“Esed’in Sonu, Kaddafi ve Mübarek’ten Farklı Olmayacak”

El Cezire Televizyonu’nun Türkiye Temsilcisi Fikri Şaban, Arap Baharı’ndan etkilenmeyecek hiçbir Arap ülkesinin kalamayacağını söyledi.

Fikri Şaban, buna direnenlerin sonunun ise devrik liderlerden farklı olmayacağına vurgu yaptı. Arap Baharı rüzgarının esmeye devam ettiğini dile getiren Şaban, bu halk hareketinin, diktatörlük ve baskı rejiminin hakim olduğu yönetimlerin sonunu bir bir getireceğini ifade etti.

El Cezire Türkiye Temsilcisi Şaban, Cihan Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada dün İstanbul'da gerçekleşen Suriye Halkının dostları Toplantısı'nı değerlendirdi. İstanbul toplantısının Suriye’nin dostlarını bir kez daha bir araya getirdiğini söyleyen Şaban, her geçen günün Suriye halkı için bir kayıp olduğunu vurguladı. Şaban “Suriye halkı artık bir an önce akan kanın durdurulmasını istiyor.” dedi.

Suriye'de halkın 40 yıldır Esed ailesinin baskısı altında olduğunu dile getiren Fikri Şaban, "Suriyeliler özgür ve demokratik bir Suriye görmek istiyor.” diye konuştu.

PETROLÜN OLMAMASI İLGİYİ AZALTTI
Dünya kamuoyunun Libya ve Mısır’a gösterdiği ilgiyi Suriye’ye göstermediğine dikkat çeken El Cezire Temsilcisi, “Libya’ya petrol bolluğu hürmetine gösterilen ilgiyi ne yazık ki Suriye’de göremiyoruz. Halkın, Esed zulmü ve baskısından kurtulma arayışında olduğu bir sırada dünya kamuoyu, Suriye sorunu karşısında henüz bir noktada buluşabilmiş değil. Rusya ve Çin’in takındığı tavır, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni kilitledi.” dedi.

ESED DERS ALMIYOR
Beşar Esed için artık çok geç olduğunu dile getiren Fikri Şaban, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özgürlük ve demokrasiye dönük ıslahatların yapılması tekliflerinin götürüldüğü halk hareketinin ilk aylarında halkın çoğu Esed’in yanındaydı. Ama şu an itibariyle çok geç kaldı. Olup bitenlerden ders almıyor maalesef. Sadece Esed değil, diğer Arap ülkeleri liderleri de ders almıyor. Tüm Arap ülkelerinin halklarının yönetimlerinden istedikleri özgürlük ve demokrasidir. Bu sese kulak veren yönetimler ve liderler kazançlı olacak. Aksi durumda halk bunları değiştirecektir, akıbetleri, Hüsnü Mübarek'ten ve Kaddafi’den farklı olmayacaktır. Maalesef şu anki Beşşar Esed, bu gerçeği görmüyor.”

ESED İÇİN TEK SEÇENEK GÖREVİ BIRAKMAK
Beşşar Esed, için az da olsa hala bir şans olduğuna dikkat çeken gazeteci Şaban, “Esed’in halkı ve ülkesi için bu noktadan sonra yapacağı en büyük iyilik görevi bırakarak ülkeyi terk etmektir. Bu kadar dökülen kandan sonra yapılacak ıslahatlar da artık pek bir şey ifade etmez. Halk buna razı olamaz.” dedi.

Suriye halkının bunca akan kan ve gözyaşı karşısında geri adım atmasının asla söz konusu olamayacağını dile getiren Şaban, “Suriye halkı bu kararlı mücadelelerini sonuna kadar sürdürecek, özgürlük ve demokrasi mücadelelerinden vazgeçmezler. Halk ne pahasına olursa olsun artık önlerine koydukları hedefe ulaşmayı amaçlıyor.” diye konuştu.

ARAP BAHARINDAN ETKİLENMEYEN KALMAYACAK
Arap baharından etkilenmeyecek hiçbir Arap ülkesinin kalamayacağına da vurgu yapan Fikri Şaban, bu halk hareketinin, diktatörlük ve baskı rejiminin hâkim olduğu yönetimlerin sonunu bir bir getireceğini sözlerine eledi.Toplantıyı Cihan’a değerlendiren Suriye Milli Konsey Üyesi Fevzi Zakiroğlu ise Suriye halkının öncelik isteğinin akan kanın durdurulması olduğuna dikkat çekti. Zakiroğlu, mevcut Suriye yönetiminin görevden çekilme gibi bir niyet ve düşüncesinin olmadığını hatırlatarak, “İktidar bulunduğu makamda kalmaya devam etmek istiyor. Hiç bir şekilde çekilmek istemiyor. 40 yıldır iktidarda olan zihniyet, bu ülkeyi hep kanla yönetti. Esed rejimi yönetimi bırakmak istemediği için bu denli diretiyor. Onlar, ‘yönetimde ne kadar kalırsa o kadar kardır’ hesaplarını yapıyor. Ayrılması halinde Suriye’de yaşama şansının olmadığını biliyor.” şeklinde konuştu.

Suriye’yi ayakta tutan devletlerden birinin de İran olduğuna dikkat çeken Zakiroğlu, yanı başında yükselen alevi en iyi hisseden Türkiye’nin ise uluslararası camiayı yanına alamaması nedeniyle istediğini yapamadığını kaydetti.

Zakiroğlu, İstanbul’da gerçekleşen Suriye Halkının Dostları İkinci Konferansı’nın Suriye sorunu konusunda Türkiye’nin yapması gerekeni yapma hedefinde elini daha da güçlendirdiğini kaydetti.