Ab Komisyonu Başkanlığı Seçim Süreci
Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Başbakan Angela Merkel'in Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanlığı için Jean-Claude Juncker'iı desteklediğini ancak bu süreçte bazı AB üyesi ülkelerin görüşlerini dikkate almamanın mümkün olmadığını bildirdi.
Seibert, Federal Basın Merkezi'ndeki basın toplantısında, AB Komisyonu Başkanlığına ilişkin AB üyesi ülkeler arasındaki tartışmaları değerlendirdi. Alman hükümetinin eski Lüksemburg Başbakanı Juncker'in adaylığını desteklediğini vurgulayan Seibert, İngiltere ve diğer AB üyesi ülkelerin düşüncelerini de dinlediklerini belirtti.
Bir gazetecinin, geçen hafta Brüksel'de düzenlenen zirvede İngiltere Başbakanı David Cameron'ın, AB Komisyonu Başkanlığına Jean-Claude Juncker'in seçilmesine karşı çıktığı, böyle bir durumda "ülkesinin AB'den ayrılabileceği uyarısında bulunduğu" haberlerini hatırlatması üzerine Seibert, ilkesel olarak basına kapalı gizli görüşmelerin içeriğine ilişkin yorum yapmadığını, bugün de bunu değiştirmeyeceğini dile getirdi.
Seibert, "Bu konuda genel olarak şunları söyleyebilirim. Başbakan Merkel, AB Komisyonu Başkanlığı için Juncker'in adaylığını destekliyor. Başbakan seçim kampanyası sürecinde bu desteği verdi. Avrupa Halk Partisi'nin seçim zaferinden sonra da bu desteği sürdürüyor" diye konuştu.
Başbakan Merkel'in geçen hafta Regensburg'daki konuşmasında Jean-Claude Juncker'in adaylığına verdiği desteği net olarak ifade ettiğini vurgulayan Seibert, şöyle devam etti:
"Başbakan Merkel, tüm görüşmelerinde Jean-Claude Juncker'in AB Komisyonu Başkanlığına seçilebilmesi için AB Konseyi'nde gerekli çoğunluğu sağlayabilmesi için çalışıyor. Ancak Başbakan Merkel aynı zamanda bu seçim sürecinin Avrupa ruhuna uygun bir şekilde ilerlemesi için çaba gösteriyor. Bu süreçte bazı üye ülkelerin görüşlerini dikkate almamak olmaz. Geçmişte AB'de finans krizi yaşanırken pek çok önemli karar görüşmeler yoluyla, Avrupa ruhuna uygun bir şekilde alındı. Başbakan Merkel in Brüksel'deki basın toplantısında söylediği gibi titiz bir şekilde ilerlemek, hızlı bir karar almaktan daha önemli."
Hükümetin İngiltere'yi AB'nin bir parçası olarak gördüğünü belirterek, İngiltere'nin AB'ye daha birçok alanda katkılarda bulunabileceğini düşündüklerini vurgulayan Seibert, basında yer alan İngiltere'nin "zor bir partner" olduğu yorumları için, "AB'ye üye her ülkenin kendine özgü ilgileri, çıkarları olabilir, her üye ülke diğerleri için zor bir partner olabilir. Ancak,AB her üye ülkenin katılımıyla tüm üyeler tarafından birlikte yönetilmektedir. Bu her zaman saygı, dikkat ve sürekli görüşmeler yoluyla başarılabilmektedir. Şimdi de bu Avrupa ruhu ile görüşmeleri sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
AB devlet ve hükümet başkanları geçen hafta Brüksel'de yaptıkları gayrı resmi toplantıda, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden en güçlü siyasi grup olarak çıkan Hristiyan Demokratların AB Komisyonu Başkanı adayı Jean-Claude Juncker ismi üzerinde uzlaşmaya varamamıştı. İngiltere, Hollanda, Macaristan ve İsveç, Juncker'e mesafe koymuştu.
Alman Der Spiegel dergisi, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın, AB Komisyonu Başkanlığına eski Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker'in seçilmesi durumunda ülkesinin Avrupa Birliği'nden ayrılabileceği uyarısında bulunduğunu ileri sürmüştü.
Haberde Cameron'ın AB Komisyonunun "reformcu" bir lidere ihtiyacı olduğu görüşünü Alman mevkidaşı Angela Merkel'e ilettiği, ayrıca "1980'li yıllara ait bir yüz, gelecek 5 yılın problemlerini çözemez" dediği iddia edilmişti.
Bir gazetecinin, geçen hafta Brüksel'de düzenlenen zirvede İngiltere Başbakanı David Cameron'ın, AB Komisyonu Başkanlığına Jean-Claude Juncker'in seçilmesine karşı çıktığı, böyle bir durumda "ülkesinin AB'den ayrılabileceği uyarısında bulunduğu" haberlerini hatırlatması üzerine Seibert, ilkesel olarak basına kapalı gizli görüşmelerin içeriğine ilişkin yorum yapmadığını, bugün de bunu değiştirmeyeceğini dile getirdi.
Seibert, "Bu konuda genel olarak şunları söyleyebilirim. Başbakan Merkel, AB Komisyonu Başkanlığı için Juncker'in adaylığını destekliyor. Başbakan seçim kampanyası sürecinde bu desteği verdi. Avrupa Halk Partisi'nin seçim zaferinden sonra da bu desteği sürdürüyor" diye konuştu.
Başbakan Merkel'in geçen hafta Regensburg'daki konuşmasında Jean-Claude Juncker'in adaylığına verdiği desteği net olarak ifade ettiğini vurgulayan Seibert, şöyle devam etti:
"Başbakan Merkel, tüm görüşmelerinde Jean-Claude Juncker'in AB Komisyonu Başkanlığına seçilebilmesi için AB Konseyi'nde gerekli çoğunluğu sağlayabilmesi için çalışıyor. Ancak Başbakan Merkel aynı zamanda bu seçim sürecinin Avrupa ruhuna uygun bir şekilde ilerlemesi için çaba gösteriyor. Bu süreçte bazı üye ülkelerin görüşlerini dikkate almamak olmaz. Geçmişte AB'de finans krizi yaşanırken pek çok önemli karar görüşmeler yoluyla, Avrupa ruhuna uygun bir şekilde alındı. Başbakan Merkel in Brüksel'deki basın toplantısında söylediği gibi titiz bir şekilde ilerlemek, hızlı bir karar almaktan daha önemli."
Hükümetin İngiltere'yi AB'nin bir parçası olarak gördüğünü belirterek, İngiltere'nin AB'ye daha birçok alanda katkılarda bulunabileceğini düşündüklerini vurgulayan Seibert, basında yer alan İngiltere'nin "zor bir partner" olduğu yorumları için, "AB'ye üye her ülkenin kendine özgü ilgileri, çıkarları olabilir, her üye ülke diğerleri için zor bir partner olabilir. Ancak,AB her üye ülkenin katılımıyla tüm üyeler tarafından birlikte yönetilmektedir. Bu her zaman saygı, dikkat ve sürekli görüşmeler yoluyla başarılabilmektedir. Şimdi de bu Avrupa ruhu ile görüşmeleri sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
AB devlet ve hükümet başkanları geçen hafta Brüksel'de yaptıkları gayrı resmi toplantıda, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden en güçlü siyasi grup olarak çıkan Hristiyan Demokratların AB Komisyonu Başkanı adayı Jean-Claude Juncker ismi üzerinde uzlaşmaya varamamıştı. İngiltere, Hollanda, Macaristan ve İsveç, Juncker'e mesafe koymuştu.
Alman Der Spiegel dergisi, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın, AB Komisyonu Başkanlığına eski Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker'in seçilmesi durumunda ülkesinin Avrupa Birliği'nden ayrılabileceği uyarısında bulunduğunu ileri sürmüştü.
Haberde Cameron'ın AB Komisyonunun "reformcu" bir lidere ihtiyacı olduğu görüşünü Alman mevkidaşı Angela Merkel'e ilettiği, ayrıca "1980'li yıllara ait bir yüz, gelecek 5 yılın problemlerini çözemez" dediği iddia edilmişti.