Hdp Heyeti'nin 'Çözüm Süreci' Açıklamaları (2)

HDP istanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı'ya gidecek heyetti bir değişikli olmayacağını belirerek, "Bu heyeti sayın Öcalan belirledi ve tayin etti. Öcalan'ın dışında hiçbir mekanizma bu heyete müdahale edemez. Ayrıca yaptığımız görüşmelerden edindiğimiz bilgi de böyle bir düşüncenin olmadığı şeklinde" dedi.

Önder, HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve idris Baluken ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Çözüm Süreci'ne ilişkin soruları yanıtladı. Yaptıkları çağrıya yanıt alamazlarsa Çözüm Süreci'ndeki takvimin ne olacağını ilişkin soru üzerine Önder, bu tür takvimlendirme anlayışına sıcak bakmadıklarını belirterek, "Bu iş neredeyse saatlerin bile önemli olduğu ciddi bir meseledir. Bu görüşmelerin tekrar kaldığı yerden devam etmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Sanırız da Hükümet de meselenin bu yöndeki ağırlığını ve ciddiyetini kavrayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Ne zaman İmralı'ya gidecekleri ve heyetin değişip değişmeyeceği sorusuna Önder, "Bu heyeti sayın Öcalan belirledi ve tayin etti. Sayın Öcalan'ın dışında hiçbir mekanizma bu heyete müdahale edemez. Böyle bir müdahaleyi ne biz, ne sayın Öcalan, ne de partimiz kabul etmeyecektir. Ayrıca bu bir yol da değildir. Bunun kimseye bir faydası yok. Bir önceki görüşmemizde de bunun altını çizmiştik; bu icbar dili, mecbur bırakma, 'ben tayin ederim' anlayışı barış süreçlerinin dili olamaz. Ayrıca yaptığımız görüşmelerden edindiğimiz bilgi de böyle bir düşüncenin olmadığı şeklinde. Heyette bir değişiklik yok. Hafta sonu olarak şey etmiyoruz belki öncesinde bir-iki siyasi görüşme yaparız. Yarın da olabilir, üç gün sonra da olabilir. Bunu karşılıklı belirleyeceğiz" diye konuştu.

Dün yapılan görüşmede kiminle, ne görüşüldüğü sorularına Önder, "Bunlar spekülatif olur. İşin burasından çok tekrar karşılıklı olarak bu iradenin, çözüm, barış ve demokrasi etrafında birleşmiş olması, buna dönük irade ve niyet beyanı daha kıymetlidir. Belli noktalarda benzer bir müştereklik yakaladığımızı söyleyebiliriz, belli noktalarda halen ayrı düşünüyoruz. Barış süreçleri tam da budur. Anlaşan insanların veya kurumların böyle bir müzakereye ihtiyacı yoktur. elbette tartışmalı başlıklar vardır. Süreç de tam bunun için gereklidir ve bunu sağlamaya dönük mekanizmadır" görüşünü aktardı..

-"Çözüm Süreci'nin askıya alındığı bütün durumları masaya yatırdık"

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, yol haritası konusundaki sorulara, "Biz yaptığımız bu görüşmede Çözüm Süreci'nin askıya alındığı bütün durumları masaya yatırdık. Gerek Kobani politikasıyla ilgili gerekse de müzakere mekanizmalarının kurulmamasıyla ilgili genel durumları değerlendirdik. Kamuoyu üzerinden yapılan polemiklerin getirdiği bazı sıkıntılar vardı, bu sıkıntıların aşılması konusunda belli görüş alışverişlerimiz oldu. Bu çerçevede sürecin hızlandırılması, süreçle ilgili tıkanıklıkların aşılması konusunda karşılıklı irade beyanının şekillendiği somut bir sonucu sizinle paylaşabiliriz" yanıtını verdi.
Baluken, yol haritası ile ilgili yeni paylaştıkları bir durumun söz konusu olmadığını belirterek, bugüne kadar detaylı bir yol haritasının heyetleriyle paylaşılmadığını, kendileriyle paylaşılan yol haritası taslağının söz konusu olduğunu ve bunun bütün detayları ve içeriğinin gerek partileri, gerekse sürecin yürütücüsü olan taraflarla paylaşılması gerektiğini savunduklarını anlattı. Yaptıkları görüşmenin çerçevesinin şu anda yaşanan tıkanıklığı aşmak, sorun alanlarını giderme üzerinde şekillendiğini anlatan Baluken, belki ileriki görüşmelerde yol haritasıyla ilgili bazı şeyleri Hükümet ile tartışma durumunun olabileceğini söyledi.

Sekreterya ile ilgili mutabakat olup olmadığı sorusuna Baluken, "Müzakere mekanizmalarının kurulması noktasında karşılıklı bir irade beyanının olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hükümet'in bu konuda yetkilendirmiş olduğu bir Çözüm Kurulu, süreçle ilgili bütün planlamaları, hazırlıkları yürütüyor. Biz de dün Çözüm Kurulu yetkilileriyle bir toplantı yapmış olduk. Bizim için asıl olan yetkilendirilmiş olan çözüm kurulunun bize ifade ettiği hususlardır" karşılığını verdi.

-"'Barışı getirirseniz oyunuz düşer, nerede görülmüş?"

Önder, "Hükümet'in sizden 2015 seçimlerini bekleme talebi var mı? Sekreterya için 2015 genel seçimlerini bekleyecek misiniz, yoksa hala öncelikli talebiniz mi?" sorusuna, "Bu konuda sanıyorum sayın Arınç, eksik bilgiye sahip olarak bir değerlendirme yaptı. Bu, bugün kararlaştırılmış bir mutabakat değil. Sayın Arınç, o talihsiz demeci vermeden önce oluşmuş bir mutabakattı ve bu mutabakatın devam ettiği bilgisi var bizde. Bu üzerinde spekülatif tartışmalar yürütülecek bir şey de değil. Bir müzakere yürütüyorsanız bir insanla, onun çalışma koşullarını ve çalışma yetkinliğini sağlamak durumundasınız. Bu çok akılcı ve insanı bir yaklaşımdır, aynı zamanda da zorunludur" dedi.

Milliyetçi oylar ve seçim meselesinin aslında oluşturulmuş bir yanlış algı olduğunu savunan Önder, şöyle konuştu:
"Ben bu ülkede, eğer faşist değilse, hiçbir siyasal düşüncenin barışı sağlayan siyasal yapılara desteğini azaltacağını düşünmüyorum. Dünyanın hiçbir yerinde böyle olmamış. Bu; barış karşıtı ve faşizan mecradan beslenen insanların oluşturmaya çalıştığı algıdır. 'Barışı getirirseniz oyunuz düşer', bu nerede görülmüş? İnsanlar hayatını kaybederse, gençlerimiz evine rahat ve emin şekilde dönemezse hiçbir siyasal iktidar ayakta duramaz. Barışı getirmek, demokrasiyi yetkinleştirmek, geliştirmek niye bir iktidara veya partiye oy kaybettirsin? Seçimden önce mi, sonra mı tartışması abesle iştigaldir. Barış hemen şimdi. Bizim yaklaşımımız budur. Bu bizim olduğu için değil, en akılcı ve en hakça seçenek olduğu için böyle davranılmak zorunda."
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun silahsızlanmanın başlatılmasıyla ilgili sözleri ile seçimden sonra genel af ve Öcalan'ın serbest bırakılmasını içerecek düzenleme bekleyip beklemedikleri sorularına Önder, önlerinde daha acil halledilmesi gereken gündem olduğunu, bu tartışmaların meseleyi spekülatif boyuta taşıyacağını söyledi.

Önder, ülkede tarihi barış ve tarihi kucaklaşma ile tam demokrasi için ne gerekiyorsa bir an önce ve hep birlikte hayata geçirilmek zorunda olduğunu, af ve demokratikleşmenin önündeki bütün engellerin kaldırılmasının da buna dahil olduğunu söyledi.

Önder, "Bizim silahlı birliklerimiz yok. 'HDP silah bıraksın' gibi bir algı oluştu. Bunun gerçekliğe tekabül eden yanı yok. HDP olarak biz bu süreçte taraflar arasında katkı, diyalog ve koordinasyon gerçekleştirmekle kendimizi konumlandırmış durumdayız. Sivil siyasetin girmediği süreçlerde yaşanan tıkanıklıklardan çıkarılan tarihi sonuçla bu konumumuzu temellendiriyoruz. Bize dönük 'silah bıraksınlar, şunu yapsınlar' çağrısının bir manası yok. Çünkü gerçek değil" dedi.

Kendilerinin sivil siyaset kurumu, PKK'nın ise silahlı örgüt olduğunu belirten Önder, "Baktığımız noktalarda yaklaşım biçimleri anlamında farklar olması doğal. Evet, bugüne kadar süreç hep ağırdan alınıldı, hep tek yanlı ve gereken ciddiyette kavranamadı. Bu konuda sıkıntı olduğu muhakkak" görüşünü ileri sürdü.
Önder, "Süreci başlatan kim?" sorusuna, "Süreci başlatan kuşkusuz sayın Öcalan'dır. Çünkü onun bu iradesi olmadan kamusal bir güç ne yapabilir? Son tahlilde bu tartışmanın da bir anlamı yok. Bu şeref sayın Cumhurbaşkanı'na ait olsun, bir an önce gereğini yapsın" karşılığını verdi.
(bitti)
Kaynak: AA