Türkiye'de 11 Yılda Kkka'dan 396 Kişi Öldü

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Türkiye'de 2002 yılından itibaren görülmeye başlanan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına bugüne kadar 7 bin 415 kişi yakalandı.

Türkiye'de 11 Yılda Kkka'dan 396 Kişi Öldü
Bunlardan 396'sı hayatını kaybetti” dedi.

Prof. Dr. Mustafa Sünbül, Türkiye'de ilk olarak 2002 yılında Tokat ve civar illerde görülmeye başlanan, bugün için birçok ilde önemli halk sağlığı sorunu haline gelen 'Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)' hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. 2002 yılında Tokat’ta ortaya çıkan KKKA hastalığının birçok ilde görülmeye başladığını ifade eden Sünbül, “2002 yılında yıllık toplam vaka sayısı 150 civarındaydı. Hastalık 2008 yılında adeta zirve yaparak toplam vaka sayısı bin 315 olurken, 2009 yılında da benzer şekilde bu sayı yıllık bin 318 vaka sayısına ulaştı. Fakat 2009 yılı itibariyle sağlık otoriteleri tarafından alınan önlemlerin sayesinde vakalar biraz azalmaya başladı.

Sağlık Bakanlığı konu ile ilgili gerek eğitim faaliyetleri olarak gerekse hastalığın endemik olduğu sahalarda bilinçlendirme çalışmaları yaptı. 2012 yılına gelindiğinde yıllık hasta sayısı 800'ün altına indi. Bu yıl hasta sayısında son yıllara göre bir artış olmakla beraber ölüm oranı yüzde 4.1'e geriledi" diye konuştu.

Türkiye’de KKKA hastalığına yakalanıp hayatını kaybeden vatandaşların sayısını değerlendiren Prof. Dr. Mustafa Sünbül, ”Oran olarak bakıldığında hastalıktan hayatını kaybedenlerin sayısı yüzde 5 civarındadır. Dünyada bu hastalığın görüldüğü diğer ülkelere göre oldukça iyi bir rakam. Çünkü bir çok ülkede bu rakam oldukça yüksektir. Bazı ülkelerde ölüm oranları yüzde 80'lere kadar yüksek olabiliyor. Ülkemizde bu hastalıkla ilgili gerek sağlık çalışanlarına ve gerekse hastalığın sık görüldüğü bölgelerde yaşayan vatandaşlara ciddi eğitim faaliyetleri yapılmaktadır. Diğer yandan ülkemizde sağlık bakımı ile ilgili son yıllarda önemli mesafeler alındı. Bu hastalığın tanısı ve destek tedavisinde doktorlarımız ve yardımcı sağlık personelinde önemli tecrübe oluştu. Basın ve yayın kuruluşlarının hastalığa olan ilgisi de toplumda hastalıkla ilgili bilinç oluşmasına katkı sağladı. Toplumda hastalığın bulaş riski ve hastalık belirtileri ve yapılması gerekenler konusunda ciddi bir duyarlılık oluştuğunu düşünüyorum. Artık birçok hasta kene yapıştığı zaman kendi çıkarmak yerine, en yakın sağlık kuruluşuna başvuruyor. Usulüne uygun olarak keneler hekimler tarafından çıkarılıyor. Tüm bu olumlu gelişmelerle birlikte önümüzdeki yıllarda vaka sayılarında da azalmada bekliyoruz. Bu yıl hasta sayısında azalma olmamasına karşın ölüm oranında azalma da bu çalışmaların bir sonucu olabilir. Ancak hastalığın önlenmesine yönelik tedbirler konusunda bir ve risk bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımızın hassasiyeti noktasında bir azalma olmaması gerekiyor. Öyle görünüyor ki bu hastalıkla mücadelede başarı için epey bir zaman alacaktır. Ülkemizde aşı ile ilgili yapılan çalışmalarda ümit verici gelişmeler olmasına rağmen henüz rutin uygulamaya girebilmiş bir aşısı yoktur. Günümüz tıbbında kullanılan antiviral ilaçlarında bu viruse karşı etkinliği gösterilememiştir. Bu yüzden koruyucu önlemler önemli bir yer tutmaktadır" şeklinde konuştu.

Ayrıca Prof. Dr. Mustafa Sünbül, belediyeler tarafından KKKA hastalığını önlemek amacıyla park ve bahçelerin ilaçlanmasının bir yararı olmadığını belirterek, "Bu yöntemle doğada bulunan kenelerin yok edilmesi imkansız, hatta bu amaçla kullanılan ilaçların arzu edilmeyen bazı sonuçlara dahi neden olabiliyor. Bu tür canlılarla etkin mücadelenin kimyasal ilaçlarla değil, biyolojik yöntemlerle sağlanabilir"ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA