Şahin: ‘‘Susurluk‘un İntikamını Alacağım‘‘
İkinci ‘‘Ergenekon‘‘ davasının tutuklu sanığı eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, ‘‘Ben ömrü hayatımda, Susurluk‘un intikamını mutlaka alacağım‘‘ dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada daha önce alınan ifadeleri okunan Şahin, birinci davanın tutuklu sanıklarından Muzaffer Tekin‘in, kaza geçirdiği andan itibaren ameliyatlarında yanında olduğunu belirtti.
Kendisinin her yaz tatilini Tokat Reşadiye‘deki köyünde geçirdiğini, yaylalarda kaldığını ifade eden Şahin, ‘‘Danıştay olayından sonra intihara kalkışmasının ardından Tekin‘e ‘yaylalarda kalıyoruz. Bol oksijen var. Sizi misafir edelim‘ dedim. O da Rafet Arslan ile birlikte geldi 2-3 gün misafirim oldu‘‘ dedi.
Şahin, Tekin‘in sanıklardan Taylan Özgür Kırmızı ile yanına gelmesinin söz konusu olmadığını anlattı.
Terör örgütü PKK ile arasında kan davası olduğunu, belirten Şahin, ‘‘Bizim köyde biri TİKKO‘cu, biri PKK‘lı iki terörist yakaladık. Bizim köyde 24 saat asker bekledi. Köydeki bütün evlere 15-20 kalaşnikof dağıtıldı. Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı Reşadiye‘de görevli idi. Hepimiz gönüllü köy korucusu olduk. Köyümün adı Çakırlı, ama herkes ‘Özel Tim Köyü‘ diyor. Ama savcılar bana ‘PKK‘lı‘ diyor‘‘ dedi.
‘‘Kahrolası Susurluk kazası nedeniyle millet beni mafya babası zannediyordu. Benden borç istiyordu. Ben de onları atlatmak için Güneydoğu‘dayım falan dedirtiyordum. Televizyonlarda konuşmalar yapıyordum‘‘ diyen Şahin, görüştüğü polis ve MİT mensuplarının kendisine ‘suikast düzenleneceğini, büyük şehirlerde kalmasını‘ söylemeleri üzerine Tokat‘taki köyüne gittiğini, yeğenlerinin 24 saat kendisini koruduğunu kaydetti.
İbrahim Şahin, Kıbrıs‘ta bir ihaleye girmek amacıyla oğlunu gönderdiğini, ancak büyük çaplı olduğu için ihaleye giremediğini ifade etti.
Birinci davanın sanıklarından olan Semih Tufan Gülaltay‘ı, cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer Tekin‘in bürosunda gördüğünü dile getiren Şahin, Gülaltay‘ın kendisine kitap hediye ettiğini söyledi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün‘ün ‘‘Başka yerde gördün mü?‘‘ sözlerine Şahin, ‘‘O tür insanlarla görüşmem‘‘ karşılığını verdi. Şengün ‘ün ‘‘Ne tür insanlar‘‘ sorusuna Şahin, ‘‘Adı mafya ile anılan insanlarla hiçbir işim olmaz‘‘ yanıtını verdi.
-TARIK ÜMİT‘İN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ İDDİASI-
Başkan Şengün, savcılık ifadesinde sorulan ‘‘Tarık Ümit‘in kaçırılarak, sorguya çekildikten sonra öldürüldüğü iddialarına‘‘ karşı bir diyeceği olup olmadığını sorduğu Şahin, şunları kaydetti:
‘‘Susurluk, beni, ailemi mahvetti. Bu olayla ilgim yok. Cemalettin Ümit ifade vermedim, diyor. Ama iddianamede ifadesi var. Bu olaylarla vallahi, billahi de alakam yok. Ben suçtan (Susurluk) dolayı yargılandım. Meslek hayatım mahvoldu. Ben o zaman da savcıya bu konuda konuşmak istemiyorum, hapiste yattım, her şeyi mahkemede anlattım‘ demiştim. Susurluk davasına bakan hakim de şimdi Ergenekon davalarında avukatlık yapıyor. Neye göre karar verdi. Susurluk‘taki yargılanmamdan dolayı açığa alındığımda Diyarbakır‘da operasyondaydım. İlk defa o zaman 250 terörist öldürüldü. Benim ne işim vardı Susurluk kazasında. Niçin beni bu davaya kattılar. Aklım almış değil.‘‘
Susurluk ile ilgili bütün notları flash belleğine yüklediğini ve bunların üzerinde çalıştığını ifade eden Şahin‘e Başkan Şengün, Susurluk‘la ilgili bazı notlarının, Tuncay Özkan‘a ait depoda çıktığını söyledi.
Şahin de ‘‘O belgeler doğru mu yanlış mı bilmiyorum. Tuncay Özkan cevap versin‘‘ dedi.
Susurluk‘ta faili meçhul cinayetlerle suçlandığını anlatan Şahin, şöyle devam etti:
‘‘4-5 sene görev yaparken ‘asker, polis, MİT‘ üçümüz beraber hareket ettik. Susurluk‘tan önce kahraman ilan edilen Şahin, sonra vatan haini ilan edildi. İki baş belası adam çıktı. Mehmet Eymur, Mehmet Ağar. Bütün gruplar birbirine girdi. Devlet kurumları birbirine girdi. Onlar birbirleriyle çatışırken olan bize oldu, devlete oldu. Hala da bu çatışma sürüyor. Ben ömrü hayatımda Susurluk‘un intikamını mutlaka alacağım. Bizi hapislerde yatırdılar, onlar da yatsın. Susurluk‘u mutlaka çözeceğim. Haksız yere yattım. Hedef bensem çeksin vursunlar. Ailemin ne günahı vardı. Öldürülecek bir adam varsa ülkem için ölürüm.
Adli Tıp Kurumunun raporları geldi. Adli Tıp‘ta 1 hafta ölüm orucu yaptım. ‘Her şeyi düzenli‘ diye yazdılar. Onlar da yalan söylüyor. Benden ne isteniyor. Niçin her zaman hedef alınıyorum.‘‘
-ZEKERİYA BEYAZ İSİM BENZERLİĞİ-
Kaynak: AA
Kendisinin her yaz tatilini Tokat Reşadiye‘deki köyünde geçirdiğini, yaylalarda kaldığını ifade eden Şahin, ‘‘Danıştay olayından sonra intihara kalkışmasının ardından Tekin‘e ‘yaylalarda kalıyoruz. Bol oksijen var. Sizi misafir edelim‘ dedim. O da Rafet Arslan ile birlikte geldi 2-3 gün misafirim oldu‘‘ dedi.
Şahin, Tekin‘in sanıklardan Taylan Özgür Kırmızı ile yanına gelmesinin söz konusu olmadığını anlattı.
Terör örgütü PKK ile arasında kan davası olduğunu, belirten Şahin, ‘‘Bizim köyde biri TİKKO‘cu, biri PKK‘lı iki terörist yakaladık. Bizim köyde 24 saat asker bekledi. Köydeki bütün evlere 15-20 kalaşnikof dağıtıldı. Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı Reşadiye‘de görevli idi. Hepimiz gönüllü köy korucusu olduk. Köyümün adı Çakırlı, ama herkes ‘Özel Tim Köyü‘ diyor. Ama savcılar bana ‘PKK‘lı‘ diyor‘‘ dedi.
‘‘Kahrolası Susurluk kazası nedeniyle millet beni mafya babası zannediyordu. Benden borç istiyordu. Ben de onları atlatmak için Güneydoğu‘dayım falan dedirtiyordum. Televizyonlarda konuşmalar yapıyordum‘‘ diyen Şahin, görüştüğü polis ve MİT mensuplarının kendisine ‘suikast düzenleneceğini, büyük şehirlerde kalmasını‘ söylemeleri üzerine Tokat‘taki köyüne gittiğini, yeğenlerinin 24 saat kendisini koruduğunu kaydetti.
İbrahim Şahin, Kıbrıs‘ta bir ihaleye girmek amacıyla oğlunu gönderdiğini, ancak büyük çaplı olduğu için ihaleye giremediğini ifade etti.
Birinci davanın sanıklarından olan Semih Tufan Gülaltay‘ı, cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer Tekin‘in bürosunda gördüğünü dile getiren Şahin, Gülaltay‘ın kendisine kitap hediye ettiğini söyledi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün‘ün ‘‘Başka yerde gördün mü?‘‘ sözlerine Şahin, ‘‘O tür insanlarla görüşmem‘‘ karşılığını verdi. Şengün ‘ün ‘‘Ne tür insanlar‘‘ sorusuna Şahin, ‘‘Adı mafya ile anılan insanlarla hiçbir işim olmaz‘‘ yanıtını verdi.
-TARIK ÜMİT‘İN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ İDDİASI-
Başkan Şengün, savcılık ifadesinde sorulan ‘‘Tarık Ümit‘in kaçırılarak, sorguya çekildikten sonra öldürüldüğü iddialarına‘‘ karşı bir diyeceği olup olmadığını sorduğu Şahin, şunları kaydetti:
‘‘Susurluk, beni, ailemi mahvetti. Bu olayla ilgim yok. Cemalettin Ümit ifade vermedim, diyor. Ama iddianamede ifadesi var. Bu olaylarla vallahi, billahi de alakam yok. Ben suçtan (Susurluk) dolayı yargılandım. Meslek hayatım mahvoldu. Ben o zaman da savcıya bu konuda konuşmak istemiyorum, hapiste yattım, her şeyi mahkemede anlattım‘ demiştim. Susurluk davasına bakan hakim de şimdi Ergenekon davalarında avukatlık yapıyor. Neye göre karar verdi. Susurluk‘taki yargılanmamdan dolayı açığa alındığımda Diyarbakır‘da operasyondaydım. İlk defa o zaman 250 terörist öldürüldü. Benim ne işim vardı Susurluk kazasında. Niçin beni bu davaya kattılar. Aklım almış değil.‘‘
Susurluk ile ilgili bütün notları flash belleğine yüklediğini ve bunların üzerinde çalıştığını ifade eden Şahin‘e Başkan Şengün, Susurluk‘la ilgili bazı notlarının, Tuncay Özkan‘a ait depoda çıktığını söyledi.
Şahin de ‘‘O belgeler doğru mu yanlış mı bilmiyorum. Tuncay Özkan cevap versin‘‘ dedi.
Susurluk‘ta faili meçhul cinayetlerle suçlandığını anlatan Şahin, şöyle devam etti:
‘‘4-5 sene görev yaparken ‘asker, polis, MİT‘ üçümüz beraber hareket ettik. Susurluk‘tan önce kahraman ilan edilen Şahin, sonra vatan haini ilan edildi. İki baş belası adam çıktı. Mehmet Eymur, Mehmet Ağar. Bütün gruplar birbirine girdi. Devlet kurumları birbirine girdi. Onlar birbirleriyle çatışırken olan bize oldu, devlete oldu. Hala da bu çatışma sürüyor. Ben ömrü hayatımda Susurluk‘un intikamını mutlaka alacağım. Bizi hapislerde yatırdılar, onlar da yatsın. Susurluk‘u mutlaka çözeceğim. Haksız yere yattım. Hedef bensem çeksin vursunlar. Ailemin ne günahı vardı. Öldürülecek bir adam varsa ülkem için ölürüm.
Adli Tıp Kurumunun raporları geldi. Adli Tıp‘ta 1 hafta ölüm orucu yaptım. ‘Her şeyi düzenli‘ diye yazdılar. Onlar da yalan söylüyor. Benden ne isteniyor. Niçin her zaman hedef alınıyorum.‘‘
-ZEKERİYA BEYAZ İSİM BENZERLİĞİ-