Soma Davasının İkinci Haftası Başladı

Manisa’nın Akhisar ilçesinde görülen Soma davasının ikinci haftasında savunma yapan tutuksuz sanıklar, görev alanlarında tek başlarına olduğunu ve işlere yetişemediklerini belirtirken, havalandırma mühendisi Fuat Ünal Aydın da, havalandırma defterinin son sayfasındaki değerleri kendisinin yazmadığını ancak imza attığını söyledi.

Soma Davasının İkinci Haftası Başladı
Aydın, “Riskleri bilseydim işe girmezdim” dedi.


Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan maden kazasının ardından Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Soma davasının ikinci haftasında tutuksuz sanıkların savunmalarına devam edildi. Mahkemede, duruşma değiştirilerek Koray Keskin görev alırken, duruşmaya sekiz tutuklu sanık ve 37 tutuksuz sanıktan 31’i katıldı.

Duruşmayı, mağdur aileler de izledi. Havalandırma mühendisi olarak görev yapan tutuksuz sanık Fuat Ünal Aydın, 10 kilometrelik alanda tek başına iş yaptığını ve işlere yetişemediğini ifade ederken, havalandırma defterinin son sayfasında bulunan değerleri kendisinin tutmadığını, buna rağmen altına imza attığını söyledi.

Aydın, aynı risklere kendisinin de maruz kaldığını, riskleri bilseydi işe girmeyeceğini kaydetti

Savunma yapan patlatma mühendisi Serkan Kocaman da, aynı şekilde alanda tek başına görev aldığını ve işlere yetişmek için emniyet birimindeki nezaretçilerden yardım aldığını belirtti.

“HAVA DENGESİNDE BOZULMALAR OLUYORDU”
Savunma yapan ilk tutuksuz sanık Fuat Ünal Aydın, işletmede ilk olarak emniyet biriminde vardiya emniyet mühendisi olarak görevlendirildiğini, 2013 yılının Eylül ayından olayın yaşandığı tarihe kadar havalandırma mühendisi olarak görev aldığını belirtti.

Üretim panolarında çalışan işçi sayısının işletmede 50 kişinin üstünde olmadığını kaydeden Aydın, şöyle konuştu: “Raylı sistemlerimiz malzeme naklinde kullanılır. Benden başka hava ölçümü yapan başka biri yoktu. Gündüz vardiyasında tek kişi bendim. Havanın sürekliliğinin sağlanması zorunlu. 7 gün 24 saat havanın aynı miktarda tutulması gerekir. Malzeme nakli sırasında kapı ara sıra bozulur ve üretim noktasındaki hava değerlerinde düşüş meydana gelir. Oradan geçen herhangi biri anlık bildirirse kapının tamiri yapılır. Hava kapısını stabil tutmak gerekiyor. Malzeme sirkülasyonu olduğu için hava dengesinde bozulmalar oluyordu. Tek başıma ölçüm yapıyordum Havalandırmayla ilgili, sorunlarda eğer baca mesafesi uzadığı zaman fan bezlerinde yırtık olursa çavuşlar ve işçiler bildirirdi.”

“H PANOSUNA GİTTİĞİMDE MESAİM BİTİYORDU”
Mahkeme başkanının, “Verilen ifadede, işçi 8 Mayıs’ta S panosundaki sorunu bildirmiş. ‘Gaza önlem alın, karbonmonoksit gazı var’ demiş. ‘Bir şey olmaz’ deyip gitmişsin. Buna ne diyorsun?” demesi üzerine Aydın şu savunmayı yaptı: “İfadenin bu şeklini kabul etmiyorum. Herhangi bir çalışana ‘bir şey olmaz’ diyecek biri değilim. S panosundaki havalandırmadaki sıkıntılar çok büyük değil. Malzeme naklinden dolayı anlık dalgalanma oluyordu. Vardiya amirleri tamir ediyor, gündüz de ben ölçümlerle normal değerlere getiriyordum. Plan ve proje konusunda yetki ve sorumluluğum yok. Plan ve mevcut durum simülasyonunun birbirini tutmamasıyla ilgili yalan ifade verecek biri değilim. H panosunda gittiğimde mesaim bitiyordu.”

“İMZA ATTIM AMA DEFTERİ BEN TUTMADIM”
Aydın, mahkeme başkanının “Defterlerin bilirkişi raporuna göre rastgele tutulmuş olduğu, sanki bir önceki ayın kopyası gibi göründüğü görülüyor. Bu tesadüf mü?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “111 sayfa defter tutulmuş. Bunun 19 sayfasını ben tuttum. 30 Nisan 2014 tarihinde tutulan defterin son sayfasını ben doldurmadım. İmzam var ama Harun Yıldırım doldurdu.” Aydın, sabit gaz ölçüm değerleri ile seyyar cihazların tuttuğu değerlerin birbirini tutmamasıyla ilgili suçlamaya ise, şöyle karşılık verdi: “Ben karşılaştırma yapıyordum. Defteri cihaza göre tutuyordum. Yoğunluktan gaz izlemeyi takip edemiyordum. 1 kilometrelik havalandırma alanına yetemiyordum. Aklım başka tarafta kalıyordu. Bu durumu yalnızca Mehmet Efe ile arkadaşça paylaşıyordum. Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Görevimi haftanın 6 günü tek başıma yerin altına girerek yaptım. Aynı risklere ben de maruz kaldım. Beni ilk olarak işe alan kişi Süleyman Sarı. Süleyman Sarı riskin farkındaysa beni neden işe aldı? Riskleri bilseydim işe girmezdim.”

“YÜZDE 0,5 METAN GAZI VARSA ATIŞ YAPMAZDIK”
Aydın’ın ardından Serkan Kocaman savunma yaptı. İş güvenliği biriminde vardiya mühendisi olarak işe başlayan, ardından patlatma mühendisi olarak işletmede görev alan Kocaman, kendisinde karbonmonoksit ölçüm cihazı olmadığını, sadece metan gazı ölçümü yaptığını ancak bunu deftere tutuma gibi bir sorumluluğunun olmadığını söyledi.

Kanuna göre metan gazı yüzde 1 seviyesi olduğunda dinamit atışının yapılmadığını ifade eden Kocaman, “Biz, bunu yüzde 0.5 olarak kullanıyorduk. Yüzde 0,5 metan gazı varsa kesinlikle dinamit atımı yapmıyorduk. Görev alanımda bir mühendis vardı. Yetişmem mümkün değildi. Emniyet birimindeki nezaretçi arkadaşlardan yardım alırdım” dedi.

Kocaman, diğer savunmalarda sensör verilerinin 50 PPM üzerinde seyretmesinin dinamit atımları nedeniyle olduğunun söylendiğini, bunun mümkün olup olmadığına ilişkin soruya ise, “Dinamit atımı nedeniyle değerler 12 saat boyunca 50 PPM’de olmaz” yanıtını verdi.
Kaynak: İHA