Chp Grup Başkanvekili İnce Açıklaması
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "1989'da yolsuzluklar konuşulurken, bu millet 'dur' dedi. Şimdi 2014'te hep beraber aynısını yapmalıyız" dedi.
Partisinin Yalova Belediye Başkanı adayı Vefa Salman'ın İsmetpaşa Mahallesi'ndeki seçim irtibat ofisinin açılış törenine katılan İnce, burada yaptığı konuşmada, ülkede son zamanlarda yaşanan olayların ardından herkesi bu gidişe "dur" demesi gerektiğini söyledi.
"Siz çocuğunuzu okutamazken, çocuğunuza yurt bulamazken, çocuğunuzun çeyizini düzemezken, birilerinin kutularından milyon dolarlar çıkıyorsa bu gidişe bir 'dur' demeniz lazım" diyen İnce, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başbakanın oğlunun ifadeye gitmemesi, Türkiye'de bir rejim değişikliğidir aslında. Çocuğunuza polisten bir yazı geldiğinde 'sabah çocuğum karakola gidecek mi, gitmeyecek mi' diye sabaha kadar uyuyamazsınız Sizin çocuğunuzla Başbakanın çocuğunun arasındaki fark nedir? Burası hukuk devletiyse hiçbir fark yoktur. Eğer bu ülkede savcı, Başbakanın oğlunu ifadeye çağırıyorsa Başbakanın oğlu meydan okuyorsa ve gitmiyorsa, Türkiye bir faşist devlet olmuştur artık. Buna beraber 'dur' diyeceğiz."
İnce, AK Parti'lisi, CHP'lisi, MHP'lisi, Türk'ü, Kürt'ü, Alevi'si, Sünni'si, Karadenizlisi, güneylisi, kuzeylisi, herkesin kötü gidişe "dur" demesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"(Benim müsteşarım, benim valim) diyor, yakında (Benim hakimim, benim savcım) diyecek. 'Ucu Başbakanın oğluna dokunacak' diye hukuk işlemezse, TBMM kanun değiştiriyorsa, Türkiye bir padişahlığa doğru gider. Başbakan demişti ya; 'Bu bir İstiklal Savaşıdır' diye, ben de o zaman bu bir İstiklal Savaşı değil, bir 'İstikbal Savaşı' demiştim. Şair, 'Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor' diyordu ya, ben onu değiştiriyorum, 'Bir Bilal uğruna ya Rab, hukuk devleti batıyor. TÜBİTAK'ın başına bir kereye mahsus, Başbakanın atadığı kişi gelecek. MİT Müsteşarını yargılamamak için gece yarısı kanun çıkaracaklar. Gazetelere, televizyonlara yayın durdurma yetkisini Başbakan alacak. Sonra bu ülkede hırsızlıkları, yolsuzlukları engelleyeceğiz, öyle mi? Bu mümkün değil. Her taraf rüşvet, her taraf yolsuzluk fışkırıyor. Türkiye batmış, Türkiye'nin çivisi çıkmış artık. Yargı kokmuş, adalet çökmüş, üniversite bitmiş, ordu dağıtılmış ve hepimizin parası bu milletin 90 yıllık birikimleri çalınmış. Buna bir 'dur' demek lazım. 1989'da yolsuzluklar konuşulurken, bu millet 'dur' dedi.
Şimdi 2014'te hep beraber aynısını yapmalıyız."
- "Bu coğrafyada işimiz zor"
Kriz olduğunda kurumlar arasında uyumu sağlamanın Cumhurbaşkanının görevi olduğunu dile getiren İnce, şunları kaydetti:
"Türkiye'de bütün bunlar olup biterken, sayın Cumhurbaşkanı kılını kıpırdatmıyor. Bakanlar Kurulunu toplayıp başkanlık yapmıyor. Meclisi olağanüstü toplantıya çağırmıyor. Siyasi parti liderlerini çağırıp bir toplantı yapmıyor. Yargı zirvesi yapmıyor. Cumhurbaşkanının görevi, bir kriz olduğunda kurumlar arasında uyumu sağlamaktır. Ne yazık ki Cumhurbaşkanı etliye sütlüye karışmadan, durumu idare etme yolunu seçiyor. Türkiye, durumu idare etmenin yollarını çoktan geçmiş durumda. Geçmişte hangi partiye oy verirse versin, hiç fark etmez. Bu coğrafyada işimiz zor zaten. Zaten etrafımız Kafkasya, Balkanlar, Ortadoğu, bir büyük cadı kazanının ortasındayız. Böyle bir coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti'nin gelenekleri bozulursa, ordusu dağıtılırsa, kurumları çökertilirse bu topraklarda iyi, rahat, özgür, bağımsız yaşayamayız. Çocuklarımızın geleceğini çalıyor bunlar, görmüyor musunuz?"
İnce, daha sonra seçim irtibat bürosunun açılışını yaptı.
Kaynak: AA
"Siz çocuğunuzu okutamazken, çocuğunuza yurt bulamazken, çocuğunuzun çeyizini düzemezken, birilerinin kutularından milyon dolarlar çıkıyorsa bu gidişe bir 'dur' demeniz lazım" diyen İnce, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başbakanın oğlunun ifadeye gitmemesi, Türkiye'de bir rejim değişikliğidir aslında. Çocuğunuza polisten bir yazı geldiğinde 'sabah çocuğum karakola gidecek mi, gitmeyecek mi' diye sabaha kadar uyuyamazsınız Sizin çocuğunuzla Başbakanın çocuğunun arasındaki fark nedir? Burası hukuk devletiyse hiçbir fark yoktur. Eğer bu ülkede savcı, Başbakanın oğlunu ifadeye çağırıyorsa Başbakanın oğlu meydan okuyorsa ve gitmiyorsa, Türkiye bir faşist devlet olmuştur artık. Buna beraber 'dur' diyeceğiz."
İnce, AK Parti'lisi, CHP'lisi, MHP'lisi, Türk'ü, Kürt'ü, Alevi'si, Sünni'si, Karadenizlisi, güneylisi, kuzeylisi, herkesin kötü gidişe "dur" demesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"(Benim müsteşarım, benim valim) diyor, yakında (Benim hakimim, benim savcım) diyecek. 'Ucu Başbakanın oğluna dokunacak' diye hukuk işlemezse, TBMM kanun değiştiriyorsa, Türkiye bir padişahlığa doğru gider. Başbakan demişti ya; 'Bu bir İstiklal Savaşıdır' diye, ben de o zaman bu bir İstiklal Savaşı değil, bir 'İstikbal Savaşı' demiştim. Şair, 'Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor' diyordu ya, ben onu değiştiriyorum, 'Bir Bilal uğruna ya Rab, hukuk devleti batıyor. TÜBİTAK'ın başına bir kereye mahsus, Başbakanın atadığı kişi gelecek. MİT Müsteşarını yargılamamak için gece yarısı kanun çıkaracaklar. Gazetelere, televizyonlara yayın durdurma yetkisini Başbakan alacak. Sonra bu ülkede hırsızlıkları, yolsuzlukları engelleyeceğiz, öyle mi? Bu mümkün değil. Her taraf rüşvet, her taraf yolsuzluk fışkırıyor. Türkiye batmış, Türkiye'nin çivisi çıkmış artık. Yargı kokmuş, adalet çökmüş, üniversite bitmiş, ordu dağıtılmış ve hepimizin parası bu milletin 90 yıllık birikimleri çalınmış. Buna bir 'dur' demek lazım. 1989'da yolsuzluklar konuşulurken, bu millet 'dur' dedi.
Şimdi 2014'te hep beraber aynısını yapmalıyız."
- "Bu coğrafyada işimiz zor"
Kriz olduğunda kurumlar arasında uyumu sağlamanın Cumhurbaşkanının görevi olduğunu dile getiren İnce, şunları kaydetti:
"Türkiye'de bütün bunlar olup biterken, sayın Cumhurbaşkanı kılını kıpırdatmıyor. Bakanlar Kurulunu toplayıp başkanlık yapmıyor. Meclisi olağanüstü toplantıya çağırmıyor. Siyasi parti liderlerini çağırıp bir toplantı yapmıyor. Yargı zirvesi yapmıyor. Cumhurbaşkanının görevi, bir kriz olduğunda kurumlar arasında uyumu sağlamaktır. Ne yazık ki Cumhurbaşkanı etliye sütlüye karışmadan, durumu idare etme yolunu seçiyor. Türkiye, durumu idare etmenin yollarını çoktan geçmiş durumda. Geçmişte hangi partiye oy verirse versin, hiç fark etmez. Bu coğrafyada işimiz zor zaten. Zaten etrafımız Kafkasya, Balkanlar, Ortadoğu, bir büyük cadı kazanının ortasındayız. Böyle bir coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti'nin gelenekleri bozulursa, ordusu dağıtılırsa, kurumları çökertilirse bu topraklarda iyi, rahat, özgür, bağımsız yaşayamayız. Çocuklarımızın geleceğini çalıyor bunlar, görmüyor musunuz?"
İnce, daha sonra seçim irtibat bürosunun açılışını yaptı.