Davutoğlu: ''Zihin Okumayan Tarihte Kalıcı Olamaz''

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Düşünün ki biz 1989 yılında daktilo kullanırken Hüsnü Mübarek Mısır'da yine başkandı, gençler tweet kullanırken de başkandı

Davutoğlu: ''Zihin Okumayan Tarihte Kalıcı Olamaz''
Ve bu aynı üslupta başkandı. Bu, tarihin doğasına uygun olan bir şey değil'' dedi. Davutoğlu, Meridyen Derneğince Bahariye Mevlevihanesi'nde düzenlenen, ''21. Yüzyılda İlim ve Fikir Hayatına Katkı'' toplantısında yaptığı konuşmada, tarihin büyük bir hızla ilerlediğini, herkesin bunun farkında olduğunu belirtti. Bu hızlı akan tarihi akışı yorumlayan toplumların, medeniyet havzalarının uyanışa geçeceğini kaydeden Davutoğlu, ''Bunu fark edemeyen, bunu hakkıyla yorumlamayanlar ise tarihin o hızlı akışı içinde kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Biz tarihin en hızlı aktığı dönemde, tarihin en hızlı aktığı coğrafyada bulunuyoruz. Her sabah kalktığımızda, her akşam yatmadan önce tekrar tekrar 'bu tarihi dönemi yaşamış olmanın misyonu nedir?', bu soruyu nefsimize, daha sonra da çevremize sorarak bu gidişi yönetmek durumundayız'' diye konuştu.

-''Aslında bu yaşadığımız büyük meydan okuma''-
Toplumların büyük bir hızla çözülüp, yeniden inşa olma dönemine girdiğini gördüklerini ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi: ''Washington'da iki hafta önce verdiğim konferansta bu değişimi anlatmak için çoğumuzun farkında olmadığı bir hususa dikkati çektim. Özellikle Mısır'daki değişimi anlatırken, şuna dikkati çektim; Düşünün ki biz 1989 yılında daktilo kullanırken Hüsnü Mübarek Mısır'da yine başkandı, gençler tweet kullanırken de başkandı. Ve bu aynı üslupta başkandı. Bu, tarihin doğasına uygun olan bir şey değil. Ya zihniyeti zamanın akışına göre yeniden şekillendirerek, inşa ederek yol alacağız ya da eski alışkanlıkları sürdürenler, eski kalıplar içinde düşünenler, o büyük akış içinde kaybolacaklar. Aslında bu yaşadığımız büyük meydan okuma. Bu meydan okumayı karşılayacak olanlar, bu meydan okumaya karşı çözüm oluşturacak olanlar sadece siyasiler ya da o tarihi akış içinde her gün bu krizlerle uğraşanlar değil, aksine o akışın doğasını anlamakla birlikte biraz da bütün bu akışa ufuk çizecek olanlar ilim adamlarıdır.''

-''Büyük bir zihniyet meselesi olduğunu düşünmüştüm''-

Bu nedenle hayatının bütününü ilmi faaliyetler için planlamaya gayret etmiş bir şekilde eğitim hayatına başladığını bildiren Davutoğlu, ''Çünkü daha lise yıllarında, üniversitenin ilk yıllarında hep meselenin sadece bir siyasi sorun, bir siyasi değişim ya da bir ekonomik geri kalmışlık meselesi değil, büyük bir zihniyet meselesi olduğunu düşünmüştüm. Ve hep 'bu zihniyeti nasıl değiştiririz, nasıl yeniden inşa ederiz?' sorusuyla hemhal olmaya karar vermiştim. Hayatımı buna göre planlamıştım. Tabii takdir başka misyonlar, başka vazifeler önümüze koydu, hakkını vermeye çalıştık'' ifadelerini kullandı.

Büyük medeniyetlerin doğuşunda, yeni bir zihniyetin oluşmasıyla yeni bir siyasal düzenin oluşması arasında doğrudan bir ilişki olduğunu aktaran Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: ''İnsanın doğasına bir şekilde hitap etmeyen hiçbir düşünce biçimi tarihte karşılığını bulamaz. O zaman bu büyük düşünsel tarihsel serüven için, bizim bugün karşı karşıya kaldığımız o büyük tarihi akışı yorumlayacak yeni ilim adamlarına ihtiyaç var. 'İslam medeniyetinin en büyük başarısı ne?' diye sorulsa, çok kısa bir sürede büyük bir fütuhatın gerçekleşmiş olması değil, çünkü başka dönemlerde böyle büyük fütuhatlar gerçekleşmiştir, o fütuhatların gerçekleştiği topraklarda yeni şehirler kuran, o şehirlere zihniyeti yansıtan yeni bir ilim adamı, yeni bir alim prototipinin o medeniyet içinde çıkabilmiş olmasıdır. Daha önce tanınmamış olan, bilinmemiş olan, tanımlanmamış olan yeni bilgi kalıplarının, bilgi disiplinlerinin ortaya çıkabilmiş olmasıdır. Hadis gibi, fıkıh gibi... Yeni alanlarla, yeni tanımlarla, yeni bilgi inşa eden bir bilim anlayışının ortaya çıkmış olmasıdır.''
Kaynak: AA