Başbakan Erdoğan Cidde Ekonomik Forumu‘nda Konuştu (1)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmadık ve asla da karışmayız.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmadık ve asla da karışmayız. Hiçbir ülke üzerinde gizli hesaplarımız, gizli niyetlerimiz olamaz."

Erdoğan, Cidde‘de düzenlenen Ekonomik Forumu‘na katıldı. Bu yıl 11‘.si düzenlenen Cidde Ekonomik Forumu‘nun Küresel Liderler Diyalogu oturumunda Cidde Ekonomik Forumu‘nun önemli bir platform haline geldiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ‘‘Bölgemizin içinden geçtiği süreç dikkate alındığında, Cidde Ekonomik Forumu daha da bir önem kazanıyor. Burada istişare edilecek konuların, buradan neşet edecek (doğacak) fikirlerin, bölgemizin huzur, istikrar, barış ve refahına katkı sağlamasını temenni ediyorum" dedi.

Erdoğan, Türkiye ve Suudi Arabistan‘ın içinde bulunduğumuz coğrafyanın iki önemli ülkesi olarak, bölgesel barış ve istikrara önemli katkı sağlıyor ve örnek bir işbirliği sergilediğini söyledi.

KARDEŞLERİMİZLE BİRLİKTE ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Son yıllarda başta İslam Konferansı Örgütü, Arap Ligi ve Körfez İşbirliği Konseyi olmak üzere, uluslararası platformlarda Suudi Arabistan‘la tam bir iş birliği içinde olduğumuzu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Uluslararası meselelerde iş birliğimizin yanında, dış ticaret alanlarında da Suudi Arabistan‘la tüm bölgeye örnek teşkil edecek bir dayanışma sergiliyoruz. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde de ikili ilişkilerimizi her alanda ilerletmek, siyasi diyalogumuzu güçlendirmek ve iş birliğimizi yeni

alanlara taşımak için Suudi dostlarımızla, kardeşlerimizle birlikte çalışmaya devam edeceğiz.‘‘

Türkiye‘nin son sekiz yılda ekonomiden dış politikaya, sosyal yaşamdan iç politikaya kadar her alanda yaptığı reformalara değinen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bankacılık, sosyal güvenlik, vergi gibi alanlarda Türkiye, dünya tarafından da ilgiyle ve takdirle izlenen bir reform sürecinden geçti. Ülke içinde ve dışında yatırımcıların önlerini görebilmelerini, uzun süreli projeksiyonlar yapabilmelerini aynı şekilde çok önemsedik. Geçmişte, ekonomi politikaları çok sık değişirken, alınan kararlar

uygulanmazken, yolsuzluk, rüşvet, suistimal almış başını giderken, bunların önüne set çektik. Yatırımcı ve girişimciler için tam bir belirsizlik hali hüküm sürerken, biz belirsizliği kaldırdık, hedefleri net olarak ortaya koyduk ve tüm hedeflere doğru kararlılıkla ilerledik.‘‘

Uluslar arası yatırımcının her zaman güvenilir, istikrarlı ve huzurlu ülkeleri tercih ettiğini ve istikrar ile güveni tesis etmek için ülke içinde siyaset ve hukuk noktasında önemli reformlar gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi: ‘‘İçeride güven ve istikrarın en büyük düşmanı olan hukuksuz örgütlenmelere karşı da amansız bir mücadele yürüttük ve yürütüyoruz. Parlamento ve halk iradesi dışında hiçbir güç ve oluşumun, ülkeye istikamet çizmesine müsaade etmiyoruz. Bu noktada, tarih içinde

oluşmuş çetelerle, mafyatik örgütlenmelerle, hukuk dışı odaklarla kararlı ve cesur bir mücadele içindeyiz.

Zira geçmişte, demokrasiye, parlamenter rejime, milli iradeye yönelik müdahaleler, ekonomik olarak Türkiye‘ye çok ağır bedel ödetti. Biz, ülkemizin yeni bedeller ödememesi, halkımızın ağır faturalar ödememesi için, işleyen bir parlamenter rejim ve ileri demokratik standartları önemsiyor, bunları muhafaza etmek noktasında da büyük hassasiyet içinde yolumuzda ilerliyoruz."

Türkiye‘nin, Avrupa Birliği (AB) üyeliği hakkında ise Erdoğan, şöyle konuştu: "Avrupa içinde, Türkiye‘nin üyeliğinin, halkı Müslüman olması nedeniyle bazı ülke ve liderlerin popülist politikalarıyla engellenmek istendiğini görüyor ve biliyoruz. Avrupa Birliği, önümüze ne kadar engel çıkarırsa çıkarsın, sudan bahanelerle bizi yavaşlatmaya ne kadar gayret ederse etsin, biz, kendimiz için halkımız için, ülkemizin geleceği için reformlarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Türkiye‘nin Avrupa Birliği üyeliğinin,

‘medeniyetler çatışması‘ gibi tezlere antitez oluşturduğuna inanıyoruz. Doğu ile Batı‘nın buluşmasında, kaynaşmasında, diyalog kurmasında, en önemlisi de Doğu ile Batı arasındaki ön yargıların giderilmesinde, Türkiye‘nin üyeliğinin hayati öneme haiz olduğunu biliyoruz."

Bölgedeki istikrara ve Libya‘ya gerçekleşen askeri müdahaleye değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada sadece bir örnek vermek isterim; Irak‘ta uzun yıllar boyunca devam eden istikrarsızlık, bölgenin tüm ülkeleri kadar Türkiye‘yi de etkilemiş, hatta diğerlerine göre daha fazla etkilemiştir. Türkiye‘nin dış ticareti, yatırımları, turizmi üzerine, Irak‘ta yaşanan acı hadiselerin gölgesi düşmüştür."

Kuzey Irak‘ta kendisine zemin bulan terör örgütünün, Türkiye‘nin huzur ve iç barışına kastettiğini anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bu da siyaset ve ekonomi üzerinde olumsuz faturalar ortaya çıkarmıştır. İşte bu nedenle biz, Türkiye olarak, kendi istikrar ve huzurumuz kadar bölgenin istikrar ve huzurunu da önemsiyoruz. Irak huzursuzken biz huzurlu olamayız, Lübnan mutsuzken biz mutlu olamayız, Mısır, Tunus değişirken biz buna biçare kalamayız. Libya kan ağlarken, Libya gözyaşı dökerken, biz

elimiz kolumuz bağlı oturup seyredemeyiz. Filistin‘de çocuklar ölürken, Filistin‘de masum siviller, yaşlılar, kadınlar, fosfor bombaları altında can verirken, biz hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Şunu burada, altını çizerek ifade etmek istiyorum; Biz, bölgemizdeki her ülkenin toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına saygılıyız. Biz, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmadık ve asla da karışmayız. Hiçbir ülke üzerinde gizli hesaplarımız, gizli niyetlerimiz olamaz."

Türkiye‘nin ekseninin belli olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Dış politikada eksenimiz bellidir ve gayet açıktır. Tunus Tunuslularındır, Mısır Mısırlılarındır, Bahreyn Bahreynlilerindir, Cezayir Cezayirlilerindir, Irak Iraklılarındır. Biz, o ülkelerin yer altı veya yer üstü zenginliklerinin tarafı değiliz. Biz, bölgesel barışın tek tek ülkeler için hayati derecede önem arz ettiğine inanıyor, sadece ve sadece bölgesel barış için katkı sunmaya çalışıyoruz. Bu bölgede, özellikle İsrail‘in, işte

bu gerçeği anlaması gerekiyor. Kan ve gözyaşını hakim kılan düzen, Filistin‘e ve bölge ülkelerine zarar verdiği gibi, aslında İsrail‘in kendisine de zarar veriyor."

Bölgedeki istikrarsızlık, Suudi Arabistan‘ı, Ürdün‘ü, Mısır‘ı, Suriye ve Türkiye‘yi ne kadar etkiliyorsa, İsrail‘i ve İsrail halkını da o kadar etkilediğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:"İsrail Hükümeti, şiddet politikalarıyla sadece Filistin‘e zulmetmekle kalmıyor, esasen kendi halkına da zulmediyor. Bölgede kan döken, bölgede sivillere saldıran, çocukları katleden, Akdeniz‘de korsanlık yaparak uluslararası sularda yardım gemilerine saldıran bir hükümet oldukça, ne bölge ne de İsrail refah

içinde olur. İsrail Hükümetinin bu gerçeği artık fark etmesini, Filistinlilere olduğu kadar kendi halkına da zulmetmekten vazgeçmesini bekliyoruz ve bu yöndeki çağrımızı burada yineliyoruz. Dünya değişirken, bölge değişirken, İsrail de değişmeli, kendisini, kendi politikalarını sorgulamalı, bölge ülkelerinin ve kendi halkının sesine, taleplerine kulak vermelidir.‘‘

(MT-EA-HO-Y)

Kaynak: İHA