İstatistikte Kapasite Geliştirme Konferansı
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin, son küresel krizi iyi yönetmesinde, güven oluşturabilmesinde ve birçok ülkeden olumlu yönde ayrışmasında TÜİK'in ve üretilen istatistiklerin güvenilirliğinin etkisinin de inkar edilemeyeceğini bildirdi.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından Hilton Otel'de düzenlenen "İstatistikte Kapasite Geliştirme Konferansı"nda konuşan Bakan Yılmaz, 5 Kasım'da AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Brüksel'de, 21 faslın açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, "3,5 yıl aradan sonra bir faslın açılmış olması sevindirici. Ama bundan sonra yeni fasıllar için bu kadar beklemeyiz. Geriye 21 faslımız var, her fasıl için 3,5 yıl beklersek 70 yıldan fazla alır. Bundan sonra daha hızlı bir şekilde fasılların açıldığını kapandığını göreceğimiz bir süreç yaşarız diye temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
İstatistik faslının daha önce açıldığını anımsatan Yılmaz, bir an önce bu faslın kapanması temennisinde bulundu. İstatistiki bilginin, çağımızda merkezi rol edindiğini dile getiren Yılmaz, bu sürecin dışında kalmamak için bilginin en üst değerde tutulduğu günümüzde güçlü bir istatistik altyapıya ve güvenilir verilere sahip olunması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de güncel ve güvenilir veri üretilmesinden sorumlu kurumun TÜİK olduğunu belirten Yılmaz, TÜİK'in iki fonksiyonunun bulunduğunu, bunlardan birincisinin istatistik üretmek, ikincisinin ise istatistik üretim sürecini koordine etmek olduğunu anlattı. Kayıtlı bir toplum haline geldikçe TÜİK'in daha az bilgi üreten ama daha fazla bilgi üretimini koordine eden kurum haline geldiğini ifade eden Yılmaz, bunun daha da üst düzeylere çıkması temennisinde bulundu.
İstatistiklerin güvenilir olması ve üretim-yayın sürecinin uluslararası normlara uygun olmasının önemine değinen Yılmaz, uluslarası normlara uygun istatistik üretiminin güvenilirlik ve kalite sağlamasının yanı sıra uluslararası karşılaştırılabilirlik anlamında da önemli olduğunu vurguladı.
TÜİK'in son 10 yılda yaptığı reformlarda uluslararası normlara uygunluğu dikkate aldığını belirten Yılmaz, "Çünkü bir dünyada yaşıyoruz. Dünyadan izole bir ekonomimiz olmadığı gibi dünyadan izole bir istatistik sistemi de düşünülemez. Bu alanda özellikle Eurostat, Birleşmiş Milletler, OECD, ILO ve FAO gibi ülkemizin de üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarla birlikte istatistik sistemini geliştirdiğimizi vurgulamak isterim. Bu kurumlar arasında tam üyesi olmaya çalıştığımız AB'nin ayrı bir yeri bulunuyor. Eurostat ile AB istatistik sistemi ile uyum, Türkiye istatistik sistemi açısından temel bir hedef olarak önümüzde duruyor" diye konuştu.
TÜİK'in birçok alanda AB standartlarını yakaladığını ifade eden Yılmaz, 2005 yılında yürürlüğe giren Türkiye İstatistik Kanunu ile önemli yenilikler yapıldığını söyledi.
Söz konusu kanunun kilometre taşı olduğuna dikkati çeken Yılmaz, çok önemli reformların gerçekleştiğini, planlı istatistik sürecinin başladığını, kurumsal rollerin netleştiği, takvime bağlandığı bir sistem içinde veri üretildiğini, bunun da verilerin çeşitliliğini ve kalitesini arttırdığını, veri tekrarını önlediğini anlattı.
İstatistiğin 35 fasıldan biri olduğunu dile getiren Yılmaz, teknik kriterlerin hızlı bir şekilde sağlanması için çaba sarf ettiklerini söyledi.
Bir taraftan bu faslın kapanması diğer taraftan da bütün fasılların başarısı için istatistik faslında ilerleme kaydetmenin önemini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bazı konularda daha fazla çaba sarf etmemiz gerekiyor. Ulusal hesaplar sisteminde, bölgesel istatistiklerde, tarım istatistiklerinde önümüzdeki dönemde yoğun çaba sarf edilmesi gerekiyor. Eksik gördüğümüz, iyileştirmeyi düşündüğümüz alanlarda, yeni projelerin devam etmesinde fayda görüyorum. İstatistik altyapımızın geliştirilmesi konusunda AB ile mali işbirliğinin devam etmesinde fayda görüyorum. Söz konusu alanlardaki ilerleme, kurumsal kapasiteyi ve istatistiklerin verimliliğini arttırıyor, Türkiye'de kamu kurumlarının, özel sektörün ve sivil toplumun daha nitelikli istatistiklerle geleceği planlamasına destek veriyor. Halkımızın refahına katkıda bulunuyor. AB üyeliğinin ötesinde kendi halkımızın yararı ve kalkınma sürecimiz açısından da bu çabaları önemsiyoruz."
- "Sağlam istatistikleri olmayan ülkeler, güven problemi yaşadı"
Yaşanan küresel kriz ortamında ülkelerin politikalarının istatistik konusunun önemini gösterdiğini bildiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Sağlam istatistikleri olmayan ülkeler, güven problemi yaşadı. Ekonomik büyümelerinde güven unsuru çok önemli etkide bulundu. Türkiye, son küresel krizi iyi yönetebildiyse, güven oluşturabildiyse ve birçok ülkeden olumlu yönde ayrışabildiyse bunda birçok unsurun yanı sıra TÜİK'in ve üretilen istatistiklerin güvenilirliğinin etkisi inkar edilemez. Küresel kriz ortamında istatistiklerin artan öneme sahip olduğunu belirtmek isterim. Çünkü ekonomi politikalarında güven kritik unsur. Özel sektörün, yatırımcıların aldığı kararlarda güvenlir istatistikler önemli role sahip. Ne kadar iyi istatistik üretirseniz ekonomiyi de o kadar iyi yönetirsiniz, refahınızı da o ölçüde artırırsınız. Bugün birçok ülke AB olsun ABD olsun trilyonlarca dolar-avro para basıldığı halde büyümeyi tam anlamıyla sağlayamadılar. Burada kritik unsur güven. Bu ülkelerin ekonomilerine duyulan güven. Bu güven artmadığı sürece ne kadar para basarsanız basın büyümeyi sağlayamıyorsunuz. Burada istatistiklerin önemli rolünü vurgulamak isterim."
Demokrasi için de istatistiklerin önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, yönetenlerin, yönetilenlere hesap verdiği toplumların demokratik olduğunu, hesap verme sorumluluğunun sağlam istatistiklerle yerine getirilebileceğini kaydetti.
Gerçekle ilgisi olmayan, siyasi kaygılarla söylenen istatistik üzerinden tartışmaların yaşandığını da anımsatan Yılmaz, akademik ve siyasi düzeyde hesap verme sorumluluğunun yerine getirilmesinde şeffaf, demokratik, güvenilir kamu yönetimi anlamında istatistiklerin önemli olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin çok daha hesap verebilir konumda olduğunu dile getiren Yılmaz, 2003'ten bu yana kamu hizmetlerinde vatandaşın memnuniyetinin ölçüldüğünü anlattı.
İstatistik üreten idareler üzerinde yoğunlaşılması gerektiğini, idarelerin istatistik üretme kalitesi arttıkça sistemin güvenilirliği ve kalitesinin de gelişeceğini belirten Yılmaz, "İdeal durum bana göre TÜİK'in hiç bilgi-veri üretmemesi, tamamen başka kurumların ürettiği verilere standart koyması, kalite kontrolü yapması ve onları bütünleştirip güvenilir istatistikler yayınlaması. Ulaşmamız gereken durum bu. Önümüzdeki dönemde yoğunluğun istatistik veri altyapısını oluşturan kurumlar olması gerektiğini ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelerin öğreneceği çok şeyin olduğunu ifade eden Yılmaz, dünyada giderek güney-güney işbirliği kavramının ön plana çıktığını söyledi.
Gelişmekte olan ülkeler içinde başarılı performans ortaya koyanların tecrübelerini, gelişmekte olan ülkelerle paylaşmalarının çok anlamlı olduğunu vurgulayan Yılmaz, TÜİK'in elde ettiği taze bilgilerin, gelişmekte olan ülkeler için anlamlı tecrübelerin mutlaka paylaşılması gerektiğini söyledi.
TÜİK'in son 10 yılda Ortadoğu'dan Balkanlar'a, Asya'ya, Afrika'ya kadar birçok ülkede elde ettiği istatistikleri paylaştığını anlatan Yılmaz, "Önümüzdeki dönemde de bu tecrübe paylaşımına önem vermemiz gerekiyor. Türkiye'ye sağlanacak mali ve teknik destekler, sadece Türkiye'yi faydalandırmış olmuyor, aslında çok daha geniş bir çoğrafyayı faydalandırıyor. Bu anlamda katma değeri, göründüğünden çok daha yüksek. Türkiye, geniş bir dünyanın kapısı. Buradaki teknik gelişmeler, ilerlemeler geniş coğrafyada katma değere dönüşüyor" diye konuştu.
- "İstatistikler kullanıcı odaklı olmalı"
İstatistiklerin kullanıcı odaklı olmasının önemine işaret eden Yılmaz, toplumun refahını artırmak, ekonomik sosyal kalkınmayı hızlandırmak, insanların, firmaların, kamu kurumlarının, vakıfların, derneklerin daha planlı çalışması için kullanıcı dostu istatistikler üretmek ve paylaşmak durumunda olduklarını, bu amaçla önümüzdeki dönemlerde çabaların yoğunlaştırılmasının önemli olduğunu kaydetti.
Yılmaz, "Doğru, güvenilir, zamanlı, tarafsız istatistik üretimini sağlamaya devam etmek zorundayız. TÜİK, mesleki özerklik içinde bu alanlara yoğunlaşmak durumunda diye düşünüyorum" dedi.