaymakam kardeşlerim 9-5 mesaisini şimdiden unutun. Devletin bu önemli katında eğer 9-5 mesaisiyle, 'acaba beşten sonra ben ne yapabileceğim' denilen bir anlayış içinde bulunuyorsanız bilin ki kayıptayız. Biz Norveç değiliz. Biz, etrafındaki coğrafyada 24 saat zihnini berrak ve ayakta tutmak zorunda olan bir anlayışın sahipleri olmalıyız.' görüşüne yer verdi.
Kaymakam adaylarına doğruluktan ayrılmamalarını da öğütleyen Soylu, koltuğun değil, milletin, vatandaşın önemli olduğuna işaret etti. Soylu, 'Allah razı olsun' denilmesinin onları kötülüklerden koruyacağını belirtti.
Soylu, kaymakam adaylarının göreve başladıklarında ailelerine de zaman ayırmaları gerektiğini ifade ederek, onlara tavsiyelerde bulundu. Bakan Soylu, 'Elbetteki kaymakam olacağız, ama en önce insan olacağız.' dedi.
İlk dersin ardından Bakan Soylu ve beraberindekiler, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin fotoğraflardan oluşan sergiyi gezdi.
Programa ayrıca İçişleri Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok da katıldı.