Suriyeli Sığınmacıların Yüzde 57'Si Yoksulluk, Yüzde 31'İ Açlık Sınırının Altında
Adana’da uzun süredir yürütülen “Seyhan’daki Sığınmacılar Durum Tespiti ve Acil Çözüm Önerileri” raporunu basın ile paylaşan Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, bir Suriyeli mültecinin günde 3 liraya karnını doyurmaya çalıştığını söyledi.
Seyhan Belediyesi’nin Çukurova Üniversitesi, Türk Tabipler Birliği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ortaklığında Çukurova Kalkınma Ajansı’nın desteği ile Mayıs-Temmuz 2015 aylarında 96 mahallede 2 bin 800 Suriyeli sığınmacının durumunu gösteren “Adana Seyhan’daki Sığınmacılar Durum Tespiti ve Acil Çözüm Önerileri” raporu basın ve kamuoyu ile paylaşıldı. Raporu açıklayana Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Suriyeli sığınmacı sorununun her geçen gün daha da ağırlaştığını söyleşerek, “Ülkemizde ve ilçemizde ciddi anlamda bir sığınmacı sorunu var. Acil önlemler alınmazsa, sağlıklı aş, iş ve eğitim sağlanamazsa Suriyeli kayıp bir kuşakla karış karşıya kalınacak. Türkiye bunun sonuçlarıyla on yıllarca değil, belki yüzyıllarca uğraşmak zorunda kalacak. Maalesef mülteci ve göçmen ölümleri ancak yüksek sayılara ulaştığında ya da geçtiğimiz günlerde Bodrum sahillerinde yaşanan olay gibi sarsıcı görüntülerle kamuoyu nezdinde görünür hale geliyor. Geçtiğimiz dönemlerde gündeme gelen kazalar genellikle İtalya ve Yunanistan’a gitmeye çalışan büyük gemilerle ilgili olsa da, son zamanlarda Suriye’deki iç savaştan kaçmaya çalışan mültecileri taşırken Türkiye kıyıları açıklarında batan küçük teknelerin sayısı da gitgide artıyor. Sadece bu yılın ilk 6 ayında Akdeniz’de benzer şekilde gerçekleşen ölümler bin 500’ü aştı” dedi.
Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşlarının sayısının 2 milyonu aştığını belirten Karalar, "Türkiye’nin her tarafına yayılmış olsalar da sığınmacıların en yoğun yaşadığı iller Şanlıurfa, Gaziantep, Şırnak, Hatay gibi sınır illeri. Suriye sınırına olan göreceli yakınlığıyla Adana da yoğun göç alan iller arasında sayılıyor. Adana’nın en çok Suriyeli barındıran ilçesi ise Seyhan. Suriye bir bütün olarak çöküntü alanı haline gelmekte olup, çatışmalar durulsa dahi yakın gelecekte aynı zamanda yoksulluk göçüne kaynaklık etme riski taşıyor. Kaldı ki tüm göç dursa dahi, sadece Seyhan ilçesinde, sadece doğumlar üzerinden bile Suriyeli sığınmacıların sayısı her yıl bin-bin 500 artacağı öngörülüyor” şeklinde konuştu.
SURİYELİLER GÜNDE 3 LİRAYA KARNINI DOYURUYOR
Çalışma ile ilgili olarak çarpıcı sonuçları basın ile paylaşan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Seyhan ilçesinde yaşayan Suriyelilerin günlük ortalama 3 lira ile karnını doyurmaya çalıştığını söyledi.
Raporda bazı öne çıkan veriler ise şöyle:
"- Seyhan’daki sığınmacıların yüzde 92’si başta Halep olmak üzere Türkiye sınırına yakın illerden geliyor.
- Seyhan’daki her üç Suriyeliden ancak biri (yüzde 35’i) az da olsa Türkçe konuşabiliyor.
- 25 yaşın üzerindeki her 5 kişiden biri okuryazar değil. Kadınlarda bu oran yüzde 24’e kadar yükseliyor. Yüksekokul veya fakülte mezunu olanların oranı ise erkeklerde yüzde 9,2, kadınlarda ise sadece yüzde 5,8.
- Adana’ya Suriyeli göçmenlerin en yoksul kesimlerinin geldiğine yönelik genel bir kanaat bulunmakta ise de Suriyeli sığınmacılardan Suriye’deyken yoksul olduğunu ifade edenler yüzde 14 düzeyinde kalıyor.
- Sığınmacıların yarısı Suriye’de iken en son yapılan işler arasında da esnaflık, küçük zanaatlar, ticaret türü işleri sayarken, yüzde 8,2’si beyaz yakalı işleri yaptığını, yüzde 5’i ise tarım ve hayvancılıkla uğraştığını ifade ediyor.
- Sığınmacıların yüzde 85’i genel kaygı dışında da çatışmalardan doğrudan etkilenmiş bulunuyor. En az yüzde 5’i aile veya yakın akrabalardan birini savaşta kaybettiğini ifade ediyor. Her 5 kişiden 4’ü savaşa bağlı olarak Suriye’de kalan konutlarının kullanılamaz, tarlalarına girilemez hale geldiğini belirtiyor. Bir diğer deyişle sığınmacıların yüzde 90’ı çatışmalardan doğrudan, geriye kalanı da dolaylı olarak etkilendiği için gelmiş bulunuyor.
- Sığınmacılar kiralık ve ucuz ev bulabildikleri şehir merkezlerini tercih ediyorlar. Eski çarşı bölgeleri hem kiraların ucuzluğu hem de alışkanlıklarına uygun olup Kocavezir-Mestanzade-Meydan bölgesinde yoğunlaşma olduğu söylenebilir. Şehrin görece zengin kuzey semtleri sayılabilecek alanlarında ise (Reşatbey-Gazipaşa-Cemalpaşa-Yeni Baraj semtlerinde) yoğunlukları azalıyor.
- Türkiye’de yapılan işler arasında hamallık, inşaat işçiliği, ayakkabı işleri, tarım işçiliği, aşçılık, tekstil işçiliği-terzilik ile hizmet işleri (garson, tezgahtar) yaygın. Çocuklar yaygın olarak çıraklık türü işlerde çalıştırılırken, kadınların Türkiye’de yaptığı işler sınırlı sayıda. Öğretmenlik, temizlik işçiliği, tekstil-konfeksiyon-terzilik gibi işlerde çalışıyorlar.
- Suriyeli sığınmacıların yüzde 57’si yoksulluk, yüzde 31’i açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Yüzde 31’inde temel beslenme malzemeleri (tüp, yağ, tuz vb.) yeterli gözüküyor. Geriye kalan yüzde 69’u yetersiz düzeyde.
- Sığınmacıların ortalama gıda harcaması kişi başı günlük 3 TL’yi nadiren geçebiliyor. Düzenli süt ürünleri, peynir yoğurt yiyebilenlerin oranı yüzde 40 civarında. Yüzde 25’lik bir kısmı peynir, yoğurttan hemen tümden mahrum durumda.
- Sığınmacıların sadece yüzde 15’i ara katlarda oturabiliyor. Geriye kalan yüzde 85’i bodrum, zemin, çatı katı veya çadırlarda kalıyor. Konutların yarısından fazlasında masa sandalye yok. Divan kanepeleri, hatta kullanılabilir bir yatağı olmayanlar yüzde 20-30 civarında. Konutların yüzde 21’inde Çukurova gibi sıcak iklim koşullarında bir eski buzdolabı bile bulunmuyor.
- Suriyeli sığınmacı nüfusun yüzde 43,46’sı 0-17 yaşında bulunuyor. 5-17 yaşında okul çağındaki çocuk oranı yüzde 32,46. Okul, daha doğrusu Suriyelilere yönelik okulların sadece birkaç okulla sınırlı olması okullaşma eksikliğinin en temel sebebi. İkincisi ise maddi sebepler yani çok zor şartlarda yaşamlarını idame ettiriyor olmaları."
GÜMÜŞ’TEN ÖNEMLİ TESPİTLER
Prof. Dr. Adnan Gümüş, Suriyeli mültecilere uygulanan ‘geçici koruma’ statüsünün bir karşılığının olmadığını belirterek, Türkiye’de var olduğu sayılan 2 milyon Suriyeli mülteciden yaklaşık 1 milyon 700 bininin kaydının bulunmadığını söyledi.
Mültecileri sınırdan içeri almanın kolay olduğunu ancak sınırdan alınan mültecilerin sorunları konusunda yapılacakların önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gümüş, mültecilerin en önemli sorunlarından birinin eğitim olduğunu kaydetti.
Suriyeli çocukların eğitimi için gerekli altyapının oluşturulamadığını ifade eden Gümüş, mültecilerle ilgili kayıt sisteminin belediyelerle paylaşılmadığına dikkati çekti. Mülteciler konusunda bir politikasızlığın sözkonusu olduğunu belirten Prof. Dr. Gümüş, “Belediyelerin mültecilerin sorunları konusunda birer merkez olması gerekir ancak Türkiye’de ne yazık ki belediyeler bu işin dışında tutuluyorlar. Bir an önce gerekli mevzuat değişikliğinin yapılması, belediyelere yetki ve sorumluluğun verilmesi, bütçe ve fiziki olanakların sağlanması ve kayıt sisteminin belediyelerle paylaşılması gerek” diye konuştu.
Prof. Dr. Gümüş, deniz yoluyla Batı ülkelerine gitmek isteyen mültecilerin boğularak yaşamını yitirmesinde herkesin sorumluluğu bulunduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA
Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşlarının sayısının 2 milyonu aştığını belirten Karalar, "Türkiye’nin her tarafına yayılmış olsalar da sığınmacıların en yoğun yaşadığı iller Şanlıurfa, Gaziantep, Şırnak, Hatay gibi sınır illeri. Suriye sınırına olan göreceli yakınlığıyla Adana da yoğun göç alan iller arasında sayılıyor. Adana’nın en çok Suriyeli barındıran ilçesi ise Seyhan. Suriye bir bütün olarak çöküntü alanı haline gelmekte olup, çatışmalar durulsa dahi yakın gelecekte aynı zamanda yoksulluk göçüne kaynaklık etme riski taşıyor. Kaldı ki tüm göç dursa dahi, sadece Seyhan ilçesinde, sadece doğumlar üzerinden bile Suriyeli sığınmacıların sayısı her yıl bin-bin 500 artacağı öngörülüyor” şeklinde konuştu.
SURİYELİLER GÜNDE 3 LİRAYA KARNINI DOYURUYOR
Çalışma ile ilgili olarak çarpıcı sonuçları basın ile paylaşan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Seyhan ilçesinde yaşayan Suriyelilerin günlük ortalama 3 lira ile karnını doyurmaya çalıştığını söyledi.
Raporda bazı öne çıkan veriler ise şöyle:
"- Seyhan’daki sığınmacıların yüzde 92’si başta Halep olmak üzere Türkiye sınırına yakın illerden geliyor.
- Seyhan’daki her üç Suriyeliden ancak biri (yüzde 35’i) az da olsa Türkçe konuşabiliyor.
- 25 yaşın üzerindeki her 5 kişiden biri okuryazar değil. Kadınlarda bu oran yüzde 24’e kadar yükseliyor. Yüksekokul veya fakülte mezunu olanların oranı ise erkeklerde yüzde 9,2, kadınlarda ise sadece yüzde 5,8.
- Adana’ya Suriyeli göçmenlerin en yoksul kesimlerinin geldiğine yönelik genel bir kanaat bulunmakta ise de Suriyeli sığınmacılardan Suriye’deyken yoksul olduğunu ifade edenler yüzde 14 düzeyinde kalıyor.
- Sığınmacıların yarısı Suriye’de iken en son yapılan işler arasında da esnaflık, küçük zanaatlar, ticaret türü işleri sayarken, yüzde 8,2’si beyaz yakalı işleri yaptığını, yüzde 5’i ise tarım ve hayvancılıkla uğraştığını ifade ediyor.
- Sığınmacıların yüzde 85’i genel kaygı dışında da çatışmalardan doğrudan etkilenmiş bulunuyor. En az yüzde 5’i aile veya yakın akrabalardan birini savaşta kaybettiğini ifade ediyor. Her 5 kişiden 4’ü savaşa bağlı olarak Suriye’de kalan konutlarının kullanılamaz, tarlalarına girilemez hale geldiğini belirtiyor. Bir diğer deyişle sığınmacıların yüzde 90’ı çatışmalardan doğrudan, geriye kalanı da dolaylı olarak etkilendiği için gelmiş bulunuyor.
- Sığınmacılar kiralık ve ucuz ev bulabildikleri şehir merkezlerini tercih ediyorlar. Eski çarşı bölgeleri hem kiraların ucuzluğu hem de alışkanlıklarına uygun olup Kocavezir-Mestanzade-Meydan bölgesinde yoğunlaşma olduğu söylenebilir. Şehrin görece zengin kuzey semtleri sayılabilecek alanlarında ise (Reşatbey-Gazipaşa-Cemalpaşa-Yeni Baraj semtlerinde) yoğunlukları azalıyor.
- Türkiye’de yapılan işler arasında hamallık, inşaat işçiliği, ayakkabı işleri, tarım işçiliği, aşçılık, tekstil işçiliği-terzilik ile hizmet işleri (garson, tezgahtar) yaygın. Çocuklar yaygın olarak çıraklık türü işlerde çalıştırılırken, kadınların Türkiye’de yaptığı işler sınırlı sayıda. Öğretmenlik, temizlik işçiliği, tekstil-konfeksiyon-terzilik gibi işlerde çalışıyorlar.
- Suriyeli sığınmacıların yüzde 57’si yoksulluk, yüzde 31’i açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Yüzde 31’inde temel beslenme malzemeleri (tüp, yağ, tuz vb.) yeterli gözüküyor. Geriye kalan yüzde 69’u yetersiz düzeyde.
- Sığınmacıların ortalama gıda harcaması kişi başı günlük 3 TL’yi nadiren geçebiliyor. Düzenli süt ürünleri, peynir yoğurt yiyebilenlerin oranı yüzde 40 civarında. Yüzde 25’lik bir kısmı peynir, yoğurttan hemen tümden mahrum durumda.
- Sığınmacıların sadece yüzde 15’i ara katlarda oturabiliyor. Geriye kalan yüzde 85’i bodrum, zemin, çatı katı veya çadırlarda kalıyor. Konutların yarısından fazlasında masa sandalye yok. Divan kanepeleri, hatta kullanılabilir bir yatağı olmayanlar yüzde 20-30 civarında. Konutların yüzde 21’inde Çukurova gibi sıcak iklim koşullarında bir eski buzdolabı bile bulunmuyor.
- Suriyeli sığınmacı nüfusun yüzde 43,46’sı 0-17 yaşında bulunuyor. 5-17 yaşında okul çağındaki çocuk oranı yüzde 32,46. Okul, daha doğrusu Suriyelilere yönelik okulların sadece birkaç okulla sınırlı olması okullaşma eksikliğinin en temel sebebi. İkincisi ise maddi sebepler yani çok zor şartlarda yaşamlarını idame ettiriyor olmaları."
GÜMÜŞ’TEN ÖNEMLİ TESPİTLER
Prof. Dr. Adnan Gümüş, Suriyeli mültecilere uygulanan ‘geçici koruma’ statüsünün bir karşılığının olmadığını belirterek, Türkiye’de var olduğu sayılan 2 milyon Suriyeli mülteciden yaklaşık 1 milyon 700 bininin kaydının bulunmadığını söyledi.
Mültecileri sınırdan içeri almanın kolay olduğunu ancak sınırdan alınan mültecilerin sorunları konusunda yapılacakların önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gümüş, mültecilerin en önemli sorunlarından birinin eğitim olduğunu kaydetti.
Suriyeli çocukların eğitimi için gerekli altyapının oluşturulamadığını ifade eden Gümüş, mültecilerle ilgili kayıt sisteminin belediyelerle paylaşılmadığına dikkati çekti. Mülteciler konusunda bir politikasızlığın sözkonusu olduğunu belirten Prof. Dr. Gümüş, “Belediyelerin mültecilerin sorunları konusunda birer merkez olması gerekir ancak Türkiye’de ne yazık ki belediyeler bu işin dışında tutuluyorlar. Bir an önce gerekli mevzuat değişikliğinin yapılması, belediyelere yetki ve sorumluluğun verilmesi, bütçe ve fiziki olanakların sağlanması ve kayıt sisteminin belediyelerle paylaşılması gerek” diye konuştu.
Prof. Dr. Gümüş, deniz yoluyla Batı ülkelerine gitmek isteyen mültecilerin boğularak yaşamını yitirmesinde herkesin sorumluluğu bulunduğunu sözlerine ekledi.