Demirel, Özal'ın öleceğini biliyordu. Ama korumadı
Ailesinin korktuğu bir şey var!
İddianın sahibi sıradan biri değil. Turgut Özal'ın Sağlık Bakanı. Aynı zamanda Özal'la sürekli görüşen ve onunla yeni bir siyasi hareketi başlatmaya hazırlanan ekipten bir isim: Halil Şıvgın. Özal öldüğünde önce ondan tepki gelmişti. Öyle ki, ailesi sessiz kaldığı dönemde bile o ortaya çıkarak ihmal, hatta kasıt olabileceğine dikkat çekmişti. Özal'ın kabrinin açılması ve alınan parçalarda 'zehirlenme ' iddiasını doğrulayan bulgular elde edilmesi üzerine Şıvgın yeni bir iddiada bulundu: 'Özal öldükten sonra ailesinin 5 yıl sessiz kalması, bir şeyden korktuklarını gösteriyor. Devlet Denetleme Kurulu raporunda zehirlenme iddiasına yer verilmesi üzerine önce 'Mezar açılsın' dediler, sonra açılmasına karşı çıktılar. Acaba hâlâ baskı mı görüyorlar? Hâlâ korktukları bir şey mi var? ' Peki neden korkmuş olabilir Özal Ailesi. 'Onu ailenin söylemesi gerekiyor. Zamanla bu açığa çıkacaktır ' diyor Halil Şıvgın: 'Aile ilk 5 yıl boyunca zehirlenme iddiasını hiç gündeme getirmedi. Bir şeylerden korktuklarını hissettim. Hatta ben ihmale dikkat çektiğimde 'Rereden çıkarıyorsun bunları' dediler. Ama daha sonra kendileri de çıkıp zehirlendiğini söylemeye başladı. Şimdi ortaya çıkıp neden sustuklarını anlatmaları gerekir. Birileri baskı mı yaptı, tehdit mi etti, bunu açıklamaları lazım. '
KÖŞK'TEN İNECEKTİ
...Anlaşılan haberin büyüğünü sohbetimizin sonuna saklamış Halil Şıvgın. Çok ağır bir iddiayı ortaya atıyor: 'Demirel, Özal'ın 2 yıl içerisinde öleceğini Cindoruk'a söylemiş. ' Bu konuda bildiklerini şöyle anlatıyor: 'Özal'ın ölümü normal değil. Şu ana kadar hala araştırılmış da değil. Oysa TBMM'nin Özal'ın ölümünü araştıracak bir komisyon kurması lazım. Ben bunları söylediğimde arkadaşlarım 'Komplo teorisi' diyorlar. Oysa önümüzde başka bir Kanıt var. Rahmetli Özal'la siyaset yapacaktık. Köşk'ten inecekti. Demirel sıkıştırıyordu kendisini. İlerleyen süreçte ANAP da sahip çıkmadı. O günlerde arkadaşlarımızdan birisi Cindoruk'la konuşmuş. Cindoruk 'Demirel'den aldığımız bilgiye göre Özal bu yazı çıkaramayacak' demiş. Denilen oldu. Özal Nisan ayının 17'sinde vefat etti. Yani Cindoruk bu sözü söyledikten 2-3 ay sonra. Cindoruk'un bu sözünü Özal'a söylemiş arkadaşlar. Özal aynen şunu söylemiş: Hükümetler Cumhurbaşkanı'nın sağlığından da sorumludur. 'Peki Demirel Özal'ın öleceğini biliyor idiyse, ölmemesi için tedbir alması gerekmez miydi? Ama ölmemesi için değil, ölmesi için tedbir alınmış. Hastanede doğru dürüst bir ambulans dahi yoktu. Madem sağlığı ile ilgili olumsuz bir bilgi var, 'Hangi iyileştirici tedbiri aldın' diye sormazlar mı adama. Ama alınmış hiçbir tedbir yoktu. Ambulans yok, doktor yoktu. Neredeydi doktorlar? İzinli miydi, değil miydi? Başbakan, Cumhurbaşkanı'nın ölebileceğine dair haber aldıysa, ölmemesi için Özal'ın yanında en az 2 doktorun 24 saat süreyle nöbet tutması gerekmez miydi? Bunların hiç birisi yapılmamış. Ciddi bir ihmal var. Ben de bu ölümün şüpheli olduğunu söylüyorum. Saydığım ihmallerle ilgili olarak savcılığın soruşturma açması lazım. ' Halil Şıvgın, kurulacak bir Meclis Komisyonu'nun Özal'la ilgili iddiaları Kartal Demirağ suikastından başlayarak soruşturması gerektiğini söyledi. Şıvgın, Özal'ın defalarca öldürülmek istendiğini, İstanbul'dan Ankara'ya gelirken uçağının düşme tehlikesi atlatmasının da normal bir olay olmadığını sözlerine ekledi...
BABAMIN BEYNİ HİÇ BOZULMAMIŞ
Ahmet Özal, babasının naaşıyla ile ilgili ayrıntı verdi. Özal, 'Uzmanlara sordum, beynin duruyor olması, iç organların karaciğer böbreklerin duruyor olması çok şaşırtıcı. Beyni hiç açıklayamıyorlar. Beyin 6 saat sonra yok olur gidermiş. 20 sene durmaz yerinde. Beyin adli tıpın işini çok kolaylaştırdı. 19 sene önce o madde belki bulunamayabilirdi ' dedi.
Semra Özal, eşinin ölümünün ardından uzun bir süre sessiz kaldı. Daha sonra 'Eşimin ölümü şüpheli ' diyerek araştırma istedi. Kabul edildi. Mezarın açılmasına karar verildi. Bu sırada Özal Ailesi geri adım attı. 'Mezar açılmasın ' talebi geldi. Ama reddedildi. Naaşı incelendi.
KÖŞK'TEN İNECEKTİ
...Anlaşılan haberin büyüğünü sohbetimizin sonuna saklamış Halil Şıvgın. Çok ağır bir iddiayı ortaya atıyor: 'Demirel, Özal'ın 2 yıl içerisinde öleceğini Cindoruk'a söylemiş. ' Bu konuda bildiklerini şöyle anlatıyor: 'Özal'ın ölümü normal değil. Şu ana kadar hala araştırılmış da değil. Oysa TBMM'nin Özal'ın ölümünü araştıracak bir komisyon kurması lazım. Ben bunları söylediğimde arkadaşlarım 'Komplo teorisi' diyorlar. Oysa önümüzde başka bir Kanıt var. Rahmetli Özal'la siyaset yapacaktık. Köşk'ten inecekti. Demirel sıkıştırıyordu kendisini. İlerleyen süreçte ANAP da sahip çıkmadı. O günlerde arkadaşlarımızdan birisi Cindoruk'la konuşmuş. Cindoruk 'Demirel'den aldığımız bilgiye göre Özal bu yazı çıkaramayacak' demiş. Denilen oldu. Özal Nisan ayının 17'sinde vefat etti. Yani Cindoruk bu sözü söyledikten 2-3 ay sonra. Cindoruk'un bu sözünü Özal'a söylemiş arkadaşlar. Özal aynen şunu söylemiş: Hükümetler Cumhurbaşkanı'nın sağlığından da sorumludur. 'Peki Demirel Özal'ın öleceğini biliyor idiyse, ölmemesi için tedbir alması gerekmez miydi? Ama ölmemesi için değil, ölmesi için tedbir alınmış. Hastanede doğru dürüst bir ambulans dahi yoktu. Madem sağlığı ile ilgili olumsuz bir bilgi var, 'Hangi iyileştirici tedbiri aldın' diye sormazlar mı adama. Ama alınmış hiçbir tedbir yoktu. Ambulans yok, doktor yoktu. Neredeydi doktorlar? İzinli miydi, değil miydi? Başbakan, Cumhurbaşkanı'nın ölebileceğine dair haber aldıysa, ölmemesi için Özal'ın yanında en az 2 doktorun 24 saat süreyle nöbet tutması gerekmez miydi? Bunların hiç birisi yapılmamış. Ciddi bir ihmal var. Ben de bu ölümün şüpheli olduğunu söylüyorum. Saydığım ihmallerle ilgili olarak savcılığın soruşturma açması lazım. ' Halil Şıvgın, kurulacak bir Meclis Komisyonu'nun Özal'la ilgili iddiaları Kartal Demirağ suikastından başlayarak soruşturması gerektiğini söyledi. Şıvgın, Özal'ın defalarca öldürülmek istendiğini, İstanbul'dan Ankara'ya gelirken uçağının düşme tehlikesi atlatmasının da normal bir olay olmadığını sözlerine ekledi...
BABAMIN BEYNİ HİÇ BOZULMAMIŞ
Ahmet Özal, babasının naaşıyla ile ilgili ayrıntı verdi. Özal, 'Uzmanlara sordum, beynin duruyor olması, iç organların karaciğer böbreklerin duruyor olması çok şaşırtıcı. Beyni hiç açıklayamıyorlar. Beyin 6 saat sonra yok olur gidermiş. 20 sene durmaz yerinde. Beyin adli tıpın işini çok kolaylaştırdı. 19 sene önce o madde belki bulunamayabilirdi ' dedi.
Semra Özal, eşinin ölümünün ardından uzun bir süre sessiz kaldı. Daha sonra 'Eşimin ölümü şüpheli ' diyerek araştırma istedi. Kabul edildi. Mezarın açılmasına karar verildi. Bu sırada Özal Ailesi geri adım attı. 'Mezar açılmasın ' talebi geldi. Ama reddedildi. Naaşı incelendi.