Torunu Yaşındakilerle Aynı Sıraları Paylaşıyor
Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi 3 çocuk annesi, bir torun sahibi 61 yaşındaki Rahime Bayburt, azmi ile herkese örnek oldu.
Üniversite öğrencisi Bayburt, evlilik nedeniyle yarıda bıraktığı eğitim hayatına dönmenin mutluluğunu yaşıyor.
Torunu yaşındaki öğrencilerle aynı sırayı paylaşan Bayburt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, en büyük hayalinin üniversite okumak olduğunu, ancak evlilik nedeniyle üniversiteyi yarıda bıraktığını anlatarak, okuluna geri dönebilmek için yıllarca beklediğini, 2011 yılında bu hayalini gerçekleştirdiğini söyledi.
Bayburt, 1975 yılında liseyi bitirip üniversite sınavına girdiğini, sınav sonucunda İngilizce Öğretmenliği Bölümünü kazandığını, 1 yıl okuduktan sonra evlilik nedeniyle eğitimini yarıda bıraktığını bildirdi.
"O zamanda evli bir bayanın okuması toplum açısından uygun görülmüyordu. O yüzden okulu bıraktım. Okulu bıraktım bırakmasına ama okul hasreti hep içimde kaldı. Sonra çocuklarım oldu. Onlara yöneldim ve okumaları için destek verdim" diyen Bayburt, kızının çevre mühendisi, bir oğlunun maden mühendisi, büyük oğlunun da çizgi film animasyonu bölümünü tamamladığını belirtti.
- Oğluyla üniversite sınavına girdi
Okuluna geri dönebilmek için her fırsatı değerlendirdiğini kaydeden Bayburt, 1996 yılında bir af çıktığını, ancak yeterli sayı olmadığı için okula kabul edilmediğini dile getirdi.
"2000 yılında küçük oğlum üniversite sınavlarına giriyordu, ben de onunla birlikte girdim. Oğlum maden mühendisliğini, ben de turizm ve otelciliği bölümünü kazandım. Örgünü de kazandım, fakat gençlerle aynı sırada oturmam nasıl olur düşüncesiyle açık öğretime müracaat ettim" diyen Bayburt, eşinin vefatından dolayı açıköğretime devam edemediğini anlattı.
Bayburt, 2011 yılında genel af çıktığını, oğlunun da desteğiyle üniversiteye kayıt yaptırdığını anımsatarak, genel aftan dolayı hem açık öğretime hem de Dicle Üniversitesine kayıt yaptırdığını aktardı.
Bayburt, şöyle konuştu:
"Üniversiteye geldiğimde kaydım ile ilgili herhangi bir şey bulamadılar, ben de hatıra diye öğrenci kimliğimi saklamıştım. O kimlik numarama göre kaydımı buldular ve aftan faydalandım. Aynı şekilde açık öğretimden de faydalandım. Burada birinci sınıftayken açık öğretime de çalıştım ve mezun oldum. Okumanın asla yaşı yoktur, fakat öğrenmenin yaşı vardır"
Bazı eğitimcilerin bile çocuğu yaşında olduğunu söyleyen Bayburt, okula ilk başladığı zaman gençlerin arasında olmaktan dolayı tedirgin olduğunu, fakat gençlerin yakınlığı sayesinde okula devam ettiğini vurguladı.
"Hocalarımdan bazıları benim oğlum veya kızım yaşında olmalarına rağmen bana karşı çok saygılıdırlar. Okula başladığım zaman 'acaba gençlerin arasında nasıl karşılanırım' diye tedirgin oldum. Fakat gençler beni bir arkadaş, abla, anne gibi gördüler" diyen Bayburt, lise yıllarındaki bazı arkadaşların üniversitede bölüm başkanı, doçent ve profesör olduğuna dikkati çekti.
Bayburt, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İlk karşılaştığımızda 'Hayırdır Rahime ne işin var burada' dediler. Ben de 'Ne yapayım siz yaşlanıp emekli olacaksınız ben de gençliğime yeniden başlıyorum' dedim. Benim okula başlamamın amacı öğretmen olmak değil, tabuları yıkmak, kadınların hiçbir şey yapamayacağı düşüncesini kırmaktır. Gençlere de şunu söylüyorum, önce iş sahibi olsunlar, sonra eş seçsinler. Okulu bitirdiğim zaman torunlarıma veya komşularımın çocuklarına bir şeyler verebilirsem yeter bana."
- "Sadece sınıf arkadaşımız değil, ablamız ve annemiz oldu"
Bayburt ile aynı sınıfta okuyan Ebru Oğuz da sınıf arkadaşının gayretini takdirle karşıladığını söyledi.
"Rahime abla okulda davranışlarıyla örnek bir öğrenci oldu. Bizim sadece sınıf arkadaşımız değil, hem ablamız hem de annemiz oldu. Bir gün evine gittiğimizde çalışma masasını gördük, düzenli olarak aldığı ders notları vardı. Biz de bu şeklide nasıl özverili, çalışkan, hırslı bir öğrenci olduğunu gördük" diyen Oğuz, onu örnek aldıklarını kaydetti.
Sınıfa ilk girdiğinde Bayburt'u karşısında görünce şaşırdığını aktaran Zeki Bozkurt ise şöyle konuştu:
"İlk sınıfa girdiğimizde Rahime ablayı karşımızda görünce şaşırmıştık. Ama zamanla onun hayat tecrübesi, bizimle ilgilenmesi üzerimizde olumlu bir etki yarattı. Onun gibi kültürlü biriyle sohbet etme ortamını bile bulduğumuz için gerçekten şanslıyız. Bu yaşta okulda genç insanların arasında olmak herkesin kaldırabileceği bir şey değil, onu tebrik ediyorum."
Kaynak: AA
Torunu yaşındaki öğrencilerle aynı sırayı paylaşan Bayburt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, en büyük hayalinin üniversite okumak olduğunu, ancak evlilik nedeniyle üniversiteyi yarıda bıraktığını anlatarak, okuluna geri dönebilmek için yıllarca beklediğini, 2011 yılında bu hayalini gerçekleştirdiğini söyledi.
Bayburt, 1975 yılında liseyi bitirip üniversite sınavına girdiğini, sınav sonucunda İngilizce Öğretmenliği Bölümünü kazandığını, 1 yıl okuduktan sonra evlilik nedeniyle eğitimini yarıda bıraktığını bildirdi.
"O zamanda evli bir bayanın okuması toplum açısından uygun görülmüyordu. O yüzden okulu bıraktım. Okulu bıraktım bırakmasına ama okul hasreti hep içimde kaldı. Sonra çocuklarım oldu. Onlara yöneldim ve okumaları için destek verdim" diyen Bayburt, kızının çevre mühendisi, bir oğlunun maden mühendisi, büyük oğlunun da çizgi film animasyonu bölümünü tamamladığını belirtti.
- Oğluyla üniversite sınavına girdi
Okuluna geri dönebilmek için her fırsatı değerlendirdiğini kaydeden Bayburt, 1996 yılında bir af çıktığını, ancak yeterli sayı olmadığı için okula kabul edilmediğini dile getirdi.
"2000 yılında küçük oğlum üniversite sınavlarına giriyordu, ben de onunla birlikte girdim. Oğlum maden mühendisliğini, ben de turizm ve otelciliği bölümünü kazandım. Örgünü de kazandım, fakat gençlerle aynı sırada oturmam nasıl olur düşüncesiyle açık öğretime müracaat ettim" diyen Bayburt, eşinin vefatından dolayı açıköğretime devam edemediğini anlattı.
Bayburt, 2011 yılında genel af çıktığını, oğlunun da desteğiyle üniversiteye kayıt yaptırdığını anımsatarak, genel aftan dolayı hem açık öğretime hem de Dicle Üniversitesine kayıt yaptırdığını aktardı.
Bayburt, şöyle konuştu:
"Üniversiteye geldiğimde kaydım ile ilgili herhangi bir şey bulamadılar, ben de hatıra diye öğrenci kimliğimi saklamıştım. O kimlik numarama göre kaydımı buldular ve aftan faydalandım. Aynı şekilde açık öğretimden de faydalandım. Burada birinci sınıftayken açık öğretime de çalıştım ve mezun oldum. Okumanın asla yaşı yoktur, fakat öğrenmenin yaşı vardır"
Bazı eğitimcilerin bile çocuğu yaşında olduğunu söyleyen Bayburt, okula ilk başladığı zaman gençlerin arasında olmaktan dolayı tedirgin olduğunu, fakat gençlerin yakınlığı sayesinde okula devam ettiğini vurguladı.
"Hocalarımdan bazıları benim oğlum veya kızım yaşında olmalarına rağmen bana karşı çok saygılıdırlar. Okula başladığım zaman 'acaba gençlerin arasında nasıl karşılanırım' diye tedirgin oldum. Fakat gençler beni bir arkadaş, abla, anne gibi gördüler" diyen Bayburt, lise yıllarındaki bazı arkadaşların üniversitede bölüm başkanı, doçent ve profesör olduğuna dikkati çekti.
Bayburt, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İlk karşılaştığımızda 'Hayırdır Rahime ne işin var burada' dediler. Ben de 'Ne yapayım siz yaşlanıp emekli olacaksınız ben de gençliğime yeniden başlıyorum' dedim. Benim okula başlamamın amacı öğretmen olmak değil, tabuları yıkmak, kadınların hiçbir şey yapamayacağı düşüncesini kırmaktır. Gençlere de şunu söylüyorum, önce iş sahibi olsunlar, sonra eş seçsinler. Okulu bitirdiğim zaman torunlarıma veya komşularımın çocuklarına bir şeyler verebilirsem yeter bana."
- "Sadece sınıf arkadaşımız değil, ablamız ve annemiz oldu"
Bayburt ile aynı sınıfta okuyan Ebru Oğuz da sınıf arkadaşının gayretini takdirle karşıladığını söyledi.
"Rahime abla okulda davranışlarıyla örnek bir öğrenci oldu. Bizim sadece sınıf arkadaşımız değil, hem ablamız hem de annemiz oldu. Bir gün evine gittiğimizde çalışma masasını gördük, düzenli olarak aldığı ders notları vardı. Biz de bu şeklide nasıl özverili, çalışkan, hırslı bir öğrenci olduğunu gördük" diyen Oğuz, onu örnek aldıklarını kaydetti.
Sınıfa ilk girdiğinde Bayburt'u karşısında görünce şaşırdığını aktaran Zeki Bozkurt ise şöyle konuştu:
"İlk sınıfa girdiğimizde Rahime ablayı karşımızda görünce şaşırmıştık. Ama zamanla onun hayat tecrübesi, bizimle ilgilenmesi üzerimizde olumlu bir etki yarattı. Onun gibi kültürlü biriyle sohbet etme ortamını bile bulduğumuz için gerçekten şanslıyız. Bu yaşta okulda genç insanların arasında olmak herkesin kaldırabileceği bir şey değil, onu tebrik ediyorum."