CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç Açıklama Yaptı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, “Türkiye kendisini Suriye’de ateşin ortasına atıyor“ dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, milletvekili İhsan Kalkavan ve İl Başkanı Mehmet Atalay ile birlikte partisinin Samsun İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında hükümeti ve MHP’yi eleştirdi.
Türkiye’nin karanlık günlerden geçtiğini ve bölgede belli şeylerin kaderinin çizildiğini ifade eden Koç, yaşanan terör olaylarının son 3 hafta içerisinde farklı bir boyuta taşındığını belirtti.
Terör örgütü ile yaşanan çatışmalara değinen Koç, “Son 3 haftadır Güneydoğu’da yaşanan terör olaylarıyla ilgili, ama daha öncekinden daha farklı boyuta ulaşmış terör olaylarıyla ilgili ve hemen sınırlarımızın dibinde yakılan ateş, Suriye olayları ile ilgili biz toplumun, medyanın, meclisin, siyaset kurumunun bilgilendirilmesini istiyoruz. Karartma döneminden geçiyoruz Türkiye’de. Bir takım olaylar oluyor, şehir efsaneleri, dedikodular yayılıyor. İsteyen istediği şekilde propagandasını yapıyor, fakat Türkiye’deki siyaset kurumu başta ana muhalefet partisi olarak süreç ile ilgili bilgilendirilmiyor. Bu amaçla geçen hafta CHP MYK TBMM’yi yaşadığımız terör olayları ve Suriye’de yaşanan olaylar boyutunda olağan üstü toplantıya çağırma kararı aldı. Ondan sonra kıyamet koptu Türkiye’de. Hiç sesi çıkmayan birileri, Sayın Başbakan’ın verdiği işaret ile onun peşinden benzer açıklamalar yapmaya başladılar. Takke düştü, kel göründü bazıları için. Bölücü terör örgütünün son girdiği eylemler farklı bir boyut taşıyor. Bunu çok açık söylüyoruz. Daha önceden vurup kaçan ve bu şekilde varlığını sürdürme noktasında direnen terör örgütü, yaklaşık 3 haftadır yine vurmaya çalışıyor fakat kaçmıyor bu sefer. Vurup kalmaya çalışıyor. Belli bir bölgeyi kendi denetimi altına alıp dünyaya bir mesaj vermeye çalışıyor. Vermeye çalıştığı mesaj şu: ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde de, kendi denetimimiz altında bir takım bölgeler oluşturduk, bunu görün artık.’ Tıpkı Suriye’nin Türkiye’ye komşu bölgelerindeki gibi, tıpkı Irak’ın kuzeyindeki bölgeler gibi. Ciddi çatışmalar sürüyor ve halen devam etmekte Şemdinli merkezde, zaman zaman Çukurca’ya ve Beytüşşebap’a uzanıyor. Şirnak-Hakkari bağlamındaki Türkiye haritasının Güneydoğusu’ndaki İran-Irak kesişmesindeki coğrafyamızda” diye konuştu.
“TÜRKİYE NE İDÜĞÜ BELİRSİZ MUHALİF UNSURLARI EĞİTİYOR, TEÇHİZATLANDIRIYOR”
Türkiye’nin Suriye politikasını eleştiren Koç, “Sayın Başbakan’ın çok ucuz yaptığı bir suçlama var, ‘CHP Baas Partisi Esad’ı destekliyor.’ Biraz tebessüm ederek bu soruyu cevaplandırıyorum, hala anlamak istemeyenler olabilir, hala Sayın Başbakan’ın söylediği şarkılara gözünü, kulağını, vicdanını kapatarak inanmak isteyenler olabilir. CHP Suriye’de sen Esat ile can ciğer kuzu sarmasıyken de, demokratik bir rejim oluşması için insan haklarına saygılı, temel özgürlükleri sağlayan, çok partili, herkesin hakkını hukukunu koruyan bir rejim olması için görüşlerini ifade etmişti. Esad baskıcı diktatörlüğünü bütün boyutlarıyla sürdürürken sen onunla kankaydın. Ne zamana kadar? Geçen Ağustos ayında ABD’den ‘benim uyguladığım BOP’da artık sıra Suriye’ye geldi, sen bu kankalığı bırak, Suriye ile ilgili bizin verdiğimiz planlar, talimatlar çerçevesinde tavır takın’ diyene kadar. Birden bire kanka olan Esat düşman oldu, eşler görüşmemeye başladı.
Şimdi Feerbahçe’yi falan yollamıyoruz Halep’te maç yapmak için. Suriye’deki iç çatışmanın doğrudan tarafı olan bir Türkiye görüyoruz. Türkiye Suriye’de rejim avcılığına çıkmıştır. Suriye’deki kardeş kavgasını körüklemektedir. Bir takım ne idüğü belirsiz muhalif unsurları kendi topraklarında konuk etmekte, eğitmekte, teçhizatlandırmakta ve Suriye topraklarına bizim sınırımızdan yollamakta ve onların lojistik desteğini sağlamaktadır. Suriye’de iç kavgada taraf tutan bir Türkiye manzarası. Suriye’nin akıbeti ne olur bilemiyoruz, olayın denklemine baktığımız zaman İran, Rusya, Çin, ABD var. Birde sessizce aşağıda, yeni güç odakları çıktığında karşısındaki hedef küçültülmüş olarak karşısındaki hedefe saldırmayı bekleyen İsrail var” şeklinde konuştu.
“KRAL DEĞİLSİN, SORUMLULUKLARINI BİL”
Başbakan’a uyarıda bulunan ve MHP’yi de eleştiren Koç, “Sayın Başbakan daha önceden market açılışında, kavşak açılışında, TOKİ açılışında konuşurdu, sorunlu müteahhitlerin düzenlediği toplantıları devlet törenine dönüştürürdü, el kesesinden propaganda yapardı, şimdi akşamları konuşuyor. Ramazan’ı fırsat bilerek her toplum kesiminin önünde konuşuyor. Ramazan’ın anlamına uygun olarak birleştirici, sağduyu çağrısı içeren, işgal ettiği konumun ağırlığına uygun konuşmalar değil, tam tersi yine ayrıştırıcı, ayrılıkları körükleyici, içindeki kini dışarıya siyaset olarak yansıtan konuşmalar yapıyor maalesef. Başbakan’a hatırlatmak istiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakan’ı sorumluluklarınızı bileceksiniz. Unutmayın, siz demokratik bir ülkede seçimle göreve gelmiş bir Başbakansınız. Bir totaliter rejimin başında padişah, kral ya da bir diktatör değilsiniz. Türkiye’nin hayati sorunu olan dış politikasını AK Parti Genel Merkezi’nde kendi sınırlı yeteneğe sahip arkadaşlarınızla değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hafızasının korunduğu Dışişleri Bakanlığı’nda ve milli iradeyi yansıtan tüm siyasi kurumlarla birlikte milli bir çerçevede oluşturmak zorundasınız. Kendiniz maceraya girebilirsiniz ama Türkiye’yi maceraya sokma hakkınız yoktur, bu hakkı size kimse vermez. Bunu kullanmak isterseniz elimizden gelen her türlü engeli çıkartırız. Hırslarınızı, bir türlü tüketemediğiniz kinlerinizi lütfen aklınızın önüne koymayın. Siz Başbakansınız, ülkenin temel sorumluluğu şu anda sizde. Olağanüstü meclis çağrısına niye bu kadar tepki gösterdiniz? Terör örgütü zaten her gün mesaj veriyor, her gün propagandasını yapıyor. Şemdinli’de yeni bir boyut kazandırarak yapıyor terör etkinliğine ya da Türkiye’nin batısında, Foça’da uzaktan kumandalı mayın patlatarak askerlerimizi şehit ederek veriyor mesajını, reklamını yapıyor. Ne kadar ucuz bir suçlama, ‘CHP’nin meclisi olağanüstü toplantıya çağırması terör örgütünün reklamını yapar.’ Zeka derecesi ortanın altında olanları dahi güldüremeyecek bir espri bu. İşin acısı şu ana kadar sürte gerisinde duran, milliyetçi söylemleriyle öne çıkan, ama ne yazık ki milliyetçiliği sadece bağırmaktan ibaret sanan bir diğer siyasi partimizde AK Parti’nin söylemlerinin kuyruğuna takılarak aynı besteyi dile getirmeye başladı.
Samimi MHP’lilere sormak gerekiyor, sizler ABD ve batıdaki egemen güçlerin Türkiye’nin dış politikasını yönlendirmesinden mutlu musunuz, değil misiniz? ‘Yurtseverim’ diyorsunuz, ‘milliyetçiyiz’ diyorsunuz, siz Türkiye’nin bugün içine çekilmek istenen bataklıkta kimlerin çıkarı var bunu herhalde en az bizim kadar değerlendirebiliyorsunuz” ifadelerini kullandı. MHP’LİLERE ÇAĞRI MHP tabanına çağrıda bulunan Koç, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Bir ‘kilo-çap’ tartışması var, biz hiç kimsenin kilosunu çapını merak etmiyoruz, umursamıyoruz. Sayın Başbakan, yanında son yılların mucidi Dışişleri Bakanı, sınırlı yeteneklerinizi, kapasitenizi, duygularınızı doğru kullanarak lütfen aşın. Çağrım herkese, kapının kenarında vagona binmek isteyen MHP’lilere de, gelin Türkiye’yi Türkiye’den birlikte yönetelim. Hiç kimsenin aracılığına Türkiye’yi alet etmeyelim, ettirtmeyelim. TBMM’de konuşmayacağız bir ülkenin sorunlarını, ama sizin gizli kapaklı görevlendirdiğiniz devlet kurumlarının terör örgütü yöneticileri ile yurtdışında bu sorunu görüşmesine biz gözümüzü kapatacağız, mecliste görüşmeyeceksiniz meşru zeminde terör örgütü mensupları ile Oslo’da görüşebileceksiniz. Ondan sonra Başbakan’a bir toplantıda kalpak giydiriyorlar, Kuva-i Milliye kalpağı giydiriyorlar. Herhalde siyasetin birazda komedi kısmı oluyor, Sayın Başbakan ve Kuva-i Milliye kalpağı. Bir yanda da İsrail’in yüksek onur ödülünü alan, kahramanlık ödülünü alan Başbakan’ın giydiği Yahudi beresi. Kalıptan kalıba giren bir Başbakan olmaz. Kimlikten kimliğe giren bir Başbakan olmaz. Mertsen, cesursan, delikanlıysan sadece söyleminde değil, eyleminde de duru, açık ve tutarlı olacaksın. Bu çağrımızı eğer amacından saptırıp demagojiye boğarsanız, kavga üslubuna ve sövme edebiyatına devam ederseniz, dışarıdan size telkin edilen politikalar yerine ulusal çıkarlarımızı gözeten politikalarımızı sahiplenmezseniz bu millet, siyaset, tarih sizi gelecekte yargılayacaktır.”
Kaynak: İHA
Türkiye’nin karanlık günlerden geçtiğini ve bölgede belli şeylerin kaderinin çizildiğini ifade eden Koç, yaşanan terör olaylarının son 3 hafta içerisinde farklı bir boyuta taşındığını belirtti.
Terör örgütü ile yaşanan çatışmalara değinen Koç, “Son 3 haftadır Güneydoğu’da yaşanan terör olaylarıyla ilgili, ama daha öncekinden daha farklı boyuta ulaşmış terör olaylarıyla ilgili ve hemen sınırlarımızın dibinde yakılan ateş, Suriye olayları ile ilgili biz toplumun, medyanın, meclisin, siyaset kurumunun bilgilendirilmesini istiyoruz. Karartma döneminden geçiyoruz Türkiye’de. Bir takım olaylar oluyor, şehir efsaneleri, dedikodular yayılıyor. İsteyen istediği şekilde propagandasını yapıyor, fakat Türkiye’deki siyaset kurumu başta ana muhalefet partisi olarak süreç ile ilgili bilgilendirilmiyor. Bu amaçla geçen hafta CHP MYK TBMM’yi yaşadığımız terör olayları ve Suriye’de yaşanan olaylar boyutunda olağan üstü toplantıya çağırma kararı aldı. Ondan sonra kıyamet koptu Türkiye’de. Hiç sesi çıkmayan birileri, Sayın Başbakan’ın verdiği işaret ile onun peşinden benzer açıklamalar yapmaya başladılar. Takke düştü, kel göründü bazıları için. Bölücü terör örgütünün son girdiği eylemler farklı bir boyut taşıyor. Bunu çok açık söylüyoruz. Daha önceden vurup kaçan ve bu şekilde varlığını sürdürme noktasında direnen terör örgütü, yaklaşık 3 haftadır yine vurmaya çalışıyor fakat kaçmıyor bu sefer. Vurup kalmaya çalışıyor. Belli bir bölgeyi kendi denetimi altına alıp dünyaya bir mesaj vermeye çalışıyor. Vermeye çalıştığı mesaj şu: ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde de, kendi denetimimiz altında bir takım bölgeler oluşturduk, bunu görün artık.’ Tıpkı Suriye’nin Türkiye’ye komşu bölgelerindeki gibi, tıpkı Irak’ın kuzeyindeki bölgeler gibi. Ciddi çatışmalar sürüyor ve halen devam etmekte Şemdinli merkezde, zaman zaman Çukurca’ya ve Beytüşşebap’a uzanıyor. Şirnak-Hakkari bağlamındaki Türkiye haritasının Güneydoğusu’ndaki İran-Irak kesişmesindeki coğrafyamızda” diye konuştu.
“TÜRKİYE NE İDÜĞÜ BELİRSİZ MUHALİF UNSURLARI EĞİTİYOR, TEÇHİZATLANDIRIYOR”
Türkiye’nin Suriye politikasını eleştiren Koç, “Sayın Başbakan’ın çok ucuz yaptığı bir suçlama var, ‘CHP Baas Partisi Esad’ı destekliyor.’ Biraz tebessüm ederek bu soruyu cevaplandırıyorum, hala anlamak istemeyenler olabilir, hala Sayın Başbakan’ın söylediği şarkılara gözünü, kulağını, vicdanını kapatarak inanmak isteyenler olabilir. CHP Suriye’de sen Esat ile can ciğer kuzu sarmasıyken de, demokratik bir rejim oluşması için insan haklarına saygılı, temel özgürlükleri sağlayan, çok partili, herkesin hakkını hukukunu koruyan bir rejim olması için görüşlerini ifade etmişti. Esad baskıcı diktatörlüğünü bütün boyutlarıyla sürdürürken sen onunla kankaydın. Ne zamana kadar? Geçen Ağustos ayında ABD’den ‘benim uyguladığım BOP’da artık sıra Suriye’ye geldi, sen bu kankalığı bırak, Suriye ile ilgili bizin verdiğimiz planlar, talimatlar çerçevesinde tavır takın’ diyene kadar. Birden bire kanka olan Esat düşman oldu, eşler görüşmemeye başladı.
Şimdi Feerbahçe’yi falan yollamıyoruz Halep’te maç yapmak için. Suriye’deki iç çatışmanın doğrudan tarafı olan bir Türkiye görüyoruz. Türkiye Suriye’de rejim avcılığına çıkmıştır. Suriye’deki kardeş kavgasını körüklemektedir. Bir takım ne idüğü belirsiz muhalif unsurları kendi topraklarında konuk etmekte, eğitmekte, teçhizatlandırmakta ve Suriye topraklarına bizim sınırımızdan yollamakta ve onların lojistik desteğini sağlamaktadır. Suriye’de iç kavgada taraf tutan bir Türkiye manzarası. Suriye’nin akıbeti ne olur bilemiyoruz, olayın denklemine baktığımız zaman İran, Rusya, Çin, ABD var. Birde sessizce aşağıda, yeni güç odakları çıktığında karşısındaki hedef küçültülmüş olarak karşısındaki hedefe saldırmayı bekleyen İsrail var” şeklinde konuştu.
“KRAL DEĞİLSİN, SORUMLULUKLARINI BİL”
Başbakan’a uyarıda bulunan ve MHP’yi de eleştiren Koç, “Sayın Başbakan daha önceden market açılışında, kavşak açılışında, TOKİ açılışında konuşurdu, sorunlu müteahhitlerin düzenlediği toplantıları devlet törenine dönüştürürdü, el kesesinden propaganda yapardı, şimdi akşamları konuşuyor. Ramazan’ı fırsat bilerek her toplum kesiminin önünde konuşuyor. Ramazan’ın anlamına uygun olarak birleştirici, sağduyu çağrısı içeren, işgal ettiği konumun ağırlığına uygun konuşmalar değil, tam tersi yine ayrıştırıcı, ayrılıkları körükleyici, içindeki kini dışarıya siyaset olarak yansıtan konuşmalar yapıyor maalesef. Başbakan’a hatırlatmak istiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakan’ı sorumluluklarınızı bileceksiniz. Unutmayın, siz demokratik bir ülkede seçimle göreve gelmiş bir Başbakansınız. Bir totaliter rejimin başında padişah, kral ya da bir diktatör değilsiniz. Türkiye’nin hayati sorunu olan dış politikasını AK Parti Genel Merkezi’nde kendi sınırlı yeteneğe sahip arkadaşlarınızla değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hafızasının korunduğu Dışişleri Bakanlığı’nda ve milli iradeyi yansıtan tüm siyasi kurumlarla birlikte milli bir çerçevede oluşturmak zorundasınız. Kendiniz maceraya girebilirsiniz ama Türkiye’yi maceraya sokma hakkınız yoktur, bu hakkı size kimse vermez. Bunu kullanmak isterseniz elimizden gelen her türlü engeli çıkartırız. Hırslarınızı, bir türlü tüketemediğiniz kinlerinizi lütfen aklınızın önüne koymayın. Siz Başbakansınız, ülkenin temel sorumluluğu şu anda sizde. Olağanüstü meclis çağrısına niye bu kadar tepki gösterdiniz? Terör örgütü zaten her gün mesaj veriyor, her gün propagandasını yapıyor. Şemdinli’de yeni bir boyut kazandırarak yapıyor terör etkinliğine ya da Türkiye’nin batısında, Foça’da uzaktan kumandalı mayın patlatarak askerlerimizi şehit ederek veriyor mesajını, reklamını yapıyor. Ne kadar ucuz bir suçlama, ‘CHP’nin meclisi olağanüstü toplantıya çağırması terör örgütünün reklamını yapar.’ Zeka derecesi ortanın altında olanları dahi güldüremeyecek bir espri bu. İşin acısı şu ana kadar sürte gerisinde duran, milliyetçi söylemleriyle öne çıkan, ama ne yazık ki milliyetçiliği sadece bağırmaktan ibaret sanan bir diğer siyasi partimizde AK Parti’nin söylemlerinin kuyruğuna takılarak aynı besteyi dile getirmeye başladı.
Samimi MHP’lilere sormak gerekiyor, sizler ABD ve batıdaki egemen güçlerin Türkiye’nin dış politikasını yönlendirmesinden mutlu musunuz, değil misiniz? ‘Yurtseverim’ diyorsunuz, ‘milliyetçiyiz’ diyorsunuz, siz Türkiye’nin bugün içine çekilmek istenen bataklıkta kimlerin çıkarı var bunu herhalde en az bizim kadar değerlendirebiliyorsunuz” ifadelerini kullandı. MHP’LİLERE ÇAĞRI MHP tabanına çağrıda bulunan Koç, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Bir ‘kilo-çap’ tartışması var, biz hiç kimsenin kilosunu çapını merak etmiyoruz, umursamıyoruz. Sayın Başbakan, yanında son yılların mucidi Dışişleri Bakanı, sınırlı yeteneklerinizi, kapasitenizi, duygularınızı doğru kullanarak lütfen aşın. Çağrım herkese, kapının kenarında vagona binmek isteyen MHP’lilere de, gelin Türkiye’yi Türkiye’den birlikte yönetelim. Hiç kimsenin aracılığına Türkiye’yi alet etmeyelim, ettirtmeyelim. TBMM’de konuşmayacağız bir ülkenin sorunlarını, ama sizin gizli kapaklı görevlendirdiğiniz devlet kurumlarının terör örgütü yöneticileri ile yurtdışında bu sorunu görüşmesine biz gözümüzü kapatacağız, mecliste görüşmeyeceksiniz meşru zeminde terör örgütü mensupları ile Oslo’da görüşebileceksiniz. Ondan sonra Başbakan’a bir toplantıda kalpak giydiriyorlar, Kuva-i Milliye kalpağı giydiriyorlar. Herhalde siyasetin birazda komedi kısmı oluyor, Sayın Başbakan ve Kuva-i Milliye kalpağı. Bir yanda da İsrail’in yüksek onur ödülünü alan, kahramanlık ödülünü alan Başbakan’ın giydiği Yahudi beresi. Kalıptan kalıba giren bir Başbakan olmaz. Kimlikten kimliğe giren bir Başbakan olmaz. Mertsen, cesursan, delikanlıysan sadece söyleminde değil, eyleminde de duru, açık ve tutarlı olacaksın. Bu çağrımızı eğer amacından saptırıp demagojiye boğarsanız, kavga üslubuna ve sövme edebiyatına devam ederseniz, dışarıdan size telkin edilen politikalar yerine ulusal çıkarlarımızı gözeten politikalarımızı sahiplenmezseniz bu millet, siyaset, tarih sizi gelecekte yargılayacaktır.”