Böbrek ve İdrar Yolları Taş Hastalığı

Vücutta gerçekleşen biyokimyasal işlemlerde oluşan zararlı maddelerin vücuttan atılması ve gerekli bazı maddelerin kan seviyesinin ayarlanması böbrekler tarafından gerçekleştiğini ifade eden Kastamonu Özel Anadolu Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.

Dr. Sadi Turkan, idrarda çözülemeyen ve atılamayan kristallerin bir araya gelmesiyle taşın oluştuğunu söyledi.

İdrar yolları taş hastalığının oluşumu günümüzün ileri teknolojilerine rağmen tam aydınlatılamadığını kaydeden Turkan, “Tek bir nedenle değil karmaşık ve birbiri ile ilişkili birçok faktörün etkisiyle meydana geldiği düşünülmektedir.” Turkan, “Endüstriyel toplumların yaklaşık yüzde 1-5’inde, en sık 30-60 yaşları arasında ve erkeklerde bayanlardan 3 kat daha fazla görülür. Genetik faktörler, iklim, beslenme alışkanlıkları, günlük sıvı tüketiminin, bazı ilaçlar ve hastalıkların taş oluşumunda etkili olduğu kabul edilmektedir. Sebeplerin farklılığı gibi oluşan taşın bileşenleri de farklıdır.” Taş oluşumunu kolaylaştıran faktörler hakkında da bilgi veren Turkan, “Genetik faktörler, idrar pH’sındaki değişiklikler, bölgesel veya yaygın idrar yolu enfeksiyonu, beslenme alışkanlıkları, sıvı tüketiminin az oluşu, sıcak iklim, önceden böbrek taşı öyküsü olması, bazı kanser türleri, böbrekteki yapısal-anatomik bozukluklar, bazı böbrek hastalıkları, idrar yollarındaki yabancı cisimler, hiperkalsiüri, sistinüri, hiperokzalüri, hiperürikozüri gibi idrarla kristal atım bozuklukları, bazı ilaçlar, bazı bağırsak hastalıkları, metabolik hastalıklar, geçirilmiş bağırsak ameliyatları, uzun dönem hareketsiz kalma ve aşırı kilolu olma neden olabiliyor” BÖBREK TAŞININ BELİRTİLERİ Böbrek taşında genellikle ilk belirtilerin şiddetli yan ağrısı olduğunu belirten Turkan, ağrı genellikle, idrar yolunun bir kesiminin taşla tıkanması veya taşın hareketi sırasında meydana gediğini ifade etti. Turkan, “Taşın bulunduğu yere göre kasıklara ve uyluğun iç yüzüne yayılabilir. Ağrıyla birlikte bulantı ve kusma gelişebilir. Eğer taş idrar yolunda tahrişe neden oluyorsa idrarda kanama görülebilir.

Şiddetli yan ağrısı, bulantı ve kusma, idrarda kan, kötü kokulu bulanık idrar, idrar yaparken yanma, sık tuvalete çıkma, ateş ve titreme belirtileri gösteriyor.” TEŞHİSTE KULLANILAN TESTLER Böbrek taşı tedavisinde çeşitli tedavi yollarının olduğunu ifade eden Turkan, “Direkt üriner sistem grafisi, ultrasonografi, intravenöz pyelografi, ven içine verilen radyoopak madde ile idrar yolları görünür hale getirilir. Bilgisayarlı tomografi iç organların detaylı olarak görüntülenmesine olanak verir. DÜSG’de gözden kaçabilen küçük taşlar BT ile görülebilir. Taşın türünü anlamada kullanılan testler, taş analizi ve kan testleri, 24 saatlik idrar tetkiki taş oluşumunda önemli olduğu bilinen maddeler ve pH incelenir. En sık görülen taşlar ise kalsiyum taşları ve daha seyrek olarak enfeksiyon taşları, ürik asit ve sistin taşları görülür. Taşlara bağlı oluşabilecek problemler de sıklıkla ağrılara neden olurlar. İdrar yollarında ve sonrası tüm vücuda yayılabilen enfeksiyon kaynağı olabilirler. İdrar yolunun herhangi bir bölgesinde tıkanma oluşturmuşsa böbrekte fonksiyon kaybına neden olabilir” dedi. UYGULANACAK TEDAVİLER Taşın düşürülmesinin idrar yolu taşlarının yaklaşık yüzde 80’inin ilaç tedavisi yöntemiyle herhangi bir sorun olmadan idrar yolundan kolayca geçerek düştüğünü anlatan Turkan şöyle devam etti: “Taşın düşmesini etkileyen en önemli faktör taşın büyüklüğüdür. 4-5 mm’den küçük taşların düşmesi beklenebilirken 6 mm’den büyük taşlarda müdahale gerekebilir. Taşın şekli ve idrar yolundaki yerleşimi de düşmeyi etkileyen faktörlerdir.Taşın düşmesini kolaylaştırmak için günlük sıvı tüketiminin en az 2 litre olması, ihtiyaç halinde ağrı kesici özelliği de olan ilaçlardan yararlanılması tavsiye edilmektedir

Taş kırma, vücut dışından şok dalgası oluşturulması ve bu şok dalgasının taşa odaklanması ile taş kırılır. X-ray ve ultrason ile odaklama yapan ESWL cihazları mevcuttur. Kırılan taş parçaları idrar yoluyla vücuttan atılır. Tedavide başarıyı taşın cinsi, sertliği, büyüklüğü ve idrar yolunda yerleştiği yeri etkiler. Tek bir seansta kırılabilen taşlar olabileceği gibi birkaç seansa da ihtiyaç duyulabilir. İşlem esnasında rahatsızlık hissi ve ağrı duyulabilir. Bu nedenle tedavi öncesi ağrı kesiciler kullanılır. İşlem sonrasında çoğunlukla hastanede almaya gerek duyulmaz. Çoğunlukla anestezisiz fakat gereğinde anestezi ile işlem uygulanır. Cerrahi tedavilerde taşın bulunduğu yere ve büyüklüğüne göre tedavi seçenekleri mevuttur. Açık cerrahi yöntemde ise günümüzde minimal invaziv yöntemlerin gelişmesinden dolayı klasik açık cerrahi yöntem daha az hastada tercih edilmektedir. Taşın bulunduğu organa kadar tüm vücut katları kesilerek taşların alınması işlemidir. Cilt kesisi 7-8 cm den 15-25 cm kadar olabilir. Hastanede kalış süresi yaklaşık bir haftadır.

Perkütan nefrolitotomi (PCNL) endoskopik (kapalı) olarak uygulanan bu operasyonda sırt bölgesinde böbrek hizasına 0,5-1 cm boyutunda bir kesi yapılır. Röntgen kontrolü altında böbreğe iki ucu açık ince bir tüp yerleştirilir. Bu tüpten yerleştirilen optik cihaz yardımıyla taş video sistemi ile monitörde görülür ve özel aletler yardımıyla kırılarak çıkartılır. Perkütan ameliyatının en önemli üstünlüğü vücut dokularının normal yapısının korunmasıdır. Bunun sonucunda iyileşme süreci hızlıdır. Özellikle böbreğin alt havuzcuklarına yerleşen taşlarda ve büyük boyutlu taşlarda ESWL’nin başarısı önemli ölçüde düşer. Bu durumlarda PCNL ameliyatı yüksek başarı sağlayan minimal invaziv girişimdir. Ameliyat işlemi sırasında taşı kırmak için pnömotik, ultrasonografik veya lazer litotriptör kullanılır.

Endoskopik cerrahi denilen, içinden alet geçirilebilen, ışıklı, dürbün benzeri optik cihazlarla idrar yolları içindeki taşların, çeşitli yardımcı aletler ile gerekirse kırılarak, bazen direkt yakalanarak çıkarılması işlemidir. Ciltte kesi yapılmaz. İdrar kanalı taşlarına uygulanabilir. Özellikle alt ve orta üreter taşlarında başarı oranı yüzde 95-100’dür. İyileşme süresi çok kısadır.

Taş hastalarına genel önerilerimiz sıvı tüketimini artırılmalı, hayvansal protein, tuz tüketimi azaltılmalı, lifli yiyecekler tercih edilmelidir. Taş düşürmek için halk arasında önerilen bira gibi alkollü içeceklerin hiçbir yeri yoktur. Alkol üreterde ödem oluşturarak taşın düşmesini zorlaştırabilir. En güzeli bolca içme suyu alınmasıdır. Ailesinde taş hastalığı olanlarda taş görülme riski yüksekliği göz önünde tutulmalıdır. Tekrarlayan taş hastalıklarında taş oluşumunu engellemek veya yeni oluşumu geciktirmek amacıyla diyet ve ilaç tedavileri kullanılabilir. Bunun için 24 saatlik idrar, kan ve taşın kimyasal incelemesi yapılmaktadır. Daha önce taş problemi yaşayan hastalara belli aralıklarla kontrol gereklidir.”
Kaynak: İHA