Aynur Doğan‘a Destek Açıklaması: Türküleri Değil, Silahları Susturalım

İstanbul Caz Festivali’nde Kürtçe şarkı söylerken bir grup tarafından protesto edilen Aynur Doğan’a destek olmak için sanatçılar bir araya geldi. Türkçe ve Kürtçe yapılan basın açıklamasında ‘Türküleri değil, silahları susturalım‘ mesajı verildi.

İstanbul Caz Festivali’nde Kürtçe şarkı söylerken bir grup tarafından protesto edilen Aynur Doğan’a destek olmak için sanatçılar bir araya geldi. Türkçe ve Kürtçe yapılan basın açıklamasında ‘Türküleri değil, silahları susturalım‘ mesajı verildi.

    Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde “Suyun Kadınları” adlı gecede sanatçı Aynur Doğan’ın Kürtçe şarkı söylemesi bir grup seyirci tarafından protesto edilmişti. Sahneye pet şişeler ve minderler atılması üzerine Doğan sahneden inmek zorunda kalmıştı. Aynur Doğan’a destek olmak için bir araya gelen sanatçılar Cezayir Restoran’da Türkçe ve Kürtçe basın açıklaması yaptı.

Sanatçılar adına açıklama yapan Yasemin Göksu, Aynur Doğan’a sahnede müdahale ederek devam eden linç kültürüne bir ‘dur’ demek için toplandıklarını söyledi. İnsanları sağ duyuya davet eden Göksu, barış için burada olduklarını aktardı. Ahmet Kaya‘nın da yıllar önce benzer şekilde protesto edildiğini belirtip, meselenin Ahmet Kaya ya da Aynur Doğan meselesi olmaktan çıktığını dile getiren Göksu, “Artık bugün barış yolunda çok kalabalık kitleler halinde yürümemiz, sokakta olmamız gerekiyor. Barışın dilini çok daha sık kullanmamız gerekiyor. Halkları birbirine hedef gösteren ırkçılık ve linç kültürüyle siyaset yapan insanları burada uyarmak istiyoruz. ‘Ateşle oynuyorsunuz bu ateş sizi de yakar.’ Türküleri değil, silahları susturalım.” dedi.

    Aynur Doğan’ın sloganlar, sahneye atılan pet şişe ve minderlerle susturulmaya çalışıldığını hatırlatan Yasemin Göksu, “Aynur, sanatına, müziğine ve kimliğine yapılan hakaret üzerine sahneden indi. Ancak sahneye yine dönerek; diline, kimliğine, bu topraklarda yeşerecek barışa sahip çıktı. Yıllarca barış için attığımız adımda yeni ölümlerle savaşın içine çekildik. Yıllar, ardında on binlerce ölüm, nefret çukurları ve acılar bırakarak geçiyor. Yanı başındaki insanın şarkılarına tahammül edemeyen nesillerin büyüdüğü bu ülkede tahammülsüzlüğün yeni ölümler getirdiği bir girdaba giriyoruz.” diye konuştu.

    Şair Sennur Sezen ise bugün Kürtçe şarkıya tahammül edemeyenlerin iki kardeşten birinin orada şehit olduğunu hesaba katmadığını dile getirdi. Bu kişilerin yarın Kürt mahallelerine rahat vermeyeceğini savunan Sezen, “Sonraki sıra kimdedir? Herkes kendine lütfen bunu sorsun. Bir ulusu, bir dili, bir şarkıyı, mahkum etmenin sonu yoktur. Bunun adı demokrasi değildir. Bunun sonu bir ırkçılıktır ve imparatorluklardan arta kalmış ulusların ulusçuluk yapacak hali yoktur. Herkes dönüp kendi köklerine baksın. Kimsenin bir başkasını hainlikle suçlarken, kendi ellerini temiz saymaya hakkı yoktur.” diye konuştu.

    Türk Tabipler Birliği Eski Başkanı Gençay Gürsoy da bu olaylar kendiliğinden gelişen öfke patlamasından ibaret olmadığını iddia etti.

    Yönetmen Hüseyin Karabey ise o gün kendisinin de konserde olduğunu ve insan olmaktan utandığını söyledi. Protesto edenlerin bir avuç insandan daha fazla olduğunu aktaran Karabey konuşmasını şöyle tamamladı: “Konsere katılan insanların 4’te 3’ü Aynur’u protesto etti. Bu caz festivalinde oluyor. Bu orta ve üst sınıfının bulunduğu bir topluluktu. Irkçılık, tek kelimeyle ırkçılıktı. İlk defa bir Kürt olarak ırkçı bir saldırıya maruz kaldım. Bundan önce Kürt halkı yok sayılıyordu. Bir Kürt halkı varlığını artık hissettiriyor. Bundan sonra yaşayacağımız en yoğun sorun ırkçılık olacak. Barış bitse de ırkçılık olacak. Çünkü üst ve orta sınıflar tercihini gösterdiler.”