Tarihçi Sevim: Adana Doğu ve Batı Kültürünü Kaynaştırdı

Çukurova Üniversitesi eski öğretim görevlisi tarihçi Erol Sevim, Adana`nın tarihin her döneminde önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, Doğu ile Batı kültürünü kaynaştırdığını söyledi.

Tarihçi Sevim: Adana Doğu ve Batı Kültürünü Kaynaştırdı

1860 yılında ABD’de meydana gelen iç savaşta ABD ekonomik açıdan çöktüğünü belirten Sevim, “Avrupa pamuğu ABD’den alıyordu. Afrikalı köleler çalıştırıldığı için ucuzdu. İç savaş stokları bitirdi. Avrupa’da panik başladı. İngiltere, Almanya, Fransa Adana pamuğu için padişahla anlaştı. 1863’te yüzlerce Avrupalı Adana’ya geldi para ve malzeme yığma yarışına girdiler, Fabrikalar kurdular. Adana modern hale geldi. Belediye Teşkilatı kuruldu yollara parke taşlar döşendi” diye konuştu.

Adana’nın liman şehirlerine yakın olması ve Ortadoğu’ya açılan kapı konumunda bulunması nedeniyle tarihin her döneminden önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Sevim, Roma, Hz. Ömer, Emeviler, Abbasiler, Ramazanoğlu Beyliği, Ermeni Ayaklanması ve Tanzimat’tan Milli Mücadeleye kadar Adana’nın siyasi ve ekonomik yapısını gözler önüne serdi.
Sevim, Debbağhane, Delinkule, Paşa Nebi, Yüksekdolap, Hızır İlyas, Necceran gibi Adana’nın eski mahallelerinden de bahsederek; “Yahudi, Kıpti, Dürzi, Rum, Ermeni ve Müslümanlar bir arada yaşardı. Ama mahalleleri ayrıydı. O günkü mabetler de medya gibi idari ve siyasi hayatı etkilerdi. Dış güçler Ortadoğu’daki emelleri uğruna bu birlikteliğimizi bozdular” şeklinde konuştu.

SURRE ALAYLARI EKONOMİYİ CANLANDIRIRDI
Tarihçi Erol Sevim, konuşmasını şöyle sürdürdü: “19. yüzyılın ilk yarısında Adana’da ticari hayat canlandı. Müslümanlar ve azınlıklar ticarete hâkimdi. İstanbul ve Halep’le ticaret yapılırdı. Madencilik, işlenmiş boyanmış deri ve basma üretiminde Adana merkez haline geldi. 1848’de 184 iş yeri vardı. Tuz ve çivi ticaretini azınlıklar yapıyordu. Adana ekonomisi Recep ayında İstanbul’dan Hicaz’a giden Surre alayları sayesinde canlanırdı. Surre alayları gittiği yere para, altın ve armağanlar dağıtırdı. Esas görevleri Hicaz bölgesinin masraflarını karşılamaktı. Ancak 19. yüzyılın ortalarında vergi toplamada usulsüzlükler başladı. 1848 yılında Adana Mal Müdürü yargılandı. Tanzimat döneminde Adana’da fırıncı, köşker, debbağ, hızar, keresteci, kasap gibi esnaf vardı. Tarım alanında susam, buğday, arpa, tütün, hurma, bağcılık vs. hayvancılıkta ise büyük ve küçük baş hayvanlar yetiştirilirdi. Göçebeler ise ekili alana zarar vererek asayişi bozarlardı. Binek hayvan olarak at, beygir, katır, merkep ve deve kullanılırdı. Adana Doğu ve Batı kültürünün kaynaştığı bir yer olarak tarihe geçti. Marco Polo, Evliya Çelebi, İbni Batu, Katip Çelebi gibi gezginlerin ilgi odağı oldu. 1889’da 35 bin nüfusu olan Adana’da 1500 dükkan 240 mahsen, han, 10 cami 76 mescit, 4 kilise, 4 hamam, bir hastane, çırçır ve un fabrikaları vardı. 40 medrese ayrıca mektebi idadi, kız mektebi, rüştiye, sanayi mektebi ve Ulucami medresesi (Taş Medrese) vardı. 35 bin nüfusu olan Adana’ya, 30 bin işçi pirinç ve şeker kamışı tarlalarında çalışmak üzere gelirdi. Sakalar, su satardı. Kolera salgını ve tüm hastalıklar Adana’da mevcuttu. Eşkıyadan dolayı gece karşı yakaya gitmek yasaktı.”
Taşköprü’nün Adana kent tarihinin bir simgesi olduğunu da vurgulayan Sevim, “18.-19. yüzyılda Taşköprü nün üç defa tamir edildiğini söyledi. Eski Adana’yı, günümüz Adana’sı ile kıyaslayan Sevim, tarihten bu yana Türk Milletinin üzerinde oynanan kirli oyunlara karşı dikkatli olunmasını istedi.

Toplantıyı düzenleyen TÜMSİAD Adana Şube Başkanı Deniz Köse de Adana tarihi ve sanayisi ile ilgili vermiş olduğu bilgilerden dolayı tarihçi Erol Sevim’e teşekkür ederek, “Hocam, sizi bir daha dinlemek isteriz” şeklinde konuştu.