28 Şubat Mağdurları İfade Verdi
28 Şubat sürecinde başörtüleri nedeniyle öğretmenlikten atılan mağdurlar, savcılığa ifade verdi.
İfadenin ardından açıklama yapan mağdurlar, davaların açılmasını değil sonuçlandırılarak sorumluların cezalandırıldıklarını görmek istediklerini belirttiler.
Ankara’da yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında yaklaşık 70 kişi, ‘mağdur’ sıfatıyla ifadeye çağrıldı. İfadeye çağrılan mağdurlar, İstanbul Adalet Sarayı’nda talimat savcısına ifade verdi. Savcılığa 28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan mağdurlar, emekli orgeneraller Çetin Doğan, Teoman Koman ve Fevzi Türkeri gibi isimlerin yanı sıra görevlerinden atılmalarına karar veren dönemin Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden şikayetçi oldular
Adliye önünde basın mensuplarına açıklama yapan mağdurlar, sorumluların cezalandırılmasını istediler. 28 Şubat dönemindeki başörtüsü eylemlerine katılan ve idamla yargılanan Hüda Kaya, “Geçmişteki yanlışların hesaplarının görülmeye başlandığı bu süreçte 28 Şubat soruşturmasına müşteki olarak başvurmuştuk. Arkadaşlarımızla ifadeye çağrıldık ve ifadelerimizi verdik. 28 Şubat sürecinde Türkiye’de insanların özgürlüğünü, çalışma ve eğitim haklarını kısıtlayanların hesaplarının görüldüğünü görmek istiyoruz. Bu davaların sadece açılmakla değil, sonuçlara vardığını görmek istiyoruz. Bu hesapların görülmeye başlanmasıyla beraber, böyle olumlu gelişmeyle beraber maalesef başörtülüler kayıtsız şartsız hayatın her alanında var değiller” dedi.
Başörtülü olduğu gerekçesiyle öğretmenlikten atılan Gülsüm Alpay da, dönemin sorumlularının cezalandırılmasını istediğini belirtti.
“Toplumun üzerinde bir korku, bir kabus gibi yaşatılan o kara günlerin düzenleyicilerinin mutlaka hesaba çekilmesini, cezalandırılmasını ve Türkiye’de bir daha böyle bir karanlık dönemin gelmemesi için örnek teşkil etmesini istiyoruz” diyen Alpay, “O dönemde öğretmenlikten atıldım. Gerekçe olarak başörtülü olmam, başörtülü olmakta ısrar etmem, üstelik bunu siyasi ve ideolojik amaçla yapıyor olmam gösterildi. Mesleğimi iyi bir şekilde yapıyor olmam, öğrencilerim benden memnun mu, yeterliliğim hiç araştırılmadı. Sadece başörtülü olarak eğitim kurumunda bulunmam suç olarak algılandı” şeklinde konuştu.
12 Eylül Anayasası’nın kaldırılmasını isteyen dönemin mağdurlarından Fatma Akdokur ise, “Bülent Ulusu tarafından konulmuş olan Başbakanlık yönetmeliğinin de kaldırılmasını istiyoruz, kılık kıyafet yönetmeliğinin. Kışla değil okullar. Kimseye kapıdan girerken ne giydiğinin, ne yaptığının, üstünde başında, ayağında, bıyığında ne olduğunun sorulması gayri insani, gayri medeni ve aynı zamanda gayri İslami bir tutumdur” dedi.
Başbakana çağrıda bulunan Akdokur, “Bakanlar Kurulu’nu toplayıp o yönetmeliği kaldırdığı taktirde kılık kıyafet sorunu diye bir sorunun kalmayacağı çok açıktır” ifadelerini kullandı .
Kaynak: İHA
Ankara’da yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında yaklaşık 70 kişi, ‘mağdur’ sıfatıyla ifadeye çağrıldı. İfadeye çağrılan mağdurlar, İstanbul Adalet Sarayı’nda talimat savcısına ifade verdi. Savcılığa 28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan mağdurlar, emekli orgeneraller Çetin Doğan, Teoman Koman ve Fevzi Türkeri gibi isimlerin yanı sıra görevlerinden atılmalarına karar veren dönemin Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden şikayetçi oldular
Adliye önünde basın mensuplarına açıklama yapan mağdurlar, sorumluların cezalandırılmasını istediler. 28 Şubat dönemindeki başörtüsü eylemlerine katılan ve idamla yargılanan Hüda Kaya, “Geçmişteki yanlışların hesaplarının görülmeye başlandığı bu süreçte 28 Şubat soruşturmasına müşteki olarak başvurmuştuk. Arkadaşlarımızla ifadeye çağrıldık ve ifadelerimizi verdik. 28 Şubat sürecinde Türkiye’de insanların özgürlüğünü, çalışma ve eğitim haklarını kısıtlayanların hesaplarının görüldüğünü görmek istiyoruz. Bu davaların sadece açılmakla değil, sonuçlara vardığını görmek istiyoruz. Bu hesapların görülmeye başlanmasıyla beraber, böyle olumlu gelişmeyle beraber maalesef başörtülüler kayıtsız şartsız hayatın her alanında var değiller” dedi.
Başörtülü olduğu gerekçesiyle öğretmenlikten atılan Gülsüm Alpay da, dönemin sorumlularının cezalandırılmasını istediğini belirtti.
“Toplumun üzerinde bir korku, bir kabus gibi yaşatılan o kara günlerin düzenleyicilerinin mutlaka hesaba çekilmesini, cezalandırılmasını ve Türkiye’de bir daha böyle bir karanlık dönemin gelmemesi için örnek teşkil etmesini istiyoruz” diyen Alpay, “O dönemde öğretmenlikten atıldım. Gerekçe olarak başörtülü olmam, başörtülü olmakta ısrar etmem, üstelik bunu siyasi ve ideolojik amaçla yapıyor olmam gösterildi. Mesleğimi iyi bir şekilde yapıyor olmam, öğrencilerim benden memnun mu, yeterliliğim hiç araştırılmadı. Sadece başörtülü olarak eğitim kurumunda bulunmam suç olarak algılandı” şeklinde konuştu.
12 Eylül Anayasası’nın kaldırılmasını isteyen dönemin mağdurlarından Fatma Akdokur ise, “Bülent Ulusu tarafından konulmuş olan Başbakanlık yönetmeliğinin de kaldırılmasını istiyoruz, kılık kıyafet yönetmeliğinin. Kışla değil okullar. Kimseye kapıdan girerken ne giydiğinin, ne yaptığının, üstünde başında, ayağında, bıyığında ne olduğunun sorulması gayri insani, gayri medeni ve aynı zamanda gayri İslami bir tutumdur” dedi.
Başbakana çağrıda bulunan Akdokur, “Bakanlar Kurulu’nu toplayıp o yönetmeliği kaldırdığı taktirde kılık kıyafet sorunu diye bir sorunun kalmayacağı çok açıktır” ifadelerini kullandı .