Görmez: ‘‘Gerginlik Çağdaş Türkiye‘ye Yakışmıyor‘‘

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, başörtüsü konusunda yapılan tartışmaları ‘‘sembolik değerler üzerinden yapılan tartışma‘‘ olarak değerlendirdi ve bu tartışmaların gerginlik yaratmaktan başka bir işe yaramadığını, gerginlik yaratmanın da ça

Görmez, Bilkent Otel‘de medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek, sorularını yanıtladı. 

Bir gazetecinin ‘‘Alevi açılımı‘‘ kapsamında düzenlenen Alevi Çalıştaylarının koordinatörü Necdet Subaşı‘nın Diyanet‘te görevlendirildiğini hatırlatması ve ‘‘Bu sıradan bir görevlendirme mi yoksa açılımın Diyanet‘e taşınması olarak mı görülmeli‘‘ şeklindeki sorusuna Görmez, Strateji Dairesi Başkanlığına getirilen akademisyen Necdet Subaşı‘nın sadece düzenlenen Alevi çalıştayları dolayısıyla göreve getirilmediğini ifade ederek, Şubaşı‘nın 7-8 yıldır Diyanet‘in çalışmalarına katkıda bulunduğunu söyledi. 

Subaşı‘nın sosyolog olduğunu hatırlatan Görmez, Diyanet‘in gelecek vizyonunu belirleme konusunda toplumsal alanda bilimsel çalışma yapmaya ihtiyaçları olduğunu, Subaşı‘nın da kişisel nitelikleri sayesinde göreve getirildiğini söyledi. 

Alevi çalıştaylarının Devlet Bakanlığı nezdinde yürütüldüğünü anımsatan Görmez, şöyle devam etti.

‘‘Alevi vatandaşların bir takım hassasiyetleri gereği Diyanet İşleri Başkanlığı bunun içinde yer almamıştır. Dolayısıyla elbette çalıştayın nasıl neticeleneceği konusunda biz de bir beklenti içerisindeyiz. Çünkü belki bunun yanında bizim de yapacaklarımız var. Çalıştayın iki neticesini çok önemli buluyorum; birincisi Madımak‘ın bir öfke mekanı olmaktan çıkarılması, ikincisi de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi içerisine Alevilik öğretisiyle ilgili temel bilgilerin yer almış olması. Bunları çok önemli bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.‘‘

Bir gazetecinin, ‘‘Üniversitelerde başörtüsü serbestisi var. Siyasi irade, bu  serbestiyi ortaöğretim ve kamu kurumlarında yaygınlaştırıp yaygınlaştırılmaması konusunda görüş isterse, sizin görüşünüz ne olur?‘‘ şeklindeki sorusuna Görmez, şu yanıtı verdi:

‘‘ (Diyanet İşleri Başkanı) Başkan, bu konuda kendisi karar vermiyor. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun vardığı ortak kararı bildirir. Bilgi sormak çağdaş dünyada herhalde yadsınacak bir şey değildir. Her kuruma, her müesseseye, her bilim adamına, her sivil toplum örgütüne her konuda sorular sormak, onların müktesebatı içerisindeki bilgileri değerlendirmek son derece önemlidir. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun daha önce aldığı bu kararı, elbette bizim hepimizin ortak kararıdır. Onun dışında herhangi bir görüşümüz söz konusu değil. Artık semboller üzerinden tartışmalar ve gerginlikler üretmek gerçekten çağdaş Türkiye‘ye, çağdaş dünyaya yakışmıyor. Hem inanç özgürlüğü, hem bireysel özgürlükler bağlamında, hem dinin sahih öğretileri çerçevesinde konuyu ele almak, sonuçlandırmak gerektiğini ifade etmek istiyorum.‘‘ 

-‘‘HİÇBİR İLAHİYATÇI ETNİK TEMELDE, IRK TEMELİNDE YAKLAŞAMAZ‘‘-

Güneydoğu‘da özellikle Hizbullah ve PKK‘nın camiler üzerindeki baskısı olduğu konusunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Görmez, ‘‘Dünyanın hiçbir yerinde özellikle din hizmetleri yürüten insanlara yönelik tehditkar konuşmak o hizmetlere yanlış bir takım alternatifler hazırlamak kabul edilebilir değildir‘‘ dedi. 

‘‘Güneydoğu‘da Kürtçe vaazların serbest bırakılması ya da destek sağlanmasıyla ilgili olarak Diyanet‘in bir çalışması olacak mı?‘‘ sorusuna Görmez, ‘‘Kur‘an‘ın, ilahi vahyin Kürtçe‘ye, Zazaca‘ya, Boşnakça‘ya, Arnavutça‘ya çevrilmesine bizim açımızdan bakıldığında -biz ilahi vahyin mesajlarının her dile ve her lehçeye çevrilmesi ve herkesin en rahat anlayabildiği anadilinde o rahmet mesajlarıyla iletişime geçmesi esastır-. Hiçbir Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi, hiçbir ilahiyatçı böyle bir konuya etnik temelde, ırk temelinde yaklaşamaz. Sadece ilahi vahyin gerçekliği ve onun rahmet mesajlarının her dile, her lehçeye çevrilmesini esas alır ve ona hiçbir zaman bigane kalamaz. Bunun tartışılması dahi doğru değildir. Bu konuda zaten daha önce yapılmış çalışmalar var‘‘ yanıtını verdi.  

-‘‘HOCALARIN DİLİ ESKİDİ‘‘-

Bir gazetecinin ‘‘Son günlerde dile getirilen ‘Din dilinin yenilenmesinden‘ kastın ne olduğunu‘‘ sorması üzerine Görmez, şunları söyledi:

‘‘Biz hocaların dili eskidi. Biz bugünün kuşaklarına hitap etmekte, kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Dinin kendi kavramları değişmez ama dini anlatmak konumunda olan insanların dillerini değiştirmeleri gerekir. Biz bugün Diyanet‘in ilk 2 yayını olan Elmalılı Hamdi Yazır‘ın tefsiriyle, Babanzade Ahmet Naim Efendi‘nin hadis kitabını, bırakın genç kuşaklara, din görevlilerine dahi sadeleştirerek anlatmak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla burada eskiyen bizim dilimizdir. Dinin kendi kavramları değil. Onlar sabittir. Ancak bizim kendi dilimizi değiştirmemiz gerekiyor. Aydınlatma sadece anlatma ile olmaz, anlaşılabilir olmak gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanı olarak Türkiye‘de herkese şunu ifade etmek isterim; endişeye mahal yok. İsterim ki bu topraklarda, bu ülkede ne endişeli modernler olsun, ne endişeli dindarlar olsun. Hiç kimse kimseden endişe etmesin. Bizim bütün çabamız bu yönde olacaktır.‘‘ 

‘‘Diyanet‘te kadının konumu ne olacak?‘‘ sorusuna Görmez, Diyanet olarak hizmet kusurları arasında en mühiminin kadınlara yönelik hizmetler olduğu yanıtını verdi.  

Geleneklerde camilerde bir ‘Sultan Mahfili‘ bir de ‘Hanımlar Mahfili‘ olmak üzere 2 güzel yer bulunduğunu ancak günümüzde bunların sürdürülemediğini ifade eden Görmez, ‘‘Maalesef yeni camilerimizde buna çok dikkat edebilmiş değiliz‘‘ dedi. 

Kadınlara yönelik toplumsal konularda Diyanet‘in önemli çalışmalar yaptığını hatırlatan Görmez, 11 ilde il müftü yardımcıları olarak kadınları atadıklarını, 60‘ı aşkın ilde de aile büroları kurduklarını anlattı. Yeni yapı oluştururken özellikle 2 bölümde ilk kez kadın daire başkanları olduğunu bildiren Görmez, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünde Kadın-Aile ve Rehberlik Daire Başkanlığına ve Din Eğitimi Genel Müdürlüğü bünyesindeki Yaygın Eğitim Daire Başkanlığına da bir kadın atandığını kaydetti.

  

Kaynak: AA