Arakani: Müslüman Olmasaydım Şimdi Myanmar Vatandaşıydım
İsveç Rohingya Toplumu Başkanı Abul Kalam Arakani, halkının artık kendi öz topraklarında can güvenliği içinde yaşamak istediğini söyledi.
İsveç Rohingya Derneği Başkanı Abul Kalam Arakani, Rohingya Müslümanlarının sadece Müslüman oldukları için Myanmar (Burma) vatandaşı olamadıklarını ifade etti.
Myanmar’ın Arakan bölgesinde 700 yılından beri yaşayan bir halk olduklarını dile getiren Arakani, Bangladeş’ten Arakan bölgesine son 50 yılda gelen Budistler ve diğer mültecilere hemen vatandaşlık verildiğini ancak Rohingyalardan bunun esirgendiğini dile getirdi. Bunun tek sebebini ise dinleri olduğunu söyleyen Arakani, "Müslüman olmasaydım şimdi Burma vatandaşıydım." dedi.
Yaşadığı baskılar sebebiyle 1984 yılında ülkesinden ayrılmak zorunda kaldığını belirten Arakani, 1978’ten itibaren Budist cuntanın etnik temizlik politikası sonucu yüz binlerce Rohingyalının başta Bangladeş olmak üzere Pakistan, Suudi Arabistan, Tayland gibi ülkelerde zor şartlar altında mülteci olarak yaşamak zorunda bırakıldığını söyledi.
Halk olarak öncelikli amaçlarının ülkede vatandaş olarak kabul edilmeleri ve ülkede yaşayan diğer etnik gruplarla eşit haklara sahip olmak olduğunu ifade eden Arakani, “Ancak Myanmar devleti bizim ülkedeki varlığımızı dahi kabul etmiyor. Bize vatandaşlık vermiyor. Halk olarak; ‘resmi statü kazanacaksınız, vatandaş olacaksınız’ şeklinde boş sözlerle kandırılıyoruz.” dedi.
”Arakan bölgesi diğer bölgelerin aksine normal bir yönetimle idare edilmiyor.” diye sözlerine devam eden Arakani ”Bölgemizde sıkıyönetim var. Bu yönetim bizi eğitim, sağlık, güvenlik gibi birçok temel haklarımızdan mahrum bırakıyor.” şeklinde konuştu.
Arakan bölgesinde kısa bir süre önce yaşanan katliam ve işkencelere de değinen Arakani: “Bu katliamları bizi bölgeden silme politikası takip eden devlet provoke ediyor. Budist fanatikler, polis ve askerler topraklarımızdan ayrılmamız için her türlü yıldırma politikasını takip ediyorlar. Bizi ve çocuklarımızı öldürüyorlar, evlerimizi ekinlerimizi yakıyorlar, çeşitli işkencelerden geçiriyorlar.” dedi.
Katliamların dünya kamuoyuna yansımasıyla birlikte Myanmar devletinin her türlü göz boyama işini yaptığını ve bölgede ciddi bir problem olmadığını lanse etmeye çalıştığını belirten Arakani, “Dünya kamuoyunun ilgisi azalınca da devlet eski şiddet politikasına geri dönüyor.” şeklinde konuştu.
“Tek isteğimiz bölgemizde yaşanan gerçeklerin dünya kamuoyuna olduğu gibi yansıması.” diyen Arakani, “Biz toplum olarak 17 Haziran’da İsveç’te yaptığımız gösteri ile kamuoyunun dikkatini katliama çekmek istedik. Başta Türk gazeteciler olmak üzere medya mensupları Arakan bölgesine girsin. Orada ne tür bir vahşet yaşanıyor göstersin. Gerçeklerin ortaya çıkmasından korkan Myanmar devleti uluslararası yardım kuruluşlarının dahi bölgeye girmesine izin vermiyor. Neden izin vermiyor acaba?” diye sordu.TÜRKİYE’NİN DESTEĞİNE İHTİYACIMIZ VARDünyaya 6 asır hükmetmiş Osmanlının torunları olan Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyduklarını da dile getiren Arakani, “Türkiye, biz Rohingyaların resmi bir statü kazanabilmesi için uluslararası kamuoyu nezdinde Myanmar’a baskı yapsın. Eğer dünyanın gözetiminde biz bölgemizde can güvenliği içinde yaşarsak ve eğitim imkânları sağlanırsa kısa bir süre içinde kendi ayaklarımız üzerinde durmaya başlayabiliriz.” şeklinde mesaj verdi. ”Bugüne kadar halkımız 19 büyük katliama maruz kaldı.” şeklinde bilgi veren Arakani, ”Artık devlete güvenimiz kalmadı. Sürekli katliama uğrama korkusuyla yaşamaktan bıktık. Bize ya Endonezya’nın Doğu Timor bölgesi gibi ayrı bir statü versinler. Veya Ruanda’da olduğu gibi BM buraya asker göndersin. Artık can güvenliği içinde yaşamak istiyoruz.” şeklinde konuştu.
Son olarak başta İslam dünyası olmak üzere dünyanın ilk etapta Arakan’da yaşananlara kayıtsız kalmasına da sitem eden Arakani: ”Birleşmiş Milletler’e göre Rohingyalar dünyanın en çok eziyet gören etnik gruplarından biri. Buna rağmen neden dünya hâlâ harekete geçmiyor? Neden bu probleme bir çare bulunmuyor?” diye sordu .
Myanmar’ın Arakan bölgesinde 700 yılından beri yaşayan bir halk olduklarını dile getiren Arakani, Bangladeş’ten Arakan bölgesine son 50 yılda gelen Budistler ve diğer mültecilere hemen vatandaşlık verildiğini ancak Rohingyalardan bunun esirgendiğini dile getirdi. Bunun tek sebebini ise dinleri olduğunu söyleyen Arakani, "Müslüman olmasaydım şimdi Burma vatandaşıydım." dedi.
Yaşadığı baskılar sebebiyle 1984 yılında ülkesinden ayrılmak zorunda kaldığını belirten Arakani, 1978’ten itibaren Budist cuntanın etnik temizlik politikası sonucu yüz binlerce Rohingyalının başta Bangladeş olmak üzere Pakistan, Suudi Arabistan, Tayland gibi ülkelerde zor şartlar altında mülteci olarak yaşamak zorunda bırakıldığını söyledi.
Halk olarak öncelikli amaçlarının ülkede vatandaş olarak kabul edilmeleri ve ülkede yaşayan diğer etnik gruplarla eşit haklara sahip olmak olduğunu ifade eden Arakani, “Ancak Myanmar devleti bizim ülkedeki varlığımızı dahi kabul etmiyor. Bize vatandaşlık vermiyor. Halk olarak; ‘resmi statü kazanacaksınız, vatandaş olacaksınız’ şeklinde boş sözlerle kandırılıyoruz.” dedi.
”Arakan bölgesi diğer bölgelerin aksine normal bir yönetimle idare edilmiyor.” diye sözlerine devam eden Arakani ”Bölgemizde sıkıyönetim var. Bu yönetim bizi eğitim, sağlık, güvenlik gibi birçok temel haklarımızdan mahrum bırakıyor.” şeklinde konuştu.
Arakan bölgesinde kısa bir süre önce yaşanan katliam ve işkencelere de değinen Arakani: “Bu katliamları bizi bölgeden silme politikası takip eden devlet provoke ediyor. Budist fanatikler, polis ve askerler topraklarımızdan ayrılmamız için her türlü yıldırma politikasını takip ediyorlar. Bizi ve çocuklarımızı öldürüyorlar, evlerimizi ekinlerimizi yakıyorlar, çeşitli işkencelerden geçiriyorlar.” dedi.
Katliamların dünya kamuoyuna yansımasıyla birlikte Myanmar devletinin her türlü göz boyama işini yaptığını ve bölgede ciddi bir problem olmadığını lanse etmeye çalıştığını belirten Arakani, “Dünya kamuoyunun ilgisi azalınca da devlet eski şiddet politikasına geri dönüyor.” şeklinde konuştu.
“Tek isteğimiz bölgemizde yaşanan gerçeklerin dünya kamuoyuna olduğu gibi yansıması.” diyen Arakani, “Biz toplum olarak 17 Haziran’da İsveç’te yaptığımız gösteri ile kamuoyunun dikkatini katliama çekmek istedik. Başta Türk gazeteciler olmak üzere medya mensupları Arakan bölgesine girsin. Orada ne tür bir vahşet yaşanıyor göstersin. Gerçeklerin ortaya çıkmasından korkan Myanmar devleti uluslararası yardım kuruluşlarının dahi bölgeye girmesine izin vermiyor. Neden izin vermiyor acaba?” diye sordu.TÜRKİYE’NİN DESTEĞİNE İHTİYACIMIZ VARDünyaya 6 asır hükmetmiş Osmanlının torunları olan Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyduklarını da dile getiren Arakani, “Türkiye, biz Rohingyaların resmi bir statü kazanabilmesi için uluslararası kamuoyu nezdinde Myanmar’a baskı yapsın. Eğer dünyanın gözetiminde biz bölgemizde can güvenliği içinde yaşarsak ve eğitim imkânları sağlanırsa kısa bir süre içinde kendi ayaklarımız üzerinde durmaya başlayabiliriz.” şeklinde mesaj verdi. ”Bugüne kadar halkımız 19 büyük katliama maruz kaldı.” şeklinde bilgi veren Arakani, ”Artık devlete güvenimiz kalmadı. Sürekli katliama uğrama korkusuyla yaşamaktan bıktık. Bize ya Endonezya’nın Doğu Timor bölgesi gibi ayrı bir statü versinler. Veya Ruanda’da olduğu gibi BM buraya asker göndersin. Artık can güvenliği içinde yaşamak istiyoruz.” şeklinde konuştu.
Son olarak başta İslam dünyası olmak üzere dünyanın ilk etapta Arakan’da yaşananlara kayıtsız kalmasına da sitem eden Arakani: ”Birleşmiş Milletler’e göre Rohingyalar dünyanın en çok eziyet gören etnik gruplarından biri. Buna rağmen neden dünya hâlâ harekete geçmiyor? Neden bu probleme bir çare bulunmuyor?” diye sordu .