Burundi'de İstihbarat Başkanı Nshimirimana'nın Öldürülmesi
Burundili siyaset bilimi uzmanı Pascal Niyonizigiye, Devlet Başkanı Pierre Nkurunziza'nın sağ kolu İstihbarat Servisi Başkanı Adolphe Nshimirimana'nın öldürülmesinin rejimin "elini güçlendirebileceğini" belirtti.
Bujumbura Üniversitesi profesörlerinden Niyonizigiye, AA'ya değerlendirmesinde, saldırının sorumluluğunu açıkça üstlenen bulunmaması nedeniyle Nshimirimana'yı hedef alan suikastin arkasındakilerin bilinmesinin zor olduğunu ancak bunun rejime yaracağını söyledi.
Niyonizigiye, istihbarat başkanının aracına roket atılmasının suikastin iyi organize olmuş profesyonellerce düzenlediğini gösterdiğini, sorumluluğun komşu Ruanda'ya sığınan darbe girişiminde bulunanlara atfedilebileceğini vurguladı.
Profesör Niyonizigiye, Devlet Başkanı Nkurunziza'nın Hutu kökenli olduğunu hatırlatarak saldırıdan diğer etnik grup olan Tutsilerin sorumlu tutulabileceğini de ifade etti.
Niyonizigiye, istihbarat başkanının suikaste uğramasının iktidarın uluslararası toplumun sempatisini kazanmasını sağlayabileceğini de belirterek ayrıca iktidarın Nshimirimana'nın öldürülmesini muhalefetle diyaloğu kesmek amacıyla bahane olarak kullanabileceğine dikkati çekti.
Rejimin 2 numaralı ismi Adolphe Nshimirimana'nın hafta sonu başkent Bujumbura'nın Kamenge mahallesinde, kimliği belirlenemeyen silahlı kişilerin roketli ve el bombalı saldırısında yaşamını yitirmişti.
Saldırıyı düzenleyenlerin askeri üniformalı olduğu belirtilmişti.
Nshimirimana'nın öldürülmesinden sonra ülkede şiddet eylemleri artmış, kimliği belirlenemeyen kişilerce düzenlenen saldırılarda hafta sonundan bu yana 10'dan fazla kişinin öldüğü açıklanmıştı.
Burundi'de 10 yıldır iktidarda bulunan Devlet Başkanı Pierre Nkurunziza, hükümet ile silahlı gruplar arasında 28 Ağustos 2000'de imzalanan Aruşa Anlaşması'ndaki devlet başkanının yalnızca iki kez seçilebileceğine ilişkin maddeye rağmen, 3. kez adaylığını açıklamış, anayasa mahkemesi de "2005'te atamayla göreve gelen Nkurunziza'nın devlet başkanı seçimi için 3. kez aday olmasının önünde yasal bir engel bulunmadığı" yönünde karar bildirmişti.
Nkurunziza'nın resmen adaylığını duyurduğu nisan sonunda muhalefet ve sivil toplum kuruluşları protesto için sokaklara döküldü. Şiddet eylemlerinde bugüne kadar 100'den fazla kişi yaşamını yitirirken, binlerce kişi seçim öncesi şiddet olayları yüzünden komşu ülkelere kaçmak zorunda kalmıştı.
Burundi'de 13 Mayıs'ta General Godefroid Niyombare'nin önderliğinde düzenlenen başarısız darbe girişiminin ardından çok sayıda subay Ruanda başta olmak üzere kaçtıkları komşu ülkelerde Nkurunziza'yı zorla iktidardan indireceklerine dair açıklamalarda bulunmuştu.
Nüfusun yüzde 85'ini Hutu, yüzde 14'ü Tutsi ve küçük bir kısmı Twaların oluşturduğu Burundi, 1993'te iç savaşa sahne olmuştu.
Seçimle iktidara gelen Hutu'lu ilk devlet başkanının, Tutsi paraşütçü birliği tarafından öldürülmesinin ardından başlayan ve 13 yıl süren iç savaşta 300 bin kişi ölmüştü. 2006'da ateşkes ilan edilmişti.
Kaynak: AA
Niyonizigiye, istihbarat başkanının aracına roket atılmasının suikastin iyi organize olmuş profesyonellerce düzenlediğini gösterdiğini, sorumluluğun komşu Ruanda'ya sığınan darbe girişiminde bulunanlara atfedilebileceğini vurguladı.
Profesör Niyonizigiye, Devlet Başkanı Nkurunziza'nın Hutu kökenli olduğunu hatırlatarak saldırıdan diğer etnik grup olan Tutsilerin sorumlu tutulabileceğini de ifade etti.
Niyonizigiye, istihbarat başkanının suikaste uğramasının iktidarın uluslararası toplumun sempatisini kazanmasını sağlayabileceğini de belirterek ayrıca iktidarın Nshimirimana'nın öldürülmesini muhalefetle diyaloğu kesmek amacıyla bahane olarak kullanabileceğine dikkati çekti.
Rejimin 2 numaralı ismi Adolphe Nshimirimana'nın hafta sonu başkent Bujumbura'nın Kamenge mahallesinde, kimliği belirlenemeyen silahlı kişilerin roketli ve el bombalı saldırısında yaşamını yitirmişti.
Saldırıyı düzenleyenlerin askeri üniformalı olduğu belirtilmişti.
Nshimirimana'nın öldürülmesinden sonra ülkede şiddet eylemleri artmış, kimliği belirlenemeyen kişilerce düzenlenen saldırılarda hafta sonundan bu yana 10'dan fazla kişinin öldüğü açıklanmıştı.
Burundi'de 10 yıldır iktidarda bulunan Devlet Başkanı Pierre Nkurunziza, hükümet ile silahlı gruplar arasında 28 Ağustos 2000'de imzalanan Aruşa Anlaşması'ndaki devlet başkanının yalnızca iki kez seçilebileceğine ilişkin maddeye rağmen, 3. kez adaylığını açıklamış, anayasa mahkemesi de "2005'te atamayla göreve gelen Nkurunziza'nın devlet başkanı seçimi için 3. kez aday olmasının önünde yasal bir engel bulunmadığı" yönünde karar bildirmişti.
Nkurunziza'nın resmen adaylığını duyurduğu nisan sonunda muhalefet ve sivil toplum kuruluşları protesto için sokaklara döküldü. Şiddet eylemlerinde bugüne kadar 100'den fazla kişi yaşamını yitirirken, binlerce kişi seçim öncesi şiddet olayları yüzünden komşu ülkelere kaçmak zorunda kalmıştı.
Burundi'de 13 Mayıs'ta General Godefroid Niyombare'nin önderliğinde düzenlenen başarısız darbe girişiminin ardından çok sayıda subay Ruanda başta olmak üzere kaçtıkları komşu ülkelerde Nkurunziza'yı zorla iktidardan indireceklerine dair açıklamalarda bulunmuştu.
Nüfusun yüzde 85'ini Hutu, yüzde 14'ü Tutsi ve küçük bir kısmı Twaların oluşturduğu Burundi, 1993'te iç savaşa sahne olmuştu.
Seçimle iktidara gelen Hutu'lu ilk devlet başkanının, Tutsi paraşütçü birliği tarafından öldürülmesinin ardından başlayan ve 13 yıl süren iç savaşta 300 bin kişi ölmüştü. 2006'da ateşkes ilan edilmişti.