Üniversite Sıralama Sisteminde Odtü Tekeli

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) 2009 yılında eski Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut’un kendi adına benzeterek isim verip kurduğu URAP (UniversityRankingbyAcademicPerformance) kendi koyduğu üniversite derecelendirme sistemiyle üniversitelerin kaderini elinde tutuyor.

Yüksek Öğretim Kurumu’nun, kendi ulusal derecelendirme sisteminin olmaması nedeniyle bu konuda tekel olan URAP’ın ODTÜ’nün lehine olacak şekilde değerlendirme kriterlerini her yıl çeşitli nedenlerle değiştirdiği ortaya çıktı.
Edinilen bilgiye göre, 12 Kasım tarihinde ODTÜ'de yapılan 3. Uluslararası URAP Sempozyumu’nun akşam ki genel tartışma bölümünde URAP'ın durumu ile ilgili tartışmalar yaşanmasına neden oldu. URAP’ın bu yıl yine bazı sıralama kriterlerini değiştirdiği, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Nazife Baykal tarafından dile getirildi.

Türkiye’nin tek üniversite sıralama kurumu olarak dünyanın tüm sıralama sistemlerine de verileri URAP’ın karşılıksız vermek için çalışma yaptığı ve 3 yıldır tüm büyük sıralama kurumlarına (Times HigherEducation, Leiden, Shanghaivs)Türkiye verilerinin URAP tarafından verildiği ortaya çıktı. Tartışmalarda bizzat ODTÜ mühendislik birimlerinden bazı bölüm başkanlarının bu yapılanın bilimsel olmadığı konusunda tepki gösterdiği öğrenildi.

Üniversite çevreleri, Dünyada sıralama kurumlarının üniversitelerden bağımsız kurumlar olması özellikle güvenilirlik açısından en çok önemsenen özellik olması gerekirken Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde onlarca araştırma görevlisinin gayretiyle hazırlanan verilerin sağlanmasında hiç de güvenilir ve bilimsel olmayan oynamalar yapıldığı iddiaları ODTÜ içinde bile büyük tepkiye yol açtığını belirtti.

Öte yandan Enstitü Müdürü Baykal’ın ifadesine göre ODTÜ’nün sıralama için kullandığı verileri ilgili kurumlardan ve güncel olarak almayı otomatikman reddettiği bunun yerine ÖSYM verilerinin temel alındığı, ancak bu verilerin oldukça hatalı olabileceğinin de kendisi tarafından fark edildiği bildirildi.

Baykal’ın aynı tartışmada verdiği örnek ise oldukça dikkat çekici; “Sözgelimi ÖSYM verileri ODTÜ’nün 2012 yılında 4 bin 800 doktora öğrencisi var diyor, halbuki biz ODTÜ olarak 2 bin 100 doktora öğrencimiz olduğunu biliyoruz. Gazi Üniversitesinin ise 2 bin 200 doktora öğrencisi var gözüküyor oysa onların da 4 bin 800 doktora öğrencisi olduğunu biz biliyoruz ancak ÖSYM verilerini değiştirmeden alma prensibimiz gereği bu rakamlara hiç dokunmadan gerçek olmadığı halde kullanıyoruz.”
URAP’ın sık sık oyunun kurallarını değiştirdiğine isyan eden üniversiteler örnek olarak Gazi Üniversitesinin geçen yıl Leiden sıralamasında Matematik Bilimlerinde Dünyada 23. sırada çıktığını sosyal bilimlerde 20-80 aralığına yerleştiğini ve pek çok bilim alanında 300- 400 aralığında çıktığını, yine İstanbul Üniversitesinin benzer şekilde çok başarılı sonuçlar aldığını görünce hemen ODTÜ’nün sistemini değiştirdiğini iddia ettiler. 2012 yılında toplam makale sayısını ana kriter olarak belirleyen URAP’ın bu sonuçlarla kendine uzak gördüğü büyük üniversitelerin yakaladığı ivme için acilen sistemi kökünden değiştirdiğini ve akademisyen başına düşen yayın sayısına döndüğünü ancak 2013 yılında yine istenilen sonuçların oluşmaması gerekçesiyle atıf sayısı ve impact faktör gibi eski sistemine geri döndüğünü bizzat sistem çalışanlarının itiraf ettiği öğrenildi.

Sıralama ile ilgili başka bir iddia ise bünyesinde benzer alanlarda çalışan fakülteleri bulunan büyük ve köklü üniversitelerin verilerini bölerek değerlendirmeye alınmasının URAP’ın diğer gizli bir oyunu olduğu belirtiliyor. URAP’ın bünyesinde Teknoloji ve Mühendislik Fakültesi, Fen Fakültesi bulunduran üniversitelerde bilimsel alanları aşırı şekilde bölerek suni değerlendirme alanları oluşturduğu ve sayıları küçülttüğü iddia ediliyor. Sözgelimi metalürji gibi genel bir başlık altında bu 3 fakülteden yüzlerce çıkacak yayın yerine metalürji 3-4 alt küçük alana dağıtılarak büyük üniversitelerin o alandaki toplam gücü azaltılıyor.

Diğer taraftan Gazi Üniversitesi yetkilileri, URAP’ın verileri tüm dünyaya servis ediyor olmasının da çok önemli bir skandal olduğunu belirttiler. Üniversite yetkilileri URAP’tan çok daha önemli bir sıralama sistemi olan National Taiwan University Ranking’in (NTU), Gazi Üniversitesini 2014 yılında ilk 300 de gösterdiğini, özellikle Mechanical Engineering’te 220. ve Chemical Engineering’te 232. olarak açıkladığını, URAP’ın ise Gazi Üniversitesini bu yıl ulusal sıralamada bile 3.
lükten 6. lığa bu uygulamalarla itelediğini bildirdiler. Üniversite yetkilileri muhtemelen URAP’ın NTU’ya da karşılıksız Türkiye verisi göndermeyi 2015 yılında teklif edeceğini iddia ettiler.

Bir diğer URAP uygulaması ise URAP verilerinde sosyal alanların hiçe sayılması olarak belirtiliyor. URAP’ın sadece Web Of Science tabanındaki İngilizce dergilerle değerlendirme yapması ve sadece Anglosakson sistemine uyarlanmış olması da en çok ODTÜ, Bilkent ve vakıf üniversitelerinin işine yarıyor. ODTÜ’den bir bölüm başkanının verdiği örnek şöyle”ODTÜ kamu yönetimine bir bayan hukukçu transferi yaptık. Hoca benzer alanda 40’a yakın İngilizce yayın yaptı. Bugün hukuk alanında da ODTÜ en tepede ve sadece bir kişinin benzer konuda 40 yayını bunu sağladı. Diğer hukukçular istediği kadar doktora öğrencisi yetiştirsin, kanun yazsın, kitap yazsın.”
ODTÜ’nün URAP ve URAP kökenli dış ranking sistemleri verilerinin aslında yılda bir açıklanmasına rağmen hemen hemen her ay belli basın kesiminde özellikle gündeme taşıyarak kendisini önemli ve vazgeçilmez göstermek için hiçbir bilimsel tarafı olmayan URAP için devletin milyonlarını sarfettiği ve onlarca genç araştırmacıyı enstitü altında suiistimal ettiği iddia ediliyor. ODTÜ yetiştirdiği öğrenci sayısına göre en çok akademik personele sahip ve en çok bütçe harcayan üniversite konumunda 25 bin öğrenci için 2bin 500 akademik personel ve yaklaşık 400-450 milyon TL toplam bütçe ile en yakın devlet üniversitesinin 2 katından fazla imkana sahip.

ODTÜ’nün bu tekel konumuyla herkesin ipini eline aldığını ve istediği yöne çektiğini bildiren üniversite çevreleri, üniversite değerlendirme sistemlerinin özellikle vakıf ve özel üniversitelerin ellerindeki tek önemli kozları olduğunu bu verileri değiştirmek için kurumların transferler yaptığını ve, rakamlar üzerinde büyük oyunlar döndüğünü iddia ettiler.

ODTÜ’nün özellikle lisanstaki başarısının zeki ve çalışkan çocukları yıllardır en üst puan düzeyinden bünyesine katmakla sağladığı çok açık bir gerçek diyen üniversite yetkilileri, ancak yüksek lisans ve doktorada benzer başarıyı yakalayamamasını lisans eğitiminden sonra öğrencilerin yurtdışına ve özel sektöre kaçırılmasıyla ilişkilendiriyorlar.

Türkiye’de bu konudaki en büyük beklentinin bizzat Yüksek Öğrenim Kurulu’nun adil, kapsayıcı ve güdümlenemeyecek bir ulusal sistemi acilen yürürlüğe sokmasıyla sağlanacağını bildiren üniversite çevreleri, sistemin bir an önce kurulması gerektiğini böylelikle haksız rekabet ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılacağını bildirdiler.

URAP SIRALAMA SİSTEMİNİN YANLIŞLIKLARI
Üniversite yöneticileri URAP 2014 derecelendirmesi göstergelerinin 5 başlıktan oluştuğunu belirterek yapılan yanlış uygulamayı şöyle sıraladılar, “ Bu parametreler URAP internet sitesinde şu şekilde açıklanmaktadır; 2012 yılı makale sayısı, 2012 yılı atıf sayısı (2008-2012 yılları arası yayınlanan makalelere verilen),2008-2012 yılları arası yapılan toplam bilimsel doküman (yayın, tebliğ vb.) sayısı, Doktora öğrenci sayısı,Toplam öğrenci sayısı, Öğretim üyesi sayısı.

Bu parametrelerden doktora öğrenci sayısı, toplam öğrenci ve öğretim sayıları ÖSYM’den temin edilirken, yayın ve atıf sayıları ise Web of Science ve InCites gibi uluslararası kaynaklardan temin ediliyor.

Derecelendirme sisteminin temel göstergeleri olan yayın ve atıf sayılarının temin edildiği kaynaklarla ilgili olarak bazı sakıncalar olduğunu düşünmekteyiz. Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi gibi büyük üniversitelerin öğretim üyelerinin yüzde 50’ye yakın bölümünün sosyal bilimler alanında görev yaptığı bilinmektedir. Web of Science veri tabanında Türkiye’den taranan 52 derginin alanlarına bakıldığında ise bu dergilerin büyük oranda fen bilimleri ve tıp alanında olduğu görülmektedir. Bu da söz konusu veri tabanında büyük devlet üniversitelerinin yayın sayısının sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Üniversitelerin daha önceki yıllarda yürüttüğü özdeğerlendirme çalışmalarında Hukuk, Eğitim, İktisat, Siyasal Bilgiler, İletişim, Edebiyat Fakülteleri gibi bazı fakülteler için sadece ISI Web of Science veri tabanındaki yayın sayılarını derlemenin yeterli olmayacağı belirtilmiş, eğitim, hukuk, iktisadi idari bilimler gibi sosyal bilimler alanında görev yapan öğretim üyelerinin daha çok ulusal düzeyde takip edilen dergilerde yayın yaptığı değerlendirmesi URAP’a iletilmiştir. Ancak URAP bu konuda hiçbir değişikliğe gitmemiştir.”
Üniversitelerin ulusal düzeyde sıralamasının yapıldığı bir sistemde sadece uluslararası indekslerdeki yayın sayılarının temel alınmasının derecelendirmenin bir ayağını eksik bıraktığını belirten üniversite yetkilileri, bu aşamada özellikle ulusal sıralamalarda öğretim üyelerinin yaptıkları bütün yayınları takip etmek üzere ULAKBİM ya da YÖKSİS gibi alternatif veritabanlarının da değerlendirmeye dahil edilmesinin daha kapsayıcı bir yaklaşım olacağı kanaatine verdiklerini bildirdiler. Ayrıca mevcut derecelendirme sisteminin akademik performansın sadece makale, bildiri ve tebliğ gibi göstergelerle sınırlı tutulmadan kitap, kitapta bölüm ve güzel sanatlar alanını da kapsayacak göstergelerle zenginleştirilmesinin daha doğru bir değerlendirme olacağını bildiren üniversite yetkilileri,bu göstergelere ek olarak yine akademik performansın değerlendirilmesinde U-Multirank, QS gibi pek çok derecelendirme sisteminde sıklıkla kullanılan, patent ve proje sayılarının da eklenmesi şart olduğunu bildirdiler.
Kaynak: İHA