Blair: Medya Patronlarıyla Hep İyi Geçinmeyi Tercih Ettim
İngiltere eski Başbakanı Tony Blair, telekulak skandalı sonrası medya-siyaset ilişkisini incelemek amacıyla oluşturulan ‘Leveson Komisyonu’na ifade verdi.
Blair, medya patronu Rupert Murdoch ile iktidarlığı döneminde hiçbir pazarlık yapmadığını belirtti.
Tony Blair, iktidarı döneminde medya ile hep iyi geçinmeye çalıştığını kaydederek, “Eğer büyük medya gruplarıyla aranızı bozarsanız, ondan sonra başınıza gelecekler konusunda çok dikkatli olmanız gerekir. Çünkü size insafsızca ve acımasızca saldıracaklardır.” değerlendirmesinde bulundu. Blair, medyanın bu etkili gücü sebebiyle gazete yöneticileriyle karşı karşıya gelme yerine, hep onları ‘idare etme’ yolunu tercih ettiğini sözlerine ekledi.“Eğer iktidardaysanız, ülkenin siyaseti üzerinde büyük etkisi olan güçlü insanlarla bir şekilde aranızı iyi tutmanız gerekiyor.” diyen Blair, aksi takdirde bu kişilerin karşı tarafta yer alarak etkili bir muhalefet yapacaklarını belirtti.
Murdoch’ın “manevi kızı” olarak bilinen Rebekah Brooks ile yakın ilişki içinde olduğuna yönelik bir soruya ise Blair, Brooks’un ülkenin en etkili gazetesi Sun’un başında bulunduğunu ve bu sebeple yakın iletişim içinde bulunmasının normal olduğunu söyledi.
Blair, 1997 genel seçimleri öncesinde Murdoch’ın Sun ve telekulak sonrası kapanan News of the World gazetelerini seçmene ulaşmak için bir “araç” olarak kullandığını kaydetti.
10 yıllık başbakanlığı döneminde Murdoch ile hiçbir konuda pazarlık yapmadığını öne süren Blair, Murdoch’ın çıkarlarına ters düşen yasaların büyük bir kısmının kendi hükümeti zamanında çıkarıldığını iddia etti. İngiliz siyasetçi, Murdoch ile görevi süresince ‘iş ilişkileri’ içinde olduğunu; iktidardan ayrıldıktan sonra ise daha ‘dostane ve sağlıklı’ ilişkiler geliştirdiğini söyleyerek, 2010 yılında kızının vaftiz babası olduğunu hatırlattı.Murdoch ile en büyük fikir ayrılıklarının Avrupa Birliği politikaları konusunda olduğunu kaydeden Blair, “Ne yaptığım konusunda kendime olan inancım tamdı. Ne yapmam konusunda Murdoch veya bir başkasının fikrine ihtiyacım yoktu.” dedi.
Blair, medya patronlarının gazetelerini “siyaseti etkileme aracı” olarak kullandıklarını ve bunun sadece Murdoch’ın gazetelerine has bir durum olmadığına dikkat çekti. İngiliz eski lider, Sun ve Daily Mail gazetelerini ülkedeki en etkili iki gazete olarak nitelendirdi.Murdoch’ın “etkili bir güce” sahip olduğunu ancak bununu sadece Murdoch’ın gazetelerine has bir durum olmadığını vurgulayan Blair, “Dünyanın önde gelen medya kuruluşlarına baktığınızda, ki Murdoch’ın medyası bu konuda en güçlü olanıdır, onların da güçlü olduğunu göreceksiniz. Strateji üretirken bu durumu göz önünde bulundurmak gerekiyor tabi.” diye konuştu.
Irak işgalinden hemen önce 11, 13 ve 19 Mart tarihlerinde Murdoch ile üç kez telefon görüşmesi yaptığı iddialarına yönelik ise Tony Blair, “Evet Murdoch ile görüştüm ve bu görüşmelerin toplamı 45 dakikayı aşmaz. Fakat diğer yandan Observer ve Telegraph ile de benzer telefon görüşmeleri yaptım. Bunda garip, sıra dışı bir durum olduğunu düşünmüyorum.” şeklinde cevap verdi.Gazetelerin partizan olmamaları için hiçbir sebep göremediğini, ancak yayınladıkları haberleri çarpıtmamaları gerektiğini belirten Blair, “Mesela Times gazetesi İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliğini eleştirir ancak Avrupa haberlerinde adilane yorumlarda bulunur.” dedi.
Sosyal medyanın klasik medya anlayışını derinden etkilediğine dikkat çeken Blair, “Sosyal medyada büyüyüp yükselen düşünce dalgaları hükümetleri rahatlıkla boğabilir. Bu sebeple günümüz medyasını yönetmek çok daha zor bir hale geldi.” yorumunda bulundu.İşçi partili eski milletvekili Chris Mullin’in Blair ile 1994 yılında bir görüşmesinden sonra günlüğüne yazdığı, “Blair, ‘Hayattaki en birinci önceliğim kazanmaktır. Biliyorum, bu biraz ahlaksızca bir düşünce fakat bunun kendim için dünyadaki görevim olduğuna inanıyorum.’ demişti.” ifadelerinin kendine ait olup olmadığı sorulması üzerine Blair, bu sözlerin kendine ait olabileceğini ifade etti.
Bu arada soruşturma sırasında, bir protestocu salona girerek Blair'e "savaş suçlusu" diye bağırdı. ABD bankası JP Morgan'ın Irak savaşı için Blair'e ödeme yaptığına ilişkin suçlamalarda bulunan protestocu mahkeme salonundan çıkarılarak gözaltına alındı. Protestocunun bu iddiasına ilişkin Blair, "Irak ve JP Morgan ile ilgili söyledikleri tamamen yanlış. Hiçbir zaman JP Morgan'la bu konuda görüşmem olmadı." dedi.
Dünya medya devi Rupert Murdoch'ın İngiltere'deki haftalık tabloid gazetesi News of the World'da (NotW) patlak veren telekulak skandalı sonrası Başbakan David Cameron'ın talimatıyla kurulan ve medya etiğini inceleyen bağımsız 'Leveson Komisyonu', medya-toplum ilişkisi, medya-siyasetçi ilişkisi, medya-polis ilişkisini masaya yatırarak yüksek standartlarda medya etik ilkeleri oluşturmaya çalışıyor. Şimdiye kadar komisyon, medya, polis ve siyasetçilerden yüzlerce kişinin ifadesine başvurdu. Rupert Murdoch ve oğlu James Murdoch da geçtiğimiz ay komisyona ifade vermişti .
Tony Blair, iktidarı döneminde medya ile hep iyi geçinmeye çalıştığını kaydederek, “Eğer büyük medya gruplarıyla aranızı bozarsanız, ondan sonra başınıza gelecekler konusunda çok dikkatli olmanız gerekir. Çünkü size insafsızca ve acımasızca saldıracaklardır.” değerlendirmesinde bulundu. Blair, medyanın bu etkili gücü sebebiyle gazete yöneticileriyle karşı karşıya gelme yerine, hep onları ‘idare etme’ yolunu tercih ettiğini sözlerine ekledi.“Eğer iktidardaysanız, ülkenin siyaseti üzerinde büyük etkisi olan güçlü insanlarla bir şekilde aranızı iyi tutmanız gerekiyor.” diyen Blair, aksi takdirde bu kişilerin karşı tarafta yer alarak etkili bir muhalefet yapacaklarını belirtti.
Murdoch’ın “manevi kızı” olarak bilinen Rebekah Brooks ile yakın ilişki içinde olduğuna yönelik bir soruya ise Blair, Brooks’un ülkenin en etkili gazetesi Sun’un başında bulunduğunu ve bu sebeple yakın iletişim içinde bulunmasının normal olduğunu söyledi.
Blair, 1997 genel seçimleri öncesinde Murdoch’ın Sun ve telekulak sonrası kapanan News of the World gazetelerini seçmene ulaşmak için bir “araç” olarak kullandığını kaydetti.
10 yıllık başbakanlığı döneminde Murdoch ile hiçbir konuda pazarlık yapmadığını öne süren Blair, Murdoch’ın çıkarlarına ters düşen yasaların büyük bir kısmının kendi hükümeti zamanında çıkarıldığını iddia etti. İngiliz siyasetçi, Murdoch ile görevi süresince ‘iş ilişkileri’ içinde olduğunu; iktidardan ayrıldıktan sonra ise daha ‘dostane ve sağlıklı’ ilişkiler geliştirdiğini söyleyerek, 2010 yılında kızının vaftiz babası olduğunu hatırlattı.Murdoch ile en büyük fikir ayrılıklarının Avrupa Birliği politikaları konusunda olduğunu kaydeden Blair, “Ne yaptığım konusunda kendime olan inancım tamdı. Ne yapmam konusunda Murdoch veya bir başkasının fikrine ihtiyacım yoktu.” dedi.
Blair, medya patronlarının gazetelerini “siyaseti etkileme aracı” olarak kullandıklarını ve bunun sadece Murdoch’ın gazetelerine has bir durum olmadığına dikkat çekti. İngiliz eski lider, Sun ve Daily Mail gazetelerini ülkedeki en etkili iki gazete olarak nitelendirdi.Murdoch’ın “etkili bir güce” sahip olduğunu ancak bununu sadece Murdoch’ın gazetelerine has bir durum olmadığını vurgulayan Blair, “Dünyanın önde gelen medya kuruluşlarına baktığınızda, ki Murdoch’ın medyası bu konuda en güçlü olanıdır, onların da güçlü olduğunu göreceksiniz. Strateji üretirken bu durumu göz önünde bulundurmak gerekiyor tabi.” diye konuştu.
Irak işgalinden hemen önce 11, 13 ve 19 Mart tarihlerinde Murdoch ile üç kez telefon görüşmesi yaptığı iddialarına yönelik ise Tony Blair, “Evet Murdoch ile görüştüm ve bu görüşmelerin toplamı 45 dakikayı aşmaz. Fakat diğer yandan Observer ve Telegraph ile de benzer telefon görüşmeleri yaptım. Bunda garip, sıra dışı bir durum olduğunu düşünmüyorum.” şeklinde cevap verdi.Gazetelerin partizan olmamaları için hiçbir sebep göremediğini, ancak yayınladıkları haberleri çarpıtmamaları gerektiğini belirten Blair, “Mesela Times gazetesi İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliğini eleştirir ancak Avrupa haberlerinde adilane yorumlarda bulunur.” dedi.
Sosyal medyanın klasik medya anlayışını derinden etkilediğine dikkat çeken Blair, “Sosyal medyada büyüyüp yükselen düşünce dalgaları hükümetleri rahatlıkla boğabilir. Bu sebeple günümüz medyasını yönetmek çok daha zor bir hale geldi.” yorumunda bulundu.İşçi partili eski milletvekili Chris Mullin’in Blair ile 1994 yılında bir görüşmesinden sonra günlüğüne yazdığı, “Blair, ‘Hayattaki en birinci önceliğim kazanmaktır. Biliyorum, bu biraz ahlaksızca bir düşünce fakat bunun kendim için dünyadaki görevim olduğuna inanıyorum.’ demişti.” ifadelerinin kendine ait olup olmadığı sorulması üzerine Blair, bu sözlerin kendine ait olabileceğini ifade etti.
Bu arada soruşturma sırasında, bir protestocu salona girerek Blair'e "savaş suçlusu" diye bağırdı. ABD bankası JP Morgan'ın Irak savaşı için Blair'e ödeme yaptığına ilişkin suçlamalarda bulunan protestocu mahkeme salonundan çıkarılarak gözaltına alındı. Protestocunun bu iddiasına ilişkin Blair, "Irak ve JP Morgan ile ilgili söyledikleri tamamen yanlış. Hiçbir zaman JP Morgan'la bu konuda görüşmem olmadı." dedi.
Dünya medya devi Rupert Murdoch'ın İngiltere'deki haftalık tabloid gazetesi News of the World'da (NotW) patlak veren telekulak skandalı sonrası Başbakan David Cameron'ın talimatıyla kurulan ve medya etiğini inceleyen bağımsız 'Leveson Komisyonu', medya-toplum ilişkisi, medya-siyasetçi ilişkisi, medya-polis ilişkisini masaya yatırarak yüksek standartlarda medya etik ilkeleri oluşturmaya çalışıyor. Şimdiye kadar komisyon, medya, polis ve siyasetçilerden yüzlerce kişinin ifadesine başvurdu. Rupert Murdoch ve oğlu James Murdoch da geçtiğimiz ay komisyona ifade vermişti .