Beyin Tümörü En Çok Çocuk Ve Yaşlılarda Görülüyor

Toplumda görülme sıklığı yaklaşık 100 binde 5 olan beyin tümörlerinin her yaşta görülebileceği ancak çocukluk yaş grubu ve 60 yaş üzerinde kötü huylu tümörlerin görülme sıklığının daha fazla olduğu bildirildi.

Beyin Tümörü En Çok Çocuk Ve Yaşlılarda Görülüyor
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Derviş Mansuri Yılmaz, beyin tümörlerinin günümüzün en önemli hastalıklarının başında geldiğini belirterek, "Beyin, santral sinir sisteminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Beyin, sadece kafamızın içine yerleştirilen milyarlarca sayıda hücrelerin biraraya gelmesi ile oluşan bir organ değildir. Beyni değerlendirirken soyut ve somut kavramları birlikte düşünmemiz gerekmektedir. Vücudumuzun diğer organlarına kıyasla beyin kafatası olarak ifade ettiğimiz kapalı bir kutunun içine yerleştirilmiştir. Erişkin bir insanda kafatası rijit ve sert bir yapıya sahip olduğu için beynin genişleyecek yeri yoktur. Kafatası içinde beyin, beyincik ve beyinsapı yer almakta. Beyin yaklaşık 1400 gr ağırlığındadır etrafı beyin omurilik zarı ile çevrilidir ve beyin omurilik sıvısı içinde yüzmektedir. Bu yapılar kafanın içinde sabit bir hacmi oluşturmaktadır. Eğer kafatası içinde normalde olmayan bir hacim artışı özellikle beyin tümörü meydana gelirse kafa içi basıncında artmaya sebep olmaktadır. Bu durumda kendini çeşitli belirtilerle göstermektedir" dedi.

Beynin hemisifer adı verilen sağ ve sol olmak üzere iki ana bölümden meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Yılmaz, "Hemisiferlerin her birisi 4 farklı bölümden (Lob) meydana gelmektedir. Bu bölümlerinde farklı görevleri vardır. Yıllarca yapılan araştırmalar sonucunda beyin bölgeleri fonksiyonlarına göre haritalandırılmıştır. Örneğin beynin ön tarafı soyut düşünme, fikir ve aktivitenin entegrasyonu, karar verebilme, ileri görüşten sorumlu, beynin yan tarafı karşı vücut yarısının istemli hareketlerinin kontrolü ve duyuların anlamlandırılması, konuşma merkezi, yan alt lob (temporal lob) işitme, kişilik, bellekten sorumlu, beynin arka bölümü görmeden sorumludur. Bununla birlikte beyinsapı otomatik hareketlerin yapılması, kafatasının arka çukurunda yer alan beyincik, dengemiz ve hareketlerimizin koordinasyonundan sorumludur" diye konuştu.

120 ÇEŞİT BEYİN TÜMÖRÜ TİPİ VAR

Beyin ve sinir cerrahisinin önemli bir hastalık grubunu beyin tümörlerinin oluşturduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz şöyle devam etti:

"Dünya sağlık örgütünün yaptığı değerlendirmede yaklaşık 120 çeşit beyin tümörü tipi mevcuttur. Toplumda görülme sıklığı yaklaşık 100 binde 5’tir. Beyin tümörleri her yaşta görülebilir. Ancak çocukluk yaş grubu ve 60 yaş üzerinde kötü huylu tümörlerin görülme sıklığı daha fazladır. Yapılan çalışmalarda radyasyonun tümör oluşumunda kesin risk faktörü olduğu ortaya konulmuştur. Bununla birlikte ailesel yatkınlık, vücudun savunma sisteminin düşmesi ve çevresel faktörler tümör oluşumunda risk faktörleri arasındadır. Ayrıca çok yaygın olarak hayatımızın bir parçası haline gelen cep telefonlarının da literatürde bazı makalelerde özellikle erken yaş döneminde beyin tümörlerinin oluşumuna yatkınlığı arttırdığı ifade edilmektedir."

Beyin tümörünün, beyin hücrelerinin kontrolsüz çoğalmaları sonucu ortaya çıktığını ifade eden Doç. Dr. Yılmaz şunları kaydetti:

"Genel olarak beyin tümörlerini malign (kötü huylu) ve benign (iyi huylu) olarak sınıflandırmaktayız. Ayrıca beynin kendi hücrelerinden gelişen tümörler primer (birincil) tümörler, vücudun başka bir yerindeki kanserin beyne sıçraması sonucu ortaya çıkan tümörlerede sekonder ( ikincil) tümörler adı verilmektedir. Primer beyin tümörlerinin en sık görülen tipi beynin destek hücresinden meydana gelen glial tümörlerdir. Bu tümörlerin evreleri olmakla birlikte çoğunlukla kötü huylu tümörlerdir, hızla büyüyüp çevre sağlıklı dokuların içine uzanırlar. Sekonder tümörler (metastatik tümörler) tüm beyin tümörlerinin yaklaşık yüzde 10’unu oluşturmaktadır. Çoğunlukla akciğer, meme, mide, bağırsak, prostat kanserleri beyne metastaz yapabilmektedir. İyi huylu tümörler ise bunlar genellikle kafatası içinde ancak beyin dokusu dışında yerleşim gösteren tümörlerdir. Bu tümörler(meningiomlar, hipofiz adenomları, inklüzyon tümörleri v.b.) beyin dokusunu iterek büyüme gösterebileceği gibi, hormon bozukluğu şeklinde de belirti verebilmektedir."

KÖTÜ HUYLU TÜMÖR HIZLA YAYILIYOR

Beyin tümörü belirtilerinin tümörün iyi huylu veya kötü huylu olması, tümörün büyüklüğü ve beyinde yerleşim yerine göre değişiklik gösterebileceğine işaret eden Doç. Dr. Derviş Mansuri Yılmaz, "Kötü huylu tümörler hızlı çoğalma ve yayılma eğilimi gösterdiğinden belirtiler haftalar veya birkaç ay içinde ortaya çıkmaktadır. İyi huylu tümörlerde yavaş büyüdükleri için çok büyük boyutlara ulaşıncaya kadar belirti vermeyebilir. Özellikle tümör beyne bası yapmaya başladığında, beyin dokusunu hasara uğrattığı zaman, beyin sıvısının dolaştığı kanalları tıkadığında belirtiler ortaya çıkmaktadır. En sık karşılaştığımız belirtiler baş ağrısı (sabah saatlerinde daha belirgin), bulantı, kusma, bilinç bozukluğu, havale geçirme, kol ve bacaklarda tam veya kısmi felçlik, unutkanlık, kişilik değişikliği, konuşma bozukluğu, işitme kaybı veya azlığı, yürürken dengesizlik, görme bozukluğu, hormonal düzensizlikler, ellerde ayaklarda büyüme olması gibi belirtilerle karşılaşabiliriz" dedi.

TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Günümüzde hastaların nörolojik muayene, bilgisayarlı beyin tomografisi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yöntemleri kullanılarak beyin tümörü tanısının kolaylıkla konulabildiğini belirten Doç. Dr. Yılmaz, tümörün sınırları kontrastlı filmler ile daha net ortaya konulduğunu ayrıca diğer bazı tümörlerde, EEG, hormon tahlilleri, tüm vücut sintigrafisi, kafatası kemiği filmlerinin de tanıda yardımcı tetkikler olduğunu kaydetti.

Beyin tümörlerinin hemen hemen tamamında mikrocerrahi tedavinin ilk seçenek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, Gerek teknolojik gelişmeler gerekse yoğun bakım imkanlarının gelişmesi ve multidisipliner yaklaşım ile beyin tümörünün tedavisi daha güvenilir bir şekilde yapılabilmektedir. İyi huylu tümörlerde, tümörün çevresindeki sağlıklı dokulara zarar vermeden tümörün tamamı çıkarılabilirken, kötü huylu tümörlerde yine çevre beyin dokusuna hasar vermeden tamamına yakınını çıkarmayı hedeflemekteyiz. Beyin tümörü tanısı konulan hastaların ameliyat öncesi çekilen filmleri titizlikle incelenmekte, tümörün yerleşim yeri net olarak ortaya konulmakta, bu filmler üzerinden ameliyat planı yapılmaktadır. Ameliyat sırasında mikroskop, uygun vakalarda nöronavigasyon ve nöromonitörizasyon sistemleri kullanılmaktadır. Ameliyat sonrası bakım imkanlarının geliştirilmesi ile mortalite ve morbidite oranları çok yüksek oranda düşmüştür. Bununla birlikte kötü huylu tümörlerde yada yerleşim yeri bakımından tümörün tamamı çıkarılamıyorsa, kemoterapi veya radyoterapi cerrahi tedaviye ek olarak kullanılmaktadır" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA