AK Parti, Eninde Sonunda PKK İle Masaya Oturacak
"AKP şu an süreci, müzakerelerden uzaklaşıp PKK’yi silahla bitirmek yoluna girdiği görüntüsü çiziyor; ancak ben buna katılmıyorum. Eninde sonunda AKP, MİT’i de kullanıp masaya oturacaktır."
Mehmet Ali Birand 'Son Darbe: 28 Şubat ' kitabını ve siyasi gündemi Taraf'tan Cihan Keyif'e değerlendirdi. AKP'nin 28 Şubat'ın hem mağduru hem de kazananı olduğunu söyleyen duayen gazeteci, 'AKP eninde sonunda MİT'i kullanarak savaşın bitmesi için PKK ile masaya oturacak ' dedi.
'BİZE BU KADAR DEMOKRASİ YETER' TAVRINA BÜRÜNDÜ
Mevcut dönemde yaşananları düşünecek olursak: Basında yaşanan işsiz bırakılmalar, hâkim ve savcılara el çektirmeler, askerlerin istifaya zorlanmaları... Demokrasimiz şu anda da garip bir seyir izlemiyor mu?
AKP 'nin ilk baştaki planı şuydu: Askerin siyaset üzerindeki etkisini kıracağım, yargının etkisini kıracağım ve polisi yanıma alacağım. Asker ve polis üzerindeki planlarını tamamladılar. Başaramadıkları tek nokta kaldı, o da yargı. Yargıyı bugün tamamiyle AKP kontrol ediyor diyemeyiz, katiyen bunu söyleyemezsiniz, çünkü öyle olaylar oluyor ki AKP 'nin tam aleyhine fatura çıkarılan olaylar var.
Peki o da tamamlandıktan sonra ne olacak?
AKP 'nin demokrasi anlayışını sorguluyorsak, AKP kendi politikalarını yerleştirinceye kadar demokrasiye çok yatkın, demokrasinin önünü açan bir yaklaşım ile geldi. Ancak son zamanlarda demokrasi konusunda 'Eh! Bu kadar demokrasi yeter, bundan fazla demokrasi sağlığa zararlıdır ' diyen bir tavra büründü. Bu beni çok hayrete düşürüyor. Şu an CHP 'nin de içerisinde bulunduğu durumu düşünecek olursak, aslında çekineceği hiçbir şey yok demokrasiyi ileri götürmek konusunda. Bunu ben Kürt sorununda da görüyorum. Ben AKP 'nin eski asker dönemindeki gibi sadece silahla sorunu çözmeye odaklanacağına inanmıyorum.
AKP ENİNDE SONUNDA PKK İLE MASAYA OTURACAK
Her yıl düzenli olarak TSK 'nın tezkerelerini onaylayan, Uludere Katliamı 'ndan sorumlu tutulan bir AKP 'nin sizde bu fikri oluşturmasındaki sebep ne?
Şöyle devam edeyim. Şu an AKP bir taktik süreç içerisinde. AKP şu an süreci, müzakerelerden uzaklaşıp PKK 'yi silahla bitirmek yoluna girdiği görüntüsü çiziyor; ancak ben buna katılmıyorum. Eninde sonunda AKP, MİT 'i de kullanıp masaya oturacaktır. Oturmadığı taşok kdirde o zaman çok yanıldığımı hissederim, ancak bu konuda yanıldığımı da sanmıyorum. Kürt sorununu bu gücüyle AKP 'nin çözebileceğine inanıyorum, çünkü AKP ancak tek başına iktidar olarak bir seçim daha götürebilir. İlerleyen süreçte koalisyon hükümetleri görünüyor ve koalisyon hükümetleri ile bu sorunların çözülmesi imkânsız. Bunu neden söylüyorum, çünkü dünyanın en uygar ülkesinde bile sen yıpranırsın, yüzün yıpranır ve insanlar mutlaka bir değişim ister. Onun için demokrasi konusundaki bu yavaşlayan tutumu, beni hayrete düşürüyor: Medya ile ilişkisi, tutukluluk süreleri ile ilgili mütereddit tavrı ve bunu hâkim ve savcıların üzerine atarak kendilerini aklamaya çalışmaları. İşte bunları hiç anlayamıyorum. Ben bunlara inanmıyorum ve ayıplıyorum doğrusu.
AKP, 'LİBERALLERE ARTIK İHTİYACIM YOK' DİYOR GİBİ
AKP 'ye destek veren liberaller, 28 Şubat 'ta RP 'nin yanında yer almadılar değil mi?
Evet almadılar. AKP 'nin en büyük akıllılığı, yanına Avrupa Birliği hedefini almasıyla liberalleri de yanına çekmesi oldu. O dönemde ilk başta sistemle mücadeleye girişti AKP. Liberaller ve demokratlar da sistemle kavgalıydılar. Ortak bir şikâyetleri vardı, bu bakımdan iyi bir koalisyon kurdu.
Mehmet Altan 'ın Star 'daki görevine son verilmesiyle bu koalisyonun bittiğini söyleyebilir miyiz?
Artık liberallerin de kafalarında soru işaretleri doğmaya başladı. Nasıl ilk başlarda cemaat ve libareller açık çek yazıyorlardı desteklerinde, bugün onlarda da soru işaretleri varsa çok daha temelde, çok daha derinde soru işaretleri var. Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Taraf 'ın diğer bazı yazarları gibi liberaller bile “Yahu olur mu böyle şey” demeye başlıyorlarsa, bunda bir sıkıntı aramak gerekir. Bende şöyle bir izlenim var. İktidar “Benim bunlara daha fazla ihtiyacım yok, bunların sırtlarını artık sıvazlamama gerek yok” diyormuş gibi. 1993 yılında 2002 'ye kadar olan süreci ele aldığınızda ve karşılaştırmak için yanına bugünü koyduğunuzda tabii ki Türkiye bugün çok daha istikrarlı bir ülke; ekonomisi daha sağlam, işsizlik oranı düşmüş bir durumda. Bunun yanında tabii ki beğenilmeyen yanları var, ama büyük resimde Türkiye artık çok daha saygıdeğer bir ülke görünümünde. Bu yine de Türk toplumunu rahatsız ediyor. Biz daima bir sürtüşme, bir rahatsızlık arıyoruz, onlarla da oyalanıyoruz işte böyle.
'BİZE BU KADAR DEMOKRASİ YETER' TAVRINA BÜRÜNDÜ
Mevcut dönemde yaşananları düşünecek olursak: Basında yaşanan işsiz bırakılmalar, hâkim ve savcılara el çektirmeler, askerlerin istifaya zorlanmaları... Demokrasimiz şu anda da garip bir seyir izlemiyor mu?
AKP 'nin ilk baştaki planı şuydu: Askerin siyaset üzerindeki etkisini kıracağım, yargının etkisini kıracağım ve polisi yanıma alacağım. Asker ve polis üzerindeki planlarını tamamladılar. Başaramadıkları tek nokta kaldı, o da yargı. Yargıyı bugün tamamiyle AKP kontrol ediyor diyemeyiz, katiyen bunu söyleyemezsiniz, çünkü öyle olaylar oluyor ki AKP 'nin tam aleyhine fatura çıkarılan olaylar var.
Peki o da tamamlandıktan sonra ne olacak?
AKP 'nin demokrasi anlayışını sorguluyorsak, AKP kendi politikalarını yerleştirinceye kadar demokrasiye çok yatkın, demokrasinin önünü açan bir yaklaşım ile geldi. Ancak son zamanlarda demokrasi konusunda 'Eh! Bu kadar demokrasi yeter, bundan fazla demokrasi sağlığa zararlıdır ' diyen bir tavra büründü. Bu beni çok hayrete düşürüyor. Şu an CHP 'nin de içerisinde bulunduğu durumu düşünecek olursak, aslında çekineceği hiçbir şey yok demokrasiyi ileri götürmek konusunda. Bunu ben Kürt sorununda da görüyorum. Ben AKP 'nin eski asker dönemindeki gibi sadece silahla sorunu çözmeye odaklanacağına inanmıyorum.
AKP ENİNDE SONUNDA PKK İLE MASAYA OTURACAK
Her yıl düzenli olarak TSK 'nın tezkerelerini onaylayan, Uludere Katliamı 'ndan sorumlu tutulan bir AKP 'nin sizde bu fikri oluşturmasındaki sebep ne?
Şöyle devam edeyim. Şu an AKP bir taktik süreç içerisinde. AKP şu an süreci, müzakerelerden uzaklaşıp PKK 'yi silahla bitirmek yoluna girdiği görüntüsü çiziyor; ancak ben buna katılmıyorum. Eninde sonunda AKP, MİT 'i de kullanıp masaya oturacaktır. Oturmadığı taşok kdirde o zaman çok yanıldığımı hissederim, ancak bu konuda yanıldığımı da sanmıyorum. Kürt sorununu bu gücüyle AKP 'nin çözebileceğine inanıyorum, çünkü AKP ancak tek başına iktidar olarak bir seçim daha götürebilir. İlerleyen süreçte koalisyon hükümetleri görünüyor ve koalisyon hükümetleri ile bu sorunların çözülmesi imkânsız. Bunu neden söylüyorum, çünkü dünyanın en uygar ülkesinde bile sen yıpranırsın, yüzün yıpranır ve insanlar mutlaka bir değişim ister. Onun için demokrasi konusundaki bu yavaşlayan tutumu, beni hayrete düşürüyor: Medya ile ilişkisi, tutukluluk süreleri ile ilgili mütereddit tavrı ve bunu hâkim ve savcıların üzerine atarak kendilerini aklamaya çalışmaları. İşte bunları hiç anlayamıyorum. Ben bunlara inanmıyorum ve ayıplıyorum doğrusu.
AKP, 'LİBERALLERE ARTIK İHTİYACIM YOK' DİYOR GİBİ
AKP 'ye destek veren liberaller, 28 Şubat 'ta RP 'nin yanında yer almadılar değil mi?
Evet almadılar. AKP 'nin en büyük akıllılığı, yanına Avrupa Birliği hedefini almasıyla liberalleri de yanına çekmesi oldu. O dönemde ilk başta sistemle mücadeleye girişti AKP. Liberaller ve demokratlar da sistemle kavgalıydılar. Ortak bir şikâyetleri vardı, bu bakımdan iyi bir koalisyon kurdu.
Mehmet Altan 'ın Star 'daki görevine son verilmesiyle bu koalisyonun bittiğini söyleyebilir miyiz?
Artık liberallerin de kafalarında soru işaretleri doğmaya başladı. Nasıl ilk başlarda cemaat ve libareller açık çek yazıyorlardı desteklerinde, bugün onlarda da soru işaretleri varsa çok daha temelde, çok daha derinde soru işaretleri var. Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Taraf 'ın diğer bazı yazarları gibi liberaller bile “Yahu olur mu böyle şey” demeye başlıyorlarsa, bunda bir sıkıntı aramak gerekir. Bende şöyle bir izlenim var. İktidar “Benim bunlara daha fazla ihtiyacım yok, bunların sırtlarını artık sıvazlamama gerek yok” diyormuş gibi. 1993 yılında 2002 'ye kadar olan süreci ele aldığınızda ve karşılaştırmak için yanına bugünü koyduğunuzda tabii ki Türkiye bugün çok daha istikrarlı bir ülke; ekonomisi daha sağlam, işsizlik oranı düşmüş bir durumda. Bunun yanında tabii ki beğenilmeyen yanları var, ama büyük resimde Türkiye artık çok daha saygıdeğer bir ülke görünümünde. Bu yine de Türk toplumunu rahatsız ediyor. Biz daima bir sürtüşme, bir rahatsızlık arıyoruz, onlarla da oyalanıyoruz işte böyle.