"Dünyada ve Türkiye'de Nanoteknoloji" Paneli

ERZURUM - Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Arif Adlı, "Nanoteknoloji her zaman üç önemli stratejide hep yer buldu. Bunun ilki 2023 vizyonudur. Burada nanoteknoloji 8 tane önemli teknolojinin arasında sayıldı. Bunun yanı sıra Kalkınma Bakanlığı'nın hazırladığı stratejilerde öncelikli alanlarda nanoteknoloji yer buluyor" dedi.

Adlı, Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi'nde düzenlenen "Dünyada ve Türkiye'de Nanoteknoloji" konulu panelde yaptığı konuşmada, destek deyince ilk akla gelen kurumun desteklerin ana kaynağının TÜBİTAK olduğunu ve bu kurumun 1963 yılında kurulduğunu söyledi.

TÜBİTAK'ın temel görevleri arasında üç ana foksiyonun olduğunu ifade eden Adlı, "Birincisi bilim teknoloji ve araştırma faaliyetlerinde destek sağlamak. Bu destekleri de burs ve etkinlik destekleri, akademik ve kamu Ar-Ge destekleri ve sanayi Ar-Ge destekleri olarak üç bölüme ayırmak mümkün. Bunun dışında TÜBİTAK'a bağlı enstitüler var. Bu bağlı enstitüler aracılığıyla TÜBİTAK bizzat araştırma da yapıyor ve yaklaşık üç bin araştırmacımız var" diye konuştu.

Kurumun, Türkiye'nin bilim, teknoloji ve yenilik politikaları konusunda hükümete öneriler sunmak gibi görevinin olduğunu vurgulayan Adlı, şunları kaydetti:

"Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu,uzun vadeli hedefleri kararlaştırır. Bu konuda üst seviyede politikalar oluşturur. Bu politikaları gerçekleştirmek için kurumlara görevler verir. Sorumlu kuruluşları belirler ve bunları izler. 1989'dan 2003 yılına kadar maalesef sadece dokuz kez toplanabilmiş BTYK. Ancak 2004 yılından sonra sürekli olarak altı ayda başbakanın başkanlığında 17 kez toplanmış durumda. 21 üyeden oluşuyor. Çok sayıda karar alınmış ve bu kararların bir kısmı sonladırılmış durumda. BTYK, tarafından çeşitli stratejiler geliştiriliyor."

BTYK'nın yaptığı en önemli işlerden birinin Türkiye araştırma alanını oluşturmak olduğunu ifade eden Adlı, "Bu araştırma alanına çok sayıda fon aktarmıştır. 2004'ten sonra aktardığı fonlar TÜBİTAK'ın kuruluşundan beri aktardığı fonlardan çok daha fazla. Yani 4-5 yılda aktardığı fonlar, 40 yılda aktardığı fonlardan fazla. Bu şekilde TÜBİTAK bu fonları kamu kurumlarına, STK'lara, üniversiteler ve özel sektöre yarıştırarak dağıtıyor" şeklinde konuştu.

-"Nanoteknolojiyi sadece bir alana hapsetmek mümkün değil"

Adlı, şöyle devam etti:

"TÜBİTAK aslında birçok yerde yer alıyor. 2011 yılında Türkiye'ye 12 milyar liraya yakın Ar-Ge'ye destek sağladık. Harcamaların sektörlere göre dağılımı da önemli. Az gelişmiş ülkelerde genellikle harcamaları kamu ve üniversiteler yapıyor gelişmiş ülkelerde bunu daha çok özel sektör yapıyordu Türkiye'de bu yönde bir eğilim var. Aslında 2009'da özel sektör ve üniversiteler eşitlendi. Fakat tekrar üniversite biraz öne geçti. Hedefimiz 2023'te üçte ikisini özel sektörün yapmasıdır."

Nanoteknolojiye değinen Adlı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Nanoteknoloji her zaman üç önemli stratejide hep yer buldu. Bunun ilki 2023 vizyonudur. Burada nanoteknoloji 8 tane önemli teknolojinin arasında sayıldı. Kalkınma Bakanlığı'nın hazırladığı stratejilerde öncelikli alanlarda nanoteknoloji yer buluyor. En son yürürlükte olan 2011-2016 yılları arasındaki Ulusal, Bilim, Teknoloji Yenilik stretejimizde de öncelikli sektörlere hizmet eden teknoloji alanlarından biri olarak zikrediliyor. Bunun için nanoteknolojiyi sadece bir alana hapsetmek mümkün değil. Nanoteknolojiyi bir alana hapsetmek yerine hepsinin ayrı ayrı rolleri olması gerekir."

Panelde, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Aydınlı da "Dünyada ve Türkiye'de Nanoteknoloji: 2013-2023 Bir Eğitim Perspektifi" konulu sunum yaptı.

Kaynak: AA