12 Eylül Davasında Öcalan'ın Da Yargılanmasını İstiyor
12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştirenler, 4 Nisan'da hakim karşısına çıkacak.
Davaya müdahillik başvuruları ise devam ediyor. Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü de davaya müdahil olmaya hazırlanıyor. Önümüzdeki günlerde Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe verecek olan Güçlü, 12 Eylül'ün hazırlanmasında etkin ve belirleyici rol oynadığı gerekçesiyle teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın da yargılanmasını istiyor. Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Güçlü, 12 Eylül'ün hazırlanmasında ve hatta bugüne kadar sürdürülmesinden diktatörlüğün komutanları ve diğer yetkilileri gibi PKK'nın da sorumlu olduğunu söyledi.
Bugüne dek Türkiye'de hiçbir zaman sandık başına gitmediğini hatırlatan Güçlü, 12 Eylül darbesi ve diktatörlerinin yargılanması için 12 Eylül 2010 referandumunda sandık başına gittiğini belirtti.
"18 yıl sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan, yakın arkadaşlarını ve Kürt kardeşlerini kaybeden, Kürt Katliamı ve Kürdistan'ın insansızlaştırmasından acı duyan, Kürt örgütlerinin kurucu ve yöneticilerinden biri olarak, 12 Eylül davasında müdahil-taraf olacağım." diyen Güçlü, Öcalan'ın da bu davada yargılanması gerektiğini vurguladı. Devlet-PKK'nın Kürt ulusal hareketinin bastırılması ve 12 Eylül darbesinin hazırlanması için birlikte oluşturdukları iç çatışma ve savaşın Maraş ve Çorum katliamlarından daha kapsamlı katliamlar olduğunu dile getiren Güçlü, şöyle devam etti:
"Devlet PKK eliyle, önce Urfa'nın Hilvan ilçesinde çatışma yarattı. Süleyman aşiretine saldırı yapıldı. Bu çatışma ile Kürt toplumun iç dinamikleri parçalandı, aşiretler karşı-karşıya getirilerek düşman hale getirildi, onlarca Kürt insanı öldürüldü. Kitlesel bir göç sağlandı, toplumun kanaat önderleri ve yöneticileri Hilvan'ı terk etmek zorunda kaldılar. 12 Eylül darbesi yapıldığı zaman, Siverek nüfusu 60 binden 29 bine düştü. Toplumun aydınları ve kanaat önderleri göç etmek zorunda kaldı. Toplum başsız kaldı. Siverek daha sonra da devletin mutlak anlamda egemen olduğu bir alan haline getirildi.
" 12 Eylül darbesinin PKK'nın tek varlık nedeni olduğuna dikkat çeken Güçlü, PKK'nın bu nedenlerden dolayı 12 Eylül diktatörlüğünün sorumlularının yargılanması konusunda istekli olmadığını ifade etti.
Sivil iktidara karşı askeri-devlet iktidarını savunduğunu anlatan Güçlü, PKK'nın 12 Eylül diktatörlerinin yargılanmasına imkan sağlayan Anayasa değişikliğini onaylayan 12 Eylül 2010 referandumunu boykot ettiğini hatırlattı. 12 Eylül davasının yargılama kapsamına Öcalan ve PKK'nın diğer sorumlularının da alınmasını talep edeceğini açıklayan Güçlü, PKK'nın yargılanmasını da Öcalan ve MİT'teki kader arkadaşlarıyla sınırlı tuttuğunu kaydetti.
Güçlü, asıl önemli olanın ise 12 Eylül darbesinin sorumlularının ve PKK gibi ortaklarının öncelikle halkın vicdanında mahkum olmaları olduğunu belirtti.
Bugüne dek Türkiye'de hiçbir zaman sandık başına gitmediğini hatırlatan Güçlü, 12 Eylül darbesi ve diktatörlerinin yargılanması için 12 Eylül 2010 referandumunda sandık başına gittiğini belirtti.
"18 yıl sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan, yakın arkadaşlarını ve Kürt kardeşlerini kaybeden, Kürt Katliamı ve Kürdistan'ın insansızlaştırmasından acı duyan, Kürt örgütlerinin kurucu ve yöneticilerinden biri olarak, 12 Eylül davasında müdahil-taraf olacağım." diyen Güçlü, Öcalan'ın da bu davada yargılanması gerektiğini vurguladı. Devlet-PKK'nın Kürt ulusal hareketinin bastırılması ve 12 Eylül darbesinin hazırlanması için birlikte oluşturdukları iç çatışma ve savaşın Maraş ve Çorum katliamlarından daha kapsamlı katliamlar olduğunu dile getiren Güçlü, şöyle devam etti:
"Devlet PKK eliyle, önce Urfa'nın Hilvan ilçesinde çatışma yarattı. Süleyman aşiretine saldırı yapıldı. Bu çatışma ile Kürt toplumun iç dinamikleri parçalandı, aşiretler karşı-karşıya getirilerek düşman hale getirildi, onlarca Kürt insanı öldürüldü. Kitlesel bir göç sağlandı, toplumun kanaat önderleri ve yöneticileri Hilvan'ı terk etmek zorunda kaldılar. 12 Eylül darbesi yapıldığı zaman, Siverek nüfusu 60 binden 29 bine düştü. Toplumun aydınları ve kanaat önderleri göç etmek zorunda kaldı. Toplum başsız kaldı. Siverek daha sonra da devletin mutlak anlamda egemen olduğu bir alan haline getirildi.
" 12 Eylül darbesinin PKK'nın tek varlık nedeni olduğuna dikkat çeken Güçlü, PKK'nın bu nedenlerden dolayı 12 Eylül diktatörlüğünün sorumlularının yargılanması konusunda istekli olmadığını ifade etti.
Sivil iktidara karşı askeri-devlet iktidarını savunduğunu anlatan Güçlü, PKK'nın 12 Eylül diktatörlerinin yargılanmasına imkan sağlayan Anayasa değişikliğini onaylayan 12 Eylül 2010 referandumunu boykot ettiğini hatırlattı. 12 Eylül davasının yargılama kapsamına Öcalan ve PKK'nın diğer sorumlularının da alınmasını talep edeceğini açıklayan Güçlü, PKK'nın yargılanmasını da Öcalan ve MİT'teki kader arkadaşlarıyla sınırlı tuttuğunu kaydetti.
Güçlü, asıl önemli olanın ise 12 Eylül darbesinin sorumlularının ve PKK gibi ortaklarının öncelikle halkın vicdanında mahkum olmaları olduğunu belirtti.