'Sınır Bütünlüğü Tanınmış Filistin İstiyoruz'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''İsrail'in vicdanına ya da merhametine bırakılmış bir Filistin, yarı özerk bir Filistin değil, kendi topraklarında tam egemen ve sınır bütünlüğü tanınmış bir Filistin istiyoruz'' dedi.

' 'BM Zemininde Filistin Meselesi'' konferansında konuşan Davutoğlu, BM kararlarında Filistin halkının devlet kurma hakkının teslim edildiğini, hiçbir uluslararası hukukçunun, hiçbir devletin, hiçbir uluslararası örgütün, İsrail'in sürdürdüğü işgali meşru görmediğini söyledi.

Davutoğlu, ''Aşırı akımlar dışında İsrailliler bile hep 'bir gün barış olacak ve biz buraları terk edeceğiz' diye düşünmüştür. O zaman niye bu işgal sürüyor- Neden 64 yıl, başka bir yerde benzer bir sorun olsa çoktan çözülmüş olurdu da İsrail söz konusu olduğunda uluslararası hukuk duruyor-'' diye konuştu.

Türkiye'nin İsrail'e karşı gür sesle konuştuğunu, uluslararası hukuk ihlallerini yüzlerine vurduğunu belirten Davutoğlu, ''Çünkü biz İsrail'e ve Yahudilere karşı suçluluk duygusu hissetmiyoruz. Onlara hiçbir zaman zulmetmedik, onların da zulmünü engelleme hakkına sahibiz. Başkaları zulmetmiş olabilir, o zulmedenler şimdi suçluluk duygusuyla İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerine karşı seslerini yükseltemiyor olabilirler. Ama 1492'de Endülüs'te Müslümanlarla birlikte Yahudiler zulme uğradıklarında, bütün mazlum milletlere kucak açan bu millet onlara da kucak açtı. İkinci Dünya Savaşı'nda da kucak açtı. Yine söylüyoruz; bir gün nerede, hangi mazlum millet bizim kapımıza gelirse gelsin, acısını paylaşmak isterse, bütün o mazlum milletlere kapımız açıktır. Ama bugün mazlum millet Filistin'dir'' diye konuştu.

-''Hiçbir devletin uluslararası hukukun üzerinde olma hakkı yoktur''-

İsrail'in artık herhangi bir devlet gibi uluslararası normları uygulama zorunluluğu olduğunu ifade eden Davutoğlu, ''İsrail'i mazlum edebiyatı üzerine kuran iradenin bugün artık bu argümanı kullanma şansı yoktur. İsrail'i uluslararası hukukun üstünde gören anlayış aslında uluslararası hukuku tehdit eden anlayıştır'' dedi.

Davutoğlu, Mavi Marmara'ya karşı saldırı söz konusu olduğunda BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada da bu duruma atıfta bulunduğunu hatırlatarak, ''Hiçbir devletin uluslararası hukukun üzerinde olma hakkı yoktur. Bu, BM'nin en tabii, en temel kuralıdır. İsrail kendini BM'nin herhangi bir üyesiyle eşit kabul edene kadar da uluslararası hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz'' diye konuştu.

BM'nin, insanlık vicdanının temel değerleri, uluslararası hukukun normları temelinde bir uluslararası düzen fikrine dayalı olarak kurulduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

''Bu düzenin kırılgan olduğu yerler neresi, nerede tehdit altında- Bir sıralama yapılsa en fazla Orta Doğu bölgesi ve özelde de Filistin meselesi görülür. Filistin meselesi, sadece İsrail ile Filistin arasında bir mesele değildir, iki halk arasında bir mesele de değildir. Filistin meselesi, uluslararası hukuku savunanlar ile İsrail arasındaki bir meseledir, insanlık vicdanıyla İsrail arasında bir meseledir. Eğer bir uluslararası düzen fikrini insanlığa anlatacaksak veya o düzenin oluşması için çaba sarf edeceksek, olmazsa olmaz şart bir an önce Filistin meselesinin çözülmesi ve Filistin devletinin kurulmasıdır. Filistin devleti kurulana dek uluslararası ve bölgesel düzenden bahsetme imkanı yoktur.''

Orta Doğu bölgesinin yeniden şekillendiği kritik bir süreçten geçildiğine dikkati çeken Davutoğlu, ''Tahrir'deki, Libya'daki, Suriye'deki gençlerin tek istediği onurdur. Genç Orta Doğu insanı onurunu tekrar kazanmak istiyor. Onurlarının en fazla zedelendiği yer de Filistin meselesidir. 64 yıldır Orta Doğu insanlarına hakaret ediliyor. Filistinlilere yapılan her zulüm, bu bölgedeki halklara -etnik kökeni, mezhebi ne olursa olsun- hakarettir. Artık buna bir son verilmesi lazım'' dedi.

Davutoğlu, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı olduğunu ve bunun mutlaka gerçekleşeceğini ifade ederek, ''Filistin halkının kendi kaderini tayin ederek kendi devletine sahip olması ideali gerçekleşmedikçe Orta Doğu'da bir bölgesel düzenin gerçekleşebileceğini düşünmek çok zor. Orta Doğu'da bir düzen, ancak ve ancak yaşanabilir sınırları içinde Filistin halkının özgür bir şekilde kendi iradesine sahip çıkmasıyla mümkün olabilir'' diye konuştu.

-''Tam egemen bir Filistin devleti''-

Orta Doğu'da bir düzenin kurulabilmesi için yarı egemen değil, tam egemen bir Filistin devletinin kurulması gerektiğini belirten Davutoğlu, ''İsrail'in vicdanına ya da merhametine bırakılmış bir Filistin, yarı özerk bir Filistin değil, kendi topraklarında tam egemen ve sınır bütünlüğü tanınmış bir Filistin istiyoruz'' dedi.

Tam egemen Filistin devletinin başkentinin de Doğu Kudüs olması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:

''Bu bir lütuf değildir, Filistinli kardeşlerimizin hakkıdır. Bu, insanlık vicdanını temsil eden Kudüs'e sadakat hisseden bütün Müslümanların, Hristiyanların, İbranilerin hakkıdır. Kudüs, o vicdanı temsil edecek şekilde Filistin'in başşehri olmalıdır. Gerçekten insanlık barışının sağlandığı bir başşehir. Kudüs meselesi çözülmeden Filistin sorununun çözüme kavuşturulması mümkün değil. Bütün anlaşmalarda vurgulandığı gibi 67 sınırlarını yansıtacak şekilde Doğu Kudüs'ün özgür Filistin'in başşehri olacağı bir çözüm istiyoruz.''

Başta su olmak üzere bütün ekonomik kaynaklarını kullanabilme imkanına kavuşturulmuş bir Filistin devleti istediklerini belirten Davutoğlu, ''Bir gün gelecek inşallah Filistin bayrağı UNESCO'da dalgalandığı gibi BM gönderine çekilecek. İşte o gün Orta Doğu'da barıştan söz edebileceğiz, dünyada bir uluslararası düzenin artık yerleşmekte olduğu inancını taşıyabileceğiz'' dedi.

Filistin meselesi kadar çok, ara buluculuk anlamında diplomasi terminolojisi üretilen bir başka mesele olmadığını belirten Davutoğlu, ''Oslo süreci, Madrid süreci, yol haritası, quartet... Her türlü diplomatik terminoloji kullanıldı. Bir seferinde uluslararası bir toplantıda da söyledim. Artık 'yol haritası' tabirini duymak istemiyoruz. Yolun sonunu görmek istiyoruz. Yolun sonu Filistin devletidir. O olmadıkça yeni yol haritaları, yeni barış planları üretmenin hiçbir faydası yok. Burada eksik olan uluslararası iradedir. Uluslararası irade insanlık vicdanının sesine kulak verecek olsa, Filistin sorununun çözümü birkaç günlük, birkaç haftalık bir meseledir. Herkes biliyor çözümün ne olduğunu ama bu çözümü içlerine sindiremeyenler var. Onlar içlerine sindirene kadar da Filistin meselesini gündemde tutmaya devam edeceğiz'' diye konuştu.

Davutoğlu, burada Filistinlilere de görev düştüğünü belirterek, Türkiye'nin son birkaç yılda diplomasi alanında en çok enerjiyi Filistin'deki taraflar arasında uzlaşmanın sağlanmasına sarf ettiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''Ortak vicdan, ortak hukuk, ortak değerler etrafında birleşemezsek, başkalarından bu değerlere sahip çıkmasını bekleyemeyiz. Filistinliler arası uzlaşmanın artık başarıya ulaşması lazım'' dedi.

Filistinlilerin tek bir bayrak altında Filistin devleti kurulana kadar saflarına fitne girmesine izin vermemesini isteyen Davutoğlu, ''Onların bizim üzerimizdeki hakkı, birlik ve beraberliklerini sürdürdükleri müddetçe arkalarında durmamızdır. İşte taahhüt ediyoruz; Biz onların arkasında olacağız Filistin devleti kurulana kadar. Ama onların da bu birliği, beraberliği temin etmeleri lazım. Aralarına giren fitneleri, ayrılık tohumlarını bertaraf etmeleri lazım'' şeklinde konuştu.

Davutoğlu, son dönemde Hamas ile El Fetih arasındaki görüşmelerde kat edilen mesafenin, ortak kavramlar etrafında buluşulmasının ümit verici olduğunu ifade ederek, ''Bunun sürdürülmesi lazım. Bu yönde elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz'' dedi.

Orta Doğu'nun yeniden şekillendiğini vurgulayan Davutoğlu, ''Biz bu şekillenmenin merkezindeyiz. Bu kardeş halklarla birlikte, omuz omuza bu şekillenmeyi temin edecek her türlü yolu deneyeceğiz. Ama bu süreçte Filistin meselesinin unutulmasına da hiçbir zaman izin vermeyeceğiz'' dedi.

-''Meseleleri sahiplenmek anlamında sahiplik''-

Meclis'te yaptığı bir konuşmada kullandığı ''sahiplik'' tabiri üzerine tartışmalar yaşandığını hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

'' derken, hegemonik anlamda bu bölgeye sahibiz anlamında demiyorum. Bütün bu bölge halklarıyla birlikte bu bölgenin sahibiyiz. Bu bölgenin yabancısı değiliz, bu bölgeye dışarıdan gelmedik. Bu bölgeye gözümüzü kapatmayız. Bu bölgenin her bir şehrinde, her bir mahallesinde, ne olursa olsun orada yaşayanların meselesi bizim meselemizdir. Biz o meseleleri sahipleniriz, o sorunlara dışarıdan bakmayız, o sorunların içine girer ve onları çözmeye çalışırız. Kastettiğimiz budur. Yoksa mülkiyet anlamında sahiplik değil, meseleleri sahiplenmek anlamında sahiplik. Onlarla birlikte omuz omuza olmak anlamında sahiplik. Ve derken de bu topraklara sinmiş insanlık vicdanının hizmetkarıyız.''

Türkiye'nin kimseye efendilik etme niyetinde olmadığını vurgulayan Davutoğlu, ''Ama kimsenin bizi bu bölgeden koparmasına, bu bölgenin halklarından koparmasına, onların acılarına seyirci kalacak şekilde onlardan uzaklaştırmasına izin vermeyiz. Orta Doğu yeniden şekillenirken bu şekillenmede Suriye'deki, Mısır'daki, Filistin'deki, Libya'daki kardeşlerimizle omuz omuza yeni bir barış düzeninin öncüsü olmaya devam edeceğiz. Bu barış düzeninin mihenk noktası, odağı Filistin'dir'' diye konuştu.

Kaynak: AA