Arnavutluk Başbakanı'ndan Türk Yatırımcılara Çağrı
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Arnavutluk'un uzun yıllar ABD ve Avrupa Birliği'ni (AB) stratejik müttefik, Yunanistan ve İtalya'yı da stratejik ortak olarak gördüğünü ifade ederek, "Biz Türkiye'yi de bu üçgene 3. ayak olarak ekledik. Türkiye stratejik ortağımız oldu. Türkiye ile yakınlaşma dış politikamızın çok net bir hedefi haline geldi" dedi.
Kurulduğu günden bu yana 1,5 yıldır devlet adamı, bakan ve akademisyenleri ağırlayan düşünce platformu "Fikir Sofrası", Arnavutluk Başbakanı Rama'yı konuk etti.
Toplantıda konuşan Rama, 2013'te kendilerini iktidara getiren seçimden önce parti programlarında Türkiye'nin önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Programına Türkiye ile ilişkilerde mutlak bir değişikliği koyan tek parti olduklarını belirten Rama, "Çünkü son 25 yıldaki dış politikamızda ABD ve AB stratejik müttefik, Yunanistan ve İtalya da stratejik ortaklarımızdı. Biz Türkiye'yi de bu üçgene 3. ayak olarak ekledik. Türkiye stratejik ortağımız oldu. Türkiye ile yakınlaşma dış politikamızın çok net bir hedefi haline geldi" diye konuştu.
- "Değişimde örnek Türkiye"
Rama, Türkiye'yle ilgili politika değişikliğinin Arnavutluk'ta tartışmalara yol açtığını ve çeşitli eleştirilere maruz kaldıklarını anlatarak, "Bu politikanın doğruluğuna inancım tam. Bence Türkiye bizim için bir ülkenin nasıl değişebileceğini öğrenmede ana kaynak niteliğinde" görüşünü dile getirdi.
Türkiye ile ilişkilerin kendileri için özellikle ekonomi ve ticaret alanında önem taşıdığına dikkat çeken Rama, "Arnavutluk çok güzel bir ülke. Türk yatırımcılar için özellikle de turizm alanında uygun koşulları yaratmayı ve onları ülkemize yatırım yapmaları için ikna etmeyi istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Seçime giderken sloganlarının "Arnavutluk'un yeniden doğuşu" olduğunu ifade eden Rama, Arnavutluk'un son 20 yılda çok geliştiğini, ancak bunun kontrolsüz ve sürdürülebilir nitelikte olmadığını aktardı.
Başbakan Rama, yeni bir büyüme modeli tasarlamak zorunda olduklarının farkına vardıklarını ve büyüme mücadelesini sürdürülebilir kaynaklara dayandırmaları gerektiğini gördüklerini kaydetti.
- "Yunanistan ve İtalya'daki kriz etkiledi"
Arnavutluk'un son 20 yıldaki kalkınmasını inşaat sektörüne ve diasporanın ülkeye gönderdiği paraya dayandığını anlatan Rama, inşat sektöründeki patlamanın sona erdiğini ve 4 milyon nüfuslu ülkenin gurbetteki 1,5 milyon vatandaşının ülkeye yolladığı para miktarındaki dramatik düşüşünün kendilerini bu sonuca ulaştırdığını ifade etti.
Rama, diasporanın ülkeye yolladığı para miktarındaki azalmanın da bu vatandaşların çoğunluğunun yaşadığı İtalya ve Yunanistan'ın yaşadığı mali kriz olduğunu söyledi.
Başbakan Edi Rama, planladıkları yeni kalkınma modelinde ana kaynakların enerji, tarım, imalat sanayi ve turizm olacağını vurguladı.
Arnavutluk'un Avrupa'da en büyük ikinci hidrolik kapasiteye ve önemli miktarda petrole sahip olduğunu anlatan Rama, yakın bir gelecekte ülkede doğalgaz kaynakları bulmayı umduklarını dile getirdi.
Rama, turizm konusunda da uluslararası medyada promosyon çalışmaları yürüttüklerini belirterek, "Arnavutluk keşfedilmeyi bekleyen bir destinasyon. Ancak Arnavutluk kitlesel turizm için çok küçük bir ülke. Biz, kalitesi yüksek bir turizmi hedefliyoruz. Turizmde potansiyelimizin örneğin son 10 yılda önemli yatırımları kendine çeken Karadağ'dan fazla olduğuna inanıyoruz" diye konuştu.
- "İstanbul'a ilk ziyaret 1985'te"
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, İstanbul'a ilk kez 1985'te bir maç vesilesiyle geldiğini ifade ederek, yaklaşık 20 yıl sonraki ikinci ziyaretinde şahit olduğu değişimin kendisini çok etkilediğini söyledi.
İstanbul'a ilk defa bir uluslararası basketbol müsabakası için geldiğini anlatan Edi Rama, şu bilgileri verdi:
"O yıllarda Arnavutluk tamamen kapalı, dünyadan yalıtık bir ülkeydi. Sadece sporcular ülke dışına çıkabiliyordu, o da ancak Avrupa yarışmaları için. Sporcular ülke dışına çıktıklarında iki şey düşünürlerdi. Biri nerede yemek yiyecekleri, ikincisi de daha iyi giysileri nereden alabilecekleriydi. Çünkü o günün Arnavutluk'unda bu iki şey eksikti. O dönem gümrük kuralları son derece katıydı. Ülkeye dönerken 30 doları aşan bir şey getirmek yasaktı. Kontrol edilmeyen tek şey de giysilerimizdi. O nedenle, ülkeden çıkarken kötü ve hafif giyinirdik ki dönüşte yepyeni kıyafetlerle şüphe çekmeden gümrükten geçebilelim. Arnavutluk'un o günkü hali buydu. Umutsuz görünüyordu.
Arnavutluk, 1990'da Demir Perde'nin yıkılmasıyla yeni bir yola girdi. Özgürlüğümüzü kazandık ama demokrasiyi değil. Çünkü biliyorsunuz özgürlükten demokrasiye giden yol, epey uzundur."
Kendisinin de politikacı olacağını son ana kadar düşünmediğini ifade eden Rama, "Politikayı sadece o günkü rejime karşı, insan hakları için ve bir entelektüel olarak, bir mücadele aracı şeklinde kullandım. Ancak 1998'de özel koşullar altında Kültür Bakanı oldum. Ardından da 2000 yılında başkent Tiran'a Belediye Başkanı oldum" dedi.
- "Vejetaryen arslanlar"
Başbakan Edi Rama, Tiran Belediye Başkanlığı'na seçildiği ilk günlerde yaşadığı bir olayı, ülkesinin o günlerdeki durumunu göstermek için şu sözlerle anlattı:
"Belediyenin ilgilenmesi gereken şeyler arasında hayvanat bahçesinin de yer aldığını söylediler. Yıllardır uğramamıştım, gittim. Durum feciydi. En çok da arslanların kafesinden etkilendim. Kafeste, eski Devlet Başkanımızın Brundi'den sultanın hediyesi olarak getirdiği birkaç arslan vardı. Hepsi de korkunç derece zayıftı. Kafesin ortasında ise içinde patates dolu büyük bir sepet duruyordu. Müdüre nedenini sordum. Arslanların yediğini söyledi. 'Şaka mı yapıyorsunuz?' dedim. Hayır, ciddiydiler. 'Normalde ot yiyorlar ama sizin ziyaretiniz gibi özel vesilelerde kendilerine patates veriyoruz' dedi. Dünyanın yegane vejetaryen arslanları bizdeydi! Niye? Çünkü görevliler etleri arslanlara vermek yerine evlerine götürüyorlar, arslanlara ekmek veriyorlardı. Ekmek yiyerek de yaşadıklarını görünce, onu da vermeyi bırakıp ot vermeye başlamışlardı."
- Arnavutluk'un "en önemli değeri"
Konuşmasında esprilere de yer veren Rama, "Fikir Sofrası"ndaki konukları kastederek, "Akademisyenlerin, iş adamlarının ve basının bir arada barışçıl bir şekilde yemek yediği bir masada yer alma fırsatını ilk defa buluyorum" dedi.
"Hayat kısa ve para çok önemli olsa da bence eğlenebilmek daha da önemli" ifadesini kullanan Rama, yemekte hazır bulunan konukları ülkesine şu sözlerle davet etti:
"Arnavutluk canınızın sıkılacağı bir ülke değil. Lütfen gelin ve kalın Arnavutluk'ta. Pek çok şey yaşayacaksınız ama bunların arasında can sıkıntısı olmayacak. Bu da bence ülkemin en önemli değeri."
- "Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi" için platform
"Fikir Sofrası" platformunun başkanlığını yürüten iş adamı Ahmet Arslan da 1,5 yıldır devam eden etkinliğin Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri uzman konuklarla ele almayı amaçladığını söyledi.
Arslan, bugüne kadar Ekonomi, Maliye, Enerji, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanları ile Merkez Bankası Başkanı'nın "Fikir Sofrası"nda misafir edildiğini hatırlattı.
Platformun herhangi bir siyasi düşünceye hizmet etmeden ve ticari kaygılardan uzak, Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi için oluşturulduğunu ifade eden Arslan, "Fikir Sofrası"nın 12. ve 13. toplantılarını Viyana'da gerçekleştirdiklerini belirterek, "AB ülkelerinden katılan dostlarımızla fikir sofrasını uluslararası arenaya taşımaya başladık" diye konuştu.
Arslan, Arnavutluk Başbakanı Rama ve iki bakanını ağırlayarak da toplantıyı bir kez daha sınır ötesine taşıdıklarını ifade etti.
Toplantının açılışında söz alan iş adamı Mustafa Süzer de Türkiye'de iş adamlarıyla bir araya gelme fikrinin Başbakan Rama'dan geldiğini söyledi.
Arnavutluk ve Türkiye arasındaki ilişkilerin derinliğine ve eskiliğine dikkati çeken Süzer, "İnanıyorum ki iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari iş birliğini çok daha ileri boyuta taşıyabiliriz" dedi.
- Toplantıdan notlar
Toplantıya Arnavutluk Ekonomi Bakanı Arban Ahmetaj ve Enerji Bakanı Damian Gjiknuri de katıldı. Toplantının moderatörlüğünü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yaptı. Toplantı, açılış konuşmalarının ardından basına kapalı devam etti.
"Fikir Sofrası"nın 15. toplantısına aralarında akademisyenler Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Ahmet İncekara, iş adamları Ahmet Çalık, Nihat Özdemir, Oğuz Çarmıklı, Hamdi Akın, Avni Çelik, Vedat Aşçı, Levent Çakıroğlu ile gazeteciler Fehmi Koru, Mustafa Karaalioğlu ve Sabri Çelebioğlu'nun da yer aldığı konuklar katıldı.
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, toplantının sonunda, Tiran Belediye Başkanı olduğu yılları anlattığı "Kurban" adlı kitabının Türkçe çevirisini imzaladı. Ahmet Arslan da Rama'ya günün anısına bir plaket takdim etti.
Kaynak: AA
Toplantıda konuşan Rama, 2013'te kendilerini iktidara getiren seçimden önce parti programlarında Türkiye'nin önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Programına Türkiye ile ilişkilerde mutlak bir değişikliği koyan tek parti olduklarını belirten Rama, "Çünkü son 25 yıldaki dış politikamızda ABD ve AB stratejik müttefik, Yunanistan ve İtalya da stratejik ortaklarımızdı. Biz Türkiye'yi de bu üçgene 3. ayak olarak ekledik. Türkiye stratejik ortağımız oldu. Türkiye ile yakınlaşma dış politikamızın çok net bir hedefi haline geldi" diye konuştu.
- "Değişimde örnek Türkiye"
Rama, Türkiye'yle ilgili politika değişikliğinin Arnavutluk'ta tartışmalara yol açtığını ve çeşitli eleştirilere maruz kaldıklarını anlatarak, "Bu politikanın doğruluğuna inancım tam. Bence Türkiye bizim için bir ülkenin nasıl değişebileceğini öğrenmede ana kaynak niteliğinde" görüşünü dile getirdi.
Türkiye ile ilişkilerin kendileri için özellikle ekonomi ve ticaret alanında önem taşıdığına dikkat çeken Rama, "Arnavutluk çok güzel bir ülke. Türk yatırımcılar için özellikle de turizm alanında uygun koşulları yaratmayı ve onları ülkemize yatırım yapmaları için ikna etmeyi istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Seçime giderken sloganlarının "Arnavutluk'un yeniden doğuşu" olduğunu ifade eden Rama, Arnavutluk'un son 20 yılda çok geliştiğini, ancak bunun kontrolsüz ve sürdürülebilir nitelikte olmadığını aktardı.
Başbakan Rama, yeni bir büyüme modeli tasarlamak zorunda olduklarının farkına vardıklarını ve büyüme mücadelesini sürdürülebilir kaynaklara dayandırmaları gerektiğini gördüklerini kaydetti.
- "Yunanistan ve İtalya'daki kriz etkiledi"
Arnavutluk'un son 20 yıldaki kalkınmasını inşaat sektörüne ve diasporanın ülkeye gönderdiği paraya dayandığını anlatan Rama, inşat sektöründeki patlamanın sona erdiğini ve 4 milyon nüfuslu ülkenin gurbetteki 1,5 milyon vatandaşının ülkeye yolladığı para miktarındaki dramatik düşüşünün kendilerini bu sonuca ulaştırdığını ifade etti.
Rama, diasporanın ülkeye yolladığı para miktarındaki azalmanın da bu vatandaşların çoğunluğunun yaşadığı İtalya ve Yunanistan'ın yaşadığı mali kriz olduğunu söyledi.
Başbakan Edi Rama, planladıkları yeni kalkınma modelinde ana kaynakların enerji, tarım, imalat sanayi ve turizm olacağını vurguladı.
Arnavutluk'un Avrupa'da en büyük ikinci hidrolik kapasiteye ve önemli miktarda petrole sahip olduğunu anlatan Rama, yakın bir gelecekte ülkede doğalgaz kaynakları bulmayı umduklarını dile getirdi.
Rama, turizm konusunda da uluslararası medyada promosyon çalışmaları yürüttüklerini belirterek, "Arnavutluk keşfedilmeyi bekleyen bir destinasyon. Ancak Arnavutluk kitlesel turizm için çok küçük bir ülke. Biz, kalitesi yüksek bir turizmi hedefliyoruz. Turizmde potansiyelimizin örneğin son 10 yılda önemli yatırımları kendine çeken Karadağ'dan fazla olduğuna inanıyoruz" diye konuştu.
- "İstanbul'a ilk ziyaret 1985'te"
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, İstanbul'a ilk kez 1985'te bir maç vesilesiyle geldiğini ifade ederek, yaklaşık 20 yıl sonraki ikinci ziyaretinde şahit olduğu değişimin kendisini çok etkilediğini söyledi.
İstanbul'a ilk defa bir uluslararası basketbol müsabakası için geldiğini anlatan Edi Rama, şu bilgileri verdi:
"O yıllarda Arnavutluk tamamen kapalı, dünyadan yalıtık bir ülkeydi. Sadece sporcular ülke dışına çıkabiliyordu, o da ancak Avrupa yarışmaları için. Sporcular ülke dışına çıktıklarında iki şey düşünürlerdi. Biri nerede yemek yiyecekleri, ikincisi de daha iyi giysileri nereden alabilecekleriydi. Çünkü o günün Arnavutluk'unda bu iki şey eksikti. O dönem gümrük kuralları son derece katıydı. Ülkeye dönerken 30 doları aşan bir şey getirmek yasaktı. Kontrol edilmeyen tek şey de giysilerimizdi. O nedenle, ülkeden çıkarken kötü ve hafif giyinirdik ki dönüşte yepyeni kıyafetlerle şüphe çekmeden gümrükten geçebilelim. Arnavutluk'un o günkü hali buydu. Umutsuz görünüyordu.
Arnavutluk, 1990'da Demir Perde'nin yıkılmasıyla yeni bir yola girdi. Özgürlüğümüzü kazandık ama demokrasiyi değil. Çünkü biliyorsunuz özgürlükten demokrasiye giden yol, epey uzundur."
Kendisinin de politikacı olacağını son ana kadar düşünmediğini ifade eden Rama, "Politikayı sadece o günkü rejime karşı, insan hakları için ve bir entelektüel olarak, bir mücadele aracı şeklinde kullandım. Ancak 1998'de özel koşullar altında Kültür Bakanı oldum. Ardından da 2000 yılında başkent Tiran'a Belediye Başkanı oldum" dedi.
- "Vejetaryen arslanlar"
Başbakan Edi Rama, Tiran Belediye Başkanlığı'na seçildiği ilk günlerde yaşadığı bir olayı, ülkesinin o günlerdeki durumunu göstermek için şu sözlerle anlattı:
"Belediyenin ilgilenmesi gereken şeyler arasında hayvanat bahçesinin de yer aldığını söylediler. Yıllardır uğramamıştım, gittim. Durum feciydi. En çok da arslanların kafesinden etkilendim. Kafeste, eski Devlet Başkanımızın Brundi'den sultanın hediyesi olarak getirdiği birkaç arslan vardı. Hepsi de korkunç derece zayıftı. Kafesin ortasında ise içinde patates dolu büyük bir sepet duruyordu. Müdüre nedenini sordum. Arslanların yediğini söyledi. 'Şaka mı yapıyorsunuz?' dedim. Hayır, ciddiydiler. 'Normalde ot yiyorlar ama sizin ziyaretiniz gibi özel vesilelerde kendilerine patates veriyoruz' dedi. Dünyanın yegane vejetaryen arslanları bizdeydi! Niye? Çünkü görevliler etleri arslanlara vermek yerine evlerine götürüyorlar, arslanlara ekmek veriyorlardı. Ekmek yiyerek de yaşadıklarını görünce, onu da vermeyi bırakıp ot vermeye başlamışlardı."
- Arnavutluk'un "en önemli değeri"
Konuşmasında esprilere de yer veren Rama, "Fikir Sofrası"ndaki konukları kastederek, "Akademisyenlerin, iş adamlarının ve basının bir arada barışçıl bir şekilde yemek yediği bir masada yer alma fırsatını ilk defa buluyorum" dedi.
"Hayat kısa ve para çok önemli olsa da bence eğlenebilmek daha da önemli" ifadesini kullanan Rama, yemekte hazır bulunan konukları ülkesine şu sözlerle davet etti:
"Arnavutluk canınızın sıkılacağı bir ülke değil. Lütfen gelin ve kalın Arnavutluk'ta. Pek çok şey yaşayacaksınız ama bunların arasında can sıkıntısı olmayacak. Bu da bence ülkemin en önemli değeri."
- "Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi" için platform
"Fikir Sofrası" platformunun başkanlığını yürüten iş adamı Ahmet Arslan da 1,5 yıldır devam eden etkinliğin Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri uzman konuklarla ele almayı amaçladığını söyledi.
Arslan, bugüne kadar Ekonomi, Maliye, Enerji, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanları ile Merkez Bankası Başkanı'nın "Fikir Sofrası"nda misafir edildiğini hatırlattı.
Platformun herhangi bir siyasi düşünceye hizmet etmeden ve ticari kaygılardan uzak, Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi için oluşturulduğunu ifade eden Arslan, "Fikir Sofrası"nın 12. ve 13. toplantılarını Viyana'da gerçekleştirdiklerini belirterek, "AB ülkelerinden katılan dostlarımızla fikir sofrasını uluslararası arenaya taşımaya başladık" diye konuştu.
Arslan, Arnavutluk Başbakanı Rama ve iki bakanını ağırlayarak da toplantıyı bir kez daha sınır ötesine taşıdıklarını ifade etti.
Toplantının açılışında söz alan iş adamı Mustafa Süzer de Türkiye'de iş adamlarıyla bir araya gelme fikrinin Başbakan Rama'dan geldiğini söyledi.
Arnavutluk ve Türkiye arasındaki ilişkilerin derinliğine ve eskiliğine dikkati çeken Süzer, "İnanıyorum ki iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari iş birliğini çok daha ileri boyuta taşıyabiliriz" dedi.
- Toplantıdan notlar
Toplantıya Arnavutluk Ekonomi Bakanı Arban Ahmetaj ve Enerji Bakanı Damian Gjiknuri de katıldı. Toplantının moderatörlüğünü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yaptı. Toplantı, açılış konuşmalarının ardından basına kapalı devam etti.
"Fikir Sofrası"nın 15. toplantısına aralarında akademisyenler Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Ahmet İncekara, iş adamları Ahmet Çalık, Nihat Özdemir, Oğuz Çarmıklı, Hamdi Akın, Avni Çelik, Vedat Aşçı, Levent Çakıroğlu ile gazeteciler Fehmi Koru, Mustafa Karaalioğlu ve Sabri Çelebioğlu'nun da yer aldığı konuklar katıldı.
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, toplantının sonunda, Tiran Belediye Başkanı olduğu yılları anlattığı "Kurban" adlı kitabının Türkçe çevirisini imzaladı. Ahmet Arslan da Rama'ya günün anısına bir plaket takdim etti.