KURAMER, Kur'an-I Kerim'in Doğru Anlaşılması İçin Hizmet Veriyor
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi bünyesinde hizmet veren, üniversiteden bağımsız idari yapıya ve bağımsız bir bütçeye sahip Kur'an Araştırma Merkezi (KURAMER), Kur'an-ı Kerim'in doğru anlaşılması yönünde yaklaşık iki yıldır hizmet veriyor.
KURAMER Müdürü Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, KURAMER'in kendine özgü çalışma takvimi olduğunu belirterek, amaçlarının Kur'an-ı Kerim'in doğru anlaşılması yönündeki çalışmalara destek vermek olduğunu söyledi.
Müslümanların Kur'an-ı Kerim'e çok fazla anlamlar yüklediğini ve herkesin kendi bilgi seviyesine göre Kur'an'ı yorumladığını ifade eden Bardakoğlu, "Türkiye'de Kur'an-ı Kerim araştırmalarının yoğun olduğunu söyleyemeyiz. Gönlümüz arzu ediyor ki, Kur'an-ı Kerim'in sadece okunması, yazılması veya dinlenmesi değil, evrensel mesajının anlaşılmasına da Müslümanlar kafa yorsun" dedi.
- "İslam dünyasının temel sorunu Kur'an'ı anlayamaması"
Müslümanların kutsal kitaplarıyla ilgisinin yüzeysel kaldığını savunan Bardakoğlu, şöyle devam etti:
"Amacımız, Kur'an-ı Kerim alanında uluslararası düzeyde akademik araştırmaları teşvik etmek ve arttırmaktır. Bu doğrultuda Kur'an-ı Kerim'i doğru anlamamızı sağlayacak, 'bilgi' ve 'literatür' tabanı oluşturmayı hedefledik. Kadim kültür mirasımızda, İslam dünyasında ve Batı'daki Kur'an araştırmalarını derleyip toparlamamız gerekiyordu. Daha sonra Kur'an-ı Kerim'i anlamaya matuf bir bilgi arka plan çalışması yapmamız gerekiyordu. Onun için de vahiy, nübüvvet, peygamberlik, önceki dinler ve kitapların mukayesesi, ilahi vahyin ilk dönemlerden itibaren nasıl tezahür ettiği konuları son derece önemliydi" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Bardakoğlu, İslam dünyasının temel sorunlarından birinin, Kur'an-ı Kerim'in evrensel mesajını doğru anlayamaması olduğunu, bundan dolayı Kur'an'ın etrafında yeniden ele alınması gereken çok fazla bilginin biriktiğini dile getirdi.
İslami ilimler arasında bütünlüğün zayıfladığına işaret eden Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günümüzde İslami ilimlerin her biri kendi krallığını ilan etti. İlimler arasında bütünlük ve iletişim zayıfladı ve ilim dalı asabiyeti oluştu. Bu aynı zamanda körlüğü de beraberinde getiriyor. Halbuki bizim bu ilimleri bir bütün olarak görmemiz ve hepsini bir çatı altında yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bundan dolayı tefsir, hadis, fıkıh, kelam, sosyoloji, antropoloji, tarih, tasavvuf, din psikolojisi gibi bilimlerin Kur'an-ı Kerim içinde bir bütün olarak ele alınması gerekiyor."
Batılı toplumlarda Kur'an alanında seviyeli çalışmalar yapıldığını ve Türkiye'de de bu çalışmalara mukabele edebilecek araştırmaların yapılması gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, Batılı toplumların Kur'an-ı Kerim'i özellikle diğer kutsal kitaplarla (Tevrat ve İncil) karşılaştırdığını hatırlattı.
Bardakoğlu, Türkiye'deki Kur'an araştırmalarının arzu edilen düzeyde olmadığına işaret ederek, "Bizim yaptığımız Kur'an-ı Kerim tefsiri değildir. Kur'an'ı doğru anlamanın bilgi arka planıdır. Her bir projemizde konunun uzmanı yaklaşık 12 arkadaşımız bulunuyor. Sadece ilahiyatçılar değil, sosyologlar, tarihçiler, felsefeciler ve doğu-batı düşüncesini bilen insanlarla çalıştaylar yapıyoruz. 2016 yılında Kur'an'ı anlamanın arka planı olarak 10-12 ciltlik bir çalışmanın eserini inşallah kamuoyuna duyuracağız. Gönlümüz arzu ediyor ki, ülkemizde bu düzeyde mukabele edebilen akademik çalışmalar yapılsın. Zihinler biraz da Kur'an'ı anlamaya yönelsin" diye konuştu.
Kaynak: AA
Müslümanların Kur'an-ı Kerim'e çok fazla anlamlar yüklediğini ve herkesin kendi bilgi seviyesine göre Kur'an'ı yorumladığını ifade eden Bardakoğlu, "Türkiye'de Kur'an-ı Kerim araştırmalarının yoğun olduğunu söyleyemeyiz. Gönlümüz arzu ediyor ki, Kur'an-ı Kerim'in sadece okunması, yazılması veya dinlenmesi değil, evrensel mesajının anlaşılmasına da Müslümanlar kafa yorsun" dedi.
- "İslam dünyasının temel sorunu Kur'an'ı anlayamaması"
Müslümanların kutsal kitaplarıyla ilgisinin yüzeysel kaldığını savunan Bardakoğlu, şöyle devam etti:
"Amacımız, Kur'an-ı Kerim alanında uluslararası düzeyde akademik araştırmaları teşvik etmek ve arttırmaktır. Bu doğrultuda Kur'an-ı Kerim'i doğru anlamamızı sağlayacak, 'bilgi' ve 'literatür' tabanı oluşturmayı hedefledik. Kadim kültür mirasımızda, İslam dünyasında ve Batı'daki Kur'an araştırmalarını derleyip toparlamamız gerekiyordu. Daha sonra Kur'an-ı Kerim'i anlamaya matuf bir bilgi arka plan çalışması yapmamız gerekiyordu. Onun için de vahiy, nübüvvet, peygamberlik, önceki dinler ve kitapların mukayesesi, ilahi vahyin ilk dönemlerden itibaren nasıl tezahür ettiği konuları son derece önemliydi" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Bardakoğlu, İslam dünyasının temel sorunlarından birinin, Kur'an-ı Kerim'in evrensel mesajını doğru anlayamaması olduğunu, bundan dolayı Kur'an'ın etrafında yeniden ele alınması gereken çok fazla bilginin biriktiğini dile getirdi.
İslami ilimler arasında bütünlüğün zayıfladığına işaret eden Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günümüzde İslami ilimlerin her biri kendi krallığını ilan etti. İlimler arasında bütünlük ve iletişim zayıfladı ve ilim dalı asabiyeti oluştu. Bu aynı zamanda körlüğü de beraberinde getiriyor. Halbuki bizim bu ilimleri bir bütün olarak görmemiz ve hepsini bir çatı altında yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bundan dolayı tefsir, hadis, fıkıh, kelam, sosyoloji, antropoloji, tarih, tasavvuf, din psikolojisi gibi bilimlerin Kur'an-ı Kerim içinde bir bütün olarak ele alınması gerekiyor."
Batılı toplumlarda Kur'an alanında seviyeli çalışmalar yapıldığını ve Türkiye'de de bu çalışmalara mukabele edebilecek araştırmaların yapılması gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, Batılı toplumların Kur'an-ı Kerim'i özellikle diğer kutsal kitaplarla (Tevrat ve İncil) karşılaştırdığını hatırlattı.
Bardakoğlu, Türkiye'deki Kur'an araştırmalarının arzu edilen düzeyde olmadığına işaret ederek, "Bizim yaptığımız Kur'an-ı Kerim tefsiri değildir. Kur'an'ı doğru anlamanın bilgi arka planıdır. Her bir projemizde konunun uzmanı yaklaşık 12 arkadaşımız bulunuyor. Sadece ilahiyatçılar değil, sosyologlar, tarihçiler, felsefeciler ve doğu-batı düşüncesini bilen insanlarla çalıştaylar yapıyoruz. 2016 yılında Kur'an'ı anlamanın arka planı olarak 10-12 ciltlik bir çalışmanın eserini inşallah kamuoyuna duyuracağız. Gönlümüz arzu ediyor ki, ülkemizde bu düzeyde mukabele edebilen akademik çalışmalar yapılsın. Zihinler biraz da Kur'an'ı anlamaya yönelsin" diye konuştu.