MHP'li Mehmet Şandır Suriye'deki Olayları Değerlendirdi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, Suriye, Irak ve Kuzey Afrika'da yaşananlarla ülkemizin doğusunda yaşananların bir birleriyle bağlantılı olduğunu savunarak, "Arap Baharı diye takdim ve servisi yapılan kaos ve isyan dalgasının boyu ve çapı gittikçe genişlemekte, 'Kürt Baharı'na dönüştürülmeye çalışılmaktadır" dedi.

MHP'li Mehmet Şandır Suriye'deki Olayları Değerlendirdi
Şandır, MHP İçel Milletvekili Ali Öz ve bir grup partili ile birlikte İçel Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği toplantıda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye'de yaşanan iç savaş ve Hakkari'de başlatılan isyan provasının Türk milleti üzerinde endişe ve öfkeye neden olduğunu dile getiren Şandır, ülkenin huzuru adına bu konuda herkese sorumluluk düştüğünü söyledi.

Suriye, Irak ve Kuzey Afrika'da yaşananlarla ülkemizin doğusunda yaşananların bir birleriyle bağlantılı olduğunu ileri süren Şandır, "Suriye'de iç savaşı planlayanlarla PKK'yı Türkiye'ye saldırtanlar aynı mihraklardır. PKK'nın elindeki silahlarla Suriye'de kullanılan silahların aynı menşeli olduğu, incelendiğinde görülecektir. Bu silahları verenlerin amaçları bölgeyi yeniden düzenlemek ve kendi çıkarlarının koruyucusu ikinci bir İsrail mahiyetinde bir 'Kürt Devleti'ni kurmaktır" diye konuştu.

Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı coğrafyasını cetvelle çizerek parçalayanların, 20. Yüzyılı Arap-İsrail çatışmaları ile tamamladığını ifade eden Şandır, "Şimdi yeni bir yüzyılın ilk çeyreğindeyiz. Jeopolitik, jeoztratejik değeri ve tabi kaynakları zengin olan Ortadoğu-Önasya-Avrasya coğrafyasını kontrol altında tutmak isteyen küresel güçler, 21. Yüzyıl için de Kürt merkezli bir bölgesel çatışmayı planlamış bulunmaktadırlar" şeklinde konuştu.

'HÜKÜMET, SURİYE KONUSUNDA YANLIŞ POZİSYON ALMIŞTIR"
'Arap Baharı' diye takdim ve servisi yapılan kaos ve isyan dalgasının boyu ve çapının gittikçe genişleyerek 'Kürt Baharı'na dönüştürülmeye çalışıldığını savunan Şandır, şöyle devam etti; "17 Aralık 2010 tarihinde Tunus'tan esmeye başlayan başkaldırı rüzgarı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı lime lime etmiş, deyim yerindeyse taş üstünde taş bırakmamıştır. İstikrarsızlık ve düzensizlik hali ülkeleri alabora etmiş, yüzyıl önce çizilen haritalar yeniden belirlenmek üzere küresel emperyalizmin masasına serilmiştir. Kabil'in, Mogadişu'nun, Trablus'un, Kahire'nin, Bağdat'ın, Tahran'ın, Bosna'nın, Şam'ın, Üsküp'ün, Gazze'nin ve hatta Ankara'nın geleceğine ipotek koymayı akıllarından çıkarmayan küresel güçler, emellerinden hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir. 15 Mart 2011 tarihinde Suriye'nin Deraa kentinde Esad yönetimini protesto etmek amacıyla toplanan küçük bir kalabalığın fitilini ateşlediği hareket, bugün yerini iç savaşa bırakmıştır. Artık kardeş kardeşi boğazlamaktadır. Hükümet, bu sonucu başlangıçta öngörmemiş ve yanlış pozisyon almıştır. Dostluk, kardeşlik işbirliği politikalarından düşmanlık pozisyonuna geçilmiştir. MHP olarak ilk günden bu yana hükümeti bu konuda uyardık, muhaliflerle hükümet arasında arabuluculuk yapmasını, Suriye yönetimini reform yapmaya ikna etmesini önerdik. Ancak AK Parti Hükümeti bunun tam tersini yaptı, akşam dostlukla yattılar, sabah düşmanlıkla kalktılar."

Bölgede 'doğu sorunu' kapsamında İran, Türkiye, Irak ve Suriye topraklarında dört parçalı 'Büyük Kürdistan'ın planlandığını ileri süren Mehmet Şandır, konuşmasını şöyle sürdürdü; "Suriye'nin kuzeyindeki tehlikeli oluşumlar, bölücü terör örgütü PKK ve uzantısı PYD'nin otonom hareketleri, sınırlarımızın hemen bitişiğinde varlığımız açısından meşru olmayan bir yapının inşasına yol açmıştır. Ortaya çıkan son görüntüler bizim açımızdan sürpriz değildir. 'Esat' gitsin derken Sayın Başbakan, acze düşen Suriye yönetiminin bıraktığı boşluğun PKK tarafından doldurulacağını öngörememiş olmasını kabul etmek mümkün değildir. Geldiğimiz süreçte Irak'ın toprak bütünlüğü korunamadıysa, Suriye'nin de aynı akıbete uğrama riskiyle yüz yüze kaldığını görmek gerekmektedir. Buradan soruyorum; Irak'ın ve Suriye'nin toprak ve siyasi bütünlüğü korunamazsa Türkiye'nin birliği ve bölünmez bütünlüğü nasıl korunacaktır?"

Konuşmasının son bölümünde Malatya'da yaşanan olaylara değinen Şandır, şu ifadeleri kullandı; "Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimize yönelik saldırı ve tahrik kampanyasının dışarıdaki gelişmelerden bağımsız olarak değerlendirilmesi, bugünkü ortamda pek mümkün değildir. Sunni ve Alevi kardeşlerimizi karşı karşıya getirmeye dönük provokasyonların, ülkemizin dirliğini ve milletimizin birliğini sarsmaya dönük ahlaksız bir tertip olduğu gün gibi ortadadır. Bu itibarla herkes sağduyulu olmalı ve maksatlı yönlendirmelere kapılmamalıdır. Alevisye, Sunnisiyle milletimiz bir bütün ve bir aradadır. Herkesin inancı saygıdeğer ve eşsizdir. Cami-Cemevi cepheleşmesini tesis ve temin etmeye uğraşanlar, inanıyorum ki, emellerine muvaffak olamayacaklardır. Komşu coğrafyalardaki mezhep ihtilafının içimizi karıştırmaması konusunda özen ve dikkat gösterilmesi, Türk milletinin her ferdinin sorumluluğu altındadır. "
Kaynak: İHA