Öğrencilerin Sınav Dönemlerinde Kendilerini Rahat Hissetmeleri Gerekiyor

Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) yaklaşırken, rehber öğretmenleri öğrencilerin bu son zamanlarda kendilerini rahat hissetmeleri gerektiğini ve başarının bu şekilde geleceğini ifade etti.

Öğrencilerin Sınav Dönemlerinde Kendilerini Rahat Hissetmeleri Gerekiyor

Yoğun bir çalışma sürecinin ardından 15 Mart’ta yapılacak olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), öğrencilerin geleceği için önemli bir basamak olarak önem arz ediyor. Bu önemli sınava sayılı günler kala “Neler yapmalıyım?” sorusu her öğrencinin aklına takılan problemlerin başında geliyor. Fakat öğrenciler bu sorunun cevabını bulamadığı ve ne yapmasını gerektiğini tam olarak algılayamadığı için bir takım stresler yaşayabiliyor. Aslında ne yapması gerektiğini bilen, doğru bir programa sahip olan her öğrenci, gireceği sınavlarda, YGS’de elde ettiği başarıdan daha fazlasını elde ederek istediği başarıya ulaşabiliyor.

Sınava ilk kez girecek öğrencilerde stres durumlarının hakim olduğunu belirten özel bir dershanede rehber öğretmeni yapan Eftal Üleş, sınava sayılı günler kala öğrencilerin ve ailelerin neler yapması gerektiği hakkında bilgiler verdi. Sınavın öğrenci ve ailelerin gözünde çok fazla büyütülmemesi gerektiğini söyleyen Üleş, ailelerin her zaman çocuklarının yanında olmalarının her iki taraf için de iyi sonuçlar doğuracağını ifade etti.

“HİÇBİR SINAV ÖLÜM KALIM MESELESİ DEĞİLDİR”
Eftal Üleş, sınava hazırlanan ve sınava girecek olan öğrencilerin YGS’yi ve diğer sınavları gözlerinde fazla büyüttüklerini belirtti.

Öğrencilerin bu tür sınavları geleceklerine yön verecek bir sınav gözüyle gördüklerini aktaran Üleş, “Öğrencilere bu konuda hak vermemek elde değil. Çünkü öğrenciler artık bu sınavların geleceklerine yön vereceğini düşünüyorlar. Bu durum öğrencide biraz kaygılanma neden oluyor. Ailenin beklentisi, arkadaşlarının durumları ve çevrelerindeki insanların düşünceleri stresi biraz daha fazlalaştırıyor. Öğrencilerin bu stresi yenmeleri noktasında yapılacak çok şey var. Hiçbir sınav ölüm kalım meselesi değildir. Kaldı ki bu sınavın her sene telafisi de var. Bu sene kazanamayan öğrenci seneye veya ondan sonraki senelerde tekrar bu sınava katılabiliyorlar. O yüzden öğrenciler, “Ben bu hayatta, önümdeki geri kalan yaşantımda hangi meslekle uğraşmak istiyorum? Bu mesleğe ulaşabilmek için neler yapmalıyım?” gibi noktalar üzerinde durmalılar” ifadelerini kullandı.

“KONU ÇALIŞMAK YERİNE BOL BOL SORU ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR”
Sınava 45 gün kadar bir süre kaldığını aktaran Üleş, öğrencilerin konu eksikliklerini şimdiye kadar gidermiş olmaları gerektiğini belirtti.

Ders çalışmaya geçmiş zamanlardan başlanmış olması gerektiğini vurgulayan Üleş, “Üniversiteye hazırlanan bir gencin 9. sınıftan itibaren konulara hakim olması gerekir. Çünkü YGS’nin temelini 9’uncu, 10’uncu ve 11’inci sınıflardaki konular oluşturuyor. Bu sınıflarda fazla konu eksiği olmayan öğrenciler başarıyı sağlayacaktır ama artık bu kısa sürede konu çalışmak yerine öğrenciler bol bol soru çözmesi gerekir. Kendilerini deneme sınavlarıyla uygulamaya sokmaları daha mantıklı olacaktır. Çünkü YGS aslında öğrenciden biraz daha soru çözme pratiğini geliştirmesini istiyor. Sorular genelde yoruma dayalı oluyor ve öğrenciler ne kadar çok deneme sınavına katılırsa veya bireysel çalışmalarında soru çözümlerine ağırlık verirse başarı oranı da otomatik olarak artmış oluyor. Sınava gireceklerin artık sıfırdan konu çalışmaları yapmamaları gerekir. Bundan böyle ne kadar çok soru çözerlerse öğrenciler için o kadar iyi olacaktır” diye konuştu.

“AİLELERİN SINAV DÖNEMİNDE ÇOCUKLARININ YANINDA OLMASI GEREKİR”
Konuya hep öğrenci gözünden bakıldığını ve aslında bunun sadece öğrencinin sıkıntısı olmadığını dile getiren Üleş, ailelerin bu zorlu sınav dönemlerinde çocuklarının yanında olması gerektiğini vurguladı. Aileye bu noktada çok fazla görev düştüğünü bildiren Eftal Üleş, şöyle devam etti:
“Sanki bir sıkıntı olduğunda öğrenci kendi başına kalacakmış gibi görünür. Öğrencinin üzerinde bir sürü baskı ve sıkıntılar var. Ailenin öğrenciye karşı tutumu bu noktada çok fazla önem taşıyor. Biz genellikle ailelere, 'öğrenciye çok fazla baskı yapmayın, sınavı çocuğun gözünde çok fazla büyütecek cümleler kurmayın' diye uyarılarda bulunuyoruz. Ailelerin öğrenciye sınav döneminde yaklaşırken biraz daha stresini azaltma yönünde tavır takınmaları, söylemlerini bu yönde tutmaları gerekiyor. Bu sınav ölüm kalım sınavı değil. Bu sene başaramazsa seneye tekrar sınava hazırlanabileceklerini unutmamaları gerekir. Ailelerin bu süreçte çocuklarının yanında olmaları gerekir. Streslerini azaltma yönünde biraz daha yardımcı olmaları gerekir. Her ne koşulda olursa olsun, başarı veya başarısızlık durumunda daima arkalarında olduklarını çocuklarına hissettirmeleri gerekiyor.”

“BAZI PUAN TÜRLERİNDE DEĞİŞİM YAŞANDI”
Bu yıl sınavın içeriğinde ve uygulanış şeklinde önemli bir değişiklik olmadığını kaydeden rehber öğretmeni Eftal Üleş, sadece bazı bölümlerin puan türlerinde değişiklik yaşandığını dile getirdi. Üleş, “Bazı bölümlerin puan türlerinde değişim yaşandı. Bu değişim içerisinde fazla göze çarpan hukuk bölümündeki puan değişimi oldu. Hukuk, puan türü olarak geçmiş dönemlerde Türkçe-Matematik-2'den (TM-2) öğrenci alan bir bölümdü ama artık puan türü TM-3’e alındı. TM-3’te de derslerin dağılımı bakımından geometrinin etkisi bir nebze de olsa düşürüldü. Edebiyatın etkisi hukuk üzerinde biraz daha arttı. Bu da sayısal öğrencilerin hukuk alanına yönelerek TM öğrencilerinin önüne geçmesini engellemek için yapıldığı tahmin ediliyor” diye konuştu.

Eftal Üleş, son olarak, öğrencilerin yaşanan bu değişimlere tercih döneminde dikkat etmeleri gerektiğini ve tercihlerini yaparken uzman kişilerden yardım almalarının öğrenciler adına yararlı olabileceğini de sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA