Başbakan Davutoğlu'nun Açıklamaları (1)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye içinde bile 2 milyon insan bir bölgeden diğer bölgeye gitse birçok problem çıkar.

Aynı ülke içinde veya başka bir ülkede de… Ama gönlünüz genişse ve o insanları kardeşiniz olarak görüyorsanız bunu bir yük gibi telakki etmezsiniz" dedi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, Al Jazeera Arapça’ya verdiği röportajda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, Türkiye ve Katar’ın IŞİD’e destek verdiği iddialarına, “Kesinlikle böyle bir durum yok. Herkes bilir ki, DEAŞ benzeri ülkelerden en fazla rahatsız olacak ülke, komşu bir ülkedir. Türkiye’nin DEAŞ’ten ne menfaati olabilir. Bunu yayarak Türkiye’nin ve Türkiye’de halkın iradesiyle iktidara gelmiş bir yönetimin uluslararası alanda meşruiyetini sarsmaya çalıştılar. Bu tür algı operasyonları hep gündeme geldi. Bu yeni bir olay değil bizim için. 2003’ten bu yana, iktidara geldiğimiz ilk andan itibaren bugüne kadar birçok kez içeride ve dışarıda bu tür hesaplar içinde olanlar, bu tür komplolar içinde olanlarla mücadele ettik. Burada önemli olan bizim başarı hikayemizin temel sırrı halkın hükümetimize verdiği destek ve halkımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz büyük kalkınma, ekonomik kalkınma, uluslararası itibarımızdaki yükseliştir. O bakımdan birileri belki Türkiye’yi hedef listesine koyabilir veya bu yönde çabalar sarf edebilir. Ama kendi halkına güvenen bir yönetimi ve halkla bütünleşmiş bir yönetimi herhangi bir şekilde etkisiz kılmak mümkün değildir. Bunların Suriye’de oluşan veya Suriye’de IŞİD’e, DEAŞ’a karşı oluşan koalisyonlarla ilgisi olduğu kanaatinde değilim” diye cevap verdi.

“BİZİM HÜKÜMETİMİZ HİÇBİR ZAMAN SURİYELİ KARDEŞİMİZİ BİR YÜK GİBİ GÖRMEDİ”
Suriyeli sığınmacıların bir yük gibi telakki edilmediğinin altını çizen Davutoğlu, “Türkiye içinde bile 2 milyon insan bir bölgeden diğer bölgeye gitse birçok problem çıkar. Aynı ülke içinde veya başka bir ülkede de… Ama gönlünüz genişse ve o insanları kardeşiniz olarak görüyorsanız bunu bir yük gibi telakki etmezsiniz. Ama Türkiye’de Suriyeli mülteciler dolayısıyla birçok tabii ekonomik, sosyal sorunlarla karşı karşıyayız. Ama bizim hükümetimiz hiçbir zaman Suriyeli kardeşimizi bir yük gibi görmedi. Allah’ın bize bir emaneti olarak gördük. Onlara bir ensar olarak yaklaştık. Onlar muhacirindir biz ensarız. Dolayısıyla 4 buçuk milyar doları aştı bizim yaptığımız harcamalar, ekmeğimizi paylaştık, aşımızı paylaştık. Biz büyük petrol zengini değiliz, büyük doğal kaynaklarımız yok. Halkımızdan aldığımız vergilerle Suriyeli kardeşlerimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ama halkımızdan şimdiye kadar da hiç kimse yanlış yapıyorsunuz demedi. Bazı itiraz edenler çıktı. Ama ciddi sosyal sorunlara da sebebiyet verdi. Mesela Kilis şehrinde şu anda Suriyelilerin sayısı Kilis’in gerçekte orada oturanlardan daha fazla. Gaziantep’te yarısına yaklaşıyor. Oradaki sosyal doku da tabii bundan etkileniyor. Sadece kamplarda okula giden Suriyeli sayısı 70 bin, Suriyeli öğrenci sayısı. Dışarıda giden 450 bin. Şimdi düşünün her biri okula gidiyor. Biz kamplarda hiç kimseyi okulsuz bırakmadık. Sebep, eğer bu iş uzarsa Suriye’de bir neslin kaybolmasını istemiyoruz. Ne yaptık, kamplardaki Suriyeli öğretmenleri maaşla okullara hoca yaptık. Onlar kendi öğrencilerine ders verdi, biz onlara maaş ödedik. Suriyeli kamplarında hiçbir Suriyeli, kendi onuru zedelenmesin diye, Biz Suriyelilere ilk anlarda yemek veriyorduk şimdi yemek vermiyoruz, ellerine her ay kişi başına bir çek veriyoruz. Gidip pazardan kendisi malzemesini alıyor, yemeğini kendisi yapıyor. Ve o çeki aldığında onun izzeti korunuyor. Bir dilenci gibi muamele etmiyoruz. O parayı alıyor kendi aile hayatını sürdürecek şekilde devam ediyor. Evleniyorlar. 10 binlerce Suriyeli bebek doğdu Türkiye’de. Hatta Cenevre-2 Konferansı’nda Velid Muallim bana, yani orada komşu ülkelerde teröristler var dediğinde kendisine söyledim; ‘Doğru Türkiye’de 27 bin, o zaman öyleydi, 27 bin bebek terörist doğdu’ dedim. Bunlar kaçan, sığınan insanlar. Biz elimizden geldiği kadar kardeşlerimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bakınız üç günde 138 bin kişi girdi. Bir haftada 200 bin kişi. Kimisi akrabalarının yanına gitti, kimisini biz kampa aldık. Akrabalarının yanına gidenlere maddi katkıda bulunduk. 36 bin, sadece bu Sünnilere ya da Müslümanlara değil. 36 bin Yezidi geldi Türkiye’ye. Onlara da bakıyoruz Irak’ta” ifadelerini kullandı.

“TÜRKLERE İMTİHAN YAPIYORUZ, SURİYELİLERE YAPMIYORUZ”
Suriyeli öğrencilerin üniversitelere sınavsız kabul edilmesiyle ilgili değerlendirmede bulunan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Türkiye’de üniversiteye girmek çok zordur. Ama Suriyeliler başvurursa giriyorlar. Girer, imtihan yapmayız. Türklere imtihan yapıyoruz, Suriyelilere yapmıyoruz. Hatta bugün iş adamlarıyla görüştüm, şimdi Suriyelilere çalışma izni vereceğiz geçici olarak. Çünkü kendi helal rızıklarını kazanmalarını istiyoruz. Ve belli bir düzenli hayatları olmasını istiyoruz. İnşallah Suriye’ye barış geldiğinde geri evlerine dönerler. Sonra da Türkiye’ye dua ederler. Ama bugün iş adamlarından biri şöyle söyledi; 'Türkiye’de bu kadar işsiz varken, Türkiye’de işsizlik yüzde 9-10, bu yükü, bunu nasıl yapacaksınız' diye sordu. Ama biz şuna inanıyoruz: Mazluma uzanan el Allah tarafından bereketlendirilir. Belki de Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında mazlumlara uzattığımız elin hissesi vardır. Biz her şeye maddiyat içinde bakmayan bir kültürden geliyoruz. İnşallah bu yaptığımız harcamalar bizim kendi vergilerle elde ettiğimiz hazinemizi bereketlendirecek. Eğer onlara kapımızı kapatırsak Allah’ın yardımından da bereketinden de nasibimizi keseriz diye düşünüyoruz. Onun için muhacir Medine’ye geldiğinde ensarın malı eksilmedi. O sabırla o ensar daha sonra aralarından çok büyük zenginler çıktı. Ama önemli olan muhacire kapı açabilmek.”
Kaynak: İHA