Yeşiller Partisi‘den Türkiye İçin Tasarı
Alman Yeşiller Partisi, Türkiye ile sürdürülen AB üyelik müzakerelerinin canlandırılması talebiyle, Federal Meclise (Bundestag) yarın bir karar tasarısı sunacak.
Tasarı, mecliste görüşme yapılmadan oylanacak.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth ve partinin meclis grubu mülteci sözcüsü Memet Kılıç başta olmak üzere çok sayıda milletvekili tarafından hazırlanan karar tasarısında, Türkiye‘de son 10 yılda "nefes kesici gelişmelerin yaşandığı" belirtilerek, "Silahlı Kuvvetlerin yetkilerinin azaltıldığı, Kürt sorununun açıkça tartışılabildiği ve bazı reformlar gerekli olmasına rağmen insan hakları alanında önemli gelişmeler kaydedildiği, ekonomik alanda da yıllardan beri önemli bir büyüme yaşandığı" ifade edildi.
İnsan hakları, hukuk, kültür ve din özgürlüğü konularında hala yapılacak işler olmasına rağmen Türkiye‘nin, çabalarını kendine güvenli bir şekilde sürdürdüğü ve Avrupai bir modernleşme arayışında olduğu vurgulanan karar tasarısında, buna rağmen "bugüne dek 35 fasıldan sadece 13 tanesinin açıldığı, bir tanesinin tamamlandığı, birçok faslın bazı AB üyesi ülkeler tarafından engellendiği" ve müzakerelerin durabileceği endişesinin neredeyse gerçek olduğu kaydedildi.
Alman hükümetinin de bunda hataları olduğu, Türkiye ile ilişkilerin, bazı AB ülkelerinin ulusal çıkarlarına alet edilmesine göz yumduğu ve böylece Türkiye‘nin AB üyeliğinin istenmediği sinyalini verdiği belirtilen tasarıda, "Bu nedenle Türkiye, müzakereler yoluyla sonuçta AB üyesi olabilmek için adil bir şansa sahip olamıyor" denildi.
Türkiye‘nin AB üyeliği için tüm siyasi ve ekonomik kriterleri yerine getirmesi gerektiği, Türk hükümetinin de henüz yapılması gereken reformlar olduğunu açıkladığı ifade edilen karar tasarısında, kriterlere tam olarak uyulduğunun kontrol edilmesinin üyelik sürecinin inandırıcılığını güçlendirdiğine, ancak bunun karşılığında Türkiye‘nin üyelik perspektifi ile ilgili inandırıcılığın ayakta tutulması gerektiğine dikkat çekildi.
Türkiye‘nin kuruluş temelinin, Avrupa‘ya ait olma arzusunu içerdiği, ancak günümüzde bu arzunun AB içindeki bazı üst düzey politikacılar tarafından azaltıldığı kaydedilen tasarıda, bu tutumun Türkiye‘de modernleşmeden yana olan güçlerin perspektifini ortadan kaldırdığı ve AB üyelik sürecine artık sıcak bakılmamasına neden olduğu, Türkiye‘ye yönelik tutumun gelecekte AB‘nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile ilişkilerini, böylece Avrupa‘nın ekonomik ve siyasi güvenliğini belirleyeceği ifade edildi.
AB‘nin, "modern, demokratik, aynı zamanda Müslüman bir ülkenin jeostratejik avantajlarından istifade etme ya da Türkiye‘yi başka etkilerin altında bırakarak Türk toplumunda AB‘ye duyulan tüm sempatilerin kaybedilmesine neden olma" seçimiyle karşı karşıya bulunduğu belirtilen tasarıda, AB‘nin, kendi değerlerini inandırıcı bir şekilde savunmak ve kişisel özgürlüklerin ve demokrasinin, toplumların dinlerine bağlı olmadığını göstermek istemesi durumunda Türkiye ile sürdürülen AB üyelik müzakerelerine yeniden hız vermesi gerektiği dile getirildi.
Karar tasarısında Alman hükümetinden, Avrupa çapında girişimlerle, Türkiye‘ye yönelik engellemeleri ortadan kaldırması ve Türk hükümeti ile üst düzeyde görüşmeler yaparak Almanya‘nın, Türkiye‘nin AB üyeliğinde çıkar gördüğünü açıkça ifade etmesi, diğer bazı AB ülkelerinin olumsuz tutumunu ortadan kaldırma konusunda çaba harcaması, Türkiye ile müzakereleri fiilen önlememesi, Türkiye‘deki Avrupa yanlısı güçleri desteklemesi istendi.
Alman hükümetinden ayrıca, Ankara Protokolü‘nün uygulanmadığı gerekçesiyle bazı AB ülkelerinin olumsuz tutumunu değiştirmesi için çaba harcaması, Federal Meclisin daha önce Kıbrıs sorunuyla ilgili aldığı karara uyulmasını sağlaması ve bu konuda tek taraflı bir tutum sergilememesi, ayrıca vize uygulamasının hafifletilmesi yönünde adımlar atması istendi.
-YEŞİLLER PARTİSİ‘NİN GEREKÇESİ-
Kaynak: AA
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth ve partinin meclis grubu mülteci sözcüsü Memet Kılıç başta olmak üzere çok sayıda milletvekili tarafından hazırlanan karar tasarısında, Türkiye‘de son 10 yılda "nefes kesici gelişmelerin yaşandığı" belirtilerek, "Silahlı Kuvvetlerin yetkilerinin azaltıldığı, Kürt sorununun açıkça tartışılabildiği ve bazı reformlar gerekli olmasına rağmen insan hakları alanında önemli gelişmeler kaydedildiği, ekonomik alanda da yıllardan beri önemli bir büyüme yaşandığı" ifade edildi.
İnsan hakları, hukuk, kültür ve din özgürlüğü konularında hala yapılacak işler olmasına rağmen Türkiye‘nin, çabalarını kendine güvenli bir şekilde sürdürdüğü ve Avrupai bir modernleşme arayışında olduğu vurgulanan karar tasarısında, buna rağmen "bugüne dek 35 fasıldan sadece 13 tanesinin açıldığı, bir tanesinin tamamlandığı, birçok faslın bazı AB üyesi ülkeler tarafından engellendiği" ve müzakerelerin durabileceği endişesinin neredeyse gerçek olduğu kaydedildi.
Alman hükümetinin de bunda hataları olduğu, Türkiye ile ilişkilerin, bazı AB ülkelerinin ulusal çıkarlarına alet edilmesine göz yumduğu ve böylece Türkiye‘nin AB üyeliğinin istenmediği sinyalini verdiği belirtilen tasarıda, "Bu nedenle Türkiye, müzakereler yoluyla sonuçta AB üyesi olabilmek için adil bir şansa sahip olamıyor" denildi.
Türkiye‘nin AB üyeliği için tüm siyasi ve ekonomik kriterleri yerine getirmesi gerektiği, Türk hükümetinin de henüz yapılması gereken reformlar olduğunu açıkladığı ifade edilen karar tasarısında, kriterlere tam olarak uyulduğunun kontrol edilmesinin üyelik sürecinin inandırıcılığını güçlendirdiğine, ancak bunun karşılığında Türkiye‘nin üyelik perspektifi ile ilgili inandırıcılığın ayakta tutulması gerektiğine dikkat çekildi.
Türkiye‘nin kuruluş temelinin, Avrupa‘ya ait olma arzusunu içerdiği, ancak günümüzde bu arzunun AB içindeki bazı üst düzey politikacılar tarafından azaltıldığı kaydedilen tasarıda, bu tutumun Türkiye‘de modernleşmeden yana olan güçlerin perspektifini ortadan kaldırdığı ve AB üyelik sürecine artık sıcak bakılmamasına neden olduğu, Türkiye‘ye yönelik tutumun gelecekte AB‘nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile ilişkilerini, böylece Avrupa‘nın ekonomik ve siyasi güvenliğini belirleyeceği ifade edildi.
AB‘nin, "modern, demokratik, aynı zamanda Müslüman bir ülkenin jeostratejik avantajlarından istifade etme ya da Türkiye‘yi başka etkilerin altında bırakarak Türk toplumunda AB‘ye duyulan tüm sempatilerin kaybedilmesine neden olma" seçimiyle karşı karşıya bulunduğu belirtilen tasarıda, AB‘nin, kendi değerlerini inandırıcı bir şekilde savunmak ve kişisel özgürlüklerin ve demokrasinin, toplumların dinlerine bağlı olmadığını göstermek istemesi durumunda Türkiye ile sürdürülen AB üyelik müzakerelerine yeniden hız vermesi gerektiği dile getirildi.
Karar tasarısında Alman hükümetinden, Avrupa çapında girişimlerle, Türkiye‘ye yönelik engellemeleri ortadan kaldırması ve Türk hükümeti ile üst düzeyde görüşmeler yaparak Almanya‘nın, Türkiye‘nin AB üyeliğinde çıkar gördüğünü açıkça ifade etmesi, diğer bazı AB ülkelerinin olumsuz tutumunu ortadan kaldırma konusunda çaba harcaması, Türkiye ile müzakereleri fiilen önlememesi, Türkiye‘deki Avrupa yanlısı güçleri desteklemesi istendi.
Alman hükümetinden ayrıca, Ankara Protokolü‘nün uygulanmadığı gerekçesiyle bazı AB ülkelerinin olumsuz tutumunu değiştirmesi için çaba harcaması, Federal Meclisin daha önce Kıbrıs sorunuyla ilgili aldığı karara uyulmasını sağlaması ve bu konuda tek taraflı bir tutum sergilememesi, ayrıca vize uygulamasının hafifletilmesi yönünde adımlar atması istendi.
-YEŞİLLER PARTİSİ‘NİN GEREKÇESİ-
