Tdk Başkanı Kaçalin'den ''Yazı Dili'' Uyarısı Açıklaması

Kurbani Geyik - Türk Dil Kurumu Başkanı Mustafa Kaçalin, resmi yazışmalarda kullanılan yazı dilinde önemli sıkıntılar bulunduğunu belirterek, ''Tuttuğumuz yerde yanlış akıyor, yanlış fışkırıyor. Resmiyet Türkçeyi katletmek için midir- Resmiyet, Türkçeye hizmet etmek içindir'' dedi.

Kaçalin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkçe için her yıl bazı kamu kurum ve kuruluşları tarafından seminerlerler düzenlendiğini ancak bu seminerleri düzenleyen kurumların resmi yazışmalarda önemli hatalar yaptığına dikkati çekti.

Resmi yazışmalarda, en önemli hatalardan birinin kullanılan imzalarda görüldüğünü ifade eden Kaçalin, bu yazışmalarda Türk tipi imza yerine Fransız tipi imza kullanıldığını söyledi.

Kaçalin, Türk tipi imzada önce sorumlu olunan kurumun ardından o kurumda görevli olan kişinin adının yazılması gerektiğine işaret ederek, ''3. Murat yerine, Murat 3 demek ne kadar yanlışsa 'Ankara Valisi' dedikten sonra valimizin adını yazmak da o kadar yanlıştır. Önce valimizin adı sonra 'Ankara Valisi' demek Türkçe değildir'' dedi.

Yazı dilinde kullanılan bir başka hatanın da sokak adlarının yazılımında görüldüğüne işaret eden Kaçalin, sokak adlarının, ''Çilek Sokak'', ''Mavi Sokak'', ''317. Sokak'' gibi yazıldığını belirterek, şunları söyledi:

''Hiç 'sokağı' diye bir şey görmüyoruz. Bu katlamalı bir fecaattir. Bazı ekleri kullanmada sokak telaffuzu, kısaltma ve yıpranmalar esas alınıyor. Mesela bilmem ne üniversitesi öğrenci işleri dairesi başkanlığı, 'öğrenci işleri daire başkanlığı' şeklinde yazılıyor veya Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, 'Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı' olarak ifade ediliyor. Konuşurken, 'Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığından ruhsat alalım' diyebilirsiniz ama Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı değil Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı olmalıdır.''

-''Türkçe böyle ölür''-

''Yazı dilinde, resmi ve ayyuka çıkmış yanlışlarımız var'' diyen Kaçalin, ''Gitsen söylesen, 'seni ne ilgilendirir' derler. Resmen yazsan 'ya bir tek bu iş mi kaldı- Bizim ne büyük işlerimiz var. Sen bizim bir tabeladaki bir 'i'ye takıldın' derler. Türkçe böyle ölür'' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin değişik yerlerinde Türkçeyi kurtarma toplantıları yapıldığını dile getiren Kaçalin, ''Bu toplantılar, dili katledenler tarafından yapılıyor. Bu toplantıyı yapma ama oraya da 'belediyesi başkanlığı' yaz. Doğrusunu yazmalıyız'' dedi.

Yazı dilinde tamlamalarda da yanlışlıklar yapıldığını dile getiren Kaçalin, ''Tamlamalarda gelen sözcük öne gelir ama Türk gibi düşünmediğimiz için geleni biz araya yerleştiriyoruz. Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı emekli oldu, ayrıldıysa biz onun için 'eski Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı' deriz. Bunu eski Ankara diye anlıyorlar'' ifadelerini kullandı.

Kaçalin, noter isimlendirmelerinde de benzer yanlışlar yapıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Burada da noterler de 2. veya 23. Noter diye yazılıyor. Siz 23. Notere mi gidiyorsunuz, yoksa 23. Ankara Noterine mi gidiyorsunuz. Doğru olan, 23. Ankara Noteridir. Ankara 3. Noteri olmaz ama her yerde böyle yazıyor. Tuttuğumuz yerde yanlış akıyor, yanlış fışkırıyor. Resmiyet Türkçeyi katletmek için midir- Resmiyet Türkçeye hizmet etmek içindir. Neresini söylesem bunların görmezler, görmek istemezler veyahut ucu biraz hareket etmeye, kıpırdanmaya, kitap okumaya varacağından onu bırakırlar.''

-İletişim fakültesi sıkıntısı-

''İletişim fakültesi'' ibaresinde de sıkıntı bulunduğunu dile getiren Kaçalin, ''İletişim fakültesi diye bir fakülte var. 'Ben annemle iletişemedim'. Hangi Türk böyle bir şey demiştir- Nasıl böyle bir karşılık almış, niye almış bilmiyorum ama iletişim kurulmuş. Bize hiçbir şey sorulmaz ama soruluyormuş gibi intiba verirler. İletişim fakültesi, 'haberleşme' olabilir'' diye konuştu.

-''Kelimelerin ırkını bakılmaz''-

Türkçe hassasiyeti olanların ''arı bir dil'' oluşturma gibi çabaları olduğunu ifade eden Kaçalin, şöyle devam etti:

''Kelimelerin ırkına bakılmaz. Bugün üstümüze baksak, cebimizde ya Nokia ya Samsung vardır. Üstümüzden yabancılık akarken bunlardan hesap sormayıp, bunları dikkate almayıp 'haber kelimesi Arapça at' deniliyor. Peki niye Samsung'u atmıyorsun- Hayatın her yerinde uyumlu şekilde yabancı münasebetleri varken, 'Türkçe arı olacak' deniliyor. Bunun eşiti şudur; o zaman Türkçe ölecek demektir. Hiçbir dil arı olamaz. Haber kelimesini kaldır, irtibat kelimesini kaldır, iletişimi kullan. İrtibat mı haber mi- Haber, doğru veya yanlış ihtimali olan sözdür. İrtibat ise bağlantıdır. İrtibat ayrı şey, haber ayrı şey. İrtibat ile haber iletişilmez. Yeninin her birinde problem var.''

''Eski ile tarihimizle milletimizle hesaplaşmanın bir alemi yok'' diyen Kaçalin, şöyle devam etti:

''Yeniyle kucaklaşmak lazım, yeniyi karşılamak lazım. Bilgisayar yapıyorsa sen de bilgisayar yap ama Barbaros'un kalyonunun adı Türkçe değildir deyip kalyon kelimesini Türkçeleştirirsen ne kazandırırsın- Tarihini kaybedersin, bir şey kazanmazsın. Ne zorun var-''

Türkçenin doğru kullanılması için doğru yazılmış metinleri okumak gerektiğini ifade eden Kaçalin, ''Biz eski metinlerimizi yayınlıyoruz ve eski metinlerimizi de kimse okumuyor. Türkçe atalarımızın konuştuğudur, bizim değil. Bizim bozduğumuz, atalarımızın doğru yazdığıdır'' diye konuştu.

Kaçalin, 1800-1850'li yıllara ait Rusça metni, Rus gencinin okuyup anlayabildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

''Bizim gençlerimiz o yıllara ait Türkçe metni okuyamıyorsa orada problem var demektir. O zaman işte 120 katlık bir bina nasıl aşağıdaki sağlam zemini bulması için 50 metre aşağı iniyorsa kültür de böyledir. Geriden desteğinizi alırsanız ileriye gidersiniz. Şimdi Türk insanı kaç sene geriye gidip, kültürüyle kucaklaşabiliyor- 1930'daki Hüseyin Rahmi'yi lügatsiz okuyamıyoruz ve sonra da 'Türkiye'yi aydınlık gelecek bekliyor' diyoruz.''

''Bir milletiz ve tarihimiz vardır demek istiyorsak tarihimizi anlayacağız, anlamadığın tarih senin değildir'' ifadelerini kullanan Kaçalin, sözlerini şöyle tamamladı:

''Biz şimdi Osmanlı değiliz. Tarihimiz kaç senelik, 35 senelik. Tarihimiz bin yıllık mı, 35 yıllık mı önce buna karar verelim. Kaç yıllık olmasını istiyoruz, önce buna karar verelim. Avrupa'da Latince var mı var. Liselerde Latince var mı var. Bizde Latincenin paraleli, eşiti ne- Eşitini koyamıyorsak bu matematik denklemi doğmadan ölmüştür. Avrupa kendi tarihi köklerini, Latinceyi ve Grekçeyi okuyor ve Grekçe harflerini biliyorlar. Hiçbir Grek kelimesini, Latince harflerle yazmazlar. Türkçede de o kadar metin var ki atalarımızın dilini bilmemiz lazım. Bunlarla bağlantımız seri olacak, duyduğun gibi cevap vereceksin. Bunlarla kopuk olmayacaksın.''

Yayıncı: Selçuk Aval
Kaynak: AA