Paker: Yeni Anayasa, Statükocu Değil Reformcu Olacak
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından hazırlanan ‘Nasıl Bir Anayasaya Doğru Gidiyoruz’ başlıklı rapor kamuoyu ile paylaşıldı.
TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, yeni anayasanın statükocu değil, reformcu bir anayasa olacağını söyledi.
Paker, TESEV olarak koşulsuz bir şekilde çözüm sürecini desteklediklerini belirtti.
Karaköy'de TESEV'in hazırladığı raporla ilgili düzenlenen basın toplantısına TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Özge Genç, hukukçu Mehmet Uçum, TESEV danışmanı Etyen Mahçupyan ve davetliler katıldı.
Toplantının açılışında konuşan TESEV Başkanı Can Paker, yeni anayasanın topluma uygun bir devlet oluşturmayı hedeflemesi gerektiğini söyledi.
Gelinen süreçte siyasi ve toplumsal aktörlerin reformcu bir anayasa üretmek için sınavdan geçtiğini belirten Paker, “Son genel seçimlerde, Türkiye halkı parlamentoya yeni bir anayasa hazırlama görevini verdi. Bu Türkiye yakın tarihindeki geleneksel anayasacılıktan kopuş anlamına geliyordu. Devlete uygun bir toplum yaratma zihniyeti ile mücadele anlamına geliyordu. Türkiye’nin siyasi yönetiminden uzun dönemden beri dışlanan dindar, muhafazakar kesimler ile Kürt toplumu bugün ülkenin geleceğini inşa etmede söz sahibi duruma geldiler. 2013’te kurucu iktidar, Türkiye toplumunun eseri olacak. Geldiğimiz noktada Türkiye toplumunun tüm farklı kimlikleriyle ihtiyaç duyduğu ve Türkiye’nin geleceğini kuracak olan anayasa, gelenekçi ve statükocu değil, reformcu bir yaklaşımla hazırlanan bir anayasa olacaktır.” ifadelerini kullandı.“TESEV OLARAK BARIŞ SÜRECİNİ KOŞULSUZ BİR ŞEKİLDE DESTEKLİYORUZ”Kürt meselesinin çözümünün siyasetin elinde olduğunu vurgulayan Paker sözlerine şöyle devam etti: “Biz TESEV olarak barış sürecini koşulsuz bir şekilde destekliyoruz. Girişimleri vesilesiyle tarafların Türkiye için çok olumlu bir süreci başlattıklarını ve yürütmekte olduklarını düşünüyoruz. Bundan sonraki dönemde, Kürt toplumunun daha geniş kesimlerce de paylaşılan demokratik taleplerini karşılamaya yönelik atılacak adımlar konusunda destek olmaya devam edeceğiz. Bu adımlar sadece Kürtlerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç duyduğu koşulları gerçekleştirecek. Demokratik kurumlar altında tüm farklı kimliklerin özgürce yaşadığı bir Türkiye yaratacaktır. Siyasal düzlemde çözüme doğru ilerleyen bu sürecin TESEV olarak tümüyle arkasında duruyor ve başarıya ulaşmasını temenni ediyoruz. Bu vesileyle Türkiye sivil toplumunun tüm unsurlarını barış sürecine destek vermeye davet ediyoruz.”Toplantıda konuşan Mehmet Uçum ise, TBMM Uzlaşma Komisyonu’nun yeni anayasa yapmadığını savundu. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e ve komisyon üyelerine seslenen Uçum, “TBMM Uzlaşma Komisyonu yeni anayasayı çalışmıyor. TBMM Uzlaşma Komisyonu 1982 Anayasası'nı nasıl revize edebileceğini çalışıyor. Dolayısıyla öncelikle bu konuda anlaşmamız lazım. Şu anda Türkiye’de Meclis çatısı altında yeni anayasaya ilişkin herhangi bir çalışma yoktur. 1982 Anayasası'nın revizyonuna ilişkin bir çalışma vardır. Onun sistematiğini esas alan onun felsefesini esas alan onun devlet anlayışını esas alan bir revizyon çalışması vardır. Türkiye’de henüz toplum inisiyatiflerinin yaptığı çalışmalar dışında devlet katında yeni anayasa çalışmaları başlamamıştır.” şeklinde konuştu.
MAHÇUPYAN: KILIÇDAROĞLU'NUN BAŞARILI OLAMAMASI ÖCALAN'IN ÖNÜNÜ AÇTIEtyen Mahçupyan da, CHP’nin referandumdan sonra mücadele alanına dönüştüğünü dile getirdi. Yenilikçilerin parti içinde çok da etkili olamayacağının görüldüğünü anlatan Mahçupyan, “CHP son 1,5 yıl içinde mücadele alanına dönüştü. Geldiğimiz noktada yenilikçilerin çok da fazla etkili olamayacağı gözüken bir CHP’ye doğru gidildiği. Bunun gözükür hale gelmesiyle beraber de AK Parti başka bir yola girdi. AK Parti açısından Kılıçdaroğlu’nun başarılı olamaması Öcalan’ın yolunu açtı. AK Parti yeni bir anayasaya muhtaçken bunun yolu artık Kürt meselesinin bir biçiminde çözümünden geçiyordu. Başka bir yolu da kalmamıştı kendileri için. O zaman da son 6 ayda hızlanan daha öncesi tohumları ekilen müzakere sürecine doğru gittik. Şu anda BDP ile AK Parti arasında muhtemel bir işbirliğinin daha öne çıktığı bir noktadayız. Anayasa önerilerine bakıldığı zaman görülecektir, hangi maddeye bakarsanız bakın, en reformcu ve en evrensel teklifi BDP yapmış durumda. Böyle bir garabet var. En dışlanmış olan, horlanmış olan ve terörist hale getirilmiş olan insanlar şuanda Türkiye’deki en ilerici en adaletli en özgürlükçü maddeleri öneriyorlar.” şeklinde konuştu.
Paker, TESEV olarak koşulsuz bir şekilde çözüm sürecini desteklediklerini belirtti.
Karaköy'de TESEV'in hazırladığı raporla ilgili düzenlenen basın toplantısına TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Özge Genç, hukukçu Mehmet Uçum, TESEV danışmanı Etyen Mahçupyan ve davetliler katıldı.
Toplantının açılışında konuşan TESEV Başkanı Can Paker, yeni anayasanın topluma uygun bir devlet oluşturmayı hedeflemesi gerektiğini söyledi.
Gelinen süreçte siyasi ve toplumsal aktörlerin reformcu bir anayasa üretmek için sınavdan geçtiğini belirten Paker, “Son genel seçimlerde, Türkiye halkı parlamentoya yeni bir anayasa hazırlama görevini verdi. Bu Türkiye yakın tarihindeki geleneksel anayasacılıktan kopuş anlamına geliyordu. Devlete uygun bir toplum yaratma zihniyeti ile mücadele anlamına geliyordu. Türkiye’nin siyasi yönetiminden uzun dönemden beri dışlanan dindar, muhafazakar kesimler ile Kürt toplumu bugün ülkenin geleceğini inşa etmede söz sahibi duruma geldiler. 2013’te kurucu iktidar, Türkiye toplumunun eseri olacak. Geldiğimiz noktada Türkiye toplumunun tüm farklı kimlikleriyle ihtiyaç duyduğu ve Türkiye’nin geleceğini kuracak olan anayasa, gelenekçi ve statükocu değil, reformcu bir yaklaşımla hazırlanan bir anayasa olacaktır.” ifadelerini kullandı.“TESEV OLARAK BARIŞ SÜRECİNİ KOŞULSUZ BİR ŞEKİLDE DESTEKLİYORUZ”Kürt meselesinin çözümünün siyasetin elinde olduğunu vurgulayan Paker sözlerine şöyle devam etti: “Biz TESEV olarak barış sürecini koşulsuz bir şekilde destekliyoruz. Girişimleri vesilesiyle tarafların Türkiye için çok olumlu bir süreci başlattıklarını ve yürütmekte olduklarını düşünüyoruz. Bundan sonraki dönemde, Kürt toplumunun daha geniş kesimlerce de paylaşılan demokratik taleplerini karşılamaya yönelik atılacak adımlar konusunda destek olmaya devam edeceğiz. Bu adımlar sadece Kürtlerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç duyduğu koşulları gerçekleştirecek. Demokratik kurumlar altında tüm farklı kimliklerin özgürce yaşadığı bir Türkiye yaratacaktır. Siyasal düzlemde çözüme doğru ilerleyen bu sürecin TESEV olarak tümüyle arkasında duruyor ve başarıya ulaşmasını temenni ediyoruz. Bu vesileyle Türkiye sivil toplumunun tüm unsurlarını barış sürecine destek vermeye davet ediyoruz.”Toplantıda konuşan Mehmet Uçum ise, TBMM Uzlaşma Komisyonu’nun yeni anayasa yapmadığını savundu. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e ve komisyon üyelerine seslenen Uçum, “TBMM Uzlaşma Komisyonu yeni anayasayı çalışmıyor. TBMM Uzlaşma Komisyonu 1982 Anayasası'nı nasıl revize edebileceğini çalışıyor. Dolayısıyla öncelikle bu konuda anlaşmamız lazım. Şu anda Türkiye’de Meclis çatısı altında yeni anayasaya ilişkin herhangi bir çalışma yoktur. 1982 Anayasası'nın revizyonuna ilişkin bir çalışma vardır. Onun sistematiğini esas alan onun felsefesini esas alan onun devlet anlayışını esas alan bir revizyon çalışması vardır. Türkiye’de henüz toplum inisiyatiflerinin yaptığı çalışmalar dışında devlet katında yeni anayasa çalışmaları başlamamıştır.” şeklinde konuştu.
MAHÇUPYAN: KILIÇDAROĞLU'NUN BAŞARILI OLAMAMASI ÖCALAN'IN ÖNÜNÜ AÇTIEtyen Mahçupyan da, CHP’nin referandumdan sonra mücadele alanına dönüştüğünü dile getirdi. Yenilikçilerin parti içinde çok da etkili olamayacağının görüldüğünü anlatan Mahçupyan, “CHP son 1,5 yıl içinde mücadele alanına dönüştü. Geldiğimiz noktada yenilikçilerin çok da fazla etkili olamayacağı gözüken bir CHP’ye doğru gidildiği. Bunun gözükür hale gelmesiyle beraber de AK Parti başka bir yola girdi. AK Parti açısından Kılıçdaroğlu’nun başarılı olamaması Öcalan’ın yolunu açtı. AK Parti yeni bir anayasaya muhtaçken bunun yolu artık Kürt meselesinin bir biçiminde çözümünden geçiyordu. Başka bir yolu da kalmamıştı kendileri için. O zaman da son 6 ayda hızlanan daha öncesi tohumları ekilen müzakere sürecine doğru gittik. Şu anda BDP ile AK Parti arasında muhtemel bir işbirliğinin daha öne çıktığı bir noktadayız. Anayasa önerilerine bakıldığı zaman görülecektir, hangi maddeye bakarsanız bakın, en reformcu ve en evrensel teklifi BDP yapmış durumda. Böyle bir garabet var. En dışlanmış olan, horlanmış olan ve terörist hale getirilmiş olan insanlar şuanda Türkiye’deki en ilerici en adaletli en özgürlükçü maddeleri öneriyorlar.” şeklinde konuştu.