Aydınlı Tabiplerden Torba Yasa ve Tam Gün Değerlendirmesi
Aydın tabip Odası Başkanı Eralp Atay, Torba Yasa-Tam Gün’ün TBMM tarafından kabul edilmesiyle birlikte sağlıkta yeni bir dönemle karşı karşıya kaldıklarını ve bu yasa ile birlikte hekimlik mesleğinin yeniden düzenlenmeye başladığını iddia etti.
Aydın Tabip Odası Başkanı Eralp Atay yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı bir basın toplantısı düzenleyerek geçtiğimiz günlerde TBMM tarafından onaylanan Torba Yasa Tam Gün’ün sıkıntı yönlerini ele aldı.
Yapılan torba yasayla birlikte sağlıkta ticaretin yasalaştığını, insan sağlığının ticarete maruz bırakıldığını öne süren Atay, “İnsan sağlığının ticari unsur haline dönüştürülmesinin engellenmesi ve kamu yararının korunması amacıyla reklam yasağına aykırı hareket eden sağlık kuruluşları ve yayıncı kuruluşlara bir önceki aya ait brüt hizmet gelirinin yüzde 5 kadar idari para cezası uygulanır hükmü torba yasadan çıkarıldı. Ayrıca sağlık kuruluşlarında yoksul, acil hastaya bakmayan, acil hastalarda para alan, yeterli personel çalıştırmayan, tıbbi cihaz ve donanım, bina ve hizmet birimleri hizmet birimleri malzeme ile ilaç standartlarının uymadığı bir yıl içinde 3 kez saptanan sağlık kuruluşlarına 3 aya kadar faaliyet durdurma cezası yerine 10 gün uygun görüldü.
Bu maddenin ortadan kaldırılması ile özellikle zincir hastanelere büyük bir kıyak yapılmıştır” dedi.
Ruhsata aykırı ilaç imal edip halk sağlığını tehdit edenlere yalnızca para cezası verilmesinin de kabul edildiğini dikkat çeken Atay, “Olağan üstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana ve sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç sağlık hizmeti sunan veya sağlık hizmeti verdirenler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır maddesi kabul edildi. Evrensel hekimlik ve hukuk ilkelerinde yeri olmayan bir yaklaşımı içimize sindirmemiz mümkün değildir. Acile gelen hastadan para istemek, yoksul insanları tedavi etmemek suç değil, hekimlik diploması ile ücretsiz sağlık hizmeti vermek suç, bu kabul edilemez” şeklinde konuştu.
Yeni yasa ile birlikte hastaların mahrem bilgilerini bildirmeyen hekimlere para cezası verileceğini de hatırlatan Atay, “ Hasta hekim mahremiyeti artık ortadan kalkıyor. Hekimlik etiği, hukuk ilkeleri ve anayasal kuralları hiçe sayarak hastaların hekimlere verdikleri mahrem bilgileri sağlık bakanlığına bildirmeyenler iki kez uyarılacak üçüncüsünde ise aylık gelirinin yüzde 1’i oranında para cezası verilecek” dedi.
Sağlık personelinin mesai saati dışında kuruma çağrılması adı altında ikamet zorunluluğu uygulanmasının oluşturulmaya çalışıldığının altını çizen Atay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Serbest çalışırsanız yalnızca özel hastane ve vakıf üniversitelerinde çalışabilirsiniz. Memur olan hekimler mesai saati dışında muayenehane açamayacak serbest meslek icra edemeyeceklerdir. Tıp fakültelerinde çalışan doçent ve profesörler mesai bitiminde serbest çalışamayacaklar, toplam sayının yüzde 50’sini geçememek üzere izin verilecek öğretim üyeleri özel hastane ve vakıf hastanelerinde çalışabileceklerdir. Bu şekilde çalışanlar alacaklarını paranın yarısını üniversitelerine vereceklerdir. Halen mesleğini mesai saati dışında serbest icra eden öğretim üyeleri 3 ay içerisinde bu çalışmalarına son vermezler ise öğretim üyeliği ile ilişkileri kesilecektir. Aile hekimleri, kurum hekimleri ve kamu sağlık kuruluşlarında çalışan diğer hekimler, mesai saati bitiminde aylık 30 saati geçmemek üzere işyeri hekimliği yapabilecek, iş yeri hekimliği sertifikası olmayan hekimler de 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli işyerlerinde çalışabileceklerdir. Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına ayda en az 8 saat nöbet tutma zorunluluğu getirildi”
Yasada insan hak ve özgürlüklerine dair ihlal edilen maddelerin bulunduğunu da işaret eden Atay, “Hekimin hastaya ruhsatsız müdahalesi suç, polisin ve özel harekatçının müdahalesi uygun görüldü.
Türk Silahlı Kuvvetleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi Başkanlığında göervli personel, görev yaptıkları esnada sağlık personeli yokluğunda veya sağlık personeli ulaşıncaya kadar acil tıbbi müdahaleleri yapabilecektir. Bu madde insan haklarına aykırı müdahalelere ve delil karartılmasına yol açacak niteliktedir. Hoca farkını, özel hastanelerden sonra devlet üniversiteleri de alacak. 2547 sayılı YÖK yasasının Döner Sermayeye ilişkin hükümleri içinde buluna öğretim üyeleri için vatandaştan ilave ücret alınmayacağına ilişkin hüküm kaldırıldı.
Öğretim üyelerinin mesai saatinin dışında üniversitede sundukları sağlık hizmetlerinden ilave ücret alınacak ve bu ücretin en az yüzde 50’si kuruma, geriye kalanı hizmeti sunan öğretim üyesine, toplam performansı aşmamak kaydıyla ödenecektir” ifadelerini kullandı.
Yasa da yer alan kanunların kabul edilemeyecek derecede sıkıntılı olduğunu ve yasanın hekimlere merhem olan bir yasa olmadığını savunan Atay, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Yurt dışında çalışan veya yurt dışında eğitimlerini tamamlayanlar, önümüzdeki 6 ay içinde Türkiye’ye dönerlerse devlet hizmeti yükümlülüğünden yani mecburi hizmetten muaf olacaklardır. Ama yurt inde okuyan ve çalışan hekimlerimiz eşlerinden, çocuklarından yıllarca ayrı kalarak mecburi hizmete gitmeye devam edeceklerdir. Aile hekimleri aile hekimliği uzmanlık eğitimine çalıştıkları yerde uzaktan eğitim yoluyla yapacaklar ve mecburi hizmetten muaf tutulacaklardır. Böylece bir eğitim ve eşitsizlik dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu yasa; hekimlik mesleği ile bağdaşmamaktadır, toplum vicdanına uymamaktadır, bireylerin evrensel insan hak ve özgürlüklerini ihlal etmektedir. Bu yasa ile tıp eğitimi ve geleceği ticarete kurban edilmektedir. Bu yasa paran kadar sağlık anlayışının tescil edildiği bir yasadır. Bu yasa özlük hakları ve emekli ücreti bakımından sağlık çalışanlarına bir şey getirmemektedir ve sağlık ortamının hiçbir sorununa merhem olacak bir yasa değildir. Paralı sağlık hayaldi, gerçek oldu”