Başbakan Erdoğan‘ın Hatay Ziyareti

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ""Terörü minimize edecek, gençlerin ölümünü engelleyecek olan en önemli etken kadınlardır" dedi.

Başbakan Erdoğan, Antakya Ottoman Otel‘de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile düzenlenen "Medeniyetlerin Buluşma Noktası Anadolu‘da Kadının Güçlendirilmesi" konulu programa katıldı. Burada kadınların sevgi gösterileriyle karşılanan ve konuşmasına Türkiye‘deki ve dünyadaki tüm kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nü kutlayarak başlayan Başbakan Erdoğan, terörün bitmesinde kadınların önemine değinerek "Terörü minimize edecek, gençlerin ölümünü engelleyecek olan en önemli etken kadınlardır" dedi.

AK Parti‘yi kurdukları andan itibaren, kadınlara yönelik ayrımcılık, istismar ve şiddet konularını samimi bir şekilde gündemlerine aldıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bu sorunlar üzerinde somut, gayretli çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Erdoğan "Hiç kuşkusuz, tüm siyasi partilerin kadın kolları var; tüm siyasi partiler, kadın sorunları üzerinde çalışıyor; bugüne kadar da tüm hükümetler, kadınların sorunları olduğunu ve üzerinde çalıştıklarını ifade ettiler. Ama biz, bu noktada farklı bir tutum

sergiledik. İlk andan itibaren, kadınların sorunlarının yine bizzat kadınlar tarafından çözüleceğini, çözülmesi gerektiğini söyledik ve inisiyatifi tamamen kadınlara verdik, biz teşvik edici, destekleyici olduk. Partimizin kadın kolları çok aktif şekilde çalıştı, parlamentoyu, hükümeti, kurumları, çözüm noktasında her zaman zorladı ve bunun sonuçlarını da aldı" diye konuştu.

"MECLİS‘TE KADIN VEKİL SAYILARI ARTTI"

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlıklarının, 8 yıl boyunca çok aktif çalıştığını ve tarihi nitelikte düzenlemelere, reformlara imza attığını belirten Başbakan Erdoğan "Bunlarla paralel olarak, siyasette ve kamu idaresinde daha fazla kadının görev almasını güçlü ve samimi şekilde destekledik. Yerelde, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliklerinde daha fazla hanım kardeşimizin görev almasını sağladık. Ulusal ölçekte, parlamentodaki kadın milletvekili sayısını 2 katın üzerine çıkardık ve oranı

yüzde 4 seviyesine ulaştırdık. Hiçbir zaman yüzde 4 seviyesini parlamentoda aşmadı, ilk defa bu dönemde yüzde 9‘u aşmış bulunuyor" dedi.

"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE KADINLAR GÖZ ÖNÜNDE TUTULDU"

8 yılda Anayasa‘da iki önemli değişiklik yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan "Birincisinde ben herkesin söylediğini söylemiyorum, ben kadın-erkek eşitliği demiyorum, ben kadın-erkek fırsat eşitliği diyorum. Bunu anayasal bir hüküm haline getirirdik. 12 Eylül‘de yaptığımız değişiklikle, kadınlara pozitif ayrımcılık sağladık, yasalardan Anayasa‘ya çıkardık. Anayasal teminat altına aldık ve yaptığımız değişikliklerle, ücret eşitsizliğini gidermenin, kadın istihdamını teşvik etmenin, kadınların iktisadi ve

ticari faaliyetlerde daha fazla yer almasının temini noktasında gayret içinde olduk. Bildiğiniz gibi, kadınların hamilelikte çalışma süresi bizim yaptığımız düzenleme ile doğum öncesinde 8 hafta, doğum sonrasında 8 hafta olmak üzere 16 haftaya çıktı. Doğum nedeniyle ücretsiz izine ayrılan hanım kardeşlerimize, emeklilik noktasında, bu dönemi borçlanabilme imkanını getirdik. Evinde çalışan, evinde üreten kadınlara muafiyetler sağladık" diye konuştu.

"YOKSULLUĞUN BİRİNCİ DERECEDE MAĞDURU HEP KADINLAR OLDU"

AK Parti iktidarları döneminde şiddete karşı mücadelelerinde ‘sıfır tolerans‘ gösterdiklerini, töre cinayetlerine müebbet hapis cezasını getirdiklerini, yayınladıkları genelgelerle şiddetle mücadeleyi daha da etkinleştirdikleri belirten Başbakan Erdoğan "Ben, dün ve bugünkü programlarda, kadınlara yönelik, kadın haklarına yönelik yaptığımız düzenleme ve reformları vakit elverdiğince sıralamaya çalıştım. Ancak, hanım kardeşlerimize dolaylı olarak sağladığımız bir çok imkan bulunuyor ve ben burada

özellikle bunların üzerinde durmak istiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun, yoksulluğun birinci derecede mağduru hep kadınlar oldu. Sadece yoksulluğun değil, doğal afetlerin, savaşların, terörün, işgallerin, etnik temizliğin de mağduru her zaman kadınlar oldu" dedi.

ORTADOĞU‘DA KADIN

Bangladeş‘e ve Pakistan‘a yaptıkları ziyaretlerde bu manzaraları çok gördüklerini anlatan Erdoğan "Bosna Hersek‘te, Darfur‘da, Filistin‘de, Irak‘ta maalesef bunu gördük. Kadın, sadece yoksullukla, sadece eşini, çocuklarını kaybetmekle imtihan olmuyor; aynı zamanda kendisine yönelen şiddet, kendisine yönelen taciz ve tecavüzle de acıların en büyüğüne maruz kalıyor. Babasını, annesini, eşini, çocuklarını kaybeden nice kadın, hayatın ortasında yapayalnız tutunma ve var olma mücadelesi veriyor. Bu ve benzeri

acıları, Türkiye‘nin kadınları da maalesef derinlemesine yaşadılar" şeklinde konuştu.

"103 YAŞINDAKİ BERFO ANA‘NIN GÖZLERİNDE O ACIYI GÖRDÜM"

Türkiye‘deki terör olaylarına da değinen Başbakan Erdoğan, "Son 30 yıl boyunca devam eden terör olaylarına baktığımızda terörün, gençlerden, çocuklardan ziyade kadınları vurduğunu görüyoruz. Bir genç, toprağa düştüğü zaman, belki de onun için her şey bitiyor. Ama annesi, nişanlısı, eşi, çocukları, bir ömür boyunca taşıyacakları acıyla tanışıyorlar. İşte en son, İstanbul‘da, yakınlarını arayan kadınlarla bir toplantı gerçekleştirdik. 103 yaşındaki Berfo Ana‘nın gözlerinde ben o acıyı gördüm. 30 yıl

boyunca oğlunun yolunu gözlemek, 30 yıl boyunca, ‘belki çıkar gelir‘ diyerek, evin kapısını açık tutmak ne demektir, ben o teyzemizin gözlerinde gördüm" dedi.

"MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK PROJESİ, ‘ANALAR AĞLAMASIN‘ DİYE BAŞLADI"

Başbakan Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi‘ni başlatırken, terörün, ayrımcılığın, yoksulluğun, çirkin ve acı tarafına dikkatleri çekmek için, ‘Analar ağlamasın‘ diyerek başladıklarını hatırlattı. Erdoğan "Analar, artık çocuklarını kaybetmesin, eşlerini kaybetmesin, bacılar babalarını kaybetmesin diyerek biz bu yola çıktık. Kadınlar artık çocuklarının arişikliklerle, ücret eşitsizliğini gidermenin, kadın istihdamıkasından ağıtlar yakmasın, on yıllar boyunca çocuklarının yolunu gözlemesin,

gözlerinin pınarı kurumasın diye biz bu adımı attık. Her zaman da şunu söyledik; bu sorunu çözme iradesine sahip olanlar, en önce kadınlardır. Terörü minimize edecek olanlar, önce kadınlardır. Gençlerin ölümünü engelleyecek olanlar, önce kadınlardır. Bu sorunlar, Türkiye‘nin sorunları olduğu kadar, en başta kadınların sorunudur ve onlar yüreklerini sürece dahil etsin istedik. Biz artık gençlerin ölüm haberlerini almak istemiyoruz. Biz artık şehit cenazeleri görmek istemiyoruz. Biz, cenazeleri başında

ağıt yakan anneler, bacılar görmek istemiyoruz ve annelerin, tüm kadınların, bu sürece artık dur demesini bekliyor ve arzu ediyoruz" diye konuştu.

"KADINLARI SİYASETTE, EKONOMİDE DAHA AKTİF HALE GETİRMEK İÇİN MÜCADELE VERİYORUZ"

Kimseyi evine kapatma niyetinde olmadıklarını ve asla olmayacaklarını belirten Başbakan Erdoğan "Anneler değişir, Anadolu değişir, Trakya değişir. Anneler bilinçlenirse, tüm ülke bilinçli hale gelir. Eğer anneler okursa, biliniz ki tüm çocukları da okur. Biz kimseyi evine kapatma niyetinde değiliz ve asla olamayız. Annelerin hayatını değiştirmek için gayret ettiğimiz kadar, çalışan kadınların hayatını değiştirmek, kadınları siyasette, ekonomide daha aktif hale getirmek için de mücadele veriyoruz.

Birileri artık, kadın hakları mücadelesinin kendi tekellerinde olmadığını görmek durumundadır. Birileri, kadınların hak mücadelesine ilişkin kavramların, mücadele yöntemlerinin, söylemlerin kendi tekellerinde olmadığını görmek durumundadır. Haklar konusunda kadınla erkek eşit, tartışılamaz" dedi.

"TÖRE ADI ALTINDA MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILAN ŞİDDET, BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE YER BULAMAZ"

"Burası Anadolu, Biz, ithal kavramlarla, ithal mücadele yöntemleriyle, birilerine ait olan kavramlarla, ithal ideolojilerle değil, kendi tarihimizle, kendi tecrübemizle, son derece özgün bir mücadele yürütebiliriz ve yürütüyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, "Bizim kültürümüzde kadının dışlanması yok. Bizim kültürümüzde kadına ayrımcılık yok. Hele hele bizim kültürümüzde, kadına şiddet asla ve asla yok. Terken Hatunları, Bala Hatunu, Nilüfer Hatunları, Hayme Ananı, Nene Hatunu, Halime Çavuşları anmamak mümkün

değil. Onların yetiştiği bir ülke, kadına ayrımcılık uygulayan bir ülke olamaz. ‘Töre‘ adı altında meşrulaştırılmaya çalışılan şiddet, bizim kültürümüzde, bizim medeniyetimizde köklerini de bulamaz, kök de salamaz. Ayrımcılıkla, istismarla, şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bize düşen, hanım kardeşlerimizi bu mücadelede teşvik etmek. Biz 8 yıldır bunu yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. 8 yılda önemli mesafe kat ettik, inşallah, çok daha fazlasını başaracak, Türkiye‘yi kadınlar üzerinden

dönüştürmeye devam edeceğiz. Sabahın ayazında, eksi 20 derecede, 30 derecede, sıcak yatağından kalkan, çocuklarının üzerini örten, kömür kovasını alıp kömürlüğe giden, sobayı yakmak için, o dumanın içinde saatlerce uğraşan anneler gördük. Benim annem de aynı durumları, biz evlatlarıyla paylaştı. Bunu paylaşan nice yüz binlerce anneler vardı. Hala bitmiş değil, onu da söyleyeyim. Ama bunu bitireceğiz" ifadelerini kullandı.

arişikliklerle, ücret eşitsizliğini gidermenin, kadın istihdamı

"O KADINLARDAN BİRİ DE BENİM ANNEMDİ"

"Sobayı yaktıktan sonra, su taşıyan, çay koyan, kahvaltı hazırlayan, çocuklarını, tek tek kaldırıp, yediren, giydiren, okula, işe gönderen kadınlara, annelere şahit oldum" diyen Başbakan Erdoğan, "O kadınlardan biri de benim annemdi. Ev içindeki tüm bu işlerin üzerine kalkıp bir de işe giden, akşama kadar çalışan, yorgun argın eve dönüp çocuklarına yemek hazırlayan kadınlar da tanıdım. İşte teslim ettiğimiz her konut, şehre gelen her doğalgaz, köylere ulaştırdığımız yollar, su şebekeleri bu kadınların

hayatlarını değiştiriyor" diye konuştu.

"TÜRKİYE BÜYÜDÜKÇE, KADINLARIN ÇİLESİ AZALIYOR"

Ekonomide kaydedilen her ilerlemenin, kadınların çilesini bir kat daha azalttığını belirten Erdoğan, "Türkiye büyüdükçe, geliştikçe, kadınların çilesi azalıyor, yükü hafifliyor. Ama kadına bir de öyle bir bakışı da görmeye başladık ki ‘Siz kadını sadece anne olarak görüyorsunuz‘ diye bizi itham edenler de oldu. Evet, kadının en kutsal, en yüce özelliği de ana olmasıdır, ben kadını böyle tanıdım. Ama bu toplumun içerisinde, siz böyle tanıyorsunuz, hayır sadece böyle değil, sadeceyi bile söylemeyenler var.

Bu ne demektir bu, bu anneliği küçümsemektir. Annelikten daha yüce makam olur mu? Hele hele bizim değerlerimizde, bizim medeniyetimizde annenin ayağının altı öpülür ve bizim medeniyetimizde cennet annelerin ayakları altındadır, babaların değil, bu çok önemli. Dolayısıyla biz annenin ayağının altını öptüğümüz zaman cennet kokusu alırız, biz böyle bakarız" dedi.

‘HAYDİ KIZLAR OKULA‘ KAMPANYASI

Başbakan Erdoğan, "Onun için biz anneleri gördüğümüzde heyecanımız artıyor, enerjimiz artıyor. Şimdi de inşallah kadınlarla ilgili işte o özlenen tabloya ulaşmak için gayretle çalışıyoruz. Bakınız, nice anneler var ki babası okula göndermediği için, tüm bir hayatı boyunca hayıflanmış, tüm bir hayatı boyunca okula gitmemenin acısını yüreğinde hissetmiştir. Bu kadınların, bir de çocuklarının aynı kaderi paylaşacağını görmesi acıyı aslında ikiye katlıyordu. ‘Ben okuyamadım, bari kızım okusun‘ diyen nice

kadın, töre, gelenek baskısı altında, yoksulluk nedeniyle kızının okula gitmemesi nedeniyle içten içe ağlıyordu. Eşimle beraber Şanlıurfa‘da ‘Haydi Kızlar Okula‘ diye bir kampanya başlattık. Görevimizin ilk yıllarıydı ve bu kampanya tuttu. Hamdolsun yüz binlerce kızımız okulla tanıştılar, yazmayı öğrendiler, okumayı öğrendiler ve artık bu alanda kendi kendilerine yeter hale geldiler" diye konuştu.

"KIZLARIMIZ OKUSUN DİYE HİÇBİR ŞEYDEN KAÇINMADIK."

80 yeni üniversite açtıklarını da belirten Erdoğan konuşmasını "Şu anda 156 üniversitemiz var Türkiye‘de. Üniversite olmayan yerimiz kalmadı. Şimdi şehirlerimizi ziyaret ettiğimde çok güzel haberler alıyorum. Kız çocuklarının oranı, erkeklere ulaşmış durumda. Eskiden, uzak diye kızlarını üniversiteye göndermeyen nice aile, bugün kendi şehirlerindeki üniversitelere çocuklarını rahat rahat gönderiyor. Eskiden barınma sorunu var diye kızlarını okutmayan aileler, bugün yurtların, pansiyonların artmasıyla

hele ki 6 kişilik, 8 kişilik odalar yerine, artık 1 kişilik, 3işikliklerle, ücret eşitsizliğini gidermenin, kadın istihdamı kişilik odalar ve her odada da tuvaleti, banyosu olduğunu öğrenince özgüvenle çocuğunu rahatlıkla üniversitelere gönderen anneler var. Bütün bunların üzerine, hala çocuklarını okula göndermeyen aileler varsa, yoksulluğu da bahane ediyorlarsa, her ay düzenli olarak biz onlara ödeme yapıyoruz. ‘Yeter ki çocuğunuzu okula gönderin diyoruz. Özürlü çocukları olan annelere biliyorsunuz aynı

şekilde nakdi destek, taşıma desteği sağlıyoruz" dedi.

"KIZLARI, KILIK KIYAFETLERİNDEN DOLAYI ÜNİVERSİTE KAPILARINDAN GERİ ÇEVİREN ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRDİK"

Erdoğan, "Kız çocuklarının okuması için, okuma yazması için başlattığımız seferberlikle kampanyalarla hamdolsun çok büyük hedeflere ulaştık. Kızları, kılık kıyafetlerinden dolayı üniversite kapılarından geri çeviren zihniyeti değiştirdik, değişiyoruz, bu noktada da artık yeni bir sürece girdik" dedi.

Konuşmaların ardından, Başbakan Erdoğan‘ın eşi Emine Erdoğan, okuma yazma kursunu bitiren kursiyerlere sertifikalarını sundu. Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, 103 yaşındaki Emine Ceylan‘a ve 84 yaşındaki Sabriye Ölmez‘e birer hediye verdi. Antakya Halk Eğitim Merkezi kursiyerleri de, Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan‘a, resimlerinin bulunduğu anı tabağını hediye ettiler.

EMİNE NİNE‘DEN BAŞBAKAN‘A

Yaşlılara hediye sunma sırasında 103 yaşındaki Emine Ceylan‘ın, Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan‘a hayat hikayesini anlatması ise geceye damgasını vurdu. Emine Nine konuşurken araya giren Başbakan Erdoğan‘a sık sık "dinle" diye çıkışan Emine Nine, Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ile geceye katılanların da neşesini yerine getirdi. Emine Nine‘nin "dinle" diye telkinlerine gülerek karşılık veren Başbakan Erdoğan, Emine Nine‘nin haya hikayesinin herkese örnek olması gerektiğini söyledi.

Kaynak: İHA