Dış basın “İsrail'in bölgedeki yalnızlığı artacak” yorumunu yaptı.
Türkiye'nin aldığı yaptırım kararları için dış basın “İsrail'in bölgedeki yalnızlığı artacak” yorumunu yaptı. ABD yönetiminin de giderek tecrit edilen İsrail'i terk ettiği belirtiliyor

Wall Street Journal, Washington’un Orta Doğu’da iki güçlü müttefikiyle arasındaki ilişkilerin düzeyinin düştüğünü ve Washington’un bölgede giderek tecrit edilen İsrail’i terk ettiğini yazdı. Los Angeles Times “Türkiye ile yaşanan gerilim, İsrail’in tam da bölgedeki yalnızlığının arttığı bir döneme denk geldi” dedi. İşte Türkiye’nin restinin dünyanın önde gelen gazetelerine yansımaları:
WASHINGTON POST: Türkiye’nin kararı, İsrail’in geçen ay sınırında meydana gelen ve ölümle sonuçlanan olayların ardından bölgedeki diğer uzun soluklu müttefiki Mısır ile sorun yaşamasının ardından geldi. Bu durum İsrail’in fırtınalı bir dönem geçiren bölgedeki yalnızlığının artacağı fikrini güçlendiriyor.
LOS ANGELES TIMES: Diplomatik ilişkilerin alçaltılması İsrail’in Mavi Marmara olayı nedeniyle özür dilemeyi reddetmesi sonrasına rastladı. Türkiye bu hasımlığı yeni bir düzeye taşımakla tehdit ediyor. Gerilim, İsrail’in tam da bölgedeki yalnızlığının arttığı bir döneme denk geldi.
EL PAIS: Kriz, Türkiye’ye zarar veriyor zira, Türkiye İran’dan İsrail’e kadar tüm komşularıyla ilişkileri sayesinde bugünkü üst düzey diplomasisini elde etmeyi başardı. İsrail ise, BM’nin Filistin devletini tanıma kararı almaya yakın olduğu bir dönemde daha fazla yalnız kalma lüksüne sahip değil.
WALL STREET JOURNAL: Türkiye’nin hamlesi, Washington’ın Ortadoğu’daki iki müttefiki ve bölgenin iki demokrasisinin ilişkilerinin düzeyini düşürdü. Washington bölgede giderek tecrit edilen İsrail’i terk ediyor. İsrail’in, Mısır’ın eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek gibi eski müttefiklerinin kalmadığı bölgedeki yalnızlığını daha da arttırdı. Ankara’da görev yapan eski diplomat Alon Liel, Türkiye’nin kararının, İsrail ile bölgede tek ilişkisi olan Ürdün ve Mısır’ı cesaretlendireceği ve onların da benzer adımları atabileceğini söyledi.
TIMES: İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delme girişiminde bulunan Mavi Marmara gemisinde meydana gelen ölümcül baskın nedeniyle yaşanan gerilimde, İsrail Büyükelçisi Gabby Levy Türkiye’den gönderildi ve İsrail Türkiye arasındaki bütün askeri anlaşmalar askıya alındı. Eski müttefiki Türkiye ile ilişkilerin bozulması İsrail’in istikrarsız komşuları arasındaki yalnızlığını arttırdı.
LIBERATION: Uluslararası alanda Filistin’in tanınmasıyla ilgili manevraların sürdüğü bir dönemde Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerde gerilim tırmandı. İki eski ittifak üyesi arasındaki uzlaşma çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının Türkiye’nin yaptırımlarına neden oldu.
Sıfır sorun politikası bitti
GUARDIAN: Kendi ölüm ilanını okuyan birinin kuru tonuyla, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu İsrail’e diplomatik savaş ilan etti ve açıkça söylemese de ‘komşularla sıfır sorun’ politikasının da tükendiğini kabul etmiş oldu. Türkiye aynı zamanda Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da ayaklanmalar yaşandığı bir dönemde İsrail’in daha da yalnızlaştırılmasıyla, Netanyahu hükmetini pişmanlığa sürüklemenin hesabını yaptı. Son yıllarda kendine daha fazla güvenen Ankara, bölgesel bir güç olma rolünü pekiştirmeye çalıştı. Türkiye’nin öfkesinin bir kısmı da İsrail’in şahin hükümetinin bu rolü oynamasına izin vermemesinden duyduğu hayal kırıklığından ileri geliyor.
İki ülke kendi kuyusunu kazdı
NEW YORK TIMES: BM’nin Mavi Marmara raporu, İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi için bir şans olabilecekken, iki ülke de kendi kuyusunu kazdı. Eğer NATO müttefiki Türkiye, İsrail ile askeri olarak karşı karşıya gelmek için fırsat kolladığı imasında bulunuyorsa bu sorumsuzluk olacaktır. Eğer Türkiye bu çatışmayı Arap dünyasındaki konumunu parlatmak için canlı tutmaya devam ediyorsa İsrail’i kuşkuları için suçlamıyoruz. Türkiye, İsrail ile milyar dolarlık ticareti ve sorumluluk sahibi uluslararası bir oyuncu olarak ünü de dahil çok fazla şeyi riske atıyor. İsrail’in ise şu an olduğundan daha fazla yalnız kalmaya ihtiyacı yok.
‘Türkiye açık kapı bıraktı’
YNET: Türkiye’nin İsrail ile ilgili açıklaması iki ülke arasındaki ilişkilere çok büyük bir etki yapmayacak, hatta Türkiye ilerde ilişkilerin geliştirilmesi için açık kapı bıraktı. Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri bütünüyle kesmeme kararının ardında Ortadoğu’daki önemli aktör rolünü koruma arzusu var. İsrail ile ilişkisi olmaksızın Türkiye’nin bölgedeki olayları şekillendirme ve etkileme kapasitesi sınırlı olacaktır. Hele ki böyle değişen bir ortamda. Türkiye’nin bütün silahlarını ateşlememesi ve sınırlı bir tepki vermesinin askeri ve diplomatik boyutu var. Diplomatik olarak, İsrail ile ilişkiler zaten alt düzeydeydi. Askeri boyutta, Türkiye İsrail’den daha fazla kaybedecek.
İsrail’in bütün planını ‘sefer’ hamlesi bozduTürk ve ABD’li uzmanlar, ‘seyr-ü sefer’ hamlesiyle İsrail’in planlarının bozulduğu görüşünde.
-Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Mesut Caşın: Türkiye, seyr-ü sefer serbestisi ile İsrail’in planlarını açıkça bozmuştur. İsrail, işine geldiği gibi abluka alanı belirlemektedir. Zaten abluka da, bir devlete yönelik bir başka devletin uyguladığı bir baskılama aracıdır. Bunun kuralları bellidir. İsrail’den Filistin’e yönelik bu kuralları belli ablukadan söz etmek mümkün değil. İsrail, bugüne kadar istediği şekilde uyguladığı bu ablukayı, anlaşılan bugün istediği şekilde uygulayamayacaktır. Bu duruş, Türkiye’nin Orta Doğu’ya büyük dönüşüdür. İsrail’in Kıbrıs ile ilgili planları var. Türkiye bu açıklama ile Kıbrıs konusunda da boş olmadığını göstermiştir.
İsrail’in varlığı korsanlığa dayalı
- Emekli Büyükelçi Tuncer Topur: İsrail’in varlığı korsanlığa dayılıdır. Ahmet Davutoğlu’nu açıklaması nedeniyle kutluyorum. Doğru bir iş yapmıştır. Ama İsrail, Türkiye böyle dedi diye hemen yaptıklarından vazgeçmez. ABD’deki lobisi nedeniyle onlardan yardım isteyecektir. Şunu söylemek gerekiyor. Anadolu’da bir tabir vardır. ‘Ali kıran baş kesen oldun’ derler. İsrail, Ortadoğu’da aynı böyle olmuştu. Birinin de ona dur demesi lazımdı. Bu Türkiye’ye düştü. İyi mi olur kötü mü olur? Türkiye için iyi olur.
KIPIRDANMAZ HALE GETİRİR
- Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (OSAM) Müdürü Doç. Dr. Gökhan Bacık: Türkiye’nin 5 maddelik yaptırım planı, kendi içinde B planının da omurgasını oluşturuyor. Mühim husus şu; Türkiye bu yaptırımları nasıl pratiğe dökecek? Gazze ablukasını tanımayarak, buraya yardım gemileri mi göndereceğiz? Türkiye, haklı olarak ‘Elimdeki imkanları kullanır, seni kıpırdanmaz hale getiririm’ diyor. Eğer Türkiye, Arap Baharında etkin bir rol oynarsa, o zaman İsrail köşeye sıkışacaktır. Bugüne kadar o ülkeleri yöneten diktatörler, İsrail ile uyum içinde oldular. Ama o bölgede halkın desteklediği yönetimler işbaşına gelirse eğer, durum İsrail lehine değişir. O ülkeler, Türkiye’yi hami olarak görürler. İsrail, bu kez o rahat ortamı bulamaz.
GEMİLERE DONANMA KORUMASI
- Emekli Koramiral Atilla Kıyat: Sayın Davutoğlu, açıklamasında şunu demek istiyor: ‘Gazze’ye yönelik ambargoyu tanımıyoruz. Gazze’ye doğru gidecek olan gemilerimize müdahale edilmesi halinde biz de müdahalede bulunacağız.’ Bu karar, İsrail’in karasularının tanınmadığı anlamına gelmez, sadece Gazze’deki ambargoya ilişkin söz konusu alanı kapsar.
- Deniz Haber Genel Yayın Yönetmeni ve Deniz Hukukçusu Recep Canpolat: BM Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 7. Maddesi’nin 1 bendi uyarınca, 12 mil olan karasu dışında kalan bölümde gerçekleştirilen saldırılar korsanlık olarak niteleniyor. Türkiye bu kararla, İsrail’e ‘Gazze’de 12 milin dışını tanımıyorum. Gerekirse donanmam ile güvenliği sağlarım’ dedi.
ŞU AN ZAYIF TARAF İSRAİL
- Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi, Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Henri Barkey: Çok ciddi bir kriz. Özellikle Obama yönetimi Türkiye’nin böyle bir kararını beklemiyordu. Davutoğlu’nun Türkiye’nin “Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacağı” yönündeki sözlerine şaşırdım. Bu tür öngörüler için çok erken ama bu durum çok tehlikeli bir dönüşümle sonuçlanabilir. Diyelim başka Türk gemisi veya başka bir ülkenin gemisi Gazze’ye gitmeye çalışırsa ve İsrail bunu durdurursa ne olacak? Türk ve İsrail donanması birbiriyle mi karşılaşacak? Bu durum, başka kişi ve örgütlere bir şekilde kriz yaratma olanağı tanıyabilir. Şu an “zayıf taraf” İsrail. İsrail zaten şu anda çok yalnız...
DAHA ÇOK DİPLOMASİ ZAMANI
- German Marshall Fund uzmanlarından Joshua Walker: İki ülke arasında başından bu yana yaşanan tüm gelişmeler çok talihsiz. Geçen yıl, Mavi Marmara baskınında insanlar gereksiz yere hayatlarını kaybetti. Bu nedenle iki yakın müttefik arasında ilişkilerin bozulması üzücü fakat anlaşılabilir bir durum. Ancak bu son gelişmelerin zamanlaması birçok yönden talihsizce. Umuyorum ki bölgedeki her olayla stratejik bağları bulunan Türkiye ve İsrail için bu, sadece bir evreye tekabül ediyordur. Bence, şimdi daha çok diplomasi zamanı.
Birleşmiş Milletler için hazırlanan Palmer Raporu ve Türkiye’nin İsrail’e uyguladığı yeni Mavi Marmara yaptırımları, Batı medyasında çok geniş yankı buldu.Hemen her gazete, haberi birinci sayfasından yayımlarken, yorumlarda, iki ülke ilişkilerinin daha da bozulması nedeniyle “endişe” tonu öne çıktı. Palmer Raporu’nu ilk kez tam metin olarak yayımlayan New York Times gazetesi, başyazısından İsrail’e, Mavi Marmara baskınından ötürü özür dileme çağrısında bulundu. İşte gazetelerde İsrail-Türkiye gerginliğinin yankıları:
- New York Times: Türkiye bu çatışmaya Arap dünyasındaki durumunu parlatmak için devam ediyorsa, İsrail’i kuşkuları için suçlamıyoruz. Türkiye, İsrail’le milyar dolarlık ticareti ve sorumlu bir uluslararası aktör şöhreti dahil çok şeyi riske ediyor. İsrail’in şu an olduğundan daha fazla tecrit olmaya ihtiyacı yok. İsrail ölümler için özür dilemeli. Türkiye ise üste çıkmaya son vermeli, uluslararası aktör olarak saygınlığını zedeleyecek karar almaktan vazgeçmeli.
- Washington Post: Türkiye, İsrail Büyükelçisi’ni geri yolluyor, askeri anlaşmaları askıya alıyor, böylece Gazze’ye giden filoya yapılan baskın sonrasında eski stratejik müttefiğiyle uçurumu derinleştiriyor.
- Wall Street Journal: Türkiye’nin hamlesi, İsrail’i bölgede daha da tecrit etti. Washington Türkiye’nin, bu ay yapılacak BM Güvenlik Konseyi toplantısında, Filistin’in uluslararası tanınma arayışlarında liderlik rolü üstlenmesinden endişeleniyor.
- The Guardian (Andrew Finkel): Türkiye İsrail’e sert mi konuşuyor yoksa öfke nöbeti mi geçiriyor? Türkiye, Afrika ve Ortadoğu’da ayaklanma yaşanan bir dönemde İsrail’in daha da tecrit edilmesinin, Binyamin Neyanyahu’nun koalisyon hükümetini çökerteceği hesabını yapıyor. Ankara’nın Suriye’yle buzları eritmeye çalışması ya da Tahran’la daha yakın temas kurması, NATO’daki müttefiklerince pek alkış almadıysa bile, Türkiye bunların, belli bir siyasi ajanda çerçevesinde olduğu savunusunu yapabiliyordu. Ama (bu son hamlesiyle), sadece olup bitenlere tepki verdiği izlenimi yaratıyor.
- The Times: Gemiye baskınla ilgili gerginlik nedeniyle Ankara’nın İsrail Büyükelçisi’ni yollama kararı almasıyla, ilişkiler kopma noktasına geldi. Bazı yorumcular, ilişkilerin soğumasını “neo-Osmanlılık”a bağlıyor. Yıllarca AB’de hiçe sayılan, Batı’dan uzaklaşan Türkiye, Yakın Doğu’da etkisini artırmaya çalışıyor.
- Der Spiegel:
Ankara ile Kudüs arasında buzul çağı... Büyükelçi sınırdışı ediliyor, askeri anlaşmalar askıya alınıyor. Türkiye, ağır kararlarla, İsrail ile Gazze filosuna yönelik müdahaleyle ilgili gerginliği tırmandırıyor. Kudüs, önemli bir müttefiğini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya.
- Die Welt: BM’nin İsrail dostu raporuna sert tepki. Büyükelçi gönderiliyor, askeri sözleşmeler duruyor. Dışişleri bakanı, donanmayı devreye sokmakla tehdit etti.
Bacık: İsrail Türkiye’yi Kaybetmeye Hazırlıklıydı
Zirve Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (OSAM) Müdürü Doç.
Dr. Gökhan Bacık, Türkiye’nin İsrail’le ilgili devreye soktuğu B Planı’yla ilgili olarak değerlendirmede bulundu. Bacık, İsrail’in Türkiye’yi zaten kaybetmeye hazırlıklı olduğunu söyledi.
Bacık, Türkiye’nin Mavi Marmara baskını sonrasında özür dilemeyen İsrail’e karşı devreye soktuğu diplomatik, askeri ve hukuki müeyyideleri yorumladı.
Bacık, Türkiye’nin, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı uluslar arası ambargoyu hukuk dışı sayması ve seyrüsefer hakları ile ilgili maddenin önemine vurgu yaptı. Ambargoyu tanımıyorum diyen Türkiye’nin NATO üyesi, AB ile müzakere yapan ve Ortadoğu’daki Arap baharında belli bir şeyi teşkil eden devlet olduğuna değinen Bacık, bunun İsrail açısından çok temel bir konu olduğunu kaydetti.
B Planı’nın içerisindeki bu en önemli maddenin nasıl hayata geçeceği ve tarafları nasıl etki altına alacağı konusunda biraz beklemek gerektiğini dile getiren Bacık, seyrüsefer haklarında da her türlü tedbiri alacak olan Türkiye’nin daha önce İsrail’i hava sahasını kullanmaktan men ettiğini hatırlattı.
Bu konunun İsrail’i hava sahasından dolayı sıkıntıya soktuğunu aktaran Bacık, aynı sıkıntının Akdeniz’de de yaşanıp yaşanmayacağını görmek için beklemek gerektiğini vurguladı.
Açıklamasında, BM raporunun İsrail tarafından takdirle karşılandığına da dikkat çeken Bacık, “Burada da birkaç nokta var. Ben yaklaşık 2 ay önce İsrail’e gitmiştim. Orada edindiğim izlenim şudur. İsrail, Türkiye’yi kaybetmeye hazırlıklı gözüküyor. Yani, ‘Siz bize ambargo uygulayabilirsiniz. Şunu yapabilirsiniz, bunu yapabilirsiniz ama zaten biz sizi kaybedilmiş olarak görüyoruz.’ diyorlar. Ayrıca, İsrail’in karlı çıktığı bir nokta vardır. Mavi Marmara olayı başladığından beri taraflar siyasi çatışma içindeydi. Ama şimdi BM kaynaklı bir rapor var. Bu rapor Gazze ablukasının meşru olduğunu söylüyor. Yani İsrail bundan sonraki platformlarda bu raporu kolunun altına koyup karşımıza çıkacak. Türkiye ‘Raporu yok sayıyoruz’ dedi ama bu rapor buharlaşmayacak. Türkiye acaba bu komisyona üye seçerken doğru mu üye seçti? Türkiye’den birinin de imza attığı, BM’nin sahiplendiği bir rapor var önümüzde. Bu rapor özre gerek yok tazminat yeterlidir diyor. Dolayısıyla bu İsrail açısından diplomatik ir zaferdir. İsrail, ‘Ben bu ablukayı BM raporuna dayandırıyorum diyecektir bundan sonra.” şeklinde konuştu.
BM RAPORU İSRAİL’İN ELİNE BALLI KADAYIF VERMİŞTİR
İsrail’in Türk vatandaşlarını öldürdüğünü, bunun peşine düşmek gerektiğinin altını çizen Bacık, “Uluslar arası mevzuat açısından bakarsak şöyle bir görüntü var. Başkaları bir adım atıyor, Türkiye ona yetişmeye çalışıyor. Bu olayı çıkaran Türkiye değil, İHH yardım ekibidir. O bir şey başlattı biz ona ayak uydurmaya çalışıyoruz. Rapor açıklandı yine öyle. Türkiye İsrail sürecinde biz bir türlü adım atmıyoruz. Olaylar oluyor, biz ona yetişmeye çalışıyoruz. B planı rapordan sonra ortaya konuyor. İsrail’le ilişkileri yok etme, askıya alma meselesi Mavi Marmara gemisindendir. Tabi ki Türkiye vatandaşlarını koruyacaktır ama İsrail gibi önemli bir devletle olan ilişkilerini yok etmek ya da artırmak gibi ilişkileri bir sivil toplum kuruluşu üzerinden mi şekillendirecektir. Başka bir örgüt yarın Türk Amerikan ilişkilerini sıkıntıya sokma hakkına sahip mi?. İHH’nin niyetini sorgulamıyorum, bir insan hakları örgütüdür ama Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri bir sivil toplum örgütü üzerinden şekillendirilmemelidir. Türkiye B Planı’nda ‘Gazze ablukasını Lahey’e götüreceğiz’ diyor. Lahey’den de İsrail lehine bir karar çıkabilir. Lahey’de ne çıkacağına garanti verebiliyor muyuz? Dolayısıyla ‘Bütün İsrail’i abluka ederiz, doğduğuna pişman ederiz’ deyip böyle bir kampanyaya gitmek Türkiye’nin lehine midir aleyhine midir ? Bizi kaybetmeye göze almış bir ülkeyle bağırıp çağırıyoruz. Ama olaya uluslar arası ilişkiler açısından bakarsak, günün sonunda İsrail bence bir gol atmıştır. O gol de, Gazze ablukasının, içinde Türk’ün olduğu BM raporunda meşru görülmesidir. Bu çok önemli bir noktadır. İsrail’in eline ballı kadayıf vermiştir.” değerlendirmesinde bulundu.