Bursa'nın Göbeğinde Robin Hood Hayatı
Bursa'da şehir merkezine 15 kilometre uzakta bulunan bir köy 100 yıldır elektrikle tanışmadı.
Televizyon ile dahi tanışmadan 70 yaşını deviren köylülerin hikayesi, ünlü komedyen Yılmaz Erdoğan'ın yıllar önce çektiği 'vizontele' filmini aratmıyor.
Bursa'nın Osmangazi ilçesine bağlı ve şehir merkezine 15 kilometre uzaktaki Avdancık Köyü'nün Karaağaç Pınar mevkiinde bulunan 9 hane yaklaşık 100 yıldır elektriksiz ve susuz yaşıyor. 70 yaşını deviren köylüler, bu yaşlarına kadar elektrikli alet kullanmazken, olup biten her şeyden habersizler. Ünlü komedyen Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele filmindeki hikayenin bir benzerini Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde yaşayan köylüler için hava karardığında gün de bitiyor. Köylü kadınlar tulumbadan çektiklerisuyla çamaşırlarını leğende yıkarken, köyde doğup ve büyüyen çocuklar televizyonla bile tanışmadan yaşamlarını sürdürüyor.
Demirtaş barajının kıyısında ve elektriği olan en yakın yerleşim yerinde 2 kilometre uzakta olan köylüler, Türkiye'de ve dünyada neler olup bittiğini ancak şehir merkezine gittiklerinde öğrenebiliyor. Akşam kitap okumak istediklerinde ve işleri olduğunda mum ve gaz lambası devreye giriyor. Pilli radyoyla vakit geçirip, sabahın ilk ışıklarıyla köy işlerine koyuluyorlar.
Köylü vatandaşlar, 100 yıla yakın süredir elektriklerinin olmadığını dile getirirken, "Elektriksiz ve susuz doğduk herhalde bu şekilde öleceğiz. Büyükşehir sınırları içerisindeyiz. Şehir merkezine 15 kilometre uzaktayız. Hatta 2 kilometre uzağımızda elektriği olan bir köy daha var fakat biz varlık içinde yokluk çekiyoruz. Bu memleketin en ücra köşelerinde tek evi olan yerlere elektrik götürüldüğünü biliyoruz. Biz burada 9 haneyiz. Bizimle ilgilenen muhatap bulamıyoruz. Çocuklarımız burada doğdu veyaşıtları internetle, dünya ile tanışmışken, bizim çocuklarımız televizyon ile bile tanışmadı. Şehir merkezine misafirliğe gittiğimizde çocuğum televizyon görüyor ve 'baba bu ne?' diye soruyor. Mahcup oluyorum. Ayrıca köyümüzde içme suyunu da kuyulardan sağlıyoruz. Yollarımız deseniz berbat durumda, araba ile gelip gitmek oldukça güç" şeklinde konuştu.
Köylü kadınlar ise, "Çoğumuz buraya gelin geldik. Yıllardır buradayız. Ne elektrik gördük ne doğru dürüst su. Çamaşırlarımızı elde yıkamaktan kemik erimesi olduk. Elektriğimiz olsa ütü de almak istiyoruz, çamaşır makinesi de. İşlerimiz hava karardıktan sonra da devam ediyorsa gaz lambası ve mum ışığında yapmak zorunda kalıyoruz" diye konuştu .
Kaynak: İHA
Bursa'nın Osmangazi ilçesine bağlı ve şehir merkezine 15 kilometre uzaktaki Avdancık Köyü'nün Karaağaç Pınar mevkiinde bulunan 9 hane yaklaşık 100 yıldır elektriksiz ve susuz yaşıyor. 70 yaşını deviren köylüler, bu yaşlarına kadar elektrikli alet kullanmazken, olup biten her şeyden habersizler. Ünlü komedyen Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele filmindeki hikayenin bir benzerini Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde yaşayan köylüler için hava karardığında gün de bitiyor. Köylü kadınlar tulumbadan çektiklerisuyla çamaşırlarını leğende yıkarken, köyde doğup ve büyüyen çocuklar televizyonla bile tanışmadan yaşamlarını sürdürüyor.
Demirtaş barajının kıyısında ve elektriği olan en yakın yerleşim yerinde 2 kilometre uzakta olan köylüler, Türkiye'de ve dünyada neler olup bittiğini ancak şehir merkezine gittiklerinde öğrenebiliyor. Akşam kitap okumak istediklerinde ve işleri olduğunda mum ve gaz lambası devreye giriyor. Pilli radyoyla vakit geçirip, sabahın ilk ışıklarıyla köy işlerine koyuluyorlar.
Köylü vatandaşlar, 100 yıla yakın süredir elektriklerinin olmadığını dile getirirken, "Elektriksiz ve susuz doğduk herhalde bu şekilde öleceğiz. Büyükşehir sınırları içerisindeyiz. Şehir merkezine 15 kilometre uzaktayız. Hatta 2 kilometre uzağımızda elektriği olan bir köy daha var fakat biz varlık içinde yokluk çekiyoruz. Bu memleketin en ücra köşelerinde tek evi olan yerlere elektrik götürüldüğünü biliyoruz. Biz burada 9 haneyiz. Bizimle ilgilenen muhatap bulamıyoruz. Çocuklarımız burada doğdu veyaşıtları internetle, dünya ile tanışmışken, bizim çocuklarımız televizyon ile bile tanışmadı. Şehir merkezine misafirliğe gittiğimizde çocuğum televizyon görüyor ve 'baba bu ne?' diye soruyor. Mahcup oluyorum. Ayrıca köyümüzde içme suyunu da kuyulardan sağlıyoruz. Yollarımız deseniz berbat durumda, araba ile gelip gitmek oldukça güç" şeklinde konuştu.
Köylü kadınlar ise, "Çoğumuz buraya gelin geldik. Yıllardır buradayız. Ne elektrik gördük ne doğru dürüst su. Çamaşırlarımızı elde yıkamaktan kemik erimesi olduk. Elektriğimiz olsa ütü de almak istiyoruz, çamaşır makinesi de. İşlerimiz hava karardıktan sonra da devam ediyorsa gaz lambası ve mum ışığında yapmak zorunda kalıyoruz" diye konuştu .