Ramazanoğulları Beyliği'nin Mirasçısı Olduğunu İddia Eden Aile Çadırda Yaşıyor
Adana ve çevresinde 1352-1608 yılları arasında hüküm sürmüş bir Türkmen beyliği olan Ramazanoğulları’nın torunları olduklarını iddia eden Aslan ailesi, İçel'de bir çadırda yaşıyor ve hurda toplayarak geçimini sağlıyor.
Ramazanoğulları’nın 9. kuşaktan torunu olduğunu iddia eden Hasan Aslan, özellikle Mardin’de Ramazanoğulları’ndan kalma binlerce dönüm arazinin kendilerine ait olduğunu, ancak 'derin devlet'in buralara el koyduğunu öne sürdü.
Ramazanoğulları soyundan Hasan Bin Ramazan’ın oğlu ve Mardin Dargeçit’te binlerce dönüm arazinin varisi olduğunu iddia eden 82 yaşındaki Mecit Aslan, ikinci eşi Suzan Aslan (62) ve ilk eşinden oğlu 33 yaşındaki Hasan Aslan ile birlikte İçel’in merkez Mezitli ilçesine bağlı Kale Mahallesi’nde hazineye ait bir araziye kurduğu çadırda hurda toplayarak yaşamlarını sürdürüyor. Ramazanoğulları’nın torunları olduklarını iddia eden Aslan ailesi, Osmanlı arşivlerinden çıkardıkları tapularla Dargeçit’te dava açarak hukuk savaşı başlattı.
Mecit Aslan’ın 6 çocuğundan biri olan Hasan Aslan, Ramazanoğulları Beyliği’nin mirasçıları oldukları yönündeki iddialarıyla ilgili İHA’ya açıklama yaptı. Ramazanoğulları soyundan geldiklerini birkaç yıl önce öğrendiklerini belirten Aslan, dedesi Hasan Bin Ramazan’ın, 1908-1918 yılları arasında Ramazanoğlu Aslan Bey olarak bilindiğini, Çanakkale Savaşı’na 30 bin atlıyla gayri resmi olarak giden bir subay olduğunu söyledi.
“Benim dedem çok büyük bir insandı, paşaydı ama unvanı verilmedi. Soyismi bile verilmedi. Her şeyine el konuldu” diyen Aslan, şöyle devam etti:
“Ramazanoğulları’nın son beyi, 1914 ile 1915’te saltanatından indirilen Ramazanoğlu Aslan Bey’in torunuyum. 1910-1911’de dedeme verilen tapular var. Bunlar Ramazanoğulları Beyliği’nin toprağıdır. Ramazanoğulları Beyliği’nden geldiğimizi babam uzun yıllar bana söylememiş. Çünkü babamı, ‘seni ve aileni öldürürüz’ diyerek tehdit etmişler. Birkaç yıl önce bize Mardin’den haber geldi, ‘dedenizin çok büyük arazileri var Mardin Dargeçit ve bölgesinde, gelin sahip çıkın’ dediler. Biz de gittik araştırdık ama o zaman Ramazanoğulları’ndan olduğumu bilmiyordum.”
Bugüne kadar 3 kez Mardin Dargeçit’e gittiğini ve her seferinde de yeni bir şeyler öğrendiğini ifade eden Aslan, orada araştırma yaparken Ramazanoğulları soyundan geldiğini öğrendiğini aktardı. Araştırmaları sırasında kendisine Adana’ya gitmesinin söylendiğini ve buna şaşırdığını dile getiren Aslan, “Dedem öldürüldüğünde cenazesini Adana Ulucami’nin avlusuna defnetmişler gizlice. Şimdi çıktı piyasaya. Ben bilmiyordum, öğrendim artık. Adana’da araştırma yaptım ve gerçekten bütün mallarımız var burada. Adana Ulucami etrafında çok büyük mal varlığımız var, yalnız vakıflar buna el koymuş. Köyümüzün isminin verildiği Ramazanoğlu Halil Bey’in yaptırdığı külliyeden hariç, dedemin yaptırdığı camisi bile var Hasanağa olarak” dedi.
“İDDİAMIN ARKASINDAYIM. HER ŞEYİM YASAL, ELİMDE TAPULARIM VAR”
Bütün bunları Osmanlı arşivlerine ve tapu kayıtlarına dayanarak söylediğini vurgulayan Aslan, soyağacına da baktığını ve her şeyi orada net olarak gördüğünü kaydetti.
En büyük ispatının, 1918’de Ramazanoğulları’ndan 12 paşanın idam edilmesi olduğunun altını çizen Aslan, “En büyükleri Mir Vali İbrahim Paşa. Bunların defnedildikleri yer de Harput’tadır, anıt mezarları bile var. En büyük ispatım budur. Ben iddiamın arkasında duruyorum. Benim her şeyim yasal, elimde tapularım var. Bu belgeleri tapu ve nüfus arşivinden aldım. Benim soyağacımda yazıyor. Benim soyağacımda en büyük dedemin ismi Ramazanoğlu Halil Bey, sonra Bayram geliyor, daha sonra Ramazan geliyor ve Hasan, Ramazan şeklinde gidiyor. Ben 4. Hasan’ım” diye konuştu.
“DARGEÇİT’TE DAVA AÇTIK, HAKKIMIZI İSTİYORUZ”
2003’te bu beyliğin topraklarına Ilısu Barajı yapıldığını öne süren Aslan, bu barajın içinde kendilerine ait 10 tane tapu, bu tapuların içinde de 10 tane köyleri olduğunu iddia ederek, “Burası bizim tapulu malımız. Çünkü 1911’de tapusu Ramazanoğlu Hasan Bey’in üstüne verilmiş. Araziler çok büyük, 6 tane tapuda 11 tane köy var, tamamıyla sular altında kalmış. Miktarı çok büyük. Benim elimdeki 4 tapuda 7 bin hektar arazi var. Bu 4 tapuda 6 tane köy var, Ilısu’ya kadar dayanıyor. Ben iddiamda haklıyım ve sonuna kadar da hakkımın arkasında duracağım, alacağım. Çünkü Başbakanımız Allah razı olsun bu arazileri bize yazmış. Yalnız derin devlet tarafından bu malları almamız engelleniyor. 1960’ta, 1980’de buralarda kamulaştırmalar yapılmış ama maliki yazılmamış. Ama Başbakanımız Hasan Bin Ramazan olarak bunları kayda geçirmiş, 2012 yılı kamulaştırılan araziler olarak. Yalnız bu mal kamulaştırması 2003’te başlamış, 2008’de son bulmuş ve o tarihten bu yana derin devlet bizi bir şekilde engelliyor. 1960’ta, 78’de, 80’de ve en son 2011’de burada bir saldırıya uğradık. Bir şekilde engelleniyoruz. Beni engelleyen bir yapı var” ifadelerini kullandı.
Babası Mecit Aslan’ın 1965’ten bu yana İçel’de yaşadığını ve çöp topladığını da belirten Aslan, şunları söyledi: “Yani bu kadar malın sahibi hakkı verilmiyor ve hak ediş de yapılmış, yani devlet ‘bu insanların hakkıdır’ demiş ve gerekli işlemleri yapmış ama bir şekilde bizi derin devlet engelliyor, bu malları almamızı engelliyor. Hukuki mücadele başladı.
Avukatlarım süreci takip ediyorlar. Nisan ayında dava açtık Dargeçit’te. Biz çok yoksulluk çektik, hala da çekiyoruz. Ben 12 yaşında gündeliğe gitmeye başladım. Bugün de babamın yaptığı işi yapıyorum, hurda topluyorum. Utanmıyorum artık çöp topluyorum. Çöpün içinde yaşıyorum.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek yardım talebinde de bulunan Aslan, “Ben Başbakanımızdan yardım talebinde bulunuyorum. Ben yaşadığım bu kadar olaydan sonra kimseye güvenemiyorum. Benim can güvenliğim yok, büyüklerimizin de can güvenliği olmamış hiçbir zaman. Ben bizzat Başbakanımızdan yardım bekliyorum. Başbakanım, ben bir şekilde yıkılan ağalığın varisiyim. Babam büyük varisidir, ben de onun oğluyum. Babamın adına yardım talebinde bulunuyorum. Allah rızası için bize sahip çıkın. Yoksa 1918’de uğradığımız haksızlığa yeniden uğrayabiliriz” şeklinde konuştu.
Baba Mecit Aslan ise Ramazanoğulları’ndan Hasan’ın oğlu olduğunu, kendisini arazi yüzünden öldürmek istedikleri için kaçarak İçel’e geldiğini anlatarak, “Babam da öldürüldü. Ben en az 10 yaşında vardım. Beni de öldürmek istediler, kaçıp buraya geldim. 25 senedir burada çadırda elektriksiz, susuz yaşıyorum. Hurda topluyorum. Bu kadar mal mülk sahibiyim ama benim rezilliğimi görüyorsunuz” dedi.
Kaynak: İHA
Ramazanoğulları soyundan Hasan Bin Ramazan’ın oğlu ve Mardin Dargeçit’te binlerce dönüm arazinin varisi olduğunu iddia eden 82 yaşındaki Mecit Aslan, ikinci eşi Suzan Aslan (62) ve ilk eşinden oğlu 33 yaşındaki Hasan Aslan ile birlikte İçel’in merkez Mezitli ilçesine bağlı Kale Mahallesi’nde hazineye ait bir araziye kurduğu çadırda hurda toplayarak yaşamlarını sürdürüyor. Ramazanoğulları’nın torunları olduklarını iddia eden Aslan ailesi, Osmanlı arşivlerinden çıkardıkları tapularla Dargeçit’te dava açarak hukuk savaşı başlattı.
Mecit Aslan’ın 6 çocuğundan biri olan Hasan Aslan, Ramazanoğulları Beyliği’nin mirasçıları oldukları yönündeki iddialarıyla ilgili İHA’ya açıklama yaptı. Ramazanoğulları soyundan geldiklerini birkaç yıl önce öğrendiklerini belirten Aslan, dedesi Hasan Bin Ramazan’ın, 1908-1918 yılları arasında Ramazanoğlu Aslan Bey olarak bilindiğini, Çanakkale Savaşı’na 30 bin atlıyla gayri resmi olarak giden bir subay olduğunu söyledi.
“Benim dedem çok büyük bir insandı, paşaydı ama unvanı verilmedi. Soyismi bile verilmedi. Her şeyine el konuldu” diyen Aslan, şöyle devam etti:
“Ramazanoğulları’nın son beyi, 1914 ile 1915’te saltanatından indirilen Ramazanoğlu Aslan Bey’in torunuyum. 1910-1911’de dedeme verilen tapular var. Bunlar Ramazanoğulları Beyliği’nin toprağıdır. Ramazanoğulları Beyliği’nden geldiğimizi babam uzun yıllar bana söylememiş. Çünkü babamı, ‘seni ve aileni öldürürüz’ diyerek tehdit etmişler. Birkaç yıl önce bize Mardin’den haber geldi, ‘dedenizin çok büyük arazileri var Mardin Dargeçit ve bölgesinde, gelin sahip çıkın’ dediler. Biz de gittik araştırdık ama o zaman Ramazanoğulları’ndan olduğumu bilmiyordum.”
Bugüne kadar 3 kez Mardin Dargeçit’e gittiğini ve her seferinde de yeni bir şeyler öğrendiğini ifade eden Aslan, orada araştırma yaparken Ramazanoğulları soyundan geldiğini öğrendiğini aktardı. Araştırmaları sırasında kendisine Adana’ya gitmesinin söylendiğini ve buna şaşırdığını dile getiren Aslan, “Dedem öldürüldüğünde cenazesini Adana Ulucami’nin avlusuna defnetmişler gizlice. Şimdi çıktı piyasaya. Ben bilmiyordum, öğrendim artık. Adana’da araştırma yaptım ve gerçekten bütün mallarımız var burada. Adana Ulucami etrafında çok büyük mal varlığımız var, yalnız vakıflar buna el koymuş. Köyümüzün isminin verildiği Ramazanoğlu Halil Bey’in yaptırdığı külliyeden hariç, dedemin yaptırdığı camisi bile var Hasanağa olarak” dedi.
“İDDİAMIN ARKASINDAYIM. HER ŞEYİM YASAL, ELİMDE TAPULARIM VAR”
Bütün bunları Osmanlı arşivlerine ve tapu kayıtlarına dayanarak söylediğini vurgulayan Aslan, soyağacına da baktığını ve her şeyi orada net olarak gördüğünü kaydetti.
En büyük ispatının, 1918’de Ramazanoğulları’ndan 12 paşanın idam edilmesi olduğunun altını çizen Aslan, “En büyükleri Mir Vali İbrahim Paşa. Bunların defnedildikleri yer de Harput’tadır, anıt mezarları bile var. En büyük ispatım budur. Ben iddiamın arkasında duruyorum. Benim her şeyim yasal, elimde tapularım var. Bu belgeleri tapu ve nüfus arşivinden aldım. Benim soyağacımda yazıyor. Benim soyağacımda en büyük dedemin ismi Ramazanoğlu Halil Bey, sonra Bayram geliyor, daha sonra Ramazan geliyor ve Hasan, Ramazan şeklinde gidiyor. Ben 4. Hasan’ım” diye konuştu.
“DARGEÇİT’TE DAVA AÇTIK, HAKKIMIZI İSTİYORUZ”
2003’te bu beyliğin topraklarına Ilısu Barajı yapıldığını öne süren Aslan, bu barajın içinde kendilerine ait 10 tane tapu, bu tapuların içinde de 10 tane köyleri olduğunu iddia ederek, “Burası bizim tapulu malımız. Çünkü 1911’de tapusu Ramazanoğlu Hasan Bey’in üstüne verilmiş. Araziler çok büyük, 6 tane tapuda 11 tane köy var, tamamıyla sular altında kalmış. Miktarı çok büyük. Benim elimdeki 4 tapuda 7 bin hektar arazi var. Bu 4 tapuda 6 tane köy var, Ilısu’ya kadar dayanıyor. Ben iddiamda haklıyım ve sonuna kadar da hakkımın arkasında duracağım, alacağım. Çünkü Başbakanımız Allah razı olsun bu arazileri bize yazmış. Yalnız derin devlet tarafından bu malları almamız engelleniyor. 1960’ta, 1980’de buralarda kamulaştırmalar yapılmış ama maliki yazılmamış. Ama Başbakanımız Hasan Bin Ramazan olarak bunları kayda geçirmiş, 2012 yılı kamulaştırılan araziler olarak. Yalnız bu mal kamulaştırması 2003’te başlamış, 2008’de son bulmuş ve o tarihten bu yana derin devlet bizi bir şekilde engelliyor. 1960’ta, 78’de, 80’de ve en son 2011’de burada bir saldırıya uğradık. Bir şekilde engelleniyoruz. Beni engelleyen bir yapı var” ifadelerini kullandı.
Babası Mecit Aslan’ın 1965’ten bu yana İçel’de yaşadığını ve çöp topladığını da belirten Aslan, şunları söyledi: “Yani bu kadar malın sahibi hakkı verilmiyor ve hak ediş de yapılmış, yani devlet ‘bu insanların hakkıdır’ demiş ve gerekli işlemleri yapmış ama bir şekilde bizi derin devlet engelliyor, bu malları almamızı engelliyor. Hukuki mücadele başladı.
Avukatlarım süreci takip ediyorlar. Nisan ayında dava açtık Dargeçit’te. Biz çok yoksulluk çektik, hala da çekiyoruz. Ben 12 yaşında gündeliğe gitmeye başladım. Bugün de babamın yaptığı işi yapıyorum, hurda topluyorum. Utanmıyorum artık çöp topluyorum. Çöpün içinde yaşıyorum.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek yardım talebinde de bulunan Aslan, “Ben Başbakanımızdan yardım talebinde bulunuyorum. Ben yaşadığım bu kadar olaydan sonra kimseye güvenemiyorum. Benim can güvenliğim yok, büyüklerimizin de can güvenliği olmamış hiçbir zaman. Ben bizzat Başbakanımızdan yardım bekliyorum. Başbakanım, ben bir şekilde yıkılan ağalığın varisiyim. Babam büyük varisidir, ben de onun oğluyum. Babamın adına yardım talebinde bulunuyorum. Allah rızası için bize sahip çıkın. Yoksa 1918’de uğradığımız haksızlığa yeniden uğrayabiliriz” şeklinde konuştu.
Baba Mecit Aslan ise Ramazanoğulları’ndan Hasan’ın oğlu olduğunu, kendisini arazi yüzünden öldürmek istedikleri için kaçarak İçel’e geldiğini anlatarak, “Babam da öldürüldü. Ben en az 10 yaşında vardım. Beni de öldürmek istediler, kaçıp buraya geldim. 25 senedir burada çadırda elektriksiz, susuz yaşıyorum. Hurda topluyorum. Bu kadar mal mülk sahibiyim ama benim rezilliğimi görüyorsunuz” dedi.