Abd'nin İnsan Ticareti Raporu Açıklandı

ABD Dışişleri Bakanlığının 2011 yılı İnsan Ticareti Raporunda, "Türk hükümetinin, insan ticaretinin önlenmesi için asgari standartlara tam olarak uymadığı, ancak bunu yapmak için önemli çabalar harcadığı" ifadesi yer aldı.

Abd'nin İnsan Ticareti Raporu Açıklandı
ABD Dışişleri Bakanlığı raporunun Türkiye ile ilgili bölümünde, Türkiye‘de fuhşa zorlanma amaçlı insan ticareti mağdurları olan kadın ve çocukların ağırlıklı olarak eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa kökenli olduğu kaydedildi.

"Türk kadınların da ülke içinde fuhşa zorlanma vakalarına maruz kaldığı" ifade edilen raporda, bölgesel uzmanlara dayandırılarak, Türkmenistan, Tacikistan ve Mogolistan‘dan erkek ve kadınların Türkiye‘de zorla çalıştırıldığı vakaların bulunduğu belirtildi.

Raporda son dönemdeki bazı raporlara göre Türkiye‘de, "uyuşturucu ticareti, fuhuş ve yankesiciliğe karışan çocukların, suç gruplarının istismarına karşı savunmasız oldukları, bazı çocukların da zorunlu evlilik yoluyla insan ticaretine maruz kalabildikleri" kaydedildi.

Türk hükümeti, insan ticaretinin önlenmesi için asgari standartlara tam olarak uymuyor, ancak bunu yapmak için önemli çabalar harcıyor" değerlendirmesinin yer aldığı raporda, hükümetin, raporun yazıldığı dönemde, zorla çalıştırma ve ülke içi insan ticareti konusundaki farkındalığını artırdığı ve "157" yardım hattına fon sağladığı belirtildi.

Raporda, Türkiye‘deki mağdurlara yönelik "tutarsız koruma tedbirlerinden kaynaklanan uzun süreli eksikliği giderme çabalarının devamının getirilmediği ve bunun mağdurların korunması ve onlara yardım sağlanmasında önemli boşluklara neden olduğu görüşü yer aldı.

Bunun yanında, "polis tarafından saptanan mağdurların sayısının bir önceki yıla göre hemen hemen yarı oranda azaldığının" kaydedildiği raporda, "devletin, 2010 yılında insan ticareti suçu işleyenler hakkında adli kovuşturma yürütmesi ve bu kişileri mahkum etmesine rağmen, bu konuda yeterli hapis cezalarının verildiğini göstermek için sözkonusu kişilerin haklarındaki mahkumiyet kararlarına dair bilgi sunmadığı" ifade edildi.

-TAVSİYELER-

Raporun "Türkiye‘ye Tavsiyeler" başlıklı bölümünde şu önerilere yer verildi:

"-Türkiye içindeki insan ticaretini önlemek için ilgili düzenlemenin nihaileştirilmesi ve kanunlaştırılması,

-İnsan ticareti suçu işleyenlerin adli kovuşturmaya uğraması ve mahkum edilmesi,

-İnsan ticareti vakalarında neden çok sayıda beraat kararının çıktığını tespit etmek için bir çalışmanın yürütülmesi,

-Ülkede uzman sivil toplum kuruluşlarınca işletilen barınaklara sürekli fonun ayrılması,

-İnsan ticareti suçundan mahkum edilenlere yönelik para cezalarından gelen fonlarla, mağdurlara yönelik yardım fonunun oluşturulması,

-Sivil toplum kuruluşlarının ıslah evlerine erişimine izin verme uygulamalarının genişletilmesi,

-Fuhşa zorlanma ve zorla çalıştırılma mağdurlarının aktif biçimde saptanmasına yönelik çabaların artırılması,

-Mağdurlara, yasa uygulayıcılarla daha fazla işbirliği yapmalarına yönelik teşvikleri artırmak için tanık koruma tedbirlerinin geliştirilmesine devam edilmesi,

-İnsan ticareti mağduru çocukların yanı sıra, zorla çalıştırılmaya maruz kalan erkekler için özel yardımların geliştirilmesi."

-KOVUŞTURMA-

Raporda, devletin 2010 yılında insan ticareti vakalarını aktif biçimde soruşturduğu ve adli kovuşturmalar yürüttüğü ifade edilirken, TCK‘nın 80. maddesinin, cinsel sömürü ve zorla çalıştırma amaçlı insan ticaretini yasakladığına ve 8 ila 12 yıl hapis cezaları öngördüğüne değinilerek, bu cezaların yeterli derecede zorlayıcı ve tecavüz gibi diğer ciddi suçlar için öngörülen cezalarla uyumlu olduğu belirtildi.

Devletin, 2010 yılında Ocak-Eylül ayları arasında 80‘inci maddeye dayanarak, insan ticareti yaptıkları şüphesiyle 430 kişi hakkında adli kovuşturma yürüttüğü ve bunlardan 150‘sinin beraat ettiği kaydedilen raporda, kalanlardan 28‘inin, 80‘inci maddeye dayanarak 2 ila 24 yıl hapis cezalarına çarptırıldıkları bildirildi.

Raporda devletin, insan ticaretiyle mücadele konusunda yasa uygulayıcılara yönelik kapsamlı ve kurumlaşmış eğitim faaliyetlerini 2010 yılında da sürdürdüğü, bununla birlikte "yasa uygulayıcıların, insan ticareti konusundaki suç ortaklığı eylemlerinin sorun teşkil etmeye devam ettiği" ifade edildi.

Raporda, 28 Ekim 2010‘da Atatürk‘ün yatı Savarona‘ya düzenlenen operasyon ve bununla ilgili dava sürecinden de bahsedildi.

-KORUMA-

Raporun "Koruma" başlıklı bölümünde, "devletin, 2010 yılında insan ticareti mağdurlarının korunmasında bazı sınırlı ilerlemeler gösterdiği, ancak ‘daha mağdur merkezli‘ bir yaklaşımın sergilenmesi için kritik düzeyde ihtiyaç duyulan reformları ele almadığı" savunuldu.

"Devletin, ülke içindeki insan ticareti mağdurlarının ve zorla çalıştırılmaya maruz kalan bazı yabancıların saptanabilmesini geliştirmiş olsa da genel anlamda, yabancı insan ticareti mağdurlarının saptanmasının 2010 yılında düşmeye devam ettiği" kaydedilen raporda, "devletin, insan ticareti konusundaki barınaklara yeterli fon ve kaynak ayırmadığı ve bu nedenle bir barınağın 2010 yılında 8 ay süreyle kapanmak zorunda kaldığı" ifade edildi.

Raporda, "Devletin, raporun yazıldığı dönemde 58 insan ticareti mağdurunu saptadığı, bu rakamın 102 mağdurun saptandığı bir önceki yıla göre keskin bir düşüşe işaret ettiği" kaydedildi.

Devletin, insan ticareti mağdurlarını, konuyla ilgili soruşturmalar ve adli kovuşturmalara katılmaya teşvik etse de birçok mağdurun, ülkelerine geri dönmeyi tercih ettiğine ve insan ticaretine karışanlarla ilgili adli süreçlere dahil olmayı çeşitli gerekçelerle reddettiğine değinilen raporda, devletin mağdurlara, misilleme ya da çeşitli sıkıntılara maruz kalabilecekleri ülkelere nakledilmemeleri için yasal alternatifler sunduğu, yabancı mağdurların özel vize için başvurabildikleri ve çalışma iznine sahip olarak 6 aya kadar Türkiye‘de kalabildikleri anlatıldı.